Anadolu University

eArsiv@Anadolu (Anadolu Univ.)
Not a member yet
    27316 research outputs found

    Üretken yapay zekâ tarafından üretilen fikri ürünlerde yapay zekânın eser sahipliği ve telif hakkı

    Get PDF
    Yapay zekâ, adından da anlaşılacağı üzere yalnız insana özgü olduğu düşünülen zekâ olgusunun insan dışı bir sistemde yapay yollarla yeniden yaratılması amacı üzerine oluşturulmuş bir kavramdır. İnsan zekâsının yapay yollarla tekrar meydana getirilmesi isteği doğrultusunda gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda gelişmişlikleri ve özelliklerine göre çeşitli yapay zekâ türleri ortaya çıkmıştır. Yapay zekânın insanlardan bağımsız bir şekilde hareket edebilmesine olanak sağlayan çeşitli öğrenme şekillerinin de geliştirilmesiyle yapay zekâ sistemlerinin üretkenliği her geçen gün artmaktadır. Yapay zekânın ortaya koyduğu fikri ürünlerin toplum için bir değer yaratması, yapay zekâyı kendisiyle benzeştiren insanoğlunu bazı sorular sormaya itmiş, bu yolla yapay zekâ tarafından ortaya koyulan fikri ürünlerin bir eser niteliği taşıyıp taşımadığı sorusu ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak yapay zekâ tarafından üretilen fikri ürünlerin eser niteliği taşıdığı kabul edildiğinde söz konusu eserler üzerinde yapay zekânın eser sahipliğinin söz konusu olup olmayacağı ve buna bağlı olarak telif haklarının yapay zekâya özgülenip özgülenemeyeceği şeklinde çeşitli sorular ortaya çıkmıştır. Bu soruları cevaplayacak bir hukuki bir düzenlemenin henüz getirilmemiş olması söz konusu soruların çeşitli açılardan değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu çalışmanın ilk bölümünde yapay zekâ kavramı tanımlanmış, yapay zekâya özgü öğrenme şekilleri ele alınmıştır. İkinci bölümde ise eser kavramı incelenerek yapay zekânın ortaya koyduğu fikri ürünlerin eser niteliği taşıyıp taşımadığı değerlendirilmiş, devamında ise yapay zekânın söz konusu ürünler üzerindeki eser sahipliği tartışılarak yapay zekânın fikri ürün üzerindeki potansiyel telif hakkına sahipliği konusuna değinilmiştir

    Anayasa mahkemesine bireysel başvuru harcının hak arama hürriyeti bağlamında değerlendirilmesi

    Get PDF
    Bu çalışmada, bireysel başvuru yolunun şekli şartlarından biri olan bireysel başvuru harcı, hak arama hürriyeti bağlamında incelenmiş ve bireysel başvuru yolunun harca tabi kılınmasının hak arama hürriyetine ihlal teşkil edip etmeyeceği hususu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Bireysel başvuru yolunun 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin 2. fıkrası ile başvuru harcına tabi kılınması, Anayasa Mahkemesinin dayanaksız veya kötü niyetli başvurular ile meşgul edilmemesi, yoğun iş yükünün Anayasa Mahkemesinin etkinliğini zedelememesi ve gerçekten hakkı ihlal edilen bireylerin hukuki süreçlerinin zamanında ve nitelikli kararlarla sonuçlanmasına araç olacağından bahisle gerekli görülmektedir. Diğer yandan ise bireysel başvuru harcı, bireysel başvuru yolunun temel hak ve özgürlükleri koruma amacıyla çelişme ve hak arama hürriyetini sınırlama yönleriyle eleştirilmektedir. Bireysel başvuru yolunun ve Türk hukukunda düzenlenen yargı harçlarının anlam ve kapsamına yönelik kısa bir inceleme sonrasında ele alınan hak arama hürriyeti ve bireysel başvuru harcı ilişkisi değerlendirmesi; bu ilişkinin hassas bir dengeye muhtaç olması tespitini beraberinde getirmektedir. Bu dengenin tesisinde devletin bir kamu geliri olarak bireysel başvuru harcını elde etmedeki menfaatine karşılık, bireyin temel hak ve özgürlüğüne ulaşmadaki menfaati dikkate alınmalıdır. Çalışmada, Anayasa’nın benimsediği sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri gereği bireyin temel hak ve özgürlüğüne ulaşmadaki menfaatinin öncelenmesi ya da temel hak ve özgürlüğüne ulaşmadaki menfaat için kamu geliri alınmasının geciktirilmesi önerilmektedir. Bu çözümün mümkün olmaması halinde ise etkisi kuvvetlendirilmiş adli yardım kurumu ile her iki tarafın menfaatleri arasında denge kurulmalıdır

