59 research outputs found
A Thick Industrial Design Studio Curriculum
This presentation was part of the session : Pedagogy: Procedures, Scaffolds, Strategies, Tactics24th National Conference on the Beginning Design StudentThis paper describes an industrial design studio course based in a private university in Izmir, Turkey where second year industrial design students, for the first time, engage in a studio project. The design studio course emphasises three distinct areas of competence in designing that are the focus of the curriculum. They are; design process: the intellectual act of solving a design problem; design concept: the imagination and sensibility to conceive of appropriate design ideas; and presentation: the ability to clearly and evocatively communicate design concepts. The studio is 'thick' with materials, tasks and activities that are intentionally sequenced to optimise learning in a process that is known as educational 'scaffolding.' The idea of a process--a patient journey toward it's destination, is implicit in the studio that is full of opportunities for reflection-in-action. A significant feature is the importance placed on drawing and model making. An exemplary design process should show evidence of 'breadth'--meaning a wide search for solutions where a range of alternatives explored throughout; followed by an incremental refinement of the chosen solution where elements of the final design concept are developed thoroughly and in detail--called 'depth.' Learning to design is predicated on an engagement in and manipulation of the elements of the design problem. Evidence of that learning will be found by examining the physical materials and results of the design process. The assessment criteria are published with the brief at the outset of design project and outcomes are spelt out at the end. Students are remind throughout project of the criteria, which is to say they are reminded of pedagogical aims of the studio. Assessment criteria are detailed and the advantages of summative assessment are described
Residual closeness for helm and sunflower graphs
Vulnerability is an important concept in network analysis related with the ability of the network to avoid intentional attacks or disruption when a failure is produced in some of its components. Often enough, the network is modeled as an undirected and unweighted graph in which vertices represent the processing elements and edges represent the communication channel between them. Different measures for graph vulnerability have been introduced so far to study different aspects of the graph behavior after removal of vertices or links such as connectivity, toughness, scattering number, binding number and integrity. In this paper, we consider residual closeness which is a new characteristic for graph vulnerability. Residual closeness is a more sensitive vulnerability measure than the other measures of vulnerability. We obtain exact values for closeness, vertex residual closeness (VRC) and normalized vertex residual closeness (NVRC) for some wheel related graphs namely helm and sunflower.Publisher's Versio
Covid-19 Vaccine Acceptance Among Parents: Are They Willing to Vaccinate Their Children?
Purpose: The aim of this study was to evaluate the willingness of parents to allow their children to receive a COVID-19 vaccine and the factors affecting the decision.
Materials and Methods: This study was conducted as a prospective, cross-sectional and descriptive survey study. A survey consisting of questions about the COVID-19 vaccination was conducted with parents.
Results: The study included 592 parents, 180 (30.4%) male, and the mean age was 34.14±7.42 years. There were 257 (43.4%) parents would vaccinate their children. A high level of education of parents (p=0.022), a high monthly income of the family (p=0.006), and male gender (p=0.002) were associated with high willingness to vaccinate their children. Two hundred twenty two parents stated that their decision may change depending on whether the vaccine is of domestic or foreign origin, and 215 (96.85%) of them stated that they would prefer domestic vaccines. The most frequent reasons for vaccine hesitancy or refusal to their children were: fear of possible side effects and it being a foreign vaccine.
