17 research outputs found
Re-reading the new institutional economics in market-state dilemma
After Old Institutional economics lost its dominance after the 2nd World War, it entered a new revival period; the beginning of this period was marked with Oliver Williamson’s (1975) use of “New Institutional Economics” (NIE) as a new term in his studies. New Institutional Economics analyzes institutions that influence and determine human life deeply such as government, law, markets and family, by combining different disciplines such as legal science, economics, political sciences, sociology etc. But despite these inter-disciplinary attempts, New Institutional Economics has never been a mainstream that follows Old Institutional Economics in terms of epistemology or politics. On the other hand, the only common feature between New Institutional Economics and Old Institutional Economics is the complete opposition to the established economics which is also named neo-classical economics. Besides all of these, discussions on the market mechanism and role of state have been the topics of dispute in almost all of different economics schools of thought. This is the same in New Institutional Economics. In this study, based on the basic features that distinguish New Institutional Economics from Old Institutional Economics, we will firstly attempt to discuss ideological structure of New Institutional Economics; while doing this, we will analyze which ideological logic of basic assumptions, suggested by New Institutional Economics from the procedural individualism and limited rationalism assumptions to the process of market mechanism, distinguish it from Old Institutional Economics and we will analyze the assumptions that are claimed to be close to the assumptions of established economics. In this way, we will analyze New Institutional Economics on the basis of the question of “will it be able to present a different point of view to market mechanism-state relation?” by presenting market mechanism-state relation in New Institutional Economics, which exists similarly in all school of thought. So, we will attempt to analyze if New Institutional Economics, which reflects a different thought system, can present a new perspective to the market-state dilemma. As a result, by presenting the features of general economic structure of New Institutional Economics, which is sometimes claimed to come close to neo-classical economics, existence of solutions that can shed light on current basic economic problems will be analyzed
Viewing the power by the dilemma of heterodox- orthodox economics
Orthodox economics, which is meant as domination in education of economics, in politics, and in economical institution of neo-classical economics, targets power at the same time. If an idea is surrounded by its very own acknowledgement in every field of social life, it can be explained by ‘power’ statement. However, critical approaches have great influence to debate the power of orthodox economics in economical field. Because the conflict point of these two approaches start whether both are accepted to be criticised or not. The origin of this criticism is surrounded by the main reference point of political economics. The conflict reasons; consequences of orthodox-heterodox economics cannot be explained by attributing substructure of critical economics. Firstly, Michel Foucault’s ‘power’ statement should determine the route, secondly, Louis Althusser’s ‘ideology’, thirdly, Antonio Gramsci’s ‘hegemony’ concepts should determine the essence of criticise. Consequently, if economical description is changed by another view, crisis may be resolved as well
İletişim disiplini açısından Türk modernleşmesinin bir bileşeni olarak sanat: Ankara Devlet Opera ve Balesi (adob) örneğinde bir araştırma
