Türkiye’de Yetiştirilen Bazı Sığır Irklarında GHR Geni Bakımından Genetik Çeşitlilik

Bu çalışmanın amacı ülkemizde yetiştirilen kültür ırkı süt sığırları ile bazı yerli sığır ırklarında Büyüme Hormonu Reseptörü (GHR) gen çeşitliliğinin belirlenmesidir. Çalışmada hayvan materyali olarak 468 Siyah Alaca (SA), 280 Jersey, 93 Boz Irk, 86 Yerli Kara (YK), 64 Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK) kullanılmıştır. Popülasyonların GHR geni için FIS değerinin negatif bulunduğu Jersey, SA (Samsun), SA (Bursa) ve DAK’larda heterozigot bireylerin fazlalığı görülmüştür. Bu değerin pozitif bulunduğu Boz ırk ve YK’da ise homozigot bireyler daha fazladır. GHR lokusu bakımından Hardy-Weinberg oranından beklenen sapmalar YK hariç diğer popülasyonlarda önemli bulunmuştur. Genel popülasyon bazında ise %14 oranında heterozigot bireylerin fazlalığı ve Hardy-Weinberg oranından sapmalar önemli bulunmuştur. Popülasyonlar arasında genetik uzaklık değerleri ise 0,0004 ile 0,1881 arasında belirlenmiştir. Kümeleme analizi sonucunda iki temel kümenin şekillendiği görülmüştür. Bu kümelerin ilkinde Jersey ile YK bir alt kümede Boz ırkla genetik olarak yakın bir şekilde gözlenmiştir. Diğer ana kümede ise SA (Samsun) ve DAK bir kümede ve bu kümeye ise SA (Bursa) daha yakın bulunmuştur. Sonuç olarak ülkemizde yetiştirilen beş farklı sığır ırkında genetik olarak kümeleme analizi ile sınıflandırmaları yapılırken bu ırkların GHR geni açısından göstermiş oldukları genetik varyasyon da belirlenmiştir. Dolayısıyla bu ırklar açısından verim özelliklerinin artırılmasına yönelik bir genetik ilerlemenin mümkün olduğu söylenebilir

Jersey ineklerinde süt verim özelliklerine ait genetik ve çevresel parametrelerin tahmini

The aim of this study was to estimate the genetic parameters and environmental factors for testday milk yield (TDMY), lactation milk yield (LMY), 305-day milk yield (305-DMY), milk fatpercentage (FP) and milk protein percentage (PP) of Jersey cows raised on KaraköyAgricultural State Farm in Samsun province of Turkey. The data were obtained from 279 milkyield records of 170 heads cows calved from 2011 to 2013 years. Parity, calving season andcalving year were considered as fixed effects. Heritability, additive genetic variance andphenotypic variance were estimated by multiple trait derivative free restricted maximumlikelihood (MTDFREML) with the animal model. Variance analysis results showed thatexcept for FP, the effects of parity and calving year on TDMY, LMY, 305-DMY and PP weresignificantly important (P0.05). Heritability estimates for TDMY, LMY, 305-DMY, FP and PPwere 0.38, 0.30, 0.28, 0.19, and 0.36, respectively. Repeatability for TDMY, LMY, 305-DMY, FP and PP were ranged from 0.35 to 0.45. The results indicate that these traits can beused as a selection criteria in genetic improvement of Jersey cattle this herd.Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin Samsun ilinde bulunan Karaköy Tarım İşletmesi’nde yetiştirilen Jersey ineklerinin test günü süt verimi (TGSV), laktasyon süt verimi (LSV), 305- gün süt verimi (305-GSV), süt yağ oranı (YO) ve süt protein oranı (PO) için genetik parametre ve çevresel faktörleri tahmin etmektir. Veriler, 2011 ve 2013 yılları arasında buzağılamış 170 baş ineğin 279 süt verim kaydından elde edilmiştir. Laktasyon sırası, buzağılama mevsimi ve buzağılama yılı sabit faktörler olarak dikkate alınmıştır. Kalıtım derecesi, eklemeli genetik varyans ve fenotipik varyans, bireysel hayvan modelinde MTDFREML ile tahmin edilmiştir. Varyans analiz sonuçları, YO hariç, TGSV, LSV, 305-GSV, YO ve PO üzerine laktasyon sırası ve buzağılama yılının etkilerinin istatistiksel olarak önemli olduğunu göstermiştir (P<0.05). Ancak, buzağılama mevsimi TGSV, LSV, 305-GSV, YO ve PO’nı etkilememiştir. TGSV, LSV, 305-GSV, YO ve PO için kalıtım dereceleri sırasıyla 0.38, 0.30, 0.28, 0.19 ve 0.36 olarak tahmin edilmiştir. TGSV, LSV, 305-GSV, YO ve PO için tekrarlama dereceleri ise 0.35 ile 0.45 arasındadır. Sonuçlar, bu özelliklerin bu sürüde Jersey sığırların genetik olarak iyileştirilmesinde bir seleksiyon kriterleri olarak kullanılabileceğini göstermektedir

