Uluslararası Ekonomik Araştırmalar Dergisi (E-Journal - PESA: Center of Political, Economical and Social Research)
Not a member yet
118 research outputs found
Sort by
Seçilmiş Gelişmekte Olan Ülkelerde Elektrik Tüketiminin Ekonomik Büyümeye Etkisinin Panel Ekonometrik Analizi
Nüfus artışı ve sanayi üretimindeki gelişmelere bağlı olarak, enerji tüketimi ile enerji tüketimi içerisindeki elektrik enerjisinin tüketimi de artmaktadır. Çoğu ülkenin elektrik enerjisi kullanımında dış dünyaya bağımlı olması, enerjiye stratejik bir ürün statüsü kazandırmakta ve hem politika yapıcılar hem de araştırmacılar için elektrik tüketimi ve ekonomik büyüme tartışmaları güncelliğini korumaktadır. Ülke grupları ve ülke örnekleri üzerine yapılan çok sayıdaki çalışmada, elektrik enerjisi tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki birbirinden farklı değişkenler yardımıyla araştırılmaktadