12 research outputs found
05-07 MART 2004 TARİHLİ GÖKSU NEHRİTAŞKINI VE SİLİFKE’YE ETKİSİ
5-7 Mart 2004 tarihinde Göksu Nehri’nin taşmasıyla Silifke ve çevresinde büyük bir sel felaketi yaşanmıştır. Sele sebep olan akım yükselmesinin yağıştan ziyade kar erimelerine bağlıolduğu anlaşılmaktadır. Göksu’yu oluşturan iki önemli koldan biri olan Ermenek ÇayıHavzası’ndaki mevcut karın, sıcaklık ortalamalarının yükselmesi ve şiddetli rüzgârla birlikte hızlıerimeye başlamasıböyle bir felaketin yaşanmasına yol açmıştır. Havzadaki tek baraj olan Gezende Barajı’nın su tutma kapasitesinin yetersiz olmasıbu felaketi önleyememiş, yeni barajlarla birlikte inşaat halindeki Ermenek Barajı’nın bir an önce bitirilip, hizmete açılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Taşkın sonucunda, Silifke’nin bir kısım mahalleleri başta olmak üzere bazıbelde ve köy gibi yerleşim birimleri ile 4887,3 dekarlık tarım arazisi zarar görmüştür. Tarım arazilerindeki narenciye, hububat, çilek gibi tarım ürünleri büyük ölçüde ziyana uğramış, ulaşımda aksamalar yaşanmıştır
"Climate" concept of Evliya Çelebi (17th century) and the climate of the locations in the Seyahatname
Gezi notları ve gezi anılarından oluşan seyahatnameler, ilgili zaman ve yerler hakkında bizlere ayrıntılı bilgiler verirler. Evliya Çelebi'nin yazdığı Seyahatname, kültür tarihimiz için son derece önemlidir. Özellikle 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin hakim olduğu alanların tarihi, kültürü, dili, dini, mimarisi, etnik yapısı ve coğrafyası hakkında bilgiler verir. Bu araştırmada, 10 cilt halinde yazılan Seyahatname'nin Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Bağdat 304 Numaralı Yazmadan)" adlı eser temel alınmış, o dönemde dünyanın iklim bölgeleri ile Evliya Çelebi'nin gezip gördüğü beldelerin iklimleri hakkındaki bilgiler taranmıştır. Seyahatname'ye göre yeryüzü, birinci, ikinci, üçüncü... şeklinde yedi iklim bölgesine ayrılmıştır. Bu, aslında bir iklim tasnifinden ziyade bir bölgesel coğrafya çalışmasıdır. Beldeler gibi, dağların, nehirlerin ve ülkelerin yeryüzündeki dağılımı yapılırken hangi iklim bölgesinde olduğu vurgulanmak suretiyle bir çeşit konum belirlemesi yapılır. Mesela bir beldenin hangi iklim bölgesinde olduğu, çoğunlukla oranın hangi enlemde, uzun gün ve gecesi, saat ve derece olarak ifade edilir ve bir çeşit matematiksel konum tarifi yapılır. Seyahatnamede her bir iklim bölgesinin genel iklimsel özellikleri ve beldelerin iklimleriyle ilgili bilgilere rastlanır. Beldelerin iklimleri hakkındaki bilgilere bazen "havası ılıktır", "sıcaktır" veya "soğuktur" şeklinde doğrudan ulaşılabileceği gibi, bazen de yağmur duasına çıkılması veya sarnıçların varlığından bahsetmesi gibi dolaylı da ulaşılabilir.Travel books, consisting of travel notes/logs and memories, give us detailed information about the relevant time and place. Seyahatname, the travelbook of Evliya çelebi, is an imortant literary work within the Turksih Culture. It provides information about the history, culture, language, religion, architecture,ethnic structure, and geography of the places under the Ottoman dominion during the 17th century. The present study was based on "Evliya çelebi Seyahatnamesi in Contemprorary Turkish" by Yapı-Kredi Publications (Topkapı Palace Library, Writing ennumerated Bağdat 304)" of the Seyahatname written originally in 10 volumes. The concept of climate, climate regions of the world and the climate of the places visited by Evliya çelebi were analyzed. According to