31 research outputs found

    Tarımsal Destekleme Uygulamalarının Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Verim ve Ürün Maliyetine Etkisi: Hatay İli Örneği-Türkiye

    Get PDF
    Agricultural subsidy is one of the important and substantial issues at this time. Countries are continuing to subsidise agricultural production at varying rates depending on the world’s changing trade rules. Turkey reserved 3,9 billion tosubsidiseagriculturalproductionin2014.Inthesameyear,theamountofagriculturalsubsidyinHataywasaround75million to subsidise agricultural production in 2014. In the same year, the amount of agricultural subsidy in Hatay was around 75 million . The share of the Hatay province in Turkey’s total agricultural subsidy is around 2%. While the amount of subsidy per farmer is 1.779,924inTurkey,itis3.490,01 in Turkey, it is 3.490,01 in the Hatay province. Livestock is one of the important agricultural production sectors, and the share of agricultural subsidy for livestock is gradually increasing in Turkey. In this study, the utilisation level of subsidies in dairy cattle enterprises were examined in Hatay. It was found that 52,17% of the enterprises were growing feed crop, and 25,53% of them were utilising the feed crop subsidy. Milk production of the enterprises which were utilising the subsidy was 5.728,9 lt, the milk cost was 0,38/lt,andtheabsoluteprofitwasfoundas0,03/lt, and the absolute profit was found as 0,03/lt. In terms of enterprises which weren’t utilising the subsidy, these values were found respectively as; 5.334,4 lt, 0,44/lt,and0,09/lt, and 0,09/lt. According to the research results, it’s been concluded that livestock subsidies are decreasing production costs and increasing farmers’ income significantly.Tarımsal üretimin desteklenmesi günümüzde güncelliğini koruyan önemli konulardan biridir. Ülkeler değişen dünya ticaret kurallarına uymak şartıyla değişen oranlarda tarıma destek vermeye devam etmektedirler. 2014 yılında Türkiye’de tarımsal üretimin desteklenmesine 3,9 milyarayrılmıs\ctır.Tarımsalu¨retimpotansiyelininyu¨ksekoldug˘uHatayilindetarımaverilendestekaynıyılyaklas\cık75milyon ayrılmıştır. Tarımsal üretim potansiyelinin yüksek olduğu Hatay ilinde tarıma verilen destek aynı yıl yaklaşık 75milyon düzeyinde olmuştur. Hatay İlinin ülke tarımsal desteklerinden aldığı pay %2 düzeyindedir. Türkiye’de kayıtlı çiftçi başına destek miktarı 1.779,924 ilen değer Hatay İlinde 3.490,01olmus\ctur.Tarımsalu¨retimino¨nemlibirsekto¨ru¨olanhayvancılıksekto¨ru¨Tu¨rkiyedeuygulanantarımsaldesteklerdenalmıs\coldug˘upaysonyıllardagiderekartmaktadır.HatayI˙lindeyu¨ru¨tu¨lenc\calıs\cmailesu¨tsıg˘ırcılıg˘ıis\cletmelerininhayvancılıkdesteklerindenfaydalanmadurumuincelenmis\ctir.C\calıs\cma,anketuygulananis\cletmelerden olmuştur. Tarımsal üretimin önemli bir sektörü olan hayvancılık sektörü Türkiye’de uygulanan tarımsal desteklerden almış olduğu pay son yıllarda giderek artmaktadır. Hatay İlinde yürütülen çalışma ile süt sığırcılığı işletmelerinin hayvancılık desteklerinden faydalanma durumu incelenmiştir. Çalışma, anket uygulanan işletmelerden %52,17’sinin yem bitkisi yetiştirdiğini ve %25,53’ünün de yem bitkisi desteklerinden faydalandığını ortaya koymuştur. Desteklerden faydalanan işletmelerde süt verimi 5.728,9 lt, süt maliyeti 0,38/lt, mutlak kar 0,03/ltolaraktespitedilmis\ctir.Desteklerdenfaydalanmayanis\cletmelerdebudeg˘erlersırasıile5.334,4lt,0,44/lt olarak tespit edilmiştir. Desteklerden faydalanmayan işletmelerde bu değerler sırası ile 5.334,4lt, 0,44/lt ve 0,09$/lt olarak saptanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda hayvancılık işletmelerine yönelik desteklerin ürün maliyetini azalttığı ve üretici gelirini önemli derecede artırdığı sonucuna varılmıştır

