7 research outputs found

    Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Aktif Eğitim ve Adli Tıp

    No full text
    Geleceğin hekimlerinin yetiştirilmesinde uzmanlık ve disiplin ağırlıklı eğitimin yeterli olmadığının gözlenmesi, yeni eğitim modellerinin geliştirilmesine neden olmuştur. Bu yöntemlerden biri de aktif eğitimdir. Yoğun bir hazırlık döneminden sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1997-1998 eğitim yılında, probleme dayalı öğrenim oturumları çevresinde şekillenen "Aktif Eğitim" yöntemini uygulamaya başlamıştır. Tıp eğitimi için ideal bir eğitim programının varlığından söz etmek zordur. Buna karşın probleme dayalı öğrenim yöntemine uygun bir programın geleceğin hekimlerini yetiştirmede atılmış önemli bir adım olduğu kanısındayız. Probleme dayalı öğrenim yönteminde, öğrenci multidisipliner bilgiyi gerçek hayatta karşılarına çıkabilecek bir olgunun sorunlarını anlamaya, nasıl oluştuğunu ve nasıl çözümlenebileceğini bulmaya çalışırken edinmektedir. Yöntem içindeki entegrasyonda yerini alan adli tıp eğitimi, fakülte eğitiminin tümüne yayılmış olarak, 6 yıl süresince verilecektir. Bu değişiklik nedeniyle, adli tıp eğitim programının gözden geçirilmesi ve bir pratisyen hekimin adli tıp konusunda hangi bilgi ve becerilere sahip olması gerektiğinin belirlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bilimsel düşünme becerisi edinerek ve araştırıcı kişilik geliştirerek geleceğin hekimlerinin daha iyiye doğru değişimi sürdürebilmeleri olanaklıdır. Bu çağdaş değişimin tüm tıp fakültelerini etkileyeceğine ve sonuç olarak eğitimde standardizasyon sorununa çözüm bulunmasına ve nitelikli hekimler yetiştirilmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Anahtar kelimeler: Tıp eğitimi, adli tıp, probleme dayalı öğrenim

    Odontoid Aplazisi Bulunan Olguda Travmatik Atlanto Aksiyal Dislokasyon Olgu Sunumu

    No full text
    Hafif bir travma sonrasında ortaya çıkan şiddetli boyun ağrısı şikayetiyle acil servise müracaat eden olgu, yatırıldığı Nöroşirürji ABD tarafından yapılan incelemelerde atlanto- aksiyal dislokasyon ile odontoid aplazisi saptanarak operasyona alınmış ve adli raporu Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenmiştir. Odontoid aplazisi genellikle asempto- matiktir. Ancak atlasın stabilitesini yetersiz kıldığı için hafif bir boyun travması dislokasyona neden olmuştur. Temelde bir anomalinin bulunması eylemin sonuçlarının beklenenin ötesinde olmasına yol açmıştır. Olgu nadiren görülmesi ve sonucun beklenenin ötesinde olması nedeniyle sunulmuştur. Anahtar kelimeler: Atlato-aksiyal Dislokasyon. Atlanto-aksiyal, Odontoid Aplaz

    Madde Etkisi Şüphesi Altındaki Sürücülerde Tükürük Analizi

    No full text
    İlaç/maddelerin trafik kazalarına etkisi bir çok yayında gösterilmiştir. Son on yılda, yol üzerinde uygulanabilen madde testleriyle ilişkili birçok gelişme meydana gelmiştir. Kötüye kullanımı olan maddelerin etkisi altındaki sürücünün saptanmasına yönelik hızlı, güvenilir ve kolay uygulanabilir yol üzeri testler, ter, idrar ve tükürük gibi alternatif matriksler üzerine odaklanmıştır. Avrupa birliği ROSITA projesi (Road Side Testing Assessment), kannabinoid, opiat, amfetamin ve türevlerinin yüksek prevalans gösterdiği birçok yasadışı maddenin, farklı biyolojik matrikslerde bulunduğunu göstermiştir. Ege Üniversitesi ve İzmir Emniyet müdürlüğü’nün işbirliği ve Cozart firmasının katkılarıyla bu proje gerçekleştirilmiştir. Bu projenin amacı, bu yol üzeri uygulanan testin kullana-bilirliği ve uygulanabilirliği yanında polis tarafından karşılaşabilecek problemleri saptamaktır. Bu çalışmada trafik kontrol noktalarında randomize olarak seçilen 25 araç sürücüsünde solunum havasında etilalkol analizi yanında tükürükte kötüye kullanımı olan maddelerin analizi için Cozart Bioscience Ra-piscan 5’li tükürük panel testi (kannabinoid, amfetamin, kokain, opiat ve benzodiazepin) uygulanmıştır. Kişiler gönüllü onam formunu imzalayarak çalışmaya katılmışlardır. Doğrulama GC-MS’le yapılmış; oral sıvıda MDA 65 ng/mL ve MDMA 180 ng/mL olarak bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Madde etkisi altında taşıt sürme, yol üzeri madde testi, tükürü

