26 research outputs found
Geospatial technologies for physical planning: Bridging the gap between earth science and planning
The application of geospatial information technologies has increased recently due to increase in data sources from the earth sciences. The systematic data collection, storage and processing together with data transformation require geospatial information technologies. Rapidly developing computer technology has become an effective tool in design and physical planning in international platforms. Especially, the availability of geospatial information technologies (remote sensing, GIS, spatial models and GPS) for diverse disciplines and the capability of these technologies in data conversion from two dimensions to the three dimensions provide great efficiency. Thus, this study explores how digital technologies are reshaping physical planning and design. While the potential of digital technologies is well documented within physical planning and visualization, its application within practice is far less understood. This paper highlights the role of the geospatial information technologies in encouraging a new planning and design logic that moves from the privileging of the visual to a focus on processes of formation, bridging the interface of the earth science and physical planning
Sialolit: 3 olgunun klinik, radyografik ve ultrasonografik bulguları ile birlikte değerlendirilmesi
TANITIM: Sialolitler (tükürük bezi taşı) tükürük bezinde veya
kanalında oluşan kalsifiye tıkanıklıklardır. Tükürük bezlerinin
en sık görülen rahatsızlıkları içinde yer alırlar. Sialolitlerin
büyük bir kısmı submandibular bezdemeydana gelmektedir
ve her yaşta izlenebilmektedir. Klinik muayene ile birlikte
konvansiyonel radyografi, ultrasonografi (USG) ve bilgisayarlı
tomografi (BT) tanıda kullanılan yöntemlerdendir.
OLGU BİLDİRİMİ: Birinci olguda 66 yaşındaki kadın hastadan
dental nedenlerle istenilen panoramik radyografta, sağmandibula
korpusunun hemen altında ve solmandibula angulus
bölgesinde radyoopak oluşumlar izlendi. Ultrasonografik incelemede
bu oluşumların sialolit olduğu belirlendi. Herhangi
bir semptomu bulunmayan hasta periyodik takibe alındı.
İkinci olguda 61 yaşındaki erkek hastanın intraoral muayenesinde,
ağız tabanında sol submandibular bez bölgesinde
sert kitleler palpe edildi ve sol Wharton kanalında tükürük
akışının olmadığı gözlemlendi. Panoramik ve alt oklüzal radyograflarda
izlenen radyoopasiteler üzerine istenen ultrasonografide
sialolit ön tanısı doğrulandı ve sialolitler intraoral
olarak eksize edildi. Üçüncü olguda, kliniğimize sağ yanak
ve kulak bölgesinde yemek yerken oluşan ağrı şikayetiyle
başvuran 55 yaşındaki kadın hastanın intraoral muayenesinde
Stenon kanal ağzında püy akışı izlendi. Bunun üzerine
istenen ultrasonografide sialolit tespit edildi ve enfekte olan
sağ parotis bezinin heterojen ekojenitede olduğu izlendi.
Genel anestezi altında cerrahi eksizyon yapıldı.
SONUÇ: Sialolitlerin teşhisinde doğru görüntüleme yönteminin
seçilmesi ve yorumlanması büyük önem taşımaktadır;
teşhis ve tedavi aşamalarımultidisipliner yaklaşımgerektirir
Yeni Ortadoğu: Toplum, Siyaset ve Ekonomi Konferansı
Ortadoğu asırlar boyu uluslararası siyasetin merkezinde yer almış, araştırmacı ve siyaset yapıcıların ilgi odağı olmuştur. Bu ilgiye rağmen, 2010 yılında başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan halk ayaklanmaları ve bu çerçevede yaşanan siyasal, ekonomik ve sosyal dönüşümler siyasetçiler ve sosyal bilimciler tarafından öngörülememiş ve mevcut varsayımları derinden sarsmıştır. Bir yandan demokratikleşme hareketleri ve ekonomik bir dönüşüm yaşayan bölge, diğer yandan iç çatışmaların, darbelerin ve vekalet savaşlarının merkezi haline gelmiş, ve tüm bu gelişmeler yeni yaklaşımları ve
analizleri gerekli kılmıştır. Bu çerçevede Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Arap Baharı’yla başlayan süreçte bölgede gözlemlenen yeni toplumsal, ekonomik, iç ve dış siyasal dinamikleri akademik alanda tartışmaya
açmak amacıyla ‘Yeni Ortadoğu’ başlıklı bir konferans düzenledi. Bu konferans çerçevesinde 24-25 Mart 2016 tarihlerinde Maslak Kampüsü’nde bizzat sunulan ve tam metin olarak bize iletilen bildirilerden bu kitabı oluşturduk.Publisher's Versio
Impact of opioid-free analgesia on pain severity and patient satisfaction after discharge from surgery: multispecialty, prospective cohort study in 25 countries