Seyahatname, the world is divided into seven climate regions as the 1st, 2nd,3rd, 4th, 5th,6th, and 7th based on the regions. The climate zone of, mountains, rivers, locations are to be stated while mentioning the localisation of countries in the world and thus determining their geographical positioning. For example, while determining the climate zone of an area, the lattitude, longest day/night time, hour and degree are taken into consideration and thus a kind of mathematical positioning is made. In Seyahatname, the travelbook of Evliya çelebi, information about the climatic features of each climate zone and the areas visited are given. Sometimes information about the climate of the town is directly given "the weather is warm", "hot" or "cold" or indirectly through information provided such as the existence of cisterns or people went out of town to pray for rain
The effect of topography on minimum extreme temperatures (Karaman-Hadim example)
Araştırma sahası, Karaman (Merkez ilçe) ile Hadim (Konya) ilçe merkezini kapsar. Karaman (1023 m), Orta Torosların kuzey eteklerinde, Hadim (1552 m) ise Taşeli Platosu üzerinde yer alır. Karaman'dan 529 m daha yüksekteki Hadim'in en düşük (ekstrem) sıcaklığı -19.6 C iken, Karaman'da bundan daha düşük değerler 5 farklı ayda (Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart) 36 kez tekrarlanmıştır. Bu çalışma, Karaman ile Hadim'in ekstrem minimum sıcaklık değer ve frekanslarının gösterdiği anormal farklılığın nedenlerini tespite yöneliktir. Çalışma yürütülürken her iki meteoroloji istasyonlarının 19802011 yılları arasındaki verileri kullanılmıştır. Analiz ve hesaplamalarda SPSS 23 ile Office 2010 ve çizimlerde Mapinfo 11 ile Global Mapper 18 programları kullanılmıştır. İklim elemanlarına ait ortalamalar bir bölgedeki genel iklim tipini karakterize eder. Oysa kritik zamanlarda oluşan hava olayları ihmal edilemeyecek kadar büyük etkilere sahiptir. Onun için iklim çalışmalarında ortalamalar yanında, en yüksek (maksimum-azami) ile en düşük (minimum-asgari) değerler ve don olaylı günler, soğuk ve sıcak hava dalgaları, fırtınalar, hortumlar, sağanaklar gibi kısa süreli fakat etkileri yönünden önemli olaylar da dikkate alınması gerekir. Ekstrem minimum sıcaklıklar, Türkiye'de Sibirya kökenli çok soğuk hava kütlelerinin etkili olduğu dönemlerde gerçekleşmektedir. Karaman'ın topografyası, havanın hareketini zayıflatarak bir taraftan zeminden kaynaklı soğumaya (termik inversion), diğer taraftan da soğuyan havanın alçalmasına (mekanik inversion) yol açmaktadır. Hadim çevresindeki parçalanmış arazi ise havayı nispeten daha hareketli bir hale getirerek çok düşük sıcaklıkların oluşmasına engel olmaktadır.This study has been carried out in the region including Karaman
province center and Hadim (Konya) district center. Karaman (1023 m) is
located in the northern foothills of the Central Taurus, and Hadim (1552
m) is located on the Taşeli Plateau. The lowest (extreme) temperature of
Hadim, which has an altitude that is 529 m higher than that of Karaman,
was -19.6°C; while lower than this values in Karaman were repeated 36
times in 5 different months (November-March). This study aims to
determine the reasons for the abnormal difference in Karaman and
Hadim's extreme minimum temperature values and frequencies.
During the study, data from both meteorological stations between
1980 and 2011 have been used. In the analysis and calculations, SPSS
23 and Office 2010; and in plotting Mapinfo 11 and Global Mapper 18
programs were used.
