11 research outputs found

    Endodontide Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi Talep Edilen Olgularda Ön Teşhislerin Radyolojik Doğrulanma Oranı: Retrospektif Çalışma

    No full text
    Giriş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı, endodontistler tarafından talep edilen konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) incelemelerinde ön teşhis/istek nedenlerinin dağılımının ve endodontistler tarafından belirlenen ön teşhislerin radyolojik tanı ile doğrulanma oranının belirlenmesidir. Yöntem ve Gereçler: Çalışmaya 01 Ocak-31 Aralık 2019 tarihleri arasında Ağız Diş ve Çene Radyolojisi biriminde gerçekleştirilen KIBT incelemelerine ait raporlar dahil edildi. Endodonti Anabilim Dalı tarafından talep edilen KIBT inceleme raporları belirlenerek, her bir incelemeye yönelik ön teşhis/istek nedenleri kaydedildi. Endodonti uzmanlarının KIBT görüntüleme taleplerine yönelik dağılım tanımlayıcı istatistik ile değerlendirildi. Endodontik ön teşhislerin radyolojik tanı ile doğrulanma oranları ise Wilson yöntemine göre hesaplandı ve %95 güven aralığı ile birlikte sunuldu. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 4325 adet KIBT raporunun 329 tanesinin (%7,60) endodontik patolojilerin incelenmesi amacıyla talep edildiği belirlendi. En sık görülen endodontik ön teşhis/istek nedeni apikal lezyon tetkiki (%39,36), kök kanal morfolojisinin değerlendirilmesi (%22,22) ve vertikal kırık (%20,63) şeklinde sıralanmaktaydı. Endodontik ön teşhislerin radyolojik tanı ile doğrulanma oranının en yüksek olduğu patoloji internal rezorbsiyon (%86), en düşük olduğu patoloji ise vertikal kırık (%40) olarak belirlendi. Tüm olgular değerlendirildiğinde endodontik ön teşhislerin radyolojik tanı ile doğrulanma oranı %55 olarak hesaplandı. Tartışma ve Sonuç: İnternal rezorbsiyon olguları radyolojik olarak en sık doğrulanan ön teşhis olurken, doğrulanma oranı vertikal kırık şüphesiyle KIBT incelemeye yönlendirilen olgularda düşmektedir

    Farklı Kök Kanal Genişletme Tekniklerinin Alt Çene Küçük Azı Dişlerinin Kırılma Dayanımı Üzerine Etkisinin İncelenmesi

    No full text
    Aim: The aim of this study was to evaluate the effect of different root canal instrumentation techniques on fracture strength of mandibular premolar teeth after root canal shaping. Methods: Fifty extracted human mandibular premolar teeth with one root and canal were used. All teeth were randomly divided into 5 groups according to the preparation techniques. Teeth were instrumented with SAF, ProTaper and LightSpeed LSX systems and Hedström hand files in each experimental group. After root canal preparation, fracture strength test was performed on the teeth, which is embedded in the acrylic resin block, at Instron test device. Results: Samples most resistant against fracture were negative control group followed by SAF group the samples of the hand files group. Samples with the least fracture resistance were observed in LightSpeed LSX group followed by the samples instrumented by Protaper rotary system. However, there was no statistically significant difference between the groups. Conclusion: There was no statistical difference between the effect of different root canal instrumentation techniques on fracture strength of mandibular premolar teeth (p>0.05)Amaç: Bu çalışmanın amacı, Self-adjusting file, LightSpeed LSX ve ProTaper sistemleri ile H-tipi el eğesinin insan alt çene küçük azı dişlerinin kırılma dayanımı üzerine etkisinin değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmada çekilmiş tek köklü ve tek kanallı 50 adet alt çene küçük azı dişi kullanıldı. Genişletme tekniğine göre dişler rastgele 5 gruba ayrıldı. Her bir deney grubunda kök kanalları Self-adjusting file, LightSpeed LSX ve ProTaper döner sistemleri ve H-tipi el eğesi ile genişletildi. Kök kanal şekillendirmesi tamamlandıktan sonra akrile gömülü dişleri içeren silindirler Instron test cihazında kırılma dayanıklılık testine tabi tutuldu. Bulgular: Kırılmaya karşı en fazla direnç gösteren grup hiçbir genişletme uygulanmamış kontrol grubudur. Kontrol grubunu sırasıyla SAF, H-tipi el eğesi, ProTaper ve en son LightSpeed LSX grubudu izlemektedir. Ancak deney grupları arasında kırılma dayanımı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Çalışmamızda kullandığımız dört farklı kanal genişletme sisteminin dişlerin kırılma dayanımı üzerindeki etkileri arasında istatistiksel fark bulunmad

    Farklı Kök Kanal Genişletme Tekniklerinin Kök Kanal Dentininde Defekt Oluşumuna Etkisi