    Ani Bebek Ölümü Sendromu

    No full text
    Bir yaşın altındaki bebeklerin ani ye beklenmedik ölümlerinde; tıbbi ve sosyal öykü, olay yeri incelemesi, yapılan otopsi ve tetkiklere karşın ölüm sebebi açıklanamayan ölümler ani bebek ölümü sendromu (ABÖS) olarak tanımlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yenidoğan döneminden sonra çocukluk çağında mortalitenin önemli nedenlerinden biridir. Bebekler genellikle uyku esnasında ölü bulunur ve ölüme neden olacak herhangi bir bulgu yoktur. Bugüne kadar birçok çalışma yapılmasına karşın sorumlu mekanizmalar ve fizyopatoloji henüz aydınlatı-lamamış, ancak riski artıran birçok etken tanımlanmıştır. Çalışmada; ABOS güncel literatür ışığında değerlendirilmiş, risk etkenleri gözden geçirilmiş, sıklığının azaltılmasına yönelik önlemler belirtilmiş, otopsinin yanı sıra öykünün önemi de vurgulanmıştır. Anahtar kelimeler: Ani bebek ölümü sendromu, bebek, risk faktörleri, uyku, otopsi

    İzmir’de 1990-1994 Yılları Arasında Otopsisi Yapılan Olguların İncelenmesi

    No full text
    1990-1994 yılları arasında Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nde otopsisi yapılan 2740 olgunun adli tahkikat, otopsi, alkol, toksikoloji ve histopatoloji raporları incelenerek olgular yaş, cinsiyet, orijin, ölüm nedeni, toksikolojik ve histopatolojik inceleme sonuçları ile kan alkol düzeyleri yönlerinden değerlendirildi. Olguların %78.3' ü erkek, en sık rastlanan yaş grubu 20- 29'du (%22.3). Orijin olarak ilk sırayı marazi sebepler (%33-3), alırken bunu cinayetler (%28.9), kazalar (%21.9) ve intiharlar izlemekteydi. Olgulardan % 16.1’ inin kanında değişik düzeylerde alkol bulunduğu tespit edildi. Yapılan benzer çalışma sonuçları ile karşılaştırıldığında ölüm nedenleri arasında yöresel bazı farklılıklar olduğu, Türkiye genelindeki durumu ortaya koyabilmek için değişik yörelerde benzer çalışmaların yapılmasının yararlı olacağı düşünüldü. Anahtar Kelimeler: Otopsi, Postmortem Muayene

    Yanıkların Medikolegal Değerlendirmesi

    No full text
    Kişilere karşı ölümle sonuçlanmayan etkili eylemler Türk Ceza Yasası (TCY) 456. maddede sınıflandırılmıştır. TCY 456-460. maddelerinin uygulanması için öncelikle adli rapor tanzimi gereklidir. Bu raporların düzenlenmesinde referans teşkil eden ve adli tıp kitaplarında yer alan mutad iştigalden kalma listelerine baktığımızda cildi ilgilendiren travmatik lezyonlarda en uzun süre olarak geniş ekimozda "15 gün", geniş 3. derece yanıkta "25 gün", geniş kömürleşmede "45 gün" mutad iştigalden kalma süreleri önerilmiştir. Çalışmamızda yanıklar ele alınarak bu listelerde yer alan sürelerle biyolojik verilerin ne ölçüde uyuştuğunun araştırılması hedeflenmiştir. 15.02.2000-14.02.2001 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Acil Servisine müracat eden ve Plastik Cerrahi Servisinde tedavi gören 1., 2. ve 3. derece toplam 149 yanık olgusu retrospektif olarak incelenmiştir. Her üç gruptan hastalara ulaşılıp, dosya incelemesi ve yapılan görüşmelerle yanık nedeniyle hastanede yatış süresi, işe gidememe süresi, iyileşme süreleri elde edilerek, veriler mutad iştigalden kalma listeleri ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular uygulamada sıkıntı çekilen durumlar ve güncel kaynakların ışığında tartışılarak düzenlenen adli raporlarda dikkat edilmesi gerekli bazı konular saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yanıklar, iyileşme süresi, adli tı
    corecore