46 research outputs found

    Bir kararsızlığın analizi: Hemşire miyim yoksa tıbbi laboratuvar teknikeri mi?

    Get PDF
    Sağlık Meslek Liselerinden (SML) mezun olan öğrencilere sınavsız geçiş hakkı tanınması ile 2006-2009 yılları arasında, M.Ü Sağlık hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbi Laboratuvar Teknikleri (TLT) programına kayıt yaptıran öğrencilerin çoğunluğunu Hemşirelik bölümü mezunları oluşturmuştur. Tıbbi Laboratuvar Bölümü (TBL) dışındaki bölümlerden gelen öğrencilerde, mesleki eğitim alt yapısının ciddi bir fark yaratmayacağı düşünülse de önemli sorunlarla karşılaşılmıştır. Sorunların en başında, kamu hastanelerine hemşire olarak atanmış, yoğun tempoda çalışan öğrencilerimizin durumu gelmiştir. Özellikle tıbbi laboratuvar teknikerinin temel becerileri için belirgin yetersizlikleri olan hemşirelik çıkışlı öğrencilerimizin, eksiklerini tamamlama gayretleri olsa da, bunun için enerjileri ve zamanları kalmamıştır. Çalışmamızda, TLT programına kayıt yaptıran Hemşirelik bölümü öğrencileri ile ilgili görünür sorunları irdelemek ve göremediklerimizi ortaya çıkarmak amacıyla anket çalışması yapılmıştır. Diğer bir amacımız da öğrencilerimizin “karasızlık analizlerini” yaparak, mesleki kariyerleri için kendilerine faydalı bir yönlendirmede bulunabilmektir. 2007–2009 eğitim öğretim yıllarında TLT programımıza kayıtlı, 71’i SML Hemşirelik bölümü mezunu, toplam 87 öğrenciye uygulanan anket sonucunda, öğrencilerin %40,2’sinin hemşire olarak çalıştığı ve % 57,5’nin KPSS sınavı ile “Hemşire” olarak atanmak istediği belirlenmiştir. Ortaya çıkan çelişkili durum ise öğrencilerin üniversite mezuniyetleri sonrasında, “Tıbbi Laboratuvar Teknikeri” olarak çalışmayı tercih edeceklerini bildirmeleri (%82,8) ve meslek tanımı olarak “Tıbbi Laboratuvar Teknikerliğini “seçmeleri (%59,8) olmuştur. Sonuç olarak, Hemşirelik Bölümünden mezun öğrencilerin, bilinçli olmayan bir tercihle TLT programına devam ettikleri; mesleki tercihlerindeki karasızlığın sürdüğü belirlenmiştir

    Bir kararsızlığın analizi: Hemşire miyim yoksa tıbbi laboratuvar teknikeri mi?

    Get PDF
    Sağlık Meslek Liselerinden (SML) mezun olan öğrencilere sınavsız geçiş hakkı tanınması ile 2006-2009 yılları arasında, M.Ü Sağlık hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbi Laboratuvar Teknikleri (TLT) programına kayıt yaptıran öğrencilerin çoğunluğunu Hemşirelik bölümü mezunları oluşturmuştur. Tıbbi Laboratuvar Bölümü (TBL) dışındaki bölümlerden gelen öğrencilerde, mesleki eğitim alt yapısının ciddi bir fark yaratmayacağı düşünülse de önemli sorunlarla karşılaşılmıştır. Sorunların en başında, kamu hastanelerine hemşire olarak atanmış, yoğun tempoda çalışan öğrencilerimizin durumu gelmiştir. Özellikle tıbbi laboratuvar teknikerinin temel becerileri için belirgin yetersizlikleri olan hemşirelik çıkışlı öğrencilerimizin, eksiklerini tamamlama gayretleri olsa da, bunun için enerjileri ve zamanları kalmamıştır. Çalışmamızda, TLT programına kayıt yaptıran Hemşirelik bölümü öğrencileri ile ilgili görünür sorunları irdelemek ve göremediklerimizi ortaya çıkarmak amacıyla anket çalışması yapılmıştır. Diğer bir amacımız da öğrencilerimizin “karasızlık analizlerini” yaparak, mesleki kariyerleri için kendilerine faydalı bir yönlendirmede bulunabilmektir. 2007–2009 eğitim öğretim yıllarında TLT programımıza kayıtlı, 71’i SML Hemşirelik bölümü mezunu, toplam 87 öğrenciye uygulanan anket sonucunda, öğrencilerin %40,2’sinin hemşire olarak çalıştığı ve % 57,5’nin KPSS sınavı ile “Hemşire” olarak atanmak istediği belirlenmiştir. Ortaya çıkan çelişkili durum ise öğrencilerin üniversite mezuniyetleri sonrasında, “Tıbbi Laboratuvar Teknikeri” olarak çalışmayı tercih edeceklerini bildirmeleri (%82,8) ve meslek tanımı olarak “Tıbbi Laboratuvar Teknikerliğini “seçmeleri (%59,8) olmuştur. Sonuç olarak, Hemşirelik Bölümünden mezun öğrencilerin, bilinçli olmayan bir tercihle TLT programına devam ettikleri; mesleki tercihlerindeki karasızlığın sürdüğü belirlenmiştir