Background: Balancing opioid stewardship and the need for adequate analgesia following discharge after surgery is challenging. This study aimed to compare the outcomes for patients discharged with opioid versus opioid-free analgesia after common surgical procedures.Methods: This international, multicentre, prospective cohort study collected data from patients undergoing common acute and elective general surgical, urological, gynaecological, and orthopaedic procedures. The primary outcomes were patient-reported time in severe pain measured on a numerical analogue scale from 0 to 100% and patient-reported satisfaction with pain relief during the first week following discharge. Data were collected by in-hospital chart review and patient telephone interview 1 week after discharge.Results: The study recruited 4273 patients from 144 centres in 25 countries; 1311 patients (30.7%) were prescribed opioid analgesia at discharge. Patients reported being in severe pain for 10 (i.q.r. 1-30)% of the first week after discharge and rated satisfaction with analgesia as 90 (i.q.r. 80-100) of 100. After adjustment for confounders, opioid analgesia on discharge was independently associated with increased pain severity (risk ratio 1.52, 95% c.i. 1.31 to 1.76; P < 0.001) and re-presentation to healthcare providers owing to side-effects of medication (OR 2.38, 95% c.i. 1.36 to 4.17; P = 0.004), but not with satisfaction with analgesia (beta coefficient 0.92, 95% c.i. -1.52 to 3.36; P = 0.468) compared with opioid-free analgesia. Although opioid prescribing varied greatly between high-income and low- and middle-income countries, patient-reported outcomes did not.Conclusion: Opioid analgesia prescription on surgical discharge is associated with a higher risk of re-presentation owing to side-effects of medication and increased patient-reported pain, but not with changes in patient-reported satisfaction. Opioid-free discharge analgesia should be adopted routinely
Çukurova deltası kıyı alanında arazi örtüsü değişimlerinin belirlenmesinde farklı uzaktan algılama yöntemlerinin değerlendirilmesi
TEZ6131Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2006.Kaynakça (s.90-102) var.xi, 103 s. : rnk. ; 29 cm.This study assessed different land cover change detection algorithms in Cukurova Deltas, south Mediterranean coastal zone of Turkey using remotely sensed data and Geographic Information Systems (GIS). Four algorithms were used including: image differencing, image rationing, image regression and change vector analysis. Change detection error introduced by seasonal differences was minimized using close dates of Landsat TM data recorded in 7 July 1985, July 1993 and 21 July 2005. Initially, images were geometricaly corrected to the utm projection system, then, atmosferic correction and radyometric normalization was applied to the images. Following to this pre-processing applications, change detection techniques were applied. Object based maximum likelihood classification was used with crossclassification technique to determine 'from-to' change which made a comparasion among different techniques using accuracy assessment . This results indicated a decision about most suitable technique for the study area. Sand dunes conversion to agricultural land and coastal erosion were most significant changes in the study area. In practice, different algorithms are often assessed to find suitable change detection approach for a specific application.Bu çalışma Türkiye güney kıyı bölgesinde bulunan Çukurova deltasında uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) yardımıyla faklı yöntemlerin karşılaştırılması ile arazi örtüsü değişimleri değerlendirilmiştir. Görüntü çıkarma, görüntü oranlama, görüntü regresyonu, vektör değişim analizi olarak 4 farklı algoritma kullanılmıştır. 7 Temmuz 1985, Temmuz 1993 ve 21 Temmuz 2005 yıllarına ait yakın tarihli Landsat TM verileri kullanılarak değişim analizlerinde mevsimsel kaynaklı hatalar en az seviyeye indirilmiştir. Öncelikle görüntülerin UTM projeksiyonuna kayıtları yapılmıştır. Sonra görüntülere atmosferik düzeltme ve radyometrik normalisazyon işlemleri uygulanmıştır. Doğruluk analizinde, teknikler arasında bir kıyaslama yapmak üzere obje tabanlı sınıflanan görüntülere çapraz sınıflama yapılmış, değişimin ""nerdennereye"" olduğu tespit edilmiştir. Böylece alan için en uygun olan yöntem bulunmuştur. Kumul alanlardan tarım alanlarına olan dönüşüm ve kıyı erozyonu sonucu olan alan kayıpları dikkat çeken değişimler olarak görülmüştür. Pratik olarak, doğru bir uygulama için farklı algoritmalar sürekli olarak karşılaştırılmakta ve değişim analiz sonuçları için en uygun olanı seçmeye çalışılmaktadır.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No:ZF2006YL5
Institute of natural and applied sciences department of landscape architecture.