Twinning in cattle: Desirable or undesirable?

Twin calving in dairy cow production is an avoidable reproductive event. Twinning may have not only positive but definitely negative effects on cow-calf production system. Because of several detrimental effects related with this incidence, cow producers are mostly against to twin birth in dairy herds. On the other hands, having twin calves may enhance production efficiency if an appropriate nutrition and management system can be operated in beef cattle herds. Therefore, the purpose of this review is to discuss and summarize the effect of twinning on reproduction and production system for dairy and beef industries. Finally, it will give an idea whether twin calving is desirable or undesirable characteristic

Relationship between hatchling weight and length on body weight performance in Japanese quails (Coturnix coturnix japonica)

Bu çalışmanın amacı Japon bıldırcınlarında civciv çıkım ağırlığı ve boyunun canlı ağırlık performansı üzerine olan etkilerinin belirlenmesidir. Çalışmada bıldırcınların cinsiyetlerine göre 52 günlük yaşa kadar olan canlı ağırlık verileri toplanmıştır. Bıldırcınlar, çıkım ağırlık ve uzunluk ortalamalarına göre sırasıyla hafif ve ağır grup, uzun ve kısa grup olmak üzere gruplara ayrılarak canlı ağırlık performansları belirlenmiştir. Belirlenen gruplara bağlı olarak dişi ve erkek hayvanlarda sırasıyla ağırlık grup ortalamaları arasındaki farklılık 31 ve 17 günlük yaşa kadar önemli bulunmuş (P<0.05) fakat sonraki yaşlarda ise bu farklılık önemini kaybetmiştir. Ayrıca bıldırcınlarda her iki cinsiyet için uzunluk grup ortalamaları arasındaki farklılık 17 günlük yaşa kadar önemli olup (P<0.05) sonraki süreçte ise anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Bu araştırmada bıldırcınlarda civciv çıkım ağırlığı ve uzunluğunun belli bir yaşa kadar canlı ağırlık üzerine etkisi olduğu belirlenmiştir, yaşın ilerlemesi ile çevresel etmenlere de bağlı olarak belli bir yaş dönemine kadar devam eden bu etkinin ilerleyen yaşlar da kaybolduğu görülmüştür.This study was aimed to determine the effects of hatching weight and hatching length on the performance of body weight in Japanese quail. In this research, the live weights of quails up to 52 day of age were collected by taking into account of the gender of quails. Once quails were divided into the groups which were light and heavy groups and the long and short respectively based on the average hatching weight and length, the performance of live weight of groups was determined. The differences between the mean of hatchling weight groups was determined up to age of 31 and 17 on the female and male animals respectively depending on the selected groups (P&lt; 0.05) but these differences were not observed at the later ages. In addition, the differences between the groups of hatchling length were statistically significant until the 17 days of age for quails at both gender, but the differences were not significant in the later period. The important effects of hatching weight and hatching length on live body weight up to the certain age were determined in this study. As a result, the observed effect was continued until the certain age period, depending on the aging and environmental factors but the importance of these effects were lost again at advancing ages of animals in selected groups

Erythrocyte potassium and glutathione polymorphism determination in Saanen x Malta crossbred goats