İnsanlık tarihi birçok savaşlar ve yıkımlar yaşamıştır. Ama bunlardan hiçbiri BatıAvrupa'da son 450-500 yılda yaşanılanlardan daha keskin bir biçimde o coğrafyayı ve dünyanın geri kalan coğrafyalarının geleceğini bu kadar etkilememiştir. Çünkü orada yaşanılanlar 20. yüzyılın başında `modernleşme kuramları' adı altında, dünyada onların geçirdikleri deneyimleri yaşamamış ülkelere dayatılmıştır. Buradaki amaç, `biz bu formülleri kullanarak modernleştik, siz de bunları uygularsanız modern olursunuz' yargısını kabul ettirmekti. Gerçekten bu model kabul edildi ve uygulanmaya çalışıldı. Ancak üzerinden 20-30 yıl geçtikten sonra, bu kuramların formüllerini deneyen ülkelerde hiçbir değişiklik olmadığı hatta kimi noktalarda kötüye gidiº olduğu gözlemlendi. Bu nokta, modernleşme eleştirilerini doğurdu. Biz bu çalışmada, bir ülkenin `modern' olarak kabul edilmesinde rol oynayan eğitim, sağlık ve sanat faktörlerinden `sanat'ı el alarak `Türk modernleşmesine' olan etkisini araştırdık. Her türlü eleştiriye rağmen, bu üç faktörün güçlü olması, bir ülkenin ne kadar güçlü olduğunu gösterir. T.C. kurulurken, ülkenin nasıl modernleşeceği konusunda iki farklı görüş öne sürülmüştür. `Bütüncü' modernleşme yanlıları, bir ülkeyi modern yapan bütün değerlerin hepsinin alınması gerektiğini savunmuşlardır. Bunların görüşleri ağır basmıştır. `Kısmici' modernleşme yanlıları, Avrupa'nın modernleşmesinde çok önemli bir yer tutan `teknik'in alınmasını, diğer şeylere gerek olmadığını öne sürmüşlerdir. Bu çalışmada, modernleşme kuramlarından yola çıkarak, bunlara getirilen eleştirileri azami şekilde dikkate alarak ilerledik. Çünkü çalışmamızın ilerleyen safhalarında araştırdığımız, sanatın dünyada nasıl doğduğu, kültürün nasıl bir parçası haline geldiği, uygarlık-kültür-sanat bağlantısının ne olduğunu irdeleyebilmemiz için gerekliydi. Tüm bunları inceledikten sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun da son dönemlerde kötü gidişatını durdurmak için Batı'nın bazı değerlerini kendisine uyumlaştırdığını gördük. Bunlardan biri sanattı. Özellikle, 18. yüzyılda, bazı padişahlar Batı tipi sanat dallarına çok önem vermiş, bunların Osmanlı'da da kurulması için gayret saf etmişlerdir. Örneğin, Donizetti'nin İstanbul'a gelmesi ve sarayda `saray orkestrası' kurması, `Kızlar Fanfarı' (Kızlar Bale Grubu) adı verilen bale topluluğu oluşturulması gibi. Ama bütün bu çabaların T.C.'de yapılanlardan iki önemli farklılığı bulunmaktadır. Birincisi, Osmanlı'da sanat için atılan her adımı saray çevresi ile sınırlı kalmış ve ciddi şekilde kurumsallaşmamıştır. İkincisi, şahsi özellikler taşır. Örneğin, bir Belediye Başkanı, oğlu tiyatrocu olmaya heves ediyor diye İstanbul'daki bütün tiyatroları kapatmıştır. İşte T.C. kurulurken sanat için yapılan en önemli şey kurumsallaşmayı sağlamak ve şahsi olaylara yer vermemekti. Bir de bütün bunlardan daha önemli olmak üzere, T.C. insanların algılarını değiştirmek istemiştir. Unutmamak gerekir ki, yüzyıllarca şer'i sisteme göre yönetilen bir topluma son derece yabancı bu sanat dallarını kabul ettirmek o kadar kolay başarılabilecek bir iş değildir. Ancak T.C. `kısmi'de olsa bunu başarmıştır. Osmanlı'nın son dönemlerinde kurulmuş ama 1. Dünya Savaşı ardından Kurtuluş Savaşı gibi nedenlerle tam olarak faaliyet gösterememiş olan bazı kurumları miras alan T.C. bunları geliştirmiş ve bugünkü sanat kurumlarının temelini atmıştır. Bunlara örnek `Darül Elhan'ı yani Cumhuriyet'in `Konservatuvar'ıdır. Batı tipi sanat dalları olarak adlandırdığımız opera, bale vb. sanatların T.C.'de kurulup sağlam bir yer edinmesi ve insanlar tarafından algılanabilmesi için gösterilen onca çaba, 1950'den itibaren `karşı-modernleşme'nin harekete geçmesiyle, bu sanat kurumlarının örneğin kaynakları kesilerek vb. adım adım geriye götürülmeye başlanmıştır. Karşı-modernleşme dini taassuptan destek alarak, modernleşme ve onun kazanımlarının karşısında duran akımdır. İnsanların algılarındaki değişime etki ederler. Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın (CSO) ilk şeflerinden Praetous bir anektodunda, verilen konsere salonun yetmediğini, fuayenin bile insanla dolup taştığını ve artık bir kişiyi bile içeri kabul edemeyecek şekilde insanların binanın dışına taştıklarını nakletmiştir. Günümüzde bu sanat dallarına ilgi bundan daha mı azdır? Daha az olduğu iddia edilemez. Sadece algıların değişmesiyle birlikte şekil değişikliği olduğunu düşünüyoruz. O zaman sanatlara her kesimden insan ilgi gösteriyorken, şimdilerde bu ilgi `orta-üst' tabaka denilebilecek insanlar tarafından gösterilmektedir. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Birincisi, `karşı-modernleşme' zaman içerisinde insanların algılarını değiştirmiştir. İkincisi, bu çalışmanın konusunu da oluşturan Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) halkla ilişkilerindeki ciddi eksikliklerdir. Tezde bu algı değişikliğini daha iyi irdeleyebilmek ve kurumun bugünkü durumunu anlayabilmek için hem izleyicilerle hem de sanatçılarla mülakat yapılmıştır. Bu görüşleri genel olarak toparlarsak, hem izleyiciler hem de sanatçılar Batı tipi sanat dalları olan opera ve balenin seyircisinin genellikle `orta-üst' tabakadan insanlar olduklarını düşünüyorlar. Bu tabakayı da gelir seviyesi ile eğitim seviyesi ile değerlendiriyorlar, biz de onlarla aynı kanaatteyiz. Görüştüğümüz izleyicilerin tamamına yakını (73 kişi ile görülmüştür) en az üniversite mezunudur. `Karşı-modernleşme'nin 1950'den beri eğitim sistemi üzerinde yaptığı oynamalarla, halkın bilgi ve ilgi seviyesi giderek düşürülmüştür. Bu sebeple, bu sanat dallarında izleyici kitlesi eğitim seviyesi yüksek ama sayı olarak az bir kitleye gerilemiştir. `Karşı-modernleşme'nin etkisiyle kurumun yüz yüze kaldığı kurumsal zorlukları şöyle sıralayabiliriz: Eskiden Genel Müdürlük statüsünde olan ADOB, Müdürlük statüsüne çekilmiş ve bütçesi büyük oranda kısılmıştır. Başkent Ankara'da sayısız lüks ve büyük alış-veriş merkezleri varken kurum 1930'lardaki binaya ve sahneye mahkûm bırakılmaktadır. Sahne problemleri yüzünden yeterli oyun sergilenememekte, sponsor bulamamaktadır. Ödenek yokluğundan yurtdışından koreograf getirtilememekte ve yurtdışına turneye gidilememektedir. Son dönemlerde sayısı giderek artan, klasik batı müziği, operası ve balesinin ruhuna aykırı bir şekilde Türk Sanat Müziği eşliğinde baleler sergilenmekte, operalar yapılmaktadır. Bunlardaki ana tema `Osmanlılık' vurgusudur. Tüm bunların yanı sıra kurumun içsel problemleri de mevcuttur. Bunların en başında halkla ilişkiler eksikliği gelir. Kurumun kendini tanıtması ve kendini tanıması için bir arşivi yoktur. Internet sitesi yeterli değildir. Bütün bu anlattıklarımızı özlüce toparlayacak ve bir sonucu varacak olursak, modernleşme kuramlarının birçok yıkıcı etkisini bir yana bırakarak, sanatın bir toplumun modernleşmesine birçok katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Sanat, insanı düşündürür, eğitir, sorgulamaya teşvik eder. Türk modernleşmesi başlatılırken bu iyi niyetli çabayla yola çıkılmış ancak 1950'den sonra, `karşı-modernleşme' hareketiyle geriletilmeye başlanmıştır. Modernleşme kuramlarını eleştiren Frankfurt Okulu'nun yüksek sanat, Althusser'in ideoloji görüşü, Gramsci'nin hegemonya kavramlarından hareketle kurumun durumu incelendiğinde şu sonuç çıkar: Türk modernleşmesine başlangıcında, büyük bir katkı sağlamış olan opera ve bale sanatları, 1950'den itibaren `gerilemeye başlamıştır ve sadece `orta-üst' kesime hitap eder görüntüsü sergilemektedir. ADOB'da bu süreçten payını almıştır.The history of mankind has experienced many wars and destructions. However, none of them has affected more dramatically than experienced in Western Europe for the last 450-500 years in and the future of rest of the part of the world. Because the things happened in the West Europe have been enforce in the early of the 20.th century under the name of `modernization theories? to the countries of which have not practiced modernization experience. For a hypothetic judgement, if these countries apply the formuliation of modernized countries, would have been modernized too. In realality this model have been accepted and applied. Nevertheless, it has been observed that the countries where these formulations applied have never been in any changes, as a matter of fact in some points it?s getting worse after these theories have been proposed in 20-30 years. In this point, a critical approach of these theories have been born. In this study, we elaborated the art factor effecting of moderzition of Turkey searching the factors?, health, education and art, which are acts in the accept of a country as `modern? country. Although all criticism, the more these three factors are vigorous, the powerfull how the country is. When establishing the Turkish Republic, there are two ideological approaches for which have been suggested to the country to be modernized. Totalitarian modernization says eveything making a country modernized would have been applied and this idea predominated. Partial modernization suggested that only `techniuqe? would have been taken which is very important in the modernization of Europe, the rest of things haven?t been neccesarry. In this study, setting of the modernization theories, we have improved taking into consideration to critice of them in a maxiumum level. Because it was neccarry to exaimine how the art was born in the world, how become a part of the