150 research outputs found

    Türkiye’de mekansal-kademeli sosyal yapı farklılaşması ve yerleşim birimlerinin nüfus büyüklükleri ilişkisi: 2004 yerel seçimlerinden bir kanıt

    Get PDF
    Turkey, whose population is young and dynamic, is a country where social change has a high acceleration. This circumstance has led to a spatial heterogeneity of social structure in the scale of campuses. Almost all the municipalities differ significantly from each other. In results of statistical applications, it was possible to conclude that there is a relationship between spatial differentiation of social structure indicators (PDI, PIDI) and population sizes in municipalities. This relationship also supports that there was a differentiation of graded spatial social structure among municipalities in the Turkey of 2004. It is possible to make contact with this to the spatial differentiation that moves in parallel with population size and is in transition degree from a community to a society.Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye, sosyal değişmenin yüksek ivmeli olduğu bir ülkedir. Bu durum, yerleşkelerin kademesinde sosyal yapının mekansal heterojenliğine yol açmaktadır. Türkiye, genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülke olarak sosyal değişimin yüksek ivmeli olduğu bir ülkedir. Bu durum ise, nüfusun sosyal yapısının yerleşkeler ölçeğinde mekânsal heterojenliğine yol açmaktadır. Hemen her yerleşim birimi, bir diğerinden ciddi farklılıklar göstermektedir.  Yapılan istatistiksel uygulamalar sonucunda mekansal-kademeli sosyal yapı farklılaşması göstergeleri (siyasal ilgisizlik ve siyasal çözülme endeksleri) ile yerleşim birimlerinin nüfus hacimleri arasında ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilişki ise 2004 Türkiyesinde yerleşim birimleri arasında kademeli bir mekâna dayalı sosyal yapı faklılaşmasının yaşandığını desteklemektedir. Bunu nüfus büyüklüğüyle paralel olarak hareket eden cemaatten cemiyete geçiş derecesindeki mekana dayalı farklılaşmayla ilişkilendirmek mümkündür

    Determining spatial distribution of communities in Ottoman districts in late 19th century by Gini inequality measurements

    Get PDF
    Osmanlı toplumunda günümüzden farklı olarak heterojen cemaat yapısı mevcuttur. Dinsel aidiyet temelinde yapılan milliyet tanımında, nüfus sayımlarında yedi büyük milliyet vardır. 19. yüzyılın sonunda yapılan nüfus sayımlarında 33 vilayetteki cemaatlerin sayısal dağılımları mevcuttur. Bu çalışmada yedi cemaatin her birinin, Osmanlı vilayetleri içerisindeki coğrafi “spatial” dağılımlarının karakteri incelenmiştir. Uygulama olarak Gini eşitsizlik ölçüsü seçilmiştir. Buradan hareketle Müslim, Rum ve Ermeni cemaatlerinin Osmanlı toplumunun demografik açıdan asli unsurları olduğunu savunmak mümkündür. Çalışmadaki diğer önemli bir sonuç ise, yabancıların mekânsal demografik dağılımlarındaki lokalizasyon çerçevesinde uluslar arası pazar ekonomisinin Osmanlı coğrafyasında 19. yüzyıl sonunda da bölgesel düzeyde kaldığı ve tüm ülke coğrafyasına henüz yayılamadığıdır.The Ottoman society had a heterogeneous community structure that is different from our time. There were seven big communities that were determined by the base religious identity in censuses. There were numerical distributions of the communities in the 33 provinces in the 19th century. In this study, the character of geographical spatial distributions of communities with Gini inequality measurement is examined. Findings show that, the Muslim, Rome and Armenian communities were the essential elements. The other result found by this study is that, at the end of the 19th century international market economy remained in regional level, not at the national level

    İç göçte GSYİH bileşenleri olarak çekici faktör kademelenmesi: Atkinson bölgesel eşitsizlik endeksiyle 1995–2000 dönemi için bir istatistiksel uygulama