This research is aimed at determining the erythrocyte potassium and glutathione polymorphisms and also to identify the relationship among the various blood parameters in Saanen x Malta crossbred goat raised in Turkey. The allele gene frequencies of K-H and K-L associated with the potassium concentration were calculated as 0.94 and 0.06, respectively. The differences between the mean values of low and high potassium concentrations in erythrocyte were statistically significant (P < 0.01). In addition, there were some significant relationships between erythrocyte potassium types and some blood parameters such as whole blood sodium and potassium concentrations, erythrocyte sodium and potassium concentrations and total monovalent cation concentration in erythrocyte (P < 0.05). The allele gene frequencies of GSH(H) and GSH(h) related with the glutathione concentration were calculated as 0.43 and 0.57, respectively. The difference between the mean values of low and high glutathione erythrocyte concentrations were also statistically significant (P < 0.01). Finally, the significant correlation coefficient between erythrocyte sodium and potassium concentrations was observed in this study (P < 0.05).Namik Kemal UniversityNamik Kemal University [NKUBAP00.24.YL.08.10]The authors thank the owners of the flock and Gunay Yildiz, Cengizhan Erbas for their help in collecting the blood samples. This study was supported by the Namik Kemal University Scientific Research Project (NKUBAP). Project no: NKUBAP00.24.YL.08.10

Investigation of Effect of STAT5A Gene on Milk Yield and Composition in Jersey Cows

Bu araştırmada, süt verim ve bileşenleri üzerine etkisi olduğu düşünülen signal transducer and activator of transcrption factor (STAT) ailesine üye STAT5A geninin, Jersey ırkı süt sığırlarında süt verimi ve bileşenleri (yağ, protein) üzerine etkisi araştırılmıştır. Araştırmada materyal olarak Samsun Karaköy Tarım İşletmesi’nde yetiştirilen 100 baş Jersey ineği kullanılmıştır. İneklerden ayda bir kez olmak üzere 12 ay boyunca süt örnekleri alınmış ve bu örnekler ultrasonik süt analiz cihazı yardımıyla yağ ve protein oranı bakımından analiz edilmiştir. Ayrıca süt örneklerinin alındığı tarihlerde test günü süt verim (TGSV) kayıtları da alınmıştır. İneklerden alınan kan örneklerinden DNA izolasyonu sonucunda PCR-RFLP yöntemiyle, 8.ekzonda 12195. pozisyonda C/G polimorfizmi belirlenmiştir. Genotip dağılımı ise 69 CC, 28 CG ve 3 GG şeklinde olmuştur. Allel frekansları ise C alleli için 0.83 ve G alleli için 0.17 olarak belirlenmiştir. STAT5A geninde belirlenen polimorfizm sonucunda genotipler arasında test günü süt verimi (TGSV), 305 gün süt verimi (305 GSV), süt yağ ve protein oranı, süt yağ ve protein verimi bakımından önemli bir fark olmadığı tespit edilmiştir (P>0,05) . Sonuç olarak Karaköy Tarım İşletmesinde yetiştiriciliği yapılan Jersey ineklerinde STAT5A (SNP 12195) geni açısından süt verim ve bileşenleri açısından herhangi bir fark tespit edilememiştir.In this study, the effect of STAT5A gene was investigated on milk yield and components (fat, protein) in Jersey cows. Because, this gene is a member of the signal transducers and activators of transcription the factor (STAT) family and thought to be the impact on milk yield and components. As a material in the research, 100 Jersey cows raised in Samsun Karakoy State Farm were used. Milk samples were collected 12 times with one month intervals after calving, and these samples were performed by ultrasonic milk analyzer for milk fat and protein content. In addition, test day milk yield (TDMY) of each cow were also recorded in the control days. C/G polymorphism with PCR-RFLP method result in DNA isolation from blood samples taken from cows was determined at 8.exon at position 12195. Genotype distribution was detected as 69% CC, 28% CG and 3% GG. Allele frequencies were found as 0.83 for the C allele and 0.17 for G allele. As a result of the polymorphism identified in STAT5A gene, statistically no difference were detected among genotypes for TDMY, 305 day milk yield (305 DMY), milk fat and protein rates and milk fat and protein yield. As a result, no significant differences were found between the milk yield and compositions association with STAT5