    The protective effect of alpha lipoic acid against traumatic brain injury in rats

    No full text
    Traumatic brain injury (TBI) was induced by a weight-drop device using 300 g-1 m weight-height impact. The study groups were: control, alpha-lipoic acid (LA) (100 mg/kg, po), TBI, and TBI + LA (100 mg/kg, po). Forty-eight hours after the injury, neurological scores were measured and brain samples were taken for histological examination or determination of thiobarbituric acid reactive substances (TBARS) and glutathione (GSH) levels, myeloperoxidase (MPO) and Na+-K+ ATPase activities, whereas cytokines (TNF-, IL-1) were determined in blood. Brain oedema was evaluated by wet-dry weight method and blood-brain barrier (BBB) permeability was evaluated by Evans Blue (EB) extravasation. As a result, neurological scores mildly increased in trauma groups. Moreover, TBI caused a significant decrease in brain GSH and Na+-K+ ATPase activity, which was accompanied with significant increases in TBARS level, MPO activity and plasma proinflammatory cytokines. LA treatment reversed all these biochemical indices as well as histopathological alterations. TBI also caused a significant increase in brain water content and EB extravasation which were partially reversed by LA treatment. These findings suggest that LA exerts neuroprotection by preserving BBB permeability and by reducing brain oedema probably by its anti-inflammatory and antioxidant properties in the TBI model

    Süt ve süt proteinlerinin antioksidan etkileri.

    No full text
    Süt dişi meme dokusundan salgılanan ve yapısında yağ, protein, mineral, vitamin, enzim ve karbonhidratları bulunduran kompleks bir sıvıdır. Süt besin ögeleri açısından içeriği tam olan tek doğal gıdadır. Yapısında annenin bağışıklık sisteminin elemanlarını da içerdiğinden, yenidoğanı enfeksiyonlara karşı korur. Kesilmiş sütün sıvı kısmı olan süt serumu (whey) sütün tedavi edici etkilerinden sorumlu tutulmaktadır. Süt serumu b-laktoglobulin, a-laktalbumin, serum albumin, ve immunoglobulinlerden oluşan bir protein karışımıdır. Son yıllarda giderek artan sayıda araştırma süt serumunun çok yönlü terapötik etkilerini aydınlatmış ve bu protein karışımının antikanserojen ve serbest radikal hasarını önleyen etkileri öne çıkmıştır. Peynir yapımı sırasında sütten ayrılan ve 'peynir altı suyu' olarak adlandırılan sıvının süt serumu proteinlerince zengin olduğu bilinmektedir. Bu yan ürün gıda endüstrisinde toz haline getirilerek kullanılmakta ve peynir altı suyu tozu (PAST) olarak adlandırılmaktadır. Çalışmamızda süt serumu proteinlerinin oksidan hasara olan etkisini iki farklı travma modelinde (yanık ve laparatomi) inceledik. Ayrıca in vitro koşullarda serum lipit ve proteinlerini oksidasyona karşı koruyucu etkilerini araştırdık. İn vivo deneylerde süt serumu proteinleri kaynağı olarak PAST kullanıldı, in vitro çalışmalarda ise PAST ve çiğ süt serumu örnekleri kullanıldı. In vivo bulgularımız, süt serumu proteinlerinin, travma nedeniyle dokularda oluşan oksidan hasarı anlamlı biçimde azalttığını ve bu etkilerini doku GSH düzeyini arttırarak yaptıklarını gösterirken, in vitro bulgularımız doğrudan antioksidan etkiye sahip olduklarını gösterdi. Sonuç olarak, süt serumu proteinlerinin yüksek -SH içerikleri nedeniyle hem glutatyon düzeylerini arttırdıklarını hem de doğrudan antioksidan etki gösterdiklerini düşünmekteyiz. ANTIOXIDANT EFFECTS OF MILK AND MILK PROTEINS Adı ve Soyadı: Ayliz Velioğlu Öğünç Danışman adı: Prof.Dr. A.Süha Yalçın Kabul Tarihi: 27.02.2004 Program: Biyokimya Anabilim Dalı: Tıp Fak. Biyokimya A.B.D. Milk is a complex liquid secreted by the mammary glands. It is unique natural food, which contains all essential nutritional ingredients, including fats, proteins, minerals, vitamins, enzymes and carbohydrates. Milk has immune system molecules of the mother to protect the newborn against infections. Milk serum is the liquid part of which is responsible for the therapeutic effects of milk. It is a mixture of b-lactoglobulin, a-lactalbumin, serum albumin and immunoglobulins as well as other minor proteins. Whey is a product of cheese manufacture and is rich in milk serum proteins. This side product is powdered and used in the nutritonal industry. In recent years, increasing number of studies clarifying the multiple therapeutic effects of whey have appeared. Its protective effects on free radical damage and anticarcinogen effects are the major ones among other beneficial effects. In this study, we have evaluated the protective effect of whey proteins against oxidant damage in two different experimental trauma models. In addition we have investigated its preventive effects against lipid and protein oxidation of serum in vitro. We have used whey powder in vivo experiments and whey powder and raw liquid whey in in vitro experiments. Our data showed that whey proteins suppress the oxidant damage induced by trauma. Their protective effect was the result of increased GSH levels in tissues. In our in vitro experiments, we observed that the reactive sulphydryl group content is related to the antioxidant effects of whey proteins. In conclusion, we believe that whey proteins are able to increase endogenous glutathione levels and exert direct antioxidant effects as a result of their high -SH content