Conclusion: The hesitancy or refusal of parents to vaccinate their children with the COVID-19 vaccine is high. Public health authorities should inform the public about the importance of vaccination and domestic vaccine production should be encouraged
Total influence number in complementary prisms
The graph labeling problem that appears in graph theory has a fast development recently. Numerous variations of labeling have been investigated in the literature. The total influence number is a new approach to the concept of graph labeling. The total influence number can be viewed as vertex labeling problems concerned with the sum of the labels. Although many vertex labeling problems concerning with the sum of all of the labels study to minimize the sum, the total influence number has the aim of maximizing the sum. This means that this parameter attempt to maximize the profit associated with each vertex. In this paper, we consider the total influence number in complementary prisms. We determined the total influence number of GG for specific graphs G
Gündelik hayatta banyonun dönüşümü: Günümüz banyosunun ve elemanlarının kültürel analizine doğru
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015Thesis (Ph.D.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2015Rutinler, alışkanlıklar ve 'şey'lerden oluşan gündelik hayat ve insanlar arasında bir etkileşim vardır. Gündelik hayat ne kadar kaçınılmaz olsa da, insanlar ona teslim olan edilgen varlıklar değildir. Gündelik hayatın içinde, insanlar ve çevre birbirini sürekli tekrar yaratır, tamamlar ve dönüştürür. Araştırma çalışmaları, bu etkileşimin daha iyi tasarımlar yapmak ve yeni tasarım fikirleri geliştirmek için endüstriyel tasarımcılara zengin bir ilham kaynağı olabileceğini göstermektedir. Gündelik hayattaki bu dönüşüm kendileme/kendinin kılma eylemi (appropriation) üzerinden tartışılabilir çünkü kendileme/kendinin kılma eylemi insan ve çevre arasındaki etkileşimin bir parçasıdır; çevreyi değiştirmenin, yeniden yaratmanın ve anlam inşa etmenin yollarından biridir. Bu olgu, insanların çevrelerine nasıl müdahale ettiklerini ve ortamlarını nasıl etkilediklerini ortaya çıkartır. Konut içinde kendileme, insanlar ve verili mekân arasındaki çelişkiler veya kimlik yansıtma arzusu gibi farklı etkenlerden kaynaklanabilir. Tasarım araştırmaları açısından bakıldığında, gündelik hayattaki kendileme eylemlerinin araştırılması ve anlaşılması, tasarımcının kullanıcıyı ve toplumu daha iyi anlamasını sağlar, bu da daha iyi ürün geliştirme süreçlerine ve daha iyi ürünlere ulaşmayı sağlayacaktır. Bu çalışma konutun önemli alanlarından biri olan günümüz evsel banyo mekânını kendileme kavramı üzerinden okumayı amaçlamaktadır. Çalışmanın banyoyu odağına almasının sebebi, banyo pratiklerinin kültürden fazlasıyla etkilenebilir olması ve bu durumun da kendileme pratiklerini besleyebilir olmasıdır. Çalışma, günümüz banyo mekânında gerçekleştirilen kendileme pratiklerinin tiplerini ve bunların etmenlerini bulmayı amaçlar. Bunu Türkiye bağlamında yapar. Bu amaç ile beraber, çalışma, kullanıcılar ve banyo mekânı arasındaki karşılıklı ilişkiyi ve banyo ve elemanlarının gündelik hayat rutinine nasıl dahil edildiğini de ortaya çıkartır. Çalışma, banyonun kullanımı ve deneyimi hakkında derinlemesine bir bakış sunarak araştırmacılar ve profesyonel tasarımcılar için önemli bir kaynak veri oluşturur. Çalışmanın amacı ve soruları nitel bir araştırma tasarımını gerektirmiştir. Dolayısı ile çalışmanın temel verisini görüşmeler ve görüşmecilerin ifadeleri oluşturmaktadır. Etnografik bir yaklaşım ile İzmir'de, kent merkezinde yaşayan 15 kadın ile yarı yapılandırılmış, yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Üç görüşmeci ile pilot çalışma, 12 görüşmeci ile nihai çalışma sırasında görüşülmüştür. Pilot çalışmaya çiftler ile görüşülerek başlanmış ancak erkeklerin banyo mekânının kullanımı ve düzeni hakkında konuşmaya istekli olmadıkları, kadınların bu konularda daha baskın oldukları gözlenmiş ve çalışmaya profesyonel olarak çalışan veya çalışmayan kadınlar ile görüşülerek devam edilmiştir. Araştırmanın konusu olan banyo mekânının mahrem bir alan olmasından dolayı görüşmecilerin bu konu ile ilgili bir yabancı ile konuşmaya çekinebilecekleri düşünülerek görüşmeciler arkadaşlar ve aile çevresinden seçilmiştir. Kadınların misafir gelmeden önce banyo mekânını temizleme ve derleyip toparlama eğilimleri bilindiğinden, arkadaş ve aile çevresinden bu konuda daha rahat olabilecek, banyo mekânını toparlamama konusunda ikna edilebilecek esneklikte görüşmeciler önermeleri istenmiştir. Ayrıca, önerilen görüşmecilerin