    Input usage and difference analysis in cotton production: A case study of hatay province– turkey

    Get PDF
    Cotton has an important place among other industrial products in the world and in Turkey in terms ofholding the largest production area, a high export value, and it being a crucial input in the food and animal feedindustries. Turkey is the 7th largest cotton producer in the world, and the region of Hatay where the researchtook place, has an 11.54% share in Turkey’s total cotton production area. It has a 10.57% share in unseededcotton, cottonseed, and in fiber production in Turkey. The primary data of the study were obtained from 136agricultural enterprises with a 95% confidence interval and a 5% average deviation. In the enterprises thatwere examined, 7,767 tons of cotton unseed were produced in a 14,674 da area in 2016. The average cottonproduction area size was found as 108 da and the share of cotton production in the crop pattern was found as38.20%. In the research area, in order to produce 529.29 kg/da of cotton unseed; 2.6 kg seed, 64.9 kg fertilizer,0.85 lt agricultural pesticide, 40.5 lt diesel fuel, 641.7 kw electricity, and 2.7 labor force (manpower) were used.According to analysis results; there was a statistically significant difference at a level of 5% between small andlarge enterprises in terms of fertilizer, labor force, and electricity usage levels. Despite that there wasn’t anysignificant difference between harvest method (by handpicking or machinery) and yield; this result indicatesthat the enterprises which harvest by machinery gain more income compared to the ones which harvest byhand. There wasn’t any significant difference in terms of irrigation method (surface irrigation or drip irrigation)but there was a statistical difference at a level of 5% in terms of income. In other words, the enterprises whichuse the surface irrigation method gain more income compared to the ones which use the drip irrigationmethod.Pamuk Türkiye’de ve dünyada sanayi bitkileri içinde en fazla ekim alanına ve üretime sahip, ihracat pazar değeri yüksek olan, gıda ve yem sanayinde önemli yer tutan stratejik bir üründür. Pamuk, kullanım alanı genişliği ve farklı sektörlerde sağlamış olduğu katma değer bakımından tarım ürünleri içinde özel bir yere ve öneme sahiptir. Dünya pamuk üretiminde Türkiye 7.sırada yer almaktadır. Araştırma alanı olarak belirlenen Hatay İli Türkiye pamuk üretim alanlarında %11.54, kütlü pamuk, çiğit ve lif üretiminde %10.57’lik bir paya sahiptir. Araştırmada kullanılan veriler %95 güven aralığı ve %5 ortalamadan sapma ile belirlenen 136 tarım işletmesinden elde edilmiştir. İncelenen işletmelerde 2016 yılında 14,674 da alanda toplam 7,767 ton kütlü pamuk üretimi gerçekleştirilmiştir. İşletmelerde pamuğun ekim alanı ortalaması 108 da, bitkisel üretim desenindeki payı ise %38.20’dir. Araştırma alanında incelenen işletmelerde birim alandan ortalama 529.29 kg kütlü pamuk elde etmek için; 2.6 kg tohum, 64.9 kg gübre, 0.85 lt tarımsal mücadele ilacı 40.5 lt mazot, 641.7 kw elektrik ve 2.7 EİGB kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; küçük işletmeler ile büyük işletmeler arasında gübre, işgücü ve elektrik kullanım düzeyleri bakımından %5 önem düzeyinde istatistiki açıdan anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Pamuk üretiminde hasat yöntemi ile (elle veya makinayla hasat) elde edilen verim arasında istatistiki yönden bir farklılık olmamakla birlikte, kazanılan gelir bakımından %5 önem düzeyinde bir fark olduğu saptanmıştır. Bu durum, makinalı hasat yapan işletmelerin elle hasat yapan işletmelerden daha fazla gelir elde ettiğini ortaya koymaktadır. Sulama yöntemi (salma sulama ve damlama sulama) ile pamuk verimi arasında, istatistiki açıdan anlamlı bir fark olmamakla birlikte, gelir açısından %5 önem düzeyinde farklılık olduğu anlaşılmıştır. Diğer bir ifade ile salma sulama yapan işletmeler damlama sulama yapan işletmelere göre daha fazla gelir elde etmişlerdir