    Get PDF
    This paper looks at level of sensitivity for immigrants to pull economic factors in the destination provinces. Using data from TUIK and applying method is based on Atkinson regional inequality index. It is shown that the levels of sensitivity for immigrants to pull economic factors in the destination provinces are almost low.Bu çalışma, göçmenlerin varış yerlerindeki çekici iktisadi faktörlere duyarlılık düzeylerini konu almıştır. Uygulamada kullanılan veriler TÜİK’ ten alınmış olup uygulama yöntemi Atkinson bölgesel eşitsizlik endeksine dayanmaktadır. Uygulama sonuçları, göçmenlerin varış yerlerindeki çekici iktisadi faktörlere karşı duyarlılıklarının oldukça düşük olduğunu göstermektedir

    Ülkelerarası küresel eşitsizlik- reel büyüme ilişkisinin uzun dönemli gelişimi

    Get PDF
    This paper looks at long term development of relationship between inter-regional global income inequality and economic growth. Using data from Angus Madison and applying method is based on Gini inequality index. It is shown that the inter-regional income inequality has corrupted sharply during long term period in the world (from 1950-98) and corruption of inter-regional global income inequality effected negatively to real economic growth.Bu çalışma, ülkeler arası küresel gelir eşitsizlikle reel büyüme ilişkisinin uzun dönemli gelişimini konu almıştır. Uygulamada kullanılan veriler Angus Maddison’dan alınmış olup uygulama yöntemi gini eşitsizlik endeksine dayanmaktadır. Uygulama sonuçları, küresel çapta ülkeler-arası gelir dağılımında keskin bir bozulmanın uzun dönem için (1950–98) geçerli olduğunu ve bölgelerarası küresel gelir dağılımındaki bozulmanın reel ekonomik büyümeyi ters yönde etkilediğini göstermektedir

    AB – 15 ülkelerinde kadın emeğinin gelir elastikiyeti ve Türkiye: Değerlendirmeler – ekonometrik uygulamalar

    Get PDF
    All of the world, female employees earned money less than male. This revenue different between male and female cause to decrease working tendency of them. At an econometric analysis applied for EU – 15 counries, it is concluded that revenue level of difference between male and female effect  rate of economic activity at female. Besides, as a result of estimation analysis in basic regression, it is concluded that elasticity of women labours income in Turkey is less than ones. Bütün dünyada kadın çalışanlar erkeklerden daha düşük gelir elde etmektedir. Bu gelir farklılığı ise kadınların çalışma eğilimlerini azaltmaktadır. AB 15 ülkeleri için yapılan ekonometrik uygulamada, erkek ve kadın çalışanlar arasındaki gelir farklılığının işgücüne katılma eğilimini etkilediği sonucuna varılmıştır. Ayrıca regresyonda öngörü analizi sonucunda da Türkiye’ de kadın çalışanların AB – 15 ülkelerinden ücret elastikiyetinin daha düşük olduğu sonucuna varılmıştır

    Türkiye’de Bölgelerarası Sektörel Verimliliğin Analizi The Analysis of Interregional Sectoral Productivity in Turkey

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı Türkiye’de sektörel verimliliğin bölgeler arası analizinin gerçekleştirilmesidir. Analizde kullanılan sektörel istihdam ve üretim verileri düzey 2’ye göre 2014 yılı için 26 bölgede TUİK raporlarından derlenmiştir. Üç aşamalı istatistik yöntemler kullanılmıştır: İlk aşamada Atkinson bölgesel eşitsizlik endeksi yöntemi, ikinci aşamada lokasyon katsayısı yöntemi ve son aşamada da PearsonSpearman-Kendall korelasyon katsayıları analizleridir. Atkinson bölgesel eşitsizlik endekslerine göre, 26 bölge arasında sektörel istihdamın sektörel üretime göre en dengesiz dağılarak en fazla sosyal refah kaybına yol açtığı sektör tarım sektörü olarak tespit edilmiştir. Sosyal refah kaybı tarımda %19,7 iken sanayi sektöründe %5 ve hizmetler sektöründe 6,6’dır. Bunun diğer anlamıysa sektörel verimlilikte bölgelerarası eşitsizlik en fazla tarımdadır. İkinci aşamada istihdamın ve üretimin sektörlere göre bölgesel uzmanlaşması analiz edilmiştir. Analizde tarım çalışanlarında 15 bölgede, sanayi çalışanlarında 4 bölgede görülmüşken hizmetler sektöründe çalışanlarda hiçbir bölgede bölgede uzmanlaşma görülmemiştir. Sektörel üretime göreyse tarım üretiminde 18 bölgede, sanayi üretiminde 4 bölgede görülmüşken hizmetler sektöründe üretimde hiçbir bölgede uzmanlaşma görülmemiştir. Üçüncü ve son aşamada gerçekleştirilen korelayon analizlerindeyse elde edilen bulgulara göre: Sektörel istihdam ve üretime göre bölgesel uzmanlık katsayıları (LQ) arasında korelasyon oranları en yüksek %80 ile sanayi sektöründe gerçekleşmiştir. Bu oranlar hizmetler sektöründe %41,4; tarım sektöründeyse %-44,6’dır. Her üç analiz bulguları, bölgelerarası en dengesiz verimliliğin tarım sektöründe gerçekleştiğini göstermektedir. Verimlilik farklılıklarında, kısmen geçimlik ekonominin varlığı, bölgelere göre tarım ürün çeşitliliği, makineleşme farklılığı ve arazi verimindeki farklılığın etkileri olarak görülebilir. Sanayi sektöründe ise istihdam edilenlerin verimlilikleri, diğer sektörlerle karşılaştırılamayacak kadar yüksek düzeydedir. Bunda sanayi sektöründe sermaye kullanımının genel olarak bölgelerarasında dengeli oluşunun etkili olduğu savunulabilir. The purpose of this work is the realization of interregional analysis of sectoral productivity in Turkey. In the analysis, sectoral employment and production data in 26 regions for 2014 according to level 2 were compiled from TUIK reports. Three-step statistical methods were used: the Atkinson regional inequality index method in the first stage, the location coefficient method in the second stage and the Pearson-SpearmanKendall correlation coefficients analysis in the last stage. According to the Atkinson regional inequality indices, the sector which has caused the most uneven distribution of sectoral employment among the 26 regions and caused the greatest loss of social welfare has been determined as the agricultural sector. Social welfare loss is 19.7% in agriculture, 5% in industry and 6.6% in services sector. In other words, the regional inequality in sectoral productivity is mostly in agriculture. In the second phase, regional specialization of employment and production by sector was analyzed. In the analysis, specialization has been determined in 15 regions in agricultural workers, 4 regions in industrial workers but any regions in services sector. According to sectoral production, specialization has been observed in 18 regions in agriculture, 4 regions in industrial production, but any regions in services sector. According to findings from correlation analyzes carried out in the third and last stage: Correlation rates between regional specialization coefficients (LQ) according to sectoral employment and production are highest in the industrial sector with 80%. These ratios are 41.4% in services sector; from the agricultural sector is -44.6%. All three analytical findings show that the most uneven regional productivity is in the agricultural sector. Agricultural product variety according to regions, partially subsistence economy, mechanization difference and differences in land efficiency can be considered as the effects of the productivity differences. In the industrial sector, the productivity of the employed is so high that it can not be compared with other sectors. In this it can be argued that the use of capital in the industrial sector is generally balanced among the regions

    Osmanlı Kaimeleri’nin halktan kabul görmemesinin nedenleri (Hayek – Gellner – Keyder üçlemesiyle bütünsel sentez)