bu mahrem mekân ve orada gerçekleşen eylemler hakkında çekinmeden rahatlıkla konuşabilecek olmaları da önemli bir kriter olarak belirtilmiştir. Görüşmeci belirlendikten sonra telefon ile veya yüz yüze konuşularak banyo mekânının olduğu gibi bırakılmasının araştırma açısından önemi vurgulanmıştır. Görüşme tamamlandıktan sonra yukarıda bahsedilen kriterler hatırlatılarak görüşmeciden kriterlere uygun birisini önermesi istenmiştir. Görüşmeler ortalama bir saat sürmüştür ve üç kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım genel bir giriş niteliğindedir ve demografik veriyi toplamayı amaçlamıştır. İkinci kısım banyoda gerçekleşen eylemlere odaklanır ve banyo mekânının gündelik rutinini anlamayı amaçlamıştır. Son kısım ise banyoda gerçekleştirilmiş ve bir önceki kısımda konuşulan konular tekrar gündeme getirilmiştir. Görüşmecinin bahsettiği konuları banyoda göster ve anlat tekniği ile anlatması istenmiştir. Bu kısımda ayrıca banyo mekânı gözlemlenmiştir. Görüşmeler yeni veri oluşumu durduğunda ve ortaya çıkan kavramlar/temalar arasında ilişki kurulabildiğinde sona erdirilmiştir. Her görüşme hemen akabinde deşifre edilmiş ve genelleştirilmiş konu odaklı analiz metodu (generalised issue-focused analysis method) ile analiz edilmiştir. Bu metodun dört aşaması vardır; kodlama, sınıflama, bölgesel tümleme ve kapsamlı tümleme. İlk aşama olan kodlama, metni birden fazla kere okumayı gerektirmiş ve bir nevi metin ile beraber düşünmeyi sağlamıştır. Bu aşama kağıt üzerinde, geniş satır aralıkları ve kenar payları olan deşifre metninin üzerine notlar alınarak yapılmıştır. Kodların sınıflandırılması ve tümleme aşamaları Microsoft Excel programı kullanılarak yapılmış, görüşme metinleri tekrar tekrar okunarak notlar arasında sürekli karşılaştırma yapılmıştır. Görüşmelerin yanı sıra görüşmeler sırasında çekilen fotoğraflar ve alan notları da analize katkıda bulunmuştur. Analiz sonuçlarına göre dört anahtar tema ortaya çıkmıştır: (i) banyo mekânının düzenlenmesi, idaresi ve temizlenmesinde kadınların baskın olması; kadınların banyo mekânının kullanımında, düzenlenmesinde ve temizliğinde kuralları belirlemelerine işaret eder, (ii) arzulanan banyo mekânının yaratılması; banyonun gösterişçi tarafını yani kadınların yaratmak istedikleri banyo imajını işaret eder, (iii) eylemlerin gerçekleşmesinde çeşitlilik olması; çeşitli kullanım pratikleri, kullanım ve temizlik farklılıklarını işaret eder, ve (iv) banyo mekânının bir uzantısının yaratılması; mekânın ve elemanlarının fiziksel yetersizliklerini işaret eder. Bunlara ek olarak, üç tip kendileme pratiği belirlenmiştir: (i) faydacı kendileme eylemleri; çok yönlülüğü işaret eder, (ii) kiracıların kendileme eylemleri; geçiciliği işaret eder, ve (iii) sosyal kendileme eylemleri; benliği işaret eder. Son olarak da bulgular, kadınların banyo mekânının gündelik tarafı ile gösterişçi tarafı arasındaki mücadelenin üstesinden gelmek için iki ana kendileme stratejisi geliştirdiğini göstermiştir: (i) dekorasyon ve (ii) idare stratejileri. Genelleştirme amacı olmaksızın, çalışmanın bulguları evsel banyo mekânının kullanımı ve kendilenmesi hakkında derinlemesine bir bakış sunmuştur. Çalışma (i) günümüz evsel banyo mekânının benlik mekânı yaratmak için kullanılan bir araç olduğunu, ve (ii) yaratılmış olan güçlü ve baskın modern banyo imajının günümüz tüketim trendlerinden beslendiğini doğrulamıştır. Ayrıca, çalışma (i) insanları, eylemleri ve gündelik hayatı odağına alan çalışmalar ve profesyonel tasarımcılar tarafından kullanılabilecek etkileşimler, bağlam ve sebepler dökümü sunmuş, (ii) banyo mekândaki gündelik hayatı anlamak için bir model önermiş, ve (iii) daha iyi banyolar yaratmak için bir başlangıç noktası oluşturmuştur. Kendileme kavramı ve banyo mekânının kullanımı kültür, maddi kültür ve gündelik hayat gibi çalışma alanları ile ilişkili olduğu için, bu çalışma, endüstriyel tasarım alanındaki ilgili araştırmalara katkıda bulunmasının yanı sıra, sosyal bilimler alanındaki ilgili çalışmalara da katkı sağlamaktadır.People and their environment recreate and complete each other constantly through everyday life. Studies show that this interaction can be a rich source of inspiration for industrial designers to create better designs or generate new design ideas. Appropriation (to make one's own) in everyday life is part of this interaction. It is one of the ways to change and recreate environments and to construct meanings. It reveals how people intervene their environment and interact their surroundings. In a dwelling, appropriation might derive from various factors such as conflicts between people and