36 research outputs found

    The impact of artificial wall climbing as a recreational activity on children's locus of control

    Get PDF
    The aim of this research is to determine the effects of artificial wall climbing - which was performed by primary school students- as a recreative activity on children’s locus of control. Artificial wall climbing represents itself as a learning point beyond a sportive activity while creating an opportunity for participants to discover the limits of their own and that of others’, and opening a path for learning through experience by rendering the participants active rather than passive.The research was designed as one group pre-test – post-test model. The sample of the study is the same as the study population. 40 (15 female, 25 male) students studying in 7th and 8th grades of primary school attended voluntarily in this study.  Climbing practices were determined according to students' free time. Climbing practices were planned to be 90 minutes each. It is organized two days in a week between at least twenty-four hours. The test lasted 6 weeks in total. The activity which started with warm-up exercises suited for the age group was configured as a developmental schema as it started with top rope and extended to lead climbing route again on the climbing routes suited for the age groups. During the practice, it was ensured to provide knowledge and skills for not only climbing skills but also for other topics such as basic knowledge of climbing techniques, basic knots and belaying. The practice lasted six weeks and the questionnaire was applied before and after.To determine whether participants had a tendency towards externalizing or internalizing bias, "Nowicki-Strickland Locus of Control Scale" was used.As a result of the statistical analysis, it was observed that there are significant differences between pre-test and the difference of differences regarding the gender discrepancy and between pre-test and post-test scores regarding the total scores (p<0.05).The group of activities carried out for the artificial wall climbing led to a positive development in the children’s perception of locus of control and it was seen that children's beliefs on what’s happening around them is under their control and they can turn their lives in whichever direction they want were positively influenced

    Is Peer Assessment Reliable in Objectively Structured Clinical Examination?

    Get PDF
    Objective:The study was designed to evaluate the reliability of the peer assessment in the objectively structured clinical examination (OSCE) for the summative assessment of 4th grade students at the end of general surgery clerkship.Method:The study was planned prospectively with the permission of the Dean of Medicine Faculty and approval of the ethics committee. The 6th grade students who were in the surgery rotation participated in the study as peer assessors (PA). Both peers and department of general surgery assessed the students. Pass/fail point was accepted as 60. The scores of OSCE and performance evaluation given by peers and faculty were compared statistically.Results:Twenty-three students completed general surgery clerkship. Ten students (43.5%) were female. According to performance scores given by the faculty, 15 (65.2%) of the 23 students were successful, while all students were considered successful (having a grade of 60 or more) based on the scores of peer evaluation. There was a significant difference between the faculty members and PA with regard to the performance evaluation (p=0.008). The faculty members found five students (27.8%) successful in the OSCE (having a grade of 60 or more). However, ten students (43.5%) received a score of at least six from peer evaluation. Although there was a difference, it was not significant (p=0.063). Gender did not affect scoring in performance evaluation and OSCE application.Conclusion:Although there was a difference between faculty members and peer evaluators in the performance evaluation, no difference was observed in OSCE. In conclusion, OSCE assessment by peer evaluators is reliable

    Bir kuzuda erkek psödohermafroditizm olgusu

    Get PDF
    Bu çalışmada; 4 aylık, Akkaraman ırkı bir kuzuda erkek psödohermafroditizm makroskobik ve mikroskobik olarak tanımlandı. Kuzu görsel bakıda sahip olduğu dış genital organ vulvası ile dişi görünmekteydi. Ancak kuzu iç genital organ olarak testislere ve epididimise benzer yapıya sahipti. Histolojik incelemede normal vulva dokusu görüldü. Testiste ise olgunlaşmamış seminifer tubullerin sadece sertoli hücreleri ve primitif eşey hücrelerine benzer yapılar ile döşeli olduğu gözlendi. Epididimisin mikroskobik incelemesinde kistik tubul benzeri yapılar ile primitif ve degeneratif eşey hücrelerine benzer hücreler görüldü.This paper reports male pseudohermaphroditism identified macroscopically and microscopically in a female Akkaraman breed lamb at 4 months of age. Visual examination of the external genitalia in the lamb showed to be female with vulva. But the lamb had testes and epididymis like structure as internal genital organs. At histological examination normal vulval tissue was seen. At testicular tissue the immature seminiferous tubules were occupied only by Sertoli cells and primitive gamet like cells. The microscopic appearance of epididymis showed; cyctic tubule like structures with primitive and degenerative gamet like cells

    Şer'iye sicillerinin Türk kültür tarihindeki yeri ve konunun 1342 tarihli İstanbul Kadılığına ait defterde analiz ve değerlendirilmesi

    Full text link
    Bu tez, bir giriş ile iki bölümden oluşmakta, son kısımda ise tafsilâtlı bir indeks bulunmaktadır. Giriş kısmında, şer'iye sicillerinin Türk kültür tarihindeki (idarî, iktisadî, askerî, siyâsi, özel ve kamu hukûkundaki) yeri incelenmiş; Birinci bölümde, şer'iye sicillerinin genel özellikleriyle, bu sicillerde bulunan belge çeşitleri ve İstanbul Şer'iye sicilleri Arşivi'nin üzerinde durulmuş; İkinci bölümde, tezin ana konusunu teşkil eden İstanbul Kadılığına ait 1342 tarihli ve 332 numaraya kayıtlı defterin tanıtımı ve genel özellikleri verildikten sonra, defterin metni olduğu gibi yazılmış ve günümüz alfabesiyle gün ışığına çıkarılmış; İndeks kısmında ise, konu üzerinde araştırma yapacaklara malzeme olması düşüncesiyle, defterde geçen mahalle, semt, sokak, cadde, medrese, mekteb, medrese ve sosyal kuruluşlarla resmî daireler alfabetik sırayla konularına göre verilmiş, tezden yararlanma kolaylığı sağlanmıştır

    Akademik Personelde Swiss Ball Kullanımının Bel Bölgesine ve Yaşam Kalitesine Etkisi

    Full text link
    Akademik personeller gün içerisinde ders anlatma amaçlı ayakta dururken, ofis ve bilgisayar kullanımı nedeniyle de oturarak çalışmaktadır. Akademik personeller arasında ortalama bilgisayar kullanımı süresi 3,23 saattir (1). Özellikle ofis sandalye ve masasının ergonomik kullanımı son zamanlarda kas-iskelet sisteminin sağlığının devamlılığı açısından önem kazanmaktadır (2,3). Ergonomik olmayan oturma pozisyonları, kişiye uygun özellikte seçilmeyen sandalye ve masalar ve hatalı klavye, mouse kullanımının üst taraf eklemlerine aşırı yük bindirmesi nedeniyle kötü oturma ve postür bozuklukları meydana gelmektedir (4). Sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi amacıyla kişisel antrenörler arasında kullanımı yaygın olan Swiss Ball, fizyoterapistler tarafından hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır (5). Gelişmiş ülkelerde ofislerde Swiss Ball kullanımı yaygınlaşmaktadır. Swiss Ball’un core stabilizasyonu arttırabileceği, güç, dayanıklılık, esneklik ve dengeyi geliştirebileceği çalışmalarla kanıtlanmıştır (6,7). Çalışmamızın evrenini Kapadokya Üniversitesi akademisyenleri oluşturmuştur. Katılım kriterlerine uyan 20 akademisyen deney grubunu oluşturmuş; bu gruba Swiss Ball ve kullanımı ile ilgili eğitim verilmiştir. 20 akademisyenden oluşan diğer gruba ise herhangi bir eğitim verilmemiştir. Her iki gruptan günde 1 saat boyunca Swiss Ball kullanmaları istenmiştir. Katılımcılara çalışmanın başlangıcında ve bitiminde yaş, boy, kilo bilgileri sorulmuş, ağrı değerlendirmesi için Visual Analog Skalası (VAS), fonksiyonel yetersizliği ölçmek için Oswestry Disability Index (ODI) ve yaşam kalitesini ölçmek için Short Form-36 (SF-36) anketleri yapılmıştır. SPSS v.22 programı ile analiz edilen verilere göre eğitim verilen grup verileri eğitim verilmeyen grubun verilerine göre anlamlı olarak iyidir (p<0,05)

    Taekwon do branşında, elit düzey poomseciler ve dövüşçülerin fiziksel ve fizyolojik değerlerinin karşılaştırılması

    Full text link
    Bu çalışma elit müsabık dövüşçü ile poomseci taekwon-docular arasında fiziksel fizyolojik farklılıkların tespiti ve incelenmesi amacıyla yapıldı. Araştırmaya milli takım seviyesinde müsabakalara katılan üst düzey büyükler kategorisindeki 25 dövüşçü ve 20 poomseci olmak üzere toplam 45 denek gönüllü olarak katılmıştır. Araştırmada dövüşçü ve poomseci sporcuların BKİ, sağ ve sol pençe kuvveti, Max VO2, durarak uzun atlama, anaerobik güç, otuz metre sprint ve top atış mesafeleri tespit edilerek incelendi. Gruplar arasındaki farklılığı bulmak için independent t testi uygulanmıştır. İstatistiki açıdan 0,05 anlamlılık seviyesi, yüksek çıkan değerler için 0,01 anlamlılık seviyesi kabul edildi ve tablo t değerleri kullanılmıştır. İstatistiki inceleme sonucunda sol pençe kuvveti, otuz metre sprint ve top atış mesafesinde P<0,05 düzeyinde, anaerobik güç parametresinde P<0,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark bulunurken, BKİ, sağ pençe kuvveti, Max VO2(ml/kg/dk), durarak uzun atlama parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilememiştir. Elit müsabık dövüşçüler ile poomseciler arasında fiziksel fizyolojik farklılıkların tespiti ve incelenmesi amacıyla yapılan çalışmanın sonucunda dövüşçü sporcuların poomsecilere göre özellikle patlayıcı güç gerektiren paremetrelerde daha başarırılı oldukları tespit edilmiştir. Bunun sebebinin taekwon-do sporunun dövüşçü branşına özgü hareketlerinden ve antrenman metodundan kaynaklandığı düşünülmektedir.The aim of this study was to detect and investigate the physical and physiological differences between elite competitive taekwon-do athletes and poomsae athletes. Participants were 45 volunteer athletes (25 elite taekwon-do athletes and 20 poomsae athletes) from the Turkish National Taekwon-do team. Participants BMI, right and left handgrip strength, VO2max, standing long jump, anaerobic power, thirty-meter sprint and medicine ball throwing for distance were measured and analyzed. The group differences were examined by using t-test with 0.05 significance level. The left handgrip strength (P<.05), 30-meter sprint (P<.05), medicine ball throw for distance (P<.05), and anaerobic power (P <.01) measures were significantly higher, while BMI, right handgrip strength, VO2 max (ml/kg / min), and standing long jump measures were not significantly different. These data suggest that in elite Taekwon-do athletes, explosive power related measures might be higher. The specific Taekwon-do training could be the reason for these differences

    Critical properties of a spin-3/2 Ising model with bilinear and biquadratic interactions

    Full text link
    We have studied the temperature dependences of the magnetization and the quadrupolar moment of a spin-(3)/(2) Ising model Hamiltonian with bilinear and biquadratic interactions using the molecular field approximation. A number of characteristic behaviors for the thermal variations of the order parameters are investigated and besides the stable solutions, metastable and unstable solutions are found. These solutions are classified by the means of free energy surfaces based on the form of a contour map. The first- and second-order phase transition temperatures are found by using free energy values while increasing and decreasing the temperature, and the Hessian determinant, respectively. The metastable phase diagram in addition to the equilibrium phase diagram is presented in (T/K,J/K) plane in detail and it exhibits zero-temperature critical point, critical points, triple point, tricritical points and multicritical point. (C) 2002 Elsevier Science B.V. All rights reserved
    corecore