20 research outputs found
Robert Kolej Mezunları ve Meşhurları
1863 yılında dört öğrenci ile İstanbul’da Bebek sırtlarında eğitime başlayan Robert Kolej, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi toprakları dışında, uzak diyarlarda kurduğu ilk misyoner okuludur. O sebeple, kuruluş aşamasında başarılı olması konusunda şüpheler belirmiştir. Ancak, iyi yönetimi, seçilen idareci ve hocaların maddiyat yerine maneviyatı ve misyonu ön plana koymaları ve bu misyona kendilerini adamaları sayesinde, kolej kısa sürede başarıya ulaşmış ve dünya standartlarında eğitim veren bir kurum haline dönüşmüştür. Mezun sayısı hızla artarak Osmanlı son döneminde kurulan ulus devletlerin idari, bürokratik ve teknik vb. elaman ihtiyacını karşılamıştır. Dünyaya açık olmaları dolayısıyla, dünyadaki gelişmeleri ülkelerine taşıyanlar ve ilkleri gerçekleştirenler de Kolej mezunları arasından çıkmıştır. Bu çalışmada, Kolejin kuruluşu, öğrencileri ve mezunları hakkında bilgi verildikten sonra, verilen eğitime değinilmiş, ardından da Türk mezunları ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkeye yaptığı katkılar çeşitli alanlara göre sıralanmıştır. Çalışmadan elde edilen netice şudur; Kolej eğitimi, insanın eğitim yoluyla değiştirile bilineceği düşüncesine uygun olarak düzenlenmiş, öğrencileri bilgi ile donatmanın yanı sıra, ahlaki ve dini yönlerini geliştirmek üzere her türlü çaba sarf edilmiştir. Bu suretle, modern bilgiye ve sağlam manevi donanıma sahip olan öğrenciler, içinde yaşadıkları topluma katkı ve katma değer sağlayan bireyler haline gelmiştir. Kolej de bu suretle, Amerikan toprakları haricindeki en eski ve köklü okul olma sıfatını kazanmıştır.Anahtar Kelimeler: Robert Kolej, Yabancı Okullar, Misyoner, Eğitim, Robert Kolej Mezunu, Amerikan Koleji ROBERT COLLEGE GRADUATES AND FAMOUS GRADUATESAbstract: Robert College started education with only four students at the hills of Bebek in İstanbul in 1863. It was the first missionary school established outside the United States, beyond the Atlantic. Many people doubted that it would be successful. However, best administration and the selection of the best teachers made the college and its graduate’s best among its peers. The number of College graduates increased rapidly and they contributed in many fields to the life and well being of the society in which they lived. In this article, firstly, information will be given on the College, its registered students and its graduates followed by the information on the education given at the College. Finally, Turkish graduates of the College are studied on the basis of various fields that they contributed to the society in which they were living. The findings of the study are that the College has been successful thanks mainly to its education that was organized around the principle that education is best instrument to change people and thus the society. Its students equipped with the best knowledge and learned the best moral and religious values that made them ready for future. These qualities distinguished them among their peers and gave them knowledge and courage to contribute to their society. Robert College, thus, become the best and the oldest educational institution established outside the United States. Keywords: Robert Kolej, Foreign Schools, Missionary, Education, Robert College Graduate, American Colleg
A STUDY ON THE NATIONAL STRUGGLE FOLKSONGS / MILLI MÜCADELE DÖNEMI TÜRKÜLERI ÜZERINE ÖRNEK BIR ÇALIŞMA
This study is concerned with the folksongs written during the period of National Struggle.
There is scarce of information about the folksongs from the period of National Struggle.
This study is undertaken to fill this gap by studying six selected folksongs about which systematic
data and information available. For this purpose, certain categories were developed
in order to study and compare the folksongs that were included in this study. The categories
that were designed for this study are also applicable to similar studies of the other folksongs.
In this respect, firstly the text and, if any, various texts of the folksong are given followed by
their story widely known among the locals of the respected area that the folksong belonged.
Then, the place, time and metaphors cited in the text of the folksongs are studied in detail.