TEZ8626Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2011.Kaynakça (s. 187-202) var.xv, 203 : rnk. res., hrt. ; 29 cm.The objective of this study was to suggest a predictive modelling system, capable of depicting the impacts of different land use or land management policies for the future urban growth of Adana City considering the three different development policies including; (1) current trends, (2) anaged trends, (3) ecologically sustainable growth. Cellular automata (CA) has gained attention from researchers attempting to simulate and predict spatial patterns of urban development. These odels require that space should be represented as a grid of cells that can change state as the model iterates. Given its success with regional scale modelling, CA based modelling approaches such as, SLEUTH (slope, land use, exclusion, urban extent, transportation, hillshade), multiple regression, decision tree (regression and classification tree), artificial neural network and Markov chain models were adopted to achieve the modelling process for the year 2023 of Adana. 1967-1977 CORONA airphotos, 1987-1998 SPOT and 2007 ALOS AVNIR-2 satellite images were used for this study. The model was calibrated using historic time series of remotely sensed data and future growth was projected out to 2023 assuming three different policy scenarios. The SLEUTH model and Markov Chain were resulted in the largest overall accuracy of 75 % and 72 % respectively. LR and YSA yielded the least accurate results with an overall accuracy of 66 %. Different modeling approaches have their own merits and advantages. However, the SLEUTH model was the most accurate for handling the variability present in urban development in Adana City.Bu çalışmanın amacı; (1) mevcut eğilimler, (2) ekolojik uygunluk gelişimi, (3) yönetim eğilimleri'ni dikkate alan üç farklı politika altında, Adana Kenti'nde büyüme politikalarının potansiyel etkilerini değerlendirebilmek için farklı alan kullanımı ve arazi yönetim kararlarını betimleyebilme yeteneğinde olan bir model önermektir. Cellular Automata (CA), şehir gelişiminin yersel örneklerini simule ve tahmin etmekte araştırmacıların dikkatini çekmektedir. Bölgesel ölçekte modelleme başarısı nedeniyle, farklı alanlarda farklı koruma katmanlarını entegre edebilme özelliği olan CA tabanlı Markov Chain, yapay sinir ağları (YSA), SLEUTH (slope, land use, exclusion, urban extent, transportation, hillshade), lojistik regresyon ve regresyon ağacı modelleri çalışma kapsamında Adana Kenti gelişiminin 2023 yılı modellenmesinde tercih edilmiştir. Bu kapsamda, 1967-1977 CORONA hava fotoğrafları, 1987-1998 SPOT ve 2007 ALOS AVNIR-2 uydu verileri kullanılmıştır. Model, geçmiş zaman serilerine ait uzaktan algılanmış veri seti kullanılarak kalibre edilmiş ve kentsel gelişim 2023 yılı dikkate alınarak modellenmiştir. SLEUTH ve Markov Chain sırasıyla % 75 ve % 72 Kappa değerleri ile en doğru sonucu üreten modeller olmuştur. Lojistik regresyon ve YSA % 66 Kappa değeri ile en az doğrulukta sonuç üretmiştir. Faklı modellerin kendine özgü metrikleri ve avantajları vardır. Bununla birlikte SLEUTH yöntemi Adana Kenti kentsel gelişimdeki değişkenliği en doğru şekilde yakalayan model olarak tespit edilmiştir.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: ZF2009D13
Determining the suitable areas for winter sports by using remote sensing and geographical information systems in Aladağ Region
The aim of this research was to determine the suitable areas for winter sports alternatively to summerhouses and flatlands in Çukurova using remote sensing and Geographic Information Systems (GIS) in the Aladağ region of Toros Mountain. Appropriate areas were determined based on the snow cover, current land use pattern, Digital Elevation Model (DEM) and related outputs (altitude, aspect, slope groups and slope length) within a GIS environment. Landsat TM/ETM and ASTER images were utilised using various remote sensing data. Multi Criteria Analysis (MCA) was used to determine the suitable areas. This enabled the multi criteria integration to the planning process. Initially, physical environmental factors and inputs were identified, and then criteria and constraints were identified considering these variables. Three categorical maps including beginners, moderate and advanced skiers were created by standardising the subjected criteria
Nature tourism potential of the flora of Bursa
The routine lifestyle of the urban environment that are stuck in the traffic, stress, noise and built environment directs people towards the nature and natural life. Nesting life with nature and recreation in the natural environment has become the dream of everyone living in the city. The efforts of the living nature by protecting, discovering, understanding different cultures, to share local resources and returns with local people, sustainable use of local and natural resources has brought up nature tourism activities. These activities have included common objectives with the general social goals like acquisition of natural resources into the economy, raising living standards of rural people, tourism areas, activities and revenues diversification and boosting. The majority of nature tourism activities are related with the natural flora. Marmara Region and especially Bursa, with its biodiversity and intensive flora, are the most important areas of our country after the Black Sea Region in terms of nature tourism. Botanical tourism, photo safari, hiking, nature watching, health tourism related to medical plants, adventure games tourism is flora connected nature tourism activities. Geographical location, rich and dense forest areas and the Uludag National Park put Bursa in a position to be the center of nature tourism. In this study, the potential of Bursa in terms of nature tourism related to flora has revealed
1980’li yılların en büyük bankacılık krizi : Banker Kastelli Skandalı
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2014.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Yeni,Harun
Relationship between coronary calcium, markers of inflammation and albuminuria in diabetic patients without known coronary artery disease
WOS: 000208702704202