    Get PDF
    From the Ottomans Kaime’s (:banknote) that are issued in 1840, Ottoman Monetary System is based on a dual structure. But the principle “Bad money chases good money” that is expressed in the law Grasham also validated in Ottoman Monetary System and it influenced Ottoman Monetary System’s instability. In return for the expencion that is caused in money supply by Ottoman Kaimes, there isn’t any significant demand. The reason for that which is confronted with is the validity of the definition of powerful culture and weak state that in mentioned in “Gellner’s model of  Islam Society”. Culture customs prevented to tend to Kaimes. Of the other hand, Keyder expresses the definition that  is done is Weberian way for whole South European Countries as “The State’s permanent reaction to individual’s autonomy.”  This is the other factor, preventing tend to Kaimes that influences the change of modernity. As a consequence, no exist “natural order” that is defined as Hayekian perspective caused Kaimes to be source of instability both in Ottoman Monetary System and on finance system.1840’ta çıkarılan ilk kaimelerden itibaren Osmanlı para sistemi dual bir yapıya oturmuştur. Ancak, Grasham Kanunu’nda da ifade edilen “kötü para iyi parayı kovar” ilkesi, Osmanlı Para Sistemi’nde de geçerli olmuş ve Osmanlı Finans Sistemi’nin istikrarsızlığında etkili olmuştur. Osmanlı kaimelerinin para arzında yarattığı genişlemeye karşılık talep görmemesinde “Gellner’in İslam Toplumu Modeli”nde belirtilen güçlü kültür ve zayıf devlet tanımının geçerliliğiyle karşılaşılmaktadır. Kültürel alışkanlıklar kaimeye yönelinmesini engellemiştir. Ayrıca Keyder’in Güney Avrupa ülkelerinin tümü için Weberyan tarzla yaptığı tanımlamada ifade ettiği “Devletin bireyin özerkliğine sürekli tepki duyuşu” da modernite değişimini etkileyen faktör olarak kaimelere yönelinmesini engelleyen faktör olmuştur. Bu noktada Hayekyan bakış açısıyla tanımlanan “Doğal düzen” kavramının mevcut olmaması, hem Osmanlı Para Sistemi içinde ve hem de finans sistemi üzerinde kaimelerin, istikrarsızlık kaynağı olmalarına yol açmıştır

    Türkiye’de 1995’ten 2004’e kamusal sağlık hizmetlerinde bölgelerarası uyumlaşma süreci

    Get PDF
    The aim of this study was to investigate functional relationship between value of health service suppliers and level of social utility from health suppliers to population in Turkey from 1995 to 2004. In the study, the Atkinson indices were used to calculate from 1995 to 2004. Secondly, we used basic regression analysis for test of inter-regional harmonization process of health service. The data were depended on Turkish Statistical Institute. After analyzed we found that there was equalized inter-regional distribution of public health suppliers owing to rising value of the suppliers in Turkey from 1995 to 2004.Çalışmanın amacı, 1995–2004 arasında sağlık hizmet arzcılarının sayısı ile sağlık hizmet arzcılarının nüfusa göre vilayetler arası dağılımlarındaki denge arasındaki fonksiyonel ilişkinin sınanmasıdır. Bu çerçevede ilk olarak çalışmada Atkinson endeks katsayıları hesaplanmıştır. İkinci olarak da fonksiyonel ilişkinin tespiti için EKK regresyon analizi ile sınama yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, 1995–2004 arasında sağlık hizmet arzcılarının sayısında yaşanan artışın, hizmet alıcılarına “nüfusa” göre dengeleşerek dağılma diğer deyişle bölgelerarası uyumlaşmaya yol açtığını göstermektedir

    Gini Eşitsizlik Katsayılarıyla Cemaatlerin 19. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Vilayetlerindeki Coğrafi Dağılımlarının Belirlenmesi