    Economic Analysis of Cotton Production in Turkey: A Case Study of Hatay City

    Get PDF
    Among all other agricultural products, cotton has an important place in terms of added value contribution and a wide usage variety in different industries. Turkey was the 7th largest fiber cotton producer in the world by the time period of 2016/17 with a production amount of 703000 tons which provides 3.05% of the total global cotton production. Hatay city is one of the important cities in terms of cotton production. The province holds 10.32% of cotton production areas and provides 10.84% of the cottonseed and fiber cotton productions in Turkey. In the enterprises which were examined, input amounts that were used to produce 5.29 tons Raw cotton were as follows; 26.2 kg seed, 648.8 kg fertilizer, 8.5 lt agricultural pesticide, 404.9 lt diesel fuel, 6417.1 kw electricity, and 26.7 manpower. In terms of irrigation and harvest methods, 71.45% of the enterprises were using the surface irrigation method, and 58.38% of them used the machinery harvest method. Within the research area, subsidy excluded income per unit area was found as 2447.24 USD/ha and subsidy included income was found as 3529.39 USD/ha. It was found that, agricultural subsidies increase the income per unit area at a level of 44.22%, and deficiency payments have the biggest share in this contribution (1052.97 USD/ha)

    Functional Analysis Of Cotton Production In Hatay Province

    Get PDF
    Pamuk, kullanım alanı genişliği ve farklı sektörlerde sağlamış olduğu katma değer bakımından tarım ürünleri içinde özel bir yere ve öneme sahiptir. Dünya pamuk üretiminde Türkiye 8.sırada yer almaktadır. Hatay İli Türkiye’nin önemli pamuk üretim alanlarından birini oluşturmaktadır. TÜİK verilerine göre 2016 yılında Türkiye’de 4.160.098 da alanda; kütlü pamuk üretimi 2.100.000 ton, çiğit üretimi 1.260.000 ton, lif üretimi ise 756.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Hatay İli Türkiye pamuk üretim alanlarında %11,54, kütlü pamuk, çiğit ve lif üretiminde %10,57’lik bir pay almıştır. Araştırmada elde edilen birincil veriler, Basit Tesadüfi Örnekleme Yöntemine göre %95 güven aralığı ve %5 ortalamadan sapma ile belirlenen 136 tarım işletmesinden elde edilmiştir. Elde edilen fonksiyonda üretim elastikiyeti katsayıları toplamı (??i) 0,976 olarak bulunmuştur. Bu durum ölçeğe azalan getiriyi göstermekle birlikte, elde edilen değer ölçeğe sabit getiriye oldukça yakındır. Fonksiyonda yer alan değişkenler içinde en yüksek marjinal etkinlik katsayıları 13,64 ile tohum (X1) ve 4,18 ile gübre girdisi (X2) olarak belirlenmiştir. Çalışmada Marjinal Teknik İkame Hadleri dikkate alındığında; enerji (X3) faktörüne göre arazi kira değeri (X7) faktörünün ekonomik optimuma en yakın düzeyde (0,98) kullanıldığı sonucuna varılmıştır.Among all other agricultural products, cotton has an important place in terms of added value contribution, and wide usage variety in different industries. Turkey is 8th biggest cotton producer in the World. Hatay province is one of the important cities in Turkey in terms of cotton production area. According to TSI data, in 4.160.098 da of field; 2.100.000 tons of cotton, 1.260.000 tons of cottonseed, and 756.000 tons of fiber were produced in Turkey by 2016. Hatay province has 11,54% of it’s share in Turkey’s total cotton production area, and it’s has 10,57% of it’s share in cotton, cottonseed and in fiber production in Turkey. The primary data of the study were obtained from 136 agricultural enterprises by using the Simple Random Sampling Method with a 95% confidence interval and a 5% average deviation. According to cotton production function analysis results, total elasticity coefficients (??i) was found as 0,976. This situation indicates that decreasing returns to scale, the result that obtained is very close to constant returns to scale. Among the variables that are in the equation, highest marginal activity coefficients were; seed (X1) with 13,64 and fertilizer input (X2) with 4,18. Considering Marginal Rates of Technical Substution, comparing to energy (X3) factor, ground rent value factor (X7) was found being used that closest to economic optimum (0,98)

    Reducing the environmental impact of surgery on a global scale: systematic review and co-prioritization with healthcare workers in 132 countries

    Get PDF
    Abstract Background Healthcare cannot achieve net-zero carbon without addressing operating theatres. The aim of this study was to prioritize feasible interventions to reduce the environmental impact of operating theatres. Methods This study adopted a four-phase Delphi consensus co-prioritization methodology. In phase 1, a systematic review of published interventions and global consultation of perioperative healthcare professionals were used to longlist interventions. In phase 2, iterative thematic analysis consolidated comparable interventions into a shortlist. In phase 3, the shortlist was co-prioritized based on patient and clinician views on acceptability, feasibility, and safety. In phase 4, ranked lists of interventions were presented by their relevance to high-income countries and low–middle-income countries. Results In phase 1, 43 interventions were identified, which had low uptake in practice according to 3042 professionals globally. In phase 2, a shortlist of 15 intervention domains was generated. In phase 3, interventions were deemed acceptable for more than 90 per cent of patients except for reducing general anaesthesia (84 per cent) and re-sterilization of ‘single-use’ consumables (86 per cent). In phase 4, the top three shortlisted interventions for high-income countries were: introducing recycling; reducing use of anaesthetic gases; and appropriate clinical waste processing. In phase 4, the top three shortlisted interventions for low–middle-income countries were: introducing reusable surgical devices; reducing use of consumables; and reducing the use of general anaesthesia. Conclusion This is a step toward environmentally sustainable operating environments with actionable interventions applicable to both high– and low–middle–income countries

    Prevalence, associated factors and outcomes of pressure injuries in adult intensive care unit patients: the DecubICUs study

    Get PDF
    Funder: European Society of Intensive Care Medicine; doi: http://dx.doi.org/10.13039/501100013347Funder: Flemish Society for Critical Care NursesAbstract: Purpose: Intensive care unit (ICU) patients are particularly susceptible to developing pressure injuries. Epidemiologic data is however unavailable. We aimed to provide an international picture of the extent of pressure injuries and factors associated with ICU-acquired pressure injuries in adult ICU patients. Methods: International 1-day point-prevalence study; follow-up for outcome assessment until hospital discharge (maximum 12 weeks). Factors associated with ICU-acquired pressure injury and hospital mortality were assessed by generalised linear mixed-effects regression analysis. Results: Data from 13,254 patients in 1117 ICUs (90 countries) revealed 6747 pressure injuries; 3997 (59.2%) were ICU-acquired. Overall prevalence was 26.6% (95% confidence interval [CI] 25.9–27.3). ICU-acquired prevalence was 16.2% (95% CI 15.6–16.8). Sacrum (37%) and heels (19.5%) were most affected. Factors independently associated with ICU-acquired pressure injuries were older age, male sex, being underweight, emergency surgery, higher Simplified Acute Physiology Score II, Braden score 3 days, comorbidities (chronic obstructive pulmonary disease, immunodeficiency), organ support (renal replacement, mechanical ventilation on ICU admission), and being in a low or lower-middle income-economy. Gradually increasing associations with mortality were identified for increasing severity of pressure injury: stage I (odds ratio [OR] 1.5; 95% CI 1.2–1.8), stage II (OR 1.6; 95% CI 1.4–1.9), and stage III or worse (OR 2.8; 95% CI 2.3–3.3). Conclusion: Pressure injuries are common in adult ICU patients. ICU-acquired pressure injuries are associated with mainly intrinsic factors and mortality. Optimal care standards, increased awareness, appropriate resource allocation, and further research into optimal prevention are pivotal to tackle this important patient safety threat

    Hatay ili merkezinde, tüketicilerin genetiği değiştirilmiş ürünler hakkında algı ve satınalma gönüllülüklerinin tespit edilmesi

    Get PDF
    Bu çalışmada, Hatay ili merkezinde yaşayan tüketicilerin genetiği değiştirilmiş ürünler hakkındaki algıları ve satın alma gönüllülükleri incelenmiştir. Çalışmanın ana materyali, yüz yüze görüşme yöntemi ile 343 tüketiciden elde edilen verilerden oluşmaktadır. Veriler, liket ölçeği ve korelasyon analizi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, tüketicilerin genetiği değiştirilmiş ürünler hakkındaki risk algılarının oldukça yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tüketiciler genetiği değiştirilmiş ürünleri satın almaya gönüllü olmayıp, geleneksel yollarla yetiştirilen ürünleri tüketmek istemektedirler. Yüksek risk algısı, tüketicilerin genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili bakış açıları ve satın alma gönüllülükleri üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Çalışmadan ayrıca, tüketicilerin genetiği değiştirilmiş ürünler hakkındaki farkındalık ve bilgi seviyelerinin oldukça düşük olduğu, algı ve yaklaşımlarının çoğunlukla ön yargılar üzerine kurulu olduğu sonucuna ulaşılmıştırIn this study consumers' perception of, and purchase intention for genetically modified foods were examined in the city center of Hatay. The data of the 343 surveys were collected by using the face to face interview method. The data were analyzed by means of Likert Scale, and Spearman Correlation Analysis. According to the survey results, consumers' risk perceptions about genetically modified foods arequite high. Consumers don't willingly purchase genetically modified foods, and they intend to consume foods grown in traditional methods. High risk perceptions have a determining role on consumers' views about genetically modified foods and their purchase intention for them. Another outcome from this study is that consumers' awareness and knowledge levels about genetically modified foods are quite low, and that their perceptions and attitudes are mostly based on biase

    Medicinal and aromatic plants market in Hatay province and development opportunities.

    Full text link
    TEZ12476Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2019.Kaynakça (s. 201-215) var.XXIII, 239 s. :_res. (bzs. rnk.), tablo ;_29 cm.Bu çalışmada, Hatay yöresinde yaygın olarak ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi, işlenmesi ve pazarlama şekillerinin ortaya konulması, sektörün mevcut sorunlarının belirlenmesi ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin getirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ana materyali, Hatay yöresinde faaliyet gösteren üretici, doğadan toplayıcı ve ürünleri işleyen işletmelerden anket yolu ile toplanan birincil verilerden oluşmaktadır. Çalışmada ayrıca, pazarlama, örgütlenme ve AR-GE gibi konularda, Hatay yöresine yönelik somut ve uygulanabilir öneriler getirilmesi amacı ile tıbbi ve aromatik bitkiler sektörünün en gelişmiş olduğu Batı Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çeşitli kurum ve kuruluşlardan derinlemesine görüşme yolu ile elde edilen birincil verilerden yararlanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, Hatay yöresinde tıbbi ve aromatik bitkilerin çoğunlukla doğadan toplanarak elde edildikleri, pazarlama organizasyonunun genel olarak etkin olmadığı, ürünleri işleyen firmaların kaliteli ve yeterli miktarda hammadde temin etme konusunda sorunlar yaşadıkları, baharat amaçlı bitkilerin yarı mamul olarak yöre dışına pazarlandıkları belirlenmiştir. Ayrıca yörede tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda örgütlenme ve koordinasyonun oldukça zayıf olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yörede katma değeri yüksek türlerde kültürel üretimin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi, bütün paydaşların tek bir çatı altında temsil edildiği ve ortak kararların alındığı merkezi bir yönetim yapısının oluşturulması, üretici ve işleyen firmalara yönelik teşvik ve desteklerin artırılması, hedef pazarlara yönelik etkili pazarlama ve tanıtım stratejilerinin geliştirilmesi ve bir tıbbi ve aromatik bitkiler araştırma merkezinin kurulması, sektörün yöredeki gelişimi için önem taşımaktadır.The main purpose of this study was to present the production, processing, and marketing structure of medicinal and aromatic plants (MAPs) which are commonly traded in the Hatay Province of Turkey. The main material of the study consisted of primary data which were collected through questionnaires from both MAPs producers, and processing enterprises in the region of Hatay. Also, in order to offer suggestions to the Hatay Province about some issues such as marketing, organization, and R&D activities; Depth Interviews were conducted in the Western Mediterranean and Aegean Regions where MAPs industry is the most developed in Turkey. According to the research results: in the Hatay Province, MAPs are mostly collected from nature; marketing organization is generally inefficient; in terms of local processing enterprises, there are problems about obtaining sufficient raw materials; and spice plants are marketed as semi-processed to the other districts. Also, there is a lack of producer organization of MAPs in the region. In order to improve MAPs industry in the province, it is necessary to establish a MAPs coordination and management unit where all shareholders are represented. Furthermore, focus should be on: extending MAPs cultivation, providing subsidies for producers and processing enterprises, developing effective marketing and publicity strategies for target markets, and establishing a MAPs research institution
    corecore