culture, what the relationship is between civilization, cultere and art in the developing of our study. After all of these have been researched, we have found that the Ottoman Empire getting adoptations for some values of West in order to try to stop the trend. One of them was art. Especially in the 18.th century some sultans? gave much importence to the Western originated branches of art. They have exerted for establishing of them in the Ottoman. For example, Donizetti came to İstanbul and he established a `Palace Orchestra? and a group of balet as called `K?zlar Fanfar?? (a balet group only includes girls). But, all of these efforts have two different ways of maden in the Turkish Republic. The first of it, every step in Ottoman for art has limited only in environment of palace and has not been instutilized seriously. The second, it has personel characteristic. For instance, a major got the theaters closed in case his son wanted to be an actor. Here, the most important thing which has been done for art was to obtain to be institutionaled and not to alter the personel applications. Also, the Turkish Republic wanted to change the sense of the people about western originated art. It is neccessarry to accept that the people whom were managed by Islamic rules would not be accepted these art which were foreign fort them. Republic of Turkey established the today?s art institutions and has improved the some institutions which was founded at the last periods of Ottomans but not activeted exactly since the World War I and Independed War for instance ?Darul Elhan? it means conservatory of Republic. All Works and effort to establish and getting perception by the people of the arts such as Ballet and Opera etc. Which are named as West Style Arts was started to get to back step by step such as abolishing the allotments ot the arts by starting of the anti modernization from 1950s. Anti modernization is a movement which was supported by religious fanaticism and stands against to it. It effects to the changing of the people?s perception. For instance, Praetorius who was the one of the first conductors of the Presidency Symphony Orchestra (PSO) said that in one concert, the house of the concert capacity was inadequate even foyer also got filled by people and others had waited out of the concert house. Recently the people from all section was shoving their interest to these arts todays this interest is being showed by the people may be named as ?middle-top? level. There are different reasons for that. First, anti modernization has changed the perceptions of the people in time. Second, Imperfections of the public relation?s of Ankara State Opera and Ballet (ASOB) which is subject of this work. In order to researhers the change of perception and determining the today?s situation, interviws have been made both with standers and artists in this thesis. Both bystanders and artists are thinking that people come to Bale and Opera are generally make from ?middle-top? level if we make as submarry. They also appreciate the level by education but not incomes. We have the same oppinion. The people we interviewed with (73) more or less compliedly have University diploma. Knowledge of the people have been gradually dropped by the movements done by antimodernization on the education system since 1950?s. We may list the administrative difficulties that the institution faced by the effects of antimodernization. Before degraded ASOB was a General Diroctorate status this status had been dropped to managerial level and their budget has been largely decreasede. Institution is being sentenced to work in the building and stage which was builded in 1930?s while there are many big shopping malls, trade and commerce buildings in Ankara. Adequate play can not be found sponsorships. Since inadequate allocation careographs can not be invited and can not go on tour on abroad. In last periods, Bale and Operas are being played increasingly Tutkish Art Music instead of clasic music. Main thema is `Otomanism?. In additon to these, there are many internal problems of the institution absence of public relation is on top. There are not any archive for to know and intruduce itself of the institution. If we elaborate all these explanations in order to get a result, apart from many devastating influence of modernization theory, we may say there are many contribution to