The purpose of the study is to understand the effect and reaction of the society to the National Struggle that were made after the collapse of the Ottoman Empire for the establishment of
the new state, i.e. Turkish Republic. The findings of the study is that, in general, heroes of
the National Struggle were subjects of the folk songs through which collective reaction of
the local people to the National Struggle was expressed. The folksongs show how well the
local people were organised and struggled against the unlawful invaders showing solidarity
during the critical times of life and death. Sufferings and sorrows of the local peoples were
expressed through the individual heroes who easily occupied a permanent place in the collective
memory of the locals
Yakın Dönem Tarihinin Ortaöğretimde Öğretimi: Problemler ve Öneriler
Özet: Yakın dönem tarihi tanımı, kapsamı ve niteliği olduğu kadar çalışma metoduyla da, uzak dönem tarihinden farklı bir çalışma sahasıdır. Bu durum, yakın dönem tarihinin öğretilmesini de farklı kılmakta ve bir dizi unsurun öğretim sürecine dahil olmasını gerektirmektedir. Yakın dönem tarihinin orta öğretim düzeyinde öğretilmesi söz konusu olunca, konu daha karmaşık ve uzmanlık isteyen bir hal almaktadır. Çalışmada önce, yakın dönem tarihinin tanımı yapılıp, kapsamı ve en belirgin nitelikleri, uzak dönem tarihi ile karşılaştırmalı olarak verilecektir. Ardından, Yakın dönem tarihinin kapsadığı zaman dilimi ve bu zaman diliminde, öğrencilere öğretilmesi mümkün olan kısım üzerinde durulacaktır. Bu çalışmalar yapılırken, yakın dönemin tarihinin akademik dünyadaki manası ve çalışma biçimi de paralel biçimde tartışılacak bu suretle, eğitim alanındaki tartışmalara zemin hazırlanacaktır.Yakın dönem tarihinin oluşum halinde ve geçici nitelikte olması dolayısıyla ortaöğretimdüzeyinde öğretilmesinin ne tür pratik problemlere yol açacağı üzerinde durulacaktır. Problemler, tarihin ne olduğu ve ortaöğretim düzeyindeki öğrencilere öğretiminden nelerin beklendiği esasalınarak çözümlenmeye çalışılacaktır. Ortaöğretim yaş grubundaki öğrencilerin çevrelerindeki dünyayı kavrama konusundaki zihinsel gelişimlerinin düzeyi ve yeterliliği en önemli faktör olarak yapılacak çözümlemeye dahil edilecektir. Günümüzün hızla değişen dünyası ve buna paralel olarak değişen ihtiyaçları karşısında, yakın dönem tarihinin öğretilmesi teorik düzeyde tartışmak ve çözüm önerileri sunmak çalışmanın hedefini oluşturmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı ders kitaplarından sıklıkla istifade edilerek örnekler verilecek ve çalışmanın pratik neticesi kapsamında, yakın dönem tarihinin öğretilmesi konusunda uygulanabilir önerilerde bulunulacaktır.Anahtar Kelimeler: Tarih Öğretimi, Ortaöğretim, Yakın Dönem Tarihi, Yakın Dönem Tarihinin Öğretimi, Öğrenci, ÖğretmenAbstract: Contemporary history is a different and distinctive research field from standart history with its nature and coverage as well as its research methods. This requires adoption of new approaches and inclusion of a new set of factors to its teaching process. When it comes to its teaching at the middle school level, all these become more complex and complicated requiring more expertise and research in the field. In this study initially, a conventional description of the contemporary history is made and its coverage and most distinctive characteristics are defined in comparison with the standard history. Then, the time limits covered by contemporary history are discussed and the periods within these limits that can be thought to middle school pupils are determined. In paralel with these meaning, time limits and research methods of contemporary history in the academic world are also given to provide better perspective to educational discussions. In the rest of the study, the process of teaching of contemporary history at middle school level and practical as well as theoretical problems involved in this process are discussed in detail. The starting point in these discussions will be the expectations from the teaching of contemporary history to students and the intellectual capacity of the middle school students to understand the constantly changing contemporary world their around. The discussion of and solution to the teaching of contemporary history is the main purpose of this study. In doing this, school books published by the Ministry of Education are exploited. Finally, practical suggestions are made towards the teaching of contemporary history at middle schools. Keywords: Teaching of History, Middle School, Contemporary History, Teaching Of Contemporary History, Student, Teache