    No full text
    OBJECTIVE: The purpose of this study was to evaluate the dentinal defects which was occured by four different shaping systems (Protaper, LightSpeed LSX, Self Adjusting File ve H-File) after root canal instrumentation. METHODS: The root canals of fifty extracted human mandibular premolar teeth were instrumented with Self-adjusting file, ProTaper, LightSpeed LSX Ni-Ti systems and Hedstr;ouml;m hand files. Roots were then sectioned at 3, 6, and 9 mm from the apex, and photographs were taken under X 20 magnification using a stereomicroscope. All photographs was scored as defect (+) or no defect by two independent observer. RESULTS: Although there were no difference at apeks, 3mm and 6 mm between the experimental groups, statistically significant dentin defects was observed in LightSpeed LSX group when compared with control group. LightSpeed LSX and Protaper caused significantly more dentin defects than SAF system (SAFProTaper p=0,038 SAF-LightSpeed p=0,022). CONCLUSION: More dentin defects were observed in the LightSpeed LSX and ProTaper groups because of working with high speed and tork with LightSpeed LSX files and large taper design of ProTaper instruments.AMAÇ: Self -adjusting file, LightSpeed LSX, ProTaper ve H-tipi el eğesi ile genişletilen daimi insan alt küçük azı dişlerinde genişletme sisteminin kök kanal dentini üzerindeki defekt oluşumuna etkisinin incelenmesidir. YÖNTEM: Çalışmada 50 adet periodontal nedenlerle çekilmiş insan alt küçük azı dişi kullanıldı. Tüm gruplarda 10 ar adet örnek olacak şekilde dişler rastgele 5 gruba ayrıldı. Kök kanallarında Self-adjusting file, ProTaper, LightSpeed LSX sistemleri ve H-tipi el eğeleri ile genişletme ve şekillendirme işlemi tamamlandı. Ardından kök ucundan itibaren koronale doğru 3, 6 ve 9 mm'lerden kesitler alındı. Kök ucunun ve elde edilen kesitlerin x20 büyütmede stereomikroskopta fotoğrafları çekildi. Fotoğraflar iki tarafsız gözlemci tarafından defekt var ve defekt yok olmak üzere 2 skorlu sistem ile değerlendirildi. BULGULAR: Kök ucu, 3 mm ve 6 mm'de sistemler arasında fark görülmezken, 9 mm de LightSpeed LSX grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede defekt gözlendi. LightSpeed LSX ve ProTaper gruplarında SAF grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla dentin defekti gözlendi (SAF-ProTaper p=0,038 SAF-LightSpeed p=0,022). SONUÇ: Yüksek hız ve torkta çalışan LightSpeed LSX ile artan konisiteye sahip ProTaper döner alet sistemlerinin dentin üzerinde daha fazla defekt oluşumuna neden olduğu görüldü

    Farklı Niti Enstrümantasyon Sistemlerinin Ve Yerçekiminin Apikalden Taşan Yıkama Solüsyonu Miktarına Etkisi

    No full text
    INTRODUCTION: The aim was to evaluate the influence of different NiTi instrumentation systems and the gravity on the amount of apical irrigant extrusion. METHODS: 104 root canals were assigned to four groups (n=26) as follows: Twisted File Adaptive (TFA), ProTaper Next (PTN), WaveOne (WO) and WaveOne Gold (WOG) systems. Each group was divided into two subgroups (n=13) of maxillary and mandibular location, and an experimental model was used to simulate the upper and lower jaws. Extruded irrigant was collected into preweighed glass tubes and the amount of irrigant was determined using a 10-5 microbalance. The final measurement of extruded irrigant was calculated by subtracting the initial weight from the post-operative weight. The final weights analysed statistically. RESULTS: All systems caused irrigant extrusion and there was no significant difference between the instruments in both location (P > 0.05). The gravity had no impact in all systems (P > 0.05). When teeth were evaluated in general, significantly more irrigant were extruded in the mandibular location (p 0.001). DISCUSSION AND CONCLUSION: All instrumentation systems caused apical extrusion of irrigant. Although the gravity did not affect the amount of irrigant in all systems, irrespective of the instruments, significantly more irrigant were extruded in the mandibular locationGİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada dört farklı NiTi enstrümantasyon sisteminin ve yerçekiminin apikalden taşan yıkama solüsyonu miktarı üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlandı. YÖNTEM ve GEREÇLER: 104 adet diş Twisted File Adaptive (TFA), ProTaper Next (PTN), WaveOne (WO) and WaveOne Gold (WOG) olmak üzere 4 gruba (n=26) ve her grup kendi içinde alt çene ve üst çene olmak üzere iki alt gruba (n=13) ayrıldı. Alt ve üst çene pozisyonlarını taklit etmek için özel bir düzenek kullanıldı. Her sistemle uygulanan kök kanal genişletmesi sırasında apikalden taşan yıkama solüsyonunu toplamak amacıyla önceden ağırlığı belirlenmiş cam tüpler ve 10-5 hassas tartı kullanıldı. Taşan yıkama solüsyonunun miktarı son ağırlıktan ilk ağırlık çıkartılarak belirlendi ve elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: Tüm sistemlerde yıkama solüsyonu taşması meydana geldi ve her iki konumda da sistemler arasında istatistiksel fark gözlenmedi (P > 0.05). Her sistem tipi için yer çekiminin apikalden taşan yıkama solüsyonu miktarı üzerinde etkisi olmadığı gözlendi (P > 0.05). Eğe sistemleri göz önünde bulundurulmadığında, alt çenede üst çeneye göre anlamlı düzeyde daha fazla taşkınlık meydana geldi (
    corecore