    Süt ve süt proteinlerinin antioksidan etkileri

    No full text
    Süt dişi meme dokusundan salgılanan ve yapısında yağ, protein, mineral, vitamin, enzim ve karbonhidratları bulunduran kompleks bir sıvıdır. Süt besin ögeleri açısından içeriği tam olan tek doğal gıdadır. Yapısında annenin bağışıklık sisteminin elemanlarını da içerdiğinden, yenidoğanı enfeksiyonlara karşı korur. Kesilmiş sütün sıvı kısmı olan süt serumu (whey) sütün tedavi edici etkilerinden sorumlu tutulmaktadır. Süt serumu b-laktoglobulin, a-laktalbumin, serum albumin, ve immunoglobulinlerden oluşan bir protein karışımıdır. Son yıllarda giderek artan sayıda araştırma süt serumunun çok yönlü terapötik etkilerini aydınlatmış ve bu protein karışımının antikanserojen ve serbest radikal hasarını önleyen etkileri öne çıkmıştır. Peynir yapımı sırasında sütten ayrılan ve 'peynir altı suyu' olarak adlandırılan sıvının süt serumu proteinlerince zengin olduğu bilinmektedir. Bu yan ürün gıda endüstrisinde toz haline getirilerek kullanılmakta ve peynir altı suyu tozu (PAST) olarak adlandırılmaktadır. Çalışmamızda süt serumu proteinlerinin oksidan hasara olan etkisini iki farklı travma modelinde (yanık ve laparatomi) inceledik. Ayrıca in vitro koşullarda serum lipit ve proteinlerini oksidasyona karşı koruyucu etkilerini araştırdık. İn vivo deneylerde süt serumu proteinleri kaynağı olarak PAST kullanıldı, in vitro çalışmalarda ise PAST ve çiğ süt serumu örnekleri kullanıldı. In vivo bulgularımız, süt serumu proteinlerinin, travma nedeniyle dokularda oluşan oksidan hasarı anlamlı biçimde azalttığını ve bu etkilerini doku GSH düzeyini arttırarak yaptıklarını gösterirken, in vitro bulgularımız doğrudan antioksidan etkiye sahip olduklarını gösterdi. Sonuç olarak, süt serumu proteinlerinin yüksek -SH içerikleri nedeniyle hem glutatyon düzeylerini arttırdıklarını hem de doğrudan antioksidan etki gösterdiklerini düşünmekteyiz. ANTIOXIDANT EFFECTS OF MILK AND MILK PROTEINS Adı ve Soyadı: Ayliz Velioğlu Öğünç Danışman adı: Prof.Dr. A.Süha Yalçın Kabul Tarihi: 27.02.2004 Program: Biyokimya Anabilim Dalı: Tıp Fak. Biyokimya A.B.D.Milk is a complex liquid secreted by the mammary glands. It is unique natural food, which contains all essential nutritional ingredients, including fats, proteins, minerals, vitamins, enzymes and carbohydrates. Milk has immune system molecules of the mother to protect the newborn against infections. Milk serum is the liquid part of which is responsible for the therapeutic effects of milk. It is a mixture of b-lactoglobulin, a-lactalbumin, serum albumin and immunoglobulins as well as other minor proteins. Whey is a product of cheese manufacture and is rich in milk serum proteins. This side product is powdered and used in the nutritonal industry. In recent years, increasing number of studies clarifying the multiple therapeutic effects of whey have appeared. Its protective effects on free radical damage and anticarcinogen effects are the major ones among other beneficial effects. In this study, we have evaluated the protective effect of whey proteins against oxidant damage in two different experimental trauma models. In addition we have investigated its preventive effects against lipid and protein oxidation of serum in vitro. We have used whey powder in vivo experiments and whey powder and raw liquid whey in in vitro experiments. Our data showed that whey proteins suppress the oxidant damage induced by trauma. Their protective effect was the result of increased GSH levels in tissues. In our in vitro experiments, we observed that the reactive sulphydryl group content is related to the antioxidant effects of whey proteins. In conclusion, we believe that whey proteins are able to increase endogenous glutathione levels and exert direct antioxidant effects as a result of their high -SH content