Yakın Dönem Tarihi Metodolojisi
Yakın dönem tarihi, uzak dönem tarihinden farklı özelliklere sahip bir çalışma alanıdır. Bunun farkında olan uzak dönem tarihçileri, ya bu dönemden tamamen uzak durarak ala- nı diğer sosyal bilimlere (siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, sosyoloji) bırakmakta ya da, uzak dönemin tarih anlayışını ve çalışma metodlarını yakın döneme uygulamakta, bunda da yetersiz kalmaktadır. Günümüz tarihçiliğindeki "bugün için tarih yazma" pragmatik smacı göz önüne alındığında, tarihçilerin tavırlarını değiştirmeleri gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu düşünceler içinde hazırladığımız bu çalışmada amacımız, yalca dönem toplumu çalışılabilir mi veya çalışılmalı mı konusunu tartışmak değildir. Bunu bütün sosyal bilimciler kendi çalışma alanları bakımından zaten yapıyorlar. Bizim amacımız, tarihî düşüncenin belli bir disiplini, yakın dönem dünyasına başarılı bir şekilde uygulanabilir mi sorusuna cevap aramaktır. Konu karşılaştırma yoluyla ele alınmış, uzak dönem ve yakın dönem tarihi arasındaki benzerlikler ve farklılıklar, yakın dönem tarihi ve tarihçisi, yakın dönem olayları ve verileri bağlamlarında tartışılmıştır. Bu karşılaştırma neticesinde, her iki tarih türü arasında farklılaşan noktalar daha açıklıkla ortaya konulurken, yakın dönem tarihinin kendine has özellikleri daha belirgin hale gelmiştir. Yakın dönem tarihinin kaynakları ve çalışma metodları da ele alınarak, bu sahanın araştırmaya yönelik özellikleri de belirlenmeye çalışılmıştır.
Türkiye'de tarih metodolojisi konusunda çalışmalar, yabancı dillerden yapılan tercümeler hariç tutulursa, maalesef çok az sayıdadır. Yakın dönem tarihi söz konusu olduğunda ise bunun yokluğa dönüştüğünü söylemek abartılı olmaz sanırız. Elinizdeki çalışma, bu eksikliği gidermek üzere kaleme alınmış, yakın dönem tarihi araştırmacılarına ve öğrencilerine rehber olmayı amaçlamıştır. Diğer bir amacı da, yakın dönem tarihinin nasıl yazıldığı konusunda bilgi vermek suretiyle, bu dönem tarihi okuyucularının, okudukları eserleri eleştirel gözle değerlendirmelerine yardımcı olmaktır
Konya Mevlana Müzesinde Bulunan 68-69 Numaralı Divan-ı Kebîr’in Tezyîni Açıdan İncelenmesi
Anadolu Selçuklu Sanatı deyince hiç kuşkusuz akla XII. ve XIII. yüzyıllarda
Anadolu’da inşa edilmiş olan mimari yapılar gelmektedir. Göçebe Türkmen boylarının
yerleşik hayata geçişinin en bariz sembolü olan bu yapılar başta camiler olmak üzere medrese,
han, kervansaray, türbe, köşk ve şehir surlarıdır. Bu yapıların üzerindeki bezemeler oldukça
yoğundur. Geometrik desenlerin ön planda olduğu tezyinatta rumi kompozisyonları ile
birlikte bitkisel motifler de kullanılmıştır. Anadolu Selçuklu üslubunu okuyabilmek açısından
önemli bir yere sahip olan mimari eserlerin yanında kitap sanatları da Selçuklu Sanatına ışık
tutmak açısından kıymetlidir.
XIII. yüzyılda Anadolu’ya göç etmiş birçok alim ve mutasavvıfın kaleme almış
oldukları eserler ilim ve irfan açısından önemli olmakla birlikte sanat değeri de
taşımaktadırlar. Bu dönemde Anadolu’ya göç ederek Türk halkını yaşantısı ve eserleri ile
etkilemiş ve yön vermiş isimlerden birisi de Mevlana Celaleddin Rumi’dir. Mevlana’nın
eserleri Mesnevî, Divan-ı Kebîr, Fîhi Ma Fîh, Mecalis-i Seb’a, Mektubât ve Rubaiyât Farsça
kaleme alınmış ve edebî yönü de oldukça kuvvetli eserlerdir. Edebî olarak sanat yönü
gelişmiş bu eserlerin Mevlevilik yolunun öğretisini içermesi ve Mevlevilikte sanatın yerini
göstermesi açısından da ayrı bir önemi vardır.
XIV. yüzyılda Mevlana’nın eserlerinin özellikle Mevlevi sanatkarlar tarafından
çoğaltılarak istinsah edilmesi yaygınlaşmıştır. Kendisi de bir Mevlevi olan Emir Satı el-
Mevlevî’nin yine bir Mevlevî olan katip Hasan b. Osman’a hazırlatmış olduğu eserler
Selçuklu üslubunu kitap sanatları üzerinden okuyabilmeye olanak sağlamaktadır. Bu
çalışmada tezyini açıdan incelemesi yapılan Konya Mevlana Müzesi 68-69 numaralı Divan-ı
Kebîr, Anadolu Selçuklu kitap sanatlarına kaynak teşkil etmesi bakımından önemli bir
konuma sahiptir.When we talk about Anatolian Seljukian art without doubt we think about
architectural buildings that are constructed in XII. and XII. centuries. These buildings which
are composed of mosques, madrasas, inns, caravanserais, tombs, pavilions and city walls are
the most apparent symbols of the transition of Turkish nomadic tribes to a settled life. The
decorations in these structures are very rich. While geometric patterns are at the forefront of
these ornaments, rumi compositions and plant motifs are also used in them. Along with the
architectural buildings that are really important in understanding the Anatolian Seljukian
style, the artworks in the books are also essential in shedding light to Seljukian art.
As these works written by many scholars and Sufis that migrated to Anatolia in XIII.
century are crucial in terms of knowledge they are also valuable with regards to art. One of
the figures who migrated to Anatolia and who have affected and dominated the Turkish
society with his life and works is Mevlana Celaleddin Rumi. Mevlana’s works such as
Mesnevî, Divan-ı Kebîr, Fîhi Ma Fîh, Mecalis-i Seb’a, Mektubât and Rubaiyât are written in
Persian and are strong in literature. These literary works which are developed in art are
essential in demonstrating Mevlevi teachings and showing the place of art in Mevleviyeh.
During XIV. century it became a widespread practice to reproduce the works of
Mevlana by copying them especially the Mevlevî artists. The works prepared by clerk
Mevlevi Hasan b. Osman upon the request of Emir Sati El-Mevlevî’s enable us to examine
Seljukian art through books. Konya Mevlana Museum’s Divan-ı Kebîr which is numbered 68-
69 that is studied in this work is important because it provides a basis for Anatolian Seljuk
book art
Coinfection of malaria and Brucellosis in a patient with persistent fever
Sıtma ve bruselloz Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde endemik olup bu bölgeden gelen uygun tedaviye rağmen klinik düzelme görülmeyen olgularda ko-infeksiyon olasılığı akılda tutulmalıdır. Burada Diyarbakır'dan gelen sıtma ve bruselloz ko-infeksiyonlu, uygun sıtma tedavisine yanıt vermeyen 14 yaşında bir erkek hasta sunulmuştur.Malaria and brucellosis are endemic in Southeastern Anatolia. The possibility of coinfection should be kept in mind in patients from this region, who do not respond to appropriate treatment. This paper reports a 14-year-old male with malaria and brucellosis from Diyarbakır, who did not respond to appropriate malaria treatment
Neonatal ovarian cyst: A case report
Amaç: Yenidoğan over kistlerinin tanı, takip ve tedavisinin belirlenmesi. Olgu Sunumu: Biz burada alt üriner sistem enfeksiyonu sonrası, postnatal birinci ayında yapılan batın ultrasonografisinde 31x23 mm boyutunda över kisti saptanan ve spontan regresyona uğrayan bir vakayı nadir görülmesi nedeniyle sunmaktayız. Sonuç: Over kisti yenidoğanlarda en sık görülen intraabdominal kitle olup, yenidoğanın maternal ve kendi gonadotropinlerine maruz kalması sonucu oluşmaktadır, Ultrasonografınin yaygın kullanımıyla birlikte neonatal over kisti tanısının insidansında artış olmuştur. Bu hastaların takip ve tedavisinde birçok farklı yaklaşım vardır. Hastanın kliniği, over kistinin büyüklüğü ve ultrasonografık olarak kistin ekojenitesi takip ve tedaviyi belirleyen en önemli etkenlerdir.Objective: The management of the ovarian cysyts in newborns. Case Report: Here we present a newborn who underwent an US examination because of urinary tract infection, which revealed a 31x23 mm ovarian cyst. Her cyst spontane-ously resolved within 5 months. Conclusion: Ovarian cysts are the most common intraabdominal masses of neonates resulting from neonatal ex-posure to maternal and self gonadotropines. Due to the widespread use of ultrasonography (US), the incidence of diagnosis of neonatal ovarian cysts have been increased. There is no consensus concerning the optimal follow-up and treatment. The most important criterias to determine the follow-up and treatment are patients' signs and symptoms, echogenicity of the cyst on ultrasound, and the diameter of the cyst