art in order to modernizate the society. Art make the people to think, to educate and encourage without examine. Being started to the Turkish modernization it was begun with this goodwill but after 1950?s it turned to get back by anti modernization movement. We find this result starting by High Art of School of Frankfurt, Ideology of Althusser, and Gramsci?s hegemonia concept when investigate the situation of the institution. At begining Bale and Opera arts have made a huge contribution to Turkish modernization from 1950?s. It retreated under the influence of antimodernization and it shows a appearance that addressing to only ?middle-top? level. ASOB also has took it?s share from this process
The public relations of Ankara State Opera and Ballet (asob)
Halkla ilişkiler, çalışma yaşamının her alanında, kendilerini tanıtmak isteyen kurumlara katkı sağlayan çok önemli bir kavramdır. Bu yüzden, bir kurum halkla ilişkilerini hedef kitlelerine çok iyi açıklamalıdır. Biz bu çalışmada, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin halkla ilişkilerini araştıracağız. Bu kurumu seçmemizin sebebi opera ve bale sanatlarının modern Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda çok önemli rolleri olmasıdır. Ve ayrıca, özellikle, modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk tarafından, kuruluş yıllarında bu sanatlara büyük önem verilerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecinin bir parçası olmasıdır. Fakat, günümüzde halen, büyük bir kesim bu sanatları anlayamamaktadır. Bu yüzden, bunun kurumun halkla ilişkiler eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu nedenle, ADOB’un halkla ilişkiler faaliyetlerindeki olumlu ve olumsuz faaliyetleri araştıracağız.Public Relations is a very important concept in every field of working life, in the sense of its contribution to the introduction of institutions themselves. Thus, an institution sholuld explain its’ activities very well to its target groups. In this study we will investigate State Opera and Ballet’s pulic relations. We choose this institution, because, opera and balet arts have very important roles on the foundation of modern Turkish Republic. And also, these arts are a part of modernization proccess of Turkish Republic, with the great importance given to these arts in the establishment years, especially by Atatürk, founder of modern Turkey. But, until today, very large group of people are in position don’t understand these arts. So, we think that it is originated the lack of public relations of the institution. So, we will investigate the positive and the adverse activities of ASOB’s public relation
The orthodox economics and its ideology
The main object of this paper makes tlıe relationship between tlıe ortlıodox economics and its ideology out. Througlıout tlıe development of economics lıistory, the dominant ideology of economics was tlıe orthodox economics. Tlıe ortlıodox economics was determined tlıouglıt of how a country would be enriched, lıow it would be welfare, how it would be prospered ete. questions. Wlıichever economics tlıought would be applied, it has always a view would be put into effect belıind it. Actually, every view endures an ideology. So, we are not able to distinct economics and ideology. In tlıis study we aim to investigate tlıe connection between tlıe ortlıodox economics and ideology. The main purpose of doing this is to explore what we should understand on saying 'the ortlıodox economics' and 'ideology'and fınd out tlıe relationship between two of them. Firstly, we will give some describings about 'the ortlıodox economics' and 'ideology'. Secondly, mentioning about ideology we should especially look the ideas of two important plıilosophers ideas: Louis Althusser-ideology and Antonio Gramsci-hegemony . If we understand the ortlıodox economics and its ideology lies behind down, we will umderstand that why today's cirisis has not been a solution for economics for a long time. And if we can say about a different economics thought, it will submit some different solutions to solve the economics problem what almost ali countries are involved in. Consequently, revealing the connection between the ortlıodox economics and ideology, whether there is a different point of view of crisis to be overcame or not, will be enlightened
Creating a new firm by the dilemma of Heteredox-Orthodox economics vision