The average of climate elements characterizes the general climate
type in a region. However, air events that occur during critical times are
so large that they can not be neglected. For this reason, besides the
averages in climate studies, it is also important to take into account
short-term but significant events such as maximum and minimum
values and frosty days, cold and warm air fluctuations, storms, hoses
and torrents must.
Extreme minimum temperatures occur during the periods that
extremely cold air masses from Siberia become effective in Turkey.
Karaman's topography leads cooling down caused by the ground (thermal
inversion) on one hand, and descending of the cooled air (mechanical
inversion) on the other hand, by slowing down the movements of the air.
In addition, the fragmented terrain around Hadim makes the air relatively
more motile and prevents the formation of extremely low temperatures
Sivas İlinde Yükselti Basamaklarına Göre 1990-2015 Yılları Arasında Nüfus ve Yerleşmelerin Dağılışı ve Değişimi
Sivas İli, İç Anadolu Bölgesi’nde Yukarı Kızılırmak Bölümü’nde yer alır. Arazisinin büyük bir kısmı Yukarı Kızılırmak Havzası’nda yer almakla birlikte, az da olsa Yeşilırmak ve Fırat Havzası’nda da arazileri vardır. Oldukça yüksek ve engebeli bir araziye sahip olan Sivas, Türkiye’nin en fazla göç veren illerinin başında gelmektedir.Bu çalışmada Sivas İli’nde nüfus ve yerleşmelerin yükselti basamaklarına göre dağılışı ile 1990-2015 yılları arasında il nüfusunun yükselti basamaklarına göre gelişiminin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde öncelikle il topraklarının 250’şer metre yükselti aralıklarına göre alansal ve oransal dağılımı belirlenmiş ve her bir basamakta yer alan yerleşmenin sayısı ve tipi tespit edilmiştir. Daha sonra TUİK’ten bu yerleşmelerin 2015 ile 1990-2015 yılları arasındaki çeşitli dönemlere ait nüfus değerleri elde edilmiş ve yükselti basamaklarına göre nüfusun dağılışı ve gelişimi ortaya konmaya çalışılmıştır. Yükselti basamaklarını tespit etmek amacıyla 1/250.000 ölçekli topoğrafya paftaları Mapİnfo CBS yazılımı kullanılarak sayılaştırılmış ve yükselti analizleri yapılmıştır.Çalışma sonucu Sivas İli’nde nüfus ve yerleşmelerin dağılışı ile yükselti değerleri arasında büyük bir paralellik olduğunu ortaya koymuştur. Şöyle ki; 1250-1750 metre yükselti aralığı il topraklarının ve aynı zamanda nüfus ve yerleşmelerin en fazla bulunduğu kuşak olarak karşımıza çıkmaktadır. Köy yerleşmeleri ile birlikte şehir ve kasaba yerleşmeleri de en fazla bu yükselti aralığında yer almaktadır. Bu yükselti basamağından sonra il toprakları ile nüfus ve yerleşmelerin en fazla bulunduğu ikinci kuşak ise 1750-2000 metre aralığındaki yükselti basamağıdır.1990-2015 yılları arasında il nüfusunun yükseltiye bağlı gelişimi incelendiğinde, söz konusu dönemlerde nüfusu artan Sivas Merkez ve Şarkışla ilçe merkezlerinin nüfusu göz ardı edildiğinde nüfusta meydana gelen azalma ile yükselti arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülmüştür. 1000-1250 metre yükselti aralığından nüfus ve yerleşmenin en üst sınırı olan 2000-2250 metre yükselti aralığına kadar olan yerleşmelerde yükseltinin artmasına bağlı olarak 1990-2015 yılları arasında nüfusta meydana gelen azalma oranı da artmıştır.
The city of Sivas is located within the upper Kızılırmak basin of Central Anatolia. Although the majority of the district area is located within the upper Kızılırmak basin, some parts are in the in the basins of Yesilirmak and Euphrates. Sivas, with a quite steep and rugged terrain, is the leading emigrant city of Turkey.The aim of the present study is to show the distribution of population and habitation in Sivas according to altitude levels and changes in the population accordingly form 1990 to 2015. For this purpose, first proportional and spatial distribution of provincial land was designated according to a 250-meter altitude range and the number and type of habitation was identified within each altitude range. Subsequently, relevant data for each settlement was obtained for 2015 and for the years between 1990 and 2015 from Turkish Statistical Institute and thus the distribution and changes in the population according to altitude range levels determined. In order to determine altitude levels 1/250,000 scale topographic map sheets were quantified using Map Info GIS software and altitude analyzes were made.The findings of the study have revealed that there are parallels population distribution and settlement and altitude levels in the province of Sivas. Namely; 1250-1750 meters altitude range is the zone including the most land provincial and at the same time population and settlement. Rural as well as town and city settlements are located within this altitude range. The second zone is the 1750-2000 meter altitude range level including the second most provincial territory, population, and settlement.On analyzing altitude dependant population growth of the province from 1990 to 2015, except the population growth in Sivas city center and Şarkışla town center, there is a direct relation between population decrease and altitude level. Population decrease rate increased from 1990 to 2015 in line with altitude level ranging from 1000 to 1250 to 2000-2250 meters altitude, which is the upper limit of the population and the settlement
Urbanization process of Sultangazi Dıstrict (İstanbul)
Sultangazi İlçesi, İstanbul’un kuzeybatısında yer alır. İlçe adını,
Sultançiftliği Mahallesi ile Gazi Mahallesi’nin birleştirilmesinden
almıştır. 2008 yılında, Gaziosmanpaşa’ya bağlı 13, Eyüpsultan ve
Esenler’e bağlı birer mahallenin katılımıyla kurulmuştur. Yeni kurulmuş
bir ilçe olsa da aslında, bölge Bizans ve Osmanlı Devleti’nden beri
İstanbul için önem taşıyan tarihi suyolları üzerinde yer almaktadır.
Sultangazi’de şehirleşme hareketleri 1970’li yıllar ve sonrasında o
dönemde kırsal alanlar arasında yer alan Atışalanı, Küçükköy, Cebeci,
Habibler ve Mahmutbey gibi kırsal yerleşmelerde sanayi kuruluşlarının
açılmasıyla ve bu bölgenin daha uzağındaki büyük sanayi kuruluşlarında
çalışmak için gelenlerin bu kırsal alanlara yerleşmesiyle başlamıştır. O
dönemde kırsal alanlar arasında sayılan bu yerleşmelerin nüfusu göçlerle
artmış, zamanla kırsal niteliklerini kaybedip İstanbul’un merkez alanına
katılmışlardır.
Bu çalışma ile Sultangazi İlçesi’nin geçmişten günümüze, gerek
coğrafi açıdan ve gerekse alınan idari kararlarla şehirleşme sürecinde
geçirdiği evrelerin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma yapılırken
coğrafya biliminin yöntem ve ilkelerine bağlı kalınmıştır. Araştırma
sahasının topografik özellikleri incelenirken Harita Genel
Komutanlığı’nın ilgili haritaları, şehirleşmeyle ilgili özellikler
incelenirken, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili
belediyelerin Şehir Planlama Müdürlükleri’nin nazım imar planlarından,
nüfusun gelişimi için, nüfus müdürlükleri kayıtları ve TÜİK istatistik
verilerinden faydalanılmıştır. mahalle muhtarları ve ilçe sakinleriyle yüzyüze görüşme tekniği ile
yapılan mülakat sonuçları da değerlendirmeye alınmıştır.