    The blended learning station rotation model in EFL teaching: opinions of the implementer

    Get PDF
    The study’s purpose is to reveal the implementer’s opinions toward the use of the Station Rotation Model (SRM) of blended learning, in terms of features, challenges and effectiveness of the model including further implementation and suggestions for the station rotation model. A mixed research approach was conducted using qualitative data analysed within the quantitative method. A qualitative method approach was employed to collect data from the implementer. A semi-structured interview was conducted with the implementer (an English language teacher) to gather feedback on SRM implementation. The findings revealed that the implementer mostly mentioned fulfilling hobbies as a feature of the model, and most students faced challenges in the group working station, while the pair working station was identified as the most effective Furthermore, the results of implementer’s further implementation of the model and suggestions for SRM are discussed

    Altıncı sınıf öğrencilerinin bilişsel çatışma temelli etkinlikler aracılığı ile kesirlerde kavram değişiminin izlenmesi

    Get PDF
    Bu araştırma ile altıncı sınıf öğrencilerinin bilişsel çatışma temelli etkinlikler aracılığıyla kesirlerde kavram değişimini izlemek amaçlanmıştır. Araştırmanın katılımcı grubunu 14 altıncı sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada öncelikle öğrencilerin kesirlerin büyüklüklerini karşılaştırmaya yönelik kavram yanılgıları tespit edilmiştir. Daha sonra öğrencilere yanılgılarına yönelik bilişsel çatışma senaryoları uygulanmıştır. Son olarak kavramı verimli kullanıp kullanamadıklarını ölçmek amacıyla öğrencilere günlük yaşam bağlamlı problem sunulmuştur. Veriler içerik analizi ve betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda bilişsel çatışma temelli etkinliklerin kesirlerle ilgili kavram değişimi oluşturmada olumlu etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Matematik dersi akademik başarı düzeyi arttıkça kavram değişimi sürecinde daha üst seviyelere çıkılabildiği belirlenmiştir. Öğrencilerin en çok somut materyal aracılığı ile bilişsel çatışma yaşadığı görülmüştür. Kavramla ilgili ön bilginin bilişsel çatışma yaşamak için gerekli olduğu tespit edilmiştir. Ek olarak bilişsel çatışmanın kavram değişimi için etkili bir başlangıç olabileceği fakat yeterli olmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonuçlar ışığında matematik derslerinde kesirlerde kavram değişimi oluşturmak için bilişsel çatışma temelli etkinliklere yer verilebileceği ve farklı matematik dersi konularında bilişsel çatışma stratejileri aracılığı ile kavram değişimi oluşturma üzerine çalışmalar yapılabileceği önerilmiştir