    Süt serumu proteinlerinin in vitro koşullardaki antioksidan etkileri

    No full text
    Kesilmiş sütün sıvı kısmı olan süt serumu (whey) sütün tedavi edici etkilerinden sorumlu tutulmaktadır. Peynir yapımı sırasında sütten ayrılan ve süt serumu veya ‘peynir altı suyu' olarak da adlandırılan sıvının süt serumu proteinlerince zengin olduğu bilinmektedir. Bu yan ürün gıda endüstrisinde toz haline getirilerek kullanılmakta ve peynir altı suyu tozu (PAST) olarak adlandırılmaktadır. Çalışmalarımızda iki farklı yöntemle elde edilmiş süt serumu örnekleri kullanıldı. Birincisi günlük, taze ve pastörize edilmemiş inek sütünden elde edilen süt serumu, diğeri ise peynir yapımı sırasında elde edilen ve liyofilize edilerek endüstriyel bir gıda ürünü olarak satılan peynir altı suyu tozu (PAST) idi. Çalışmamızda bu ürünlerin, bakır ile oksidasyonu indüklenmiş insan serumunda lipit peroksidasyonuna ve protein oksidasyonuna olan etkisinin karşılaştırılması amaçlandı. Deneylerimizde; süt serumu proteinlerinde total ve serbest –SH grubu ölçümü, serumda lipit peroksidasyonu ölçümü (TBARS ve Dien Konjugasyon yöntemleriyle) ve serumda protein oksidasyonu ölçümü (protein karbonilleri) yöntemleri kullanıldı. Bu örneklerin protein miktarları Bradford yöntemi ile belirlendi. Sonuç olarak, PAST ve çiğ süt serumunun okside serum üzerine direk antioksidan etkisi olduğu ve bu etkinin içerdikleri –SH grubu miktarı ile ilişkili olduğu saptandı. –SH miktarı daha yüksek olan PAST'ın çiğ süt serumundan daha güçlü antioksidan etkiye sahip olduğu görüldü

    Protective Effect of Nigella Sativa Oil Against Indomethacin-Related Small Intestine and Gastric Mucosal Damage in Rats

    No full text
    BACKGROUND/AIMS The aim of this study was to investigate the effects of Nigella sativa (NS) oil form on reducing the damage caused by indomethacin in the stomach and duodenum of rats owing to their antioxidant and anti-inflammatory properties. MATERIAL and METHODS The rats were divided into 4 groups: group 1, saline-treated control group; group 2, NS-treated control group; group 3, saline-treated ulcer group and ulcers caused by indomethacin (30 mg/kg) and administration of physiological serum; group 4, NS-treated ulcer group, which is the group receiving NS oil after administration of indomethacin. At the end of the study, blood samples collected from animals were examined for tumor necrosis factor alpha (TNF-alpha), interleukin-1 beta (IL-1 beta), and glutathione (GSH), malondialdehyde (MDA) levels and myeloperoxidase (MPO),and Na+/K+-ATPase activities in gastric and intestinal tissue samples. RESULTS Levels of TNF-alpha and IL-1 beta in serum and MDA and MPO values in tissue were found to be higher in the saline-treated ulcer group than in the saline-treated control group. In addition, tissue GSH and Na+/K+-ATPase levels were found to be lower. These values were found to be reversed when comparing NS-treated ulcer group to saline-treated ulcer group. Histopathological findings showed epithelial regeneration and improvement instead of dense tissue damage. CONCLUSION The strong antioxidant and anti-inflammatory effects of NS against potential small intestine and gastric damage were shown using an experimental indomethacin-induced ulcer model in rats. Hence, our study suggests that NS used together with indomethacin can prevent gastrointestinal damage; thus, this agent can create a new clinical therapeutic principle
    corecore