Sultangazi ilçesinin 2014 yılı toplam nüfusu 513.022’dir ve
İstanbul’un nüfusu en hızlı artan ilçelerinden biridir. Bunda; doğum
oranının yüksek olmasının yanında İstanbul’un yoğun göç alan
bölgelerinden biri olması etkilidir. İstanbul’daki iş imkânları ve
Sultangazi İlçesi’nin bazı bölgelerinde konut kiralarının daha uygun
olması bu bölgeye göçü arttıran başlıca nedenlerdir. Dolayısıyla ilçe, hızlı
nüfus artışına bağlı olarak gecekondulaşma, plansız şehirleşme, alt yapı
yetersizliği, işsizlik gibi birçok problemle karşı karşıyadır.Sultangazi District is located on the northwest side of Istanbul. It
is named after the merging of Sultanciftliği and Gazi neighborhoods. It
was founded in 2008 with the participation of 13 neighborhoods from
Gaziosmanpaşa, one from Eyüpsultan and one from Esenler districts.
Although it is a newly established district, it is located on historical
waterways which are important for Istanbul since the Byzantine and
Ottoman Empire.
Urbanization movements in Sultangazi started with the
establishment of industrial establishments in rural settlements such as
Atişalani, Kucukkoy, Cebeci, Habibler and Mahmutbey which were
located in the rural areas at the time of 1970s and after that the people
who settled in these rural areas came to work in big industrial
establishments farther than this region. The population of these
settlements, which were accepted as rural areas in the that period
increased gradually with migration. Over time, Sultangazi lost its own
rural spesification and transformed into an urban.
With this study, it was aimed to investigate the phases of Sultangazi
District in terms of past, present and future geographical and
administrative decisions. In the research, methods and principles of
geography science are used. While the topographical features of the
research area are examined, the relevant maps of the Map General
Command are used. While analyzing the features related to urbanization,
it was benefited from the master plans of the City Planning Directorates
of the related municipalities, especially the Istanbul Metropolitan
Municipality. For the development of population, records of population
directorates and statistical data of TURKSTAT were used.
The photographs taken in the research area were used in the article
and the results of the interviews conducted with the village headmen and
the residents of the district with the face-to-face interview technique were
also evaluated.The total population of Sultangazi district is 513,022 in 2014 and
also it is one of the districts with the fastest growing population in
Istanbul. The rapid increase in the district population is due to the fact
that the birth rate is high and that Istanbul is one of the regions with
excessive migration. The employment opportunities in Istanbul and the
fact that the rents are more suitable in some regions of the Sultangazi
District are the main reasons for increasing migration to this region.
Therefore the District, due to rapid population growth, there are many
problems such as slums, unplanned urbanization, lack of infrastructure
and unemployment
The effects of temperature inversion on air pollution (Isparta city center example)
Enerji tüketiminin artması başta kentler olmak üzere, yerleşim
alanlarında hava kirliliğini önemli bir sorun haline getirmiştir. Ülkemizde
doğalgaz kullanımının yaygınlaşması ve kaliteli kömüre olan yöneliş,
sorunun büyümesini kısmen engellese de ortadan kaldırmış değildir.
Beşeri faaliyetlerin bir sonucu olan hava kirliliği üzerinde topografik ve
klimatik faktörlerin etkisi oldukça önemlidir. Topografya, havanın
kararlılığını dolayısı ile sıcaklık terselmesini ve rüzgâr hızını yönlendiren
bir faktör olarak kirliliğe tesir eder.
Bu araştırmada, Isparta şehir merkezinde yer alan Hava Kalitesi
İzleme İstasyonu’ndan (37˚ 46ʹ 41ʹʹ Kuzey-30˚ 32ʹ 51ʹʹ Doğu) elektronik
olarak indirilen Kükürtdioksit (SO2) ve Partikül Madde (PM10) verileri
kullanılmıştır. Bu veriler Ulusal ve Avrupa Birliği ülkeleri sınır değer
kriterleriyle karşılaştırılmış ve sınırların çok aşıldığı aylara ait (2006-
2016 yıllarının Kasım-Aralık-Ocak-Şubat ve Mart Ayları) günlük verileri,
SPSS 23 programı kullanılarak analiz edilmiştir.