    Get PDF
    The Ottoman society had a heterogeneous community structure that is different from our time. There were seven big communities that were determined by the base religious identity in censuses. There were numerical distributions of the communities in the 33 provinces in the 19th century. In this study, the character of geographical spatial distributions of communities with Gini inequality measurement is examined. Findings show that, the Muslim, Rome and Armenian communities were the essential elements. The other result found by this study is that, at the end of the 19th century international market economy remained in regional level, not at the national level.Osmanlı toplumunda günümüzden farklı olarak heterojen cemaat yapısı mevcuttur. Dinsel aidiyet temelinde yapılan milliyet tanımında, nüfus sayımlarında yedi büyük milliyet vardır. 19. yüzyılın sonunda yapılan nüfus sayımlarında 33 vilayetteki cemaatlerin sayısal dağılımları mevcuttur. Bu çalışmada yedi cemaatin her birinin, Osmanlı vilayetleri içerisindeki coğrafi “spatial” dağılımlarının karakteri incelenmiştir. Uygulama olarak Gini eşitsizlik ölçüsü seçilmiştir. Buradan hareketle Müslim, Rum ve Ermeni cemaatlerinin Osmanlı toplumunun demografik açıdan asli unsurları olduğunu savunmak mümkündür. Çalışmadaki diğer önemli bir sonuç ise, yabancıların mekânsal demografik dağılımlarındaki lokalizasyon çerçevesinde uluslar arası pazar ekonomisinin Osmanlı coğrafyasında 19. yüzyıl sonunda da bölgesel düzeyde kaldığı ve tüm ülke coğrafyasına henüz yayılamadığıdır

    Türkiye’de Hanedanlıktan Cumhuriyete Ortaokul Öğrencilerinin Öğretmenlerden Sağladıkları Sosyal Fayda Düzeyleri

    Get PDF
    The aim of this study was to investigate level of social utility from teachers to the students in middle schools in Turkey for Dynastic period to republic period. In the study, the Atkinson indices were used to calculate between 1897 and 1997. The data were depended on web site of Turkish Statistical Institute and the first statistical yearbook in Ottoman Empire. The indices have found that there are inter - regional inequalitive distribution of teachers and that there are loosing of social utility for the students from teachers. Levels of social utility from the teachers were 73.3 % in 1897 and 93.7 % in 1997. After there had been high levels of loosing for social utility from inter-regional inequalitive distribution in Turkish middle schools in 1897, the distribution improved during republic period. Hence we can claim that there was almost absolute equality for regional balance of teacher / student in Turkish middle schools.Bu çalışmada 1897 ve 1997 yılları arasında ortaokullarda öğrenci ve öğretmen sayılarının bölgesel dağılımlarındaki dengesizlikten kaynaklanan sosyal fayda kaybının ölçülmesine odaklanılmıştır. Bu çalışmada Atkinson endeksleri kullanılmıştır. Uygulamada kullanılan veriler Türkiye İstatistik Kurumunun web sitesinden ve Osmanlı devletinin ilk istatistik yıllığından alınmıştır. Hesaplanan endeks katsayıları, öğretmenlerin bölgesel “iller arası” dağılımlarının öğrenci sayılarına göre ciddi düzeyde dengesiz olduğunu ve öğrencilerin öğretmenlerden sağladıkları sosyal faydadan ciddi kayıplarının mevcut olduğunu göstermektedir. Hesaplanan sosyal fayda düzeyleri 1897 yılı için % 73.3, 1997 yılında ise % 93.7 düzeylerinde gerçekleşmiştir. Bu sonuçsa 1897 yılı için ortaokularda görev yapan öğretmen başına düşen 26.1 öğrencilik düzeyin 35.6 öğrenci şeklinde hissedildiği şeklinde yorumlanabilir. Buna ek olarak 1997 yılı için ise öğretmen başına düşen 16.9 öğrencilik düzeyin 18.1 öğrenci gibi hissedilmiştir. Türkiye’de 1897’de ortaokullardaki öğretmenlerin bölgesel dağıtımlarındaki dengesizlikten dolayı yüksek düzeyde sosyal fayda kaybı mevcutken, cumhuriyet döneminde ciddi gelişim sağlanmıştır. Dolayısıyla Türk ortaokullarında öğretmen / öğrenci dengesinde mutlak dengeye ulaşma yolunda ciddi mesafe alınıldığını savunabiliriz
    corecore