features of the given environment or the desire to reflect one's identity. Regarding design research, understanding theses appropriations provides a better understanding of the user and the society, which in the end could provide better product development processes and better products. Contemporary domestic bathroom, being one of the important domains of the dwelling, can be studied through its appropriation in everyday life, which this study does. Domestic bathroom is of interest because it is one of the spaces where practices might highly be affected by culture, which might foster appropriations. The study aims to find out the types of appropriations employed in the bathroom and their influencing factors. It does this in the Turkish context. With this aim, it also reveals the interrelation between users and the domestic bathroom space, and how the bathroom and its elements are incorporated into everyday life routine. By providing an insight of the use and experience of the bathroom, the obtained data becomes an important input for researchers and professional designers. With a qualitative approach, 15 semi-structured face-to-face interviews were conducted with women live in urban areas of İzmir. The interviews were transcribed and analysed by the generalised issue-focused analysis method. Observations, photographs and field notes were also contributory to the analysis of the transcriptions. Based on the analysis, four key concepts were emerged: (i) the dominancy of women on the organisation, management and cleansing of the bathroom, referring to the domination of the women on the bathroom usage, its organisation and cleaning, (ii) creation of the desired bathroom, referring to the pretentious side of the bathroom, in other words the image women wish to create, (iii) variation in performing activities, referring to the various use practices and differences in use and cleaning practices, and (iv) creation of the extension of the bathroom, referring to the physical incompetency of the space and its elements. In addition, three types of appropriations were identified: (i) utilitarian appropriations, which indicate versatility, (ii) tenants' appropriations, which indicate temporality, and (iii) social appropriations, which indicate personality. Lastly, the findings show that there are two major strategies of appropriations employed by women in order to overcome the struggle between the everyday side and the pretentious side of the bathroom: (i) decoration and (ii) management. Without the aim of generalisation, the findings provided an insight into the use and appropriation of the domestic bathroom space. The findings of the study confirm that (i) domestic bathroom is a tool for creation of the territory of the self, and (ii) the consumption trends foster the powerful and dominant modern bathroom image created. Moreover, the findings create (i) an account of interactions, context and reasons which can be used by studies and designers that put people, practices and everyday life in the centre of focus, (ii) a model to understand the everyday life in bathroom space, and (iii) a starting point to create better bathroom spaces. The study generates knowledge that will support related studies not only in industrial design but also in social sciences, since the concept of appropriation and the use of bathroom space are associated with fields in social sciences such as culture, material culture and everyday life.DoktoraPh.D
Semitotal domination of Harary graphs
Let G be a simple finite undirected and an isolate-free graph. A set S of vertices in G is a semitotal dominating set of G if it is a dominating set of G and every vertex in S is within distance 2 of another vertex of S. The semitotal domination number, γt2(G), is the minimum cardinality of such a set. In this paper, we study the semitotal domination number for Harary graphs, which was first introduced by Frank Harary. Since Harary graphs have the maximum possible connectivity with the minimum number of edges, many researchers are interested in studying its stability properties
Disjunctive total domination in some graphs derived from the subdivision graph
For a set S ⊆ V (G), if every vertex has a neighbor in S or has at least two vertices in S at distance two from it, then the set S is a disjunctive total dominating set of G. The minimum cardinality of such a set is equal to the disjunctive total domination number. In this study, we discuss disjunctive total domination number of some graphs derived from the subdivision graphs such as middle and central graphs.Publisher's Versio
- …