Araştırmada, Yüksek Atmosfer Balonları verilerinden sıcaklık
terselmesi değerleri hesaplanmış ve kirleticiler arasındaki ilişki analiz
edilmiştir. Analizlerde Çoklu Regresyon ve Pearson Korelasyon testleri
kullanılmıştır. Regresyon analizine göre, PM10 yoğunluğu üzerinde
sıcaklık terselmesinin tek başına % 38.8’lik; sıcaklık terselmesi ile rüzgâr
hızının birlikte % 47.7’lik kontrolü söz konusudur. SO2 yoğunluğu
üzerinde ise rüzgâr hızının % 18.4’lük; rüzgâr hızı ile birlikte sıcaklık
terselmesinin % 23.4’lük bir hakimiyeti vardır. Pearson Korelasyon testi
sonuçları, Isparta’daki hava kirliliğinin önemli parametrelerinden olan
SO2 ve PM10 yoğunluğu ile sıcaklık terselmesi arasında orta ve pozitif
yönlü; rüzgâr hızı ve bulutluluk arasında zayıf ve negatif yönlü bir ilişkiyi
ifade etmektedir. Her iki kirleticinin yoğunluğunda son yıllarda bir düşüş eğilimi saptanmıştır. Bunda doğalgaz kullanımının yaygınlaşması, yakıt
kalitesinin yükseltilmesi ve ulaşım araçlarının standardındaki
yükselmenin etkili olduğu düşünülmektedir.The increase in energy consumption has made air pollution an
important problem in residential areas, especially in cities. The
widespread use of natural gas in our country and tendency to use high
quality coal have partially prevented the increase of the problem but have
not eliminate it. The effect of topographic and climatic factors on air
pollution, which is a consequence of human activities, is very important.
The topography affects temperature inversion due to the stability of the
air and also affects pollution as a factor that directs the wind speed.
In this study, sulfur dioxide (SO2) and Particulate Matter (PM10)
data electronically downloaded from Air Quality Monitoring Station (37˚
46' 41'' North-30˚ 32' 51'' East) in Isparta city center were used. These
data were compared with the National and European Union upper limit
value criteria and the daily data of the months when the limits were
exceeded (November-December-January-February-March of 2006-2016)
were analyzed using the SPSS 23 program.
In the study, temperature inversion values were calculated from the
data of High Atmosphere Balloons and the relationship between
pollutants was analyzed. Multiple Regression and Pearson Correlation
tests were used in the data analyzes. According to the regression analysis,
the temperature inversion alone gives 38% control over the PM10 density,
the temperature inversion and the wind speed together control 47.7%.
On the SO2 density, 18.4% of the wind speed; temperature inversion with
wind speed has a 23.4% control. Pearson Correlation test results show
that there is a moderate and positive correlation between the SO2 and
PM10 concentrations which are important parameters of air pollution and
the temperature reversal there is also a weak and negative relationship
between wind speed and cloudiness in Isparta. There has been a
downward trend in the concentration of both pollutants in recent years.