İşletmenin iktisat kuramıyla olan bağıntısı göz ardı edilemez. Günümüzde işletmelerin yenilikçi bir anlayışla yönetilmelerini sağlamak için iktisat özellikle iktisadi büyüme ile ilgili sorulara doğru cevaplar vermelidir. İktisadın bu soruya doğru cevap vermesi ise başta tanımının sorgulanmasını gerekli kılar . İktisadın tanımının içinde yer alan sorun, heteredoks-ortodoks bakış açısının çatışmasının bir yansımasıdır.Biz bu çalışmada neo-klasik iktisadın egemen olduğu iktisat tanımına getirilen eleştirileri heteredoks-ortodoks iktisat ikileminden bakarak irdeleyeceğiz. Bunu yaparken, iktisadi büyüme kavramının yardımıyla teknolojinin bir işletmenin gelişmesi, büyümesi, rekabetçi bir yapıya kavuşması üzerindeki etki süreçlerini iktisat-işletme bağını göz önünde tutarak irdelemeye çalışacağız. Sonuç olarak, iktisat biliminin tanımındaki sorun giderilebilirse 'yenilikçi bir işletme' anlayışı doğabilir. Yenilikçi bir işletme ise, piyasada daha aktif, rekabet gücü yüksek firmalar yaratmakla kalmaz aynı zamanda alım gücü yüksek müşteriler yaratarak piyasa koşullarını daha olumlu kılar.The connection between management and econornics can't be ignored. Economics is necessary to given right answers especially about economic growth to provide an innovative apprehension will . be applied to administer in firms today. At first, it is necessary to qestionized the description of economics because of if economics will be given right answer to this question. The problem which is obtained in the description of economics is areflexion to the conflict of the vision in heteredox orthodox economics. in this study, we will examine the critiques which are brougth to neo classical economics dominating to the description to economics, looking the dilemma of heteredox orthodox economics vision. While doing this, we will consider that the connection between economics-management by helping of economic growth which is important to the process of to progress, to extend and to obtain a competetive structure by the mediaiton of technology of a plant. Consequently, if the problem in the description of economics can be solved, 'an innovator fırın' apprehension can be rised. Ari innovator fırın will be create not only much more active, ınuch more competetive fırms in the market, but also creating clients who have much more purchasing power • which ali of these make the condition of the market will be more positive.
Social entrepreneurship in terms of woman being top-level manager in public institutions: Ankara state opera and ballet (asob) case
Today, it is said that the participation women’s labor force has been increased. According to the last announced statistics of Turkish Statistical Institute (TSI), the participation of labor force in higher graduates (university) rate is 83.9% in men, 70.7% in women. Although, the numbers indicate a brilliant picture, the problems of women’s labor force are continuing enduringly. Women’s working life is interrupted by discrimination and segregation which made an impression in whole society and pushed them back. This case, especially, is found its counter in top level management in the public institutions. Discrimination and segregation can be seen both in the public sector and private sector. It is thought that discrimination and segregation may be seen lesser in public sector. However it is not true. Maybe these circumstances can be seen in the public sector, especially in the art sector, one of which is very dependent on government’s applications. Due to the fact that the government’s political aspects directly affects the working conditions and managerial positions. While doing this study, it will try to put forward a picture of Ankara State Opera and Ballet (ASOB), if those concepts mentioned (discrimination & segregation) have not occurred in this institution’s top-level management. This study will be analyzed starting with discrimination and segregation concepts why women face some difficulties in working life. Then, it will be examined by the relationship between discrimination and segregation and hegemony and ideology concepts. Consequently, it will try to understand why women entrepreneurship comes in the most important place in ASOB rather than the top managerial positions
Examining the relationship between economics and philosophy Advances in finance, accounting, and economics (AFAE) book series./ Ilkben Akansel.