    Vergi hukukunda tahakkuk kavramı, benzer kavramlardan farkı ve hukuki niteliği

    Get PDF
    Vergi borcunun tahakkuku, vergilendirme sürecinde yer alan ve Türk vergi hukukuna özgü olduğu kabul edilen bir safhadır. Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken aşamaya gelmesine karşılık gelen tahakkuk aynı zamanda vergi borcunun vadesinin belirlenmesi, gecikme faizinin hesaplanması ve ziyaa uğratılan verginin tespiti hususları bakımından önem taşımaktadır. Çalışmamızda tahakkuk öncelikle sözlük anlamlarıyla ele alınmış, tahakkukun farklı disiplinlerdeki karşılıklarına yer verilmiştir. Tahakkukun gerçekleşme anı ve vergilendirme sürecindeki rolü, benzer kavramlarla kıyaslanması suretiyle tespit edilmeye çalışılmıştır. Öğretide sıklıkla tahakkukla bağdaştırılan kavramlar olan kesinleşme ve muacceliyet ile tahakkuk arasındaki farklar ortaya koyulmuştur. Tahakkuk aşaması ile bir güvence önlemi olarak ihtiyati tahakkuk muamelesi bir arada ele alınmıştır. Son olarak, idari işlem teorisi bağlamında tahakkukun bir idari işlem niteliğinde olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır

    Üretim süreçlerinde kusur oranlarının sınıflandırılması: yenilikçi karekod dönüşümü ile derin öğrenme tabanlı bir yaklaşım

    Get PDF
    Bu çalışma, üretim süreçlerindeki kusur oranlarının doğru sınıflandırılması ve kalite kontrol süreçlerinin optimize edilmesi için yenilikçi bir yöntem sunmaktadır. Çalışmada, sayısal veriler iki boyutlu QR kod görüntülerine dönüştürülerek AlexNet modeli ile analiz edilmiştir. Bu yöntem, derin öğrenme modellerinin güçlü desen tanıma yeteneklerinden yararlanarak kusur oranlarını yüksek doğrulukla sınıflandırmayı amaçlamaktadır. Veri seti, düşük ve yüksek kusur oranları olarak etiketlenmiş ve %80 eğitim, %20 test olarak bölünmüştür. Karar Ağacı, Gradient Boosting, K-En Yakın Komşu, Lojistik Regresyon, Saf Bayes, Rastgele Orman ve Destek Vektör Makinesi gibi çeşitli makine öğrenmesi modelleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, AlexNet modelinin kusur oranlarını %100 doğrulukla sınıflandırdığını göstermektedir. Bu bulgular, derin öğrenme algoritmalarının üretim süreçlerindeki kalite kontrol ve kusur tespiti için son derece etkili olabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, çalışmanın kısıtlılıkları ve gelecekteki araştırmalar için öneriler sunulmuştur. Bu yenilikçi metodoloji, diğer endüstriyel süreçlerde ve farklı veri setlerinde de geniş bir kullanım potansiyeline sahip olup, üretim verimliliğinin artırılmasına katkı sağlayacaktır

    Her suçun konusu var mıdır? tehlike suçu-zarar suçu bağlamında hareketin konusunun fonksiyonuna dair bir değerlendirme

    Get PDF
    Suçun konusu, hareketin yöneldiği kişi, eşya veya soyut şey olarak suç tipinde tanımlanmış, tipikliğe vücut veren maddi unsurlardan biridir. Suçun konusunu, “maddi konu” olarak isimlendiren görüş ise soyut şeylerin, konu kapsamında olmadığını savunmaktadır. Suçun konusunu maddi unsurlardan biri şeklindeki kabule göre “konu”nun yokluğu, suçun oluşmasını engeller. Bu tanım dolayısıyla gündeme gelen birinci soru, her suçun bir konusunun olup olmadığıdır. Her suçun, zarar veya tehlike suçu şeklinde ihdas edildiği dikkate alındığında, konusu olmayan suçun kabulüyle tehlike veya zarar şeklindeki etkinin kimin veya neyin üzerinde husule gelmesi gerektiği de cevaplanmaya muhtaçtır. Çalışmamızda bu soruların cevaplanabilmesi için suçun konusunun tanımı ve hukuki niteliği tespit edildikten sonra hareketin kendisine yönelmesi gereken konunun, hareketin gerçekleştirilmesiyle mutlaka zarar veya tehlikeye maruz kalıp kalmadığı ele alınacaktır. Suçun konusu ele alınırken, bu unsurun diğer kavramlarla farkı da ortaya koyulmalıdır. Özellikle ceza normunun koruduğu hukuki değer ile bu hukuki değerin konuyla kesişimi olarak kabul edilen koruma objesi kavramları önem arz etmektedir. Son olarak zarar ve tehlike ile netice kavramı da suçun konusu bakımından incelenecektir. Teorik açıklamalardan sonra ileri sürdüğümüz görüşler bazı suç tipleri üzerinde tatbik edilmeye çalışılacaktır