This is thought to be due to the widespread use of natural gas, the
upgrading of fuel quality and the increase in the standard of transport
vehicles
Internal migrations at the province of Sivas (1975- 2015)
Bu çalışmanın amacı Sivas İli’ndeki iç göç hareketlerinin 1975-2015 yılları arasındaki seyrini ve yönünü belirlemektir. Bu çalışmada ilinverdiği ve aldığı göçler, ilin en fazla hangi illere göç verdiği, hangi illerdengöç aldığı ve ilden gerçekleşen göçler üzerinde etkili olan faktörlerincelenmiştir.Cumhuriyet tarihinde ilk nüfus sayımının gerçekleştiği 1927yılında 329.741 kişi olan il nüfusu 1985 yılına kadar sürekli artarak772.209’a ulaşmıştır. Bu dönemden sonra azalma eğilimine giren ilnüfusu 2015 yılında 618.617’ye kadar gerilemiştir. Bu azalmada ildemeydana gelen göç hareketleri etkili olmuştur. 1970’li yıllardan itibarenTürkiye’nin en çok göç veren illeri arasında yer alan Sivas daha çokİstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir ve son dönemlerde ise Antalya’ya göçverirken, daha çok İstanbul, Ankara, Tokat, Kayseri, İzmir ve Malatyaillerinden göç almıştır.İl nüfusunda azalmaya neden olan göç hareketleri üzerinde ilinortalama yükseltisinin fazla olması, il arazisinin dağlık ve engebeli biryapıya sahip olması ve karasal iklim şartlarının tarım faaliyetleriüzerindeki olumsuz etkileri, tarıma elverişli alanların az olması gibi fizikicoğrafya faktörleri ile sosyo-ekonomik yönden gelişmemiş olması, ilinsanayileşme açısından yetersiz olması, artan genç nüfus ile birlikteortaya çıkan işsizlik sorunları gibi beşeri faktörler etkili olmuştur.The purpose of this study is to determine the course and directionof the internal migration movements of Sivas between the years of 1975and 2015. For this purpose; and theprovince has received migrations,which gave the most emigrate to provinces, which migrated from citiesand the factors that impact on migrations were investigated.The population of the province, which was 329.741 in 1927 whenthe first population census was carried out in the Republican history,continuously increased until 1985 and reached the number of 772.209.The population of the province, which has the tendency of decreasingafter this period, declined to 618.617 in 2015. The migration movementswithin the province have been influential in this decrease. Sivas, whichis one of the provinces of Turkey that sends the largest numbers of theimmigrants since the 1970s, has mostly sent immigrants to İstanbul,Ankara, Kayseri, İzmir and recently to Antalya, while receiving the mostimmigrants from İstanbul, Ankara, Tokat, Kayseri, Izmir and Malatya.The physical geography factors of the Area such as the highertopographic elevation value, mountainous and rugged physical structureand the adverse effects of the continental climate conditions onagricultural activities, and the human factors such as the province’sbeing socio-economically undeveloped, being inadequate in terms ofindustrialization, the emergence of the unemployment problem thataccompany the growing population of young people have affected themigratory movements that have caused a decrease in the provincialpopulation
Change of Bolluk Lake Travertine Cones, From Past to Present
Araştırma sahası Cihanbeyli (Konya) İlçesi’nin yaklaşık 8 km güneydoğusunda yer almaktadır. Buradaki traverten konilerinden, ilk olarak 1937 yılında yabancı bilim insanları bahsetmiştir. Daha sonraki yıllarda çok sayıda bilim insanı burada incelemeler yapsa da Oğuz Erol’un 1968 yılındaki çalışması en kapsamlı olanıdır. Erol söz konusu çalışmasında, 63 adet traverten konisi tespit ederek, bunların oluşum mekanizmasını ve başta morfometrik özellikleri olmak üzere diğer birtakım özelliklerini belirtmiş ve haritalandırmasını yapmıştır. Bu çalışmadan günümüze kadar geçen 50 yıllık süre zarfında nelerin değişmiş olduğunu görmek amaçlı ve günümüzün teknolojik imkânlarını da kullanarak saha yeniden ele alınarak incelenmiştir. Bu çalışma ile Erol’un bahsettiği 63 traverten konisinden 5 tanesinin tamamen yok olduğu, 7 tanesinin yüksek derecede ve 11 tanesinin de orta derecede tahribata uğradığı, tahribatların doğal şartlardan ziyade beşeri faaliyetlerden kaynaklandığı gözlenmiştir. Ayrıca, bazı konilerin içerisindeki sular kurumuştur. Araştırma sahasında konilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi olan 20 civarında dolin; çökme, örtü çökme ve sübsidans dolinleri olarak sınıflandırılmıştır. Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan ilginç özelliklere sahip Bolluk Gölü çevresi traverten konileri ciddi bir tahribat altındadır. Bu kapsamda bölgenin korunması konusunda daha duyarlı olunması gerekmektedir.Research area is located 8 km southeast of Cihanbeyli district. The travertine cones located in the area are firstly examined by foreign scientists in1937. Although many scientists examined them after that, they were extensively examined by Oğuz Erol in 1968. Erol identified 63 travertine cones, defined their formation, some of their features including morphometric features and mapped them. This study aims to find out what has changed in fifty years’ time and re-examine the area by using today’s technological facilities. It is found that 5 of the 63 cones are disappeared completely, 7 of them are damaged heavily 11 of them are damaged mildly. It is observed that this destruction is caused by human factors rather than natural factors. Moreover, some of the cones don’t have any water today. Furthermore, 20 dolines relating to cones directly or indirectly are classified as subsidence dolines, collapse dolines and caprock dolines. The Bolluk lake travertine cones which have interesting features in terms of geological and geomorphological factors are being destroyed. In this context, it is necessary to be more sensitive about the protection of the zone
Change of Bolluk Lake Travertine Cones, From Past to Present
Araştırma sahası Cihanbeyli (Konya) İlçesi’nin yaklaşık 8 km güneydoğusunda yer almaktadır. Buradaki traverten konilerinden, ilk olarak 1937 yılında yabancı bilim insanları bahsetmiştir. Daha sonraki yıllarda çok sayıda bilim insanı burada incelemeler yapsa da Oğuz Erol’un 1968 yılındaki çalışması en kapsamlı olanıdır. Erol söz konusu çalışmasında, 63 adet traverten konisi tespit ederek, bunların oluşum mekanizmasını ve başta morfometrik özellikleri olmak üzere diğer birtakım özelliklerini belirtmiş ve haritalandırmasını yapmıştır. Bu çalışmadan günümüze kadar geçen 50 yıllık süre zarfında nelerin değişmiş olduğunu görmek amaçlı ve günümüzün teknolojik imkânlarını da kullanarak saha yeniden ele alınarak incelenmiştir. Bu çalışma ile Erol’un bahsettiği 63 traverten konisinden 5 tanesinin tamamen yok olduğu, 7 tanesinin yüksek derecede ve 11 tanesinin de orta derecede tahribata uğradığı, tahribatların doğal şartlardan ziyade beşeri faaliyetlerden kaynaklandığı gözlenmiştir. Ayrıca, bazı konilerin içerisindeki sular kurumuştur. Araştırma sahasında konilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi olan 20 civarında dolin; çökme, örtü çökme ve sübsidans dolinleri olarak sınıflandırılmıştır. Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan ilginç özelliklere sahip Bolluk Gölü çevresi traverten konileri ciddi bir tahribat altındadır. Bu kapsamda bölgenin korunması konusunda daha duyarlı olunması gerekmektedir.Research area is located 8 km southeast of Cihanbeyli district. The travertine cones located in the area are firstly examined by foreign scientists in1937. Although many scientists examined them after that, they were extensively examined by Oğuz Erol in 1968. Erol identified 63 travertine cones, defined their formation, some of their features including morphometric features and mapped them. This study aims to find out what has changed in fifty years’ time and re-examine the area by using today’s technological facilities. It is found that 5 of the 63 cones are disappeared completely, 7 of them are damaged heavily 11 of them are damaged mildly. It is observed that this destruction is caused by human factors rather than natural factors. Moreover, some of the cones don’t have any water today. Furthermore, 20 dolines relating to cones directly or indirectly are classified as subsidence dolines, collapse dolines and caprock dolines. The Bolluk lake travertine cones which have interesting features in terms of geological and geomorphological factors are being destroyed. In this context, it is necessary to be more sensitive about the protection of the zone