Includes bibliographical references and index."This book examines the relationship between philosophy and economics"--1: The Relationship Between Old Institutional Economics (OIE) and Feminist Economics -- 2: The Significance of Public Goods in Market Failure Debates -- 3: Neoliberalism, Self-Identity, and Consumer Culture in the UAE -- 4: Critical Theory -- 5: Complexity Economics and Innovation Systems -- 6: Irregular Migration and Economic Nationalism in EU -- 7: Positive Economics From the Perspective of Kant's Thought -- 8: An Analysis on Turkey's Urbanization Process in the Context of Urban Development Paradigms -- 9: A Challenge to Homo Economicus: Behavioral Economics -- 10: The Narh Prices of Various Comestibles in the First Half of the 19th Century -- 11: What Economics Can Learn From Ontology -- 12: Challenges of Developing Countries in Imitating Technological Progress1 online resourc
Instituting a new country: carrying crisis by the mediation of applications with republican economics
The main object of this paper is to investigate whether the economics applications are caused by crisis or not and we have a solution with in another economics applications. In today, crisis feels more deeply. So, the solutions to solve it, is getting more harder. However, handling with crisis is not unsolvable. If one can alter its mind about looking the economics, it can be solved easily. The reason of why we couldn't change the point of view to economics is caused by two main concepts: 'globalisation' and 'imperialism'. Although, these two concepts sometimes can be ınixed up, they emphasize two different circumtances indeed. Also, a country which was totally devasted by wars and then was able to risen with some new economics applications can be applied today too. Thus, one should ask how we carry the econoınics and the answer can find the applications with Republican Economics. In this study we aim to investigate the possible connection •between the economics instituting process of Turkish Republic who has beaten the imperialist applications by a huge transformation in the begining of her history of econoınics with today's crisis. First of ali, we will look the differences the two concepts which were written above. Secondly, we will look what the Republician Economics have done to recreate the ecomics generally. Thirdly, we will investigate why Turkey has too many pı'oblems because of the 'globalisation' concept. And lastly, we will investigate if we apply Republican Econornics in today's problems, we.can have a chance to beat our economics problerns
The effect of modernization in western type of arts on Ottoman term
Türkiye Cumhuriyeti (T.C) kurulur- ken kendini her alanda güçlü kılacak temelleri bünyesine almak istemiştir. Bunun için kendisine ‘batılılaşma’- ‘modernleşme’ denilebilecek bir fel- sefe benimsemiştir. Aynı felsefe kısmî olarak Osmanlı’da da denenmiştir. Modernleşmenin, eğitim, sağlık, sanat olarak, üç temeli olduğu kabul edil- mektedir. Osmanlı İmparatorluğu ken- dini yeniden güçlendirmek arayış- larını bu üç alanda denemiştir. Ancak başarısızlığının sebebi, atılan her adı- mın kısmicî ve ikici bir nitelik taşıma- sıdır. Biz bu çalışmada, Osmanlı’da klasik Batı müziği, opera, bale, tiyatro dallarının Osmanlı modernleşmesine katkısını incelemeyi amaçlıyoruz. Bunu yaparken Louis Althusser’in gö- rüşlerini temel alacağız.Turkish Republic while was being fo- unding wanted the basises which make herself powerfull in every ?eld. For this , she has adopted a philo- sophy may called ‘westranization’- ‘modernization’. Also the same tho- ught was tried in the Ottoman Empire in partial. It is accepted that moderni- zation has three basises as education, health and art. The Ottoman Empire tried herself in these three ?elds to re- powered. But, the reason of the failure was being partial and dualistic quali- ?cition.of the every step which was taken. In this study we aim to the con- tribution of the western classical music, opera, balet, theatre branches to the Ottoman modernization. While doing this we are going to take the ideas of Louis Althusser as bas