    Türkiye’de öğretmen eğitiminde toplumsal cinsiyet: bir meta sentez çalışması

    Get PDF
    Son 20 yılda Türkiye’de toplumsal cinsiyet tartışmalarının hızlanması ve özellikle eğitim alanında eşitsizlikleri açığa çıkaran araştırmaların artmasıyla birlikte, öğretmen eğitiminde toplumsal cinsiyete yönelik ihtiyaçlar daha çok dikkat çeker hale gelmiştir. Bu çalışmada Türkiye’de öğretmen eğitiminde toplumsal cinsiyetle ilgili nitel araştırmalardan yararlanılarak ortak temaların belirlenmesi ve bu konuda yol gösterici bir sentez üretilmesi amaçlanmıştır. Çeşitli veri tabanlarından elde edilen nitel çalışmalar, belirli dâhil etme ölçütleriyle seçilerek (n=7) çözümlenmiştir. Çalışmaların bulgularından yararlanılarak birincil temalar; bunların analiz edilmesiyle ikincil (ortak) temalar elde edilmiş, ortak temaların tartışılmasıyla sentez üretilmiştir. Bulgular, okullarda cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığının sıklıkla yaşandığını, öğretmen ve öğretmen adaylarının öğrencilerden geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine ve kalıp yargılara göre davranmalarını beklediklerini göstermektedir. İlaveten incelenen nitel çalışmalardan çıkan ortak sonuçlar, okullarda cinsiyet eşitsizliğini besleyen öğretmen davranışlarına (cinsiyetçi dil kullanımı, mesleki rehberlikte cinsiyetçilik) ve okul kültürüne işaret etmektedir. Çalışmaların ortak temalarının değerlendirmeleri sonucunda ulaşılan nihai sentez öğretmen adaylarına, öğretmen ve öğretim programlarına, okul kültürüne yönelik öneriler olmak üzere üç ana başlıkta açıklanmıştır. Bu kapsamlı öneriler Türkiye’deki birçok kurum ve kuruluşun iş birliğini gerektiren, uzun süreli ve toplumsal seferberlik niteliğinde politikalar gerektiğine işaret etmektedir. Bu bağlamda makro düzeyde nihai sentez olarak, tüm bakanlıklarda, bürokraside ve sivil toplum çalışmalarında toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik girişimlerin acilen başlatılması önerilmiştir

    Roma hukukunda stipulatio (sözlü sözleşme)

    Get PDF
    Roma borçlar hukuku kapsamında incelenen sözleşmeler (contractus), tarafların irade beyanlarının uyuşması (consensus) ve genellikle o zaman için hukuk düzenince aranan şekli şartların yerine getirilmesi şartıyla borç ilişkisini kuran hukuki işlemlerdi. Sözleşme özgürlüğüne yer vermeyen Roma hukukunda, yalnızca belli sözleşme tiplerine yer verilmiş, sınırlı sayıdaki sözleşmelere dava (actio) olanağı tanınmıştı. Roma borçlar hukukunun sözleşmeler sistemi; sözlü sözleşmeler (verbis contrahitur), rızaî sözleşmeler (consensu contrahitur), ayni sözleşmeler (re contrahitur) ve yazılı sözleşmelerden (litteris contrahitur’den) oluşmaktaydı. Rızaî sözleşmeler ile ayni sözleşmeler için şekil şartı aranmazken, sözlü sözleşmeler ve yazılı sözleşmeler için şekil şartı aranırdı. Roma’da Klasik Dönem’de en önemli şeklî sözleşme, sözlü olarak soru ve cevap şeklinde yapılan stipulatio idi. Günümüz hukukunun temelini teşkil eden Roma hukukundan bugüne, hukuki işlemlerdeki şekil konusu önem taşımaktadır. Şekil, kişilerin iradelerini beyan ederken başvurdukları söz ya da yazılı işaret gibi dış kalıplardır. Roma hukukçuları şeklin, “en eski norm” olduğunu düşünmekteydi. Roma’da Ius Civile şekil kurallarına sıkı sıkıya bağlı düzenlemeler içerirdi. Ius Gentium ise esnek kurallardan oluşuyordu. Hukuki işlemler, bugün uygulanmayan bir takım törenlerle ya da sözlü şekillerle meydana getiriliyordu. Sözlü şekil, Roma’nın aksine günümüzde istisnai olarak hukuki işlemlerde geçerlilik şartıdır. “Roma Hukukunda Stipulatio” başlıklı bu çalışmamızda, Roma borçlar hukukunda sözleşmeler sisteminin temel taşı niteliğindeki, günümüz hukukundaki yazılı sözleşmelerin kullanım alanına sahip olan stipulatio’nun yeri, önemi, yapılış yöntemi, uygulama alanı, türleri incelenmiştir

    10. sınıf öğrencilerinin örnek ayrıntılama becerisinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi

    Get PDF
    Örnekler; öğrenme, öğretim ve düşünme süreçlerinde öğrencilerin soyut düşünceleri somutlaştırabilmesini ve anlamlandırabilmesini sağlayan temel bir içerik ögesidir. Kavramların öğretiminde sıklıkla öğrencilerin anlam oluşturmasını desteklemek için örnekler kullanılmaktadır. Bu araştırmanın amacı, 10. sınıf öğrencilerinin eşeyli ve eşeysiz üreme kavramları ile ilgili örnek ayrıntılama becerilerini çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Bu çalışma betimsel tarama modeli kullanılarak tasarlanmıştır. Katılımcı öğrencilerin türdeş kavramlara örnek vermelerini ve verdikleri örnekler ile ilgili açıklamalarını incelemek amacıyla büyük bir gruptan bilgi elde etmek için tarama modeli tercih edilmiştir. Çalışmanın örneklemi, basit seçkisiz küme örnekleme ile belirlenmiştir. Örneklemi, 2019-2020 eğitim öğretim yılı Adana ili merkez ilçelerinde bulunan devlete bağlı 5 Anadolu Lisesinde 10. sınıfa devam eden 362 öğrenci oluşturmuştur. Veriler, Örnek Ayrıntılama Testi (ÖAT) ve Üst Bilişsel Farkındalık Ölçeği B formu (ÜBFÖ-B) kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz, Kruskal Wallis H testi ve Mann Whitney U testi ile analiz edilmiştir. Bu çalışmada ÖAT’den elde edilen bulgular doğrultusunda katılımcı öğrencilerin çoğunun örnek verme ve örnek-terim ilişkisi kurmada ortalamanın üstünde puan aldığı buna karşılık örnek-özellik ilişkisini açıklamada ortalamanın altında puan aldığı tespit edilmiştir. Buna göre, öğrencilerin çoğunluğunun türdeş kavramlara verdikleri örneklerin gerekçelerini açıklamakta zorlandıkları belirtilebilir. Dersi çok sevdiğini ve derste zorlanmadığını belirten öğrencilerin ÖAT puanlarının diğer öğrencilere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Okul dışında özel bir kurum ya da öğretmenden destek eğitim almanın ise öğrencilerin ÖAT puan ortalamalarında anlamlı bir fark oluşturmadığı tespit edilmiştir. Üst bilişsel farkındalığı yüksek ve düşük olarak belirlenen öğrencilerin ÖAT puan oratlamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Kavram öğretiminde öğrencilerden örnek vermesini isterken örnek-özellik ilişkisini kurmayı sağlayan ayrıntılayıcı sorulara ve açıklamalara yer verilebilir

    12,705

    full texts

    24,582

    metadata records
    Updated in last 30 days.
    eArsiv@Anadolu (Anadolu Univ.) is based in Türkiye
    Access Repository Dashboard
    Do you manage Open Research Online? Become a CORE Member to access insider analytics, issue reports and manage access to outputs from your repository in the CORE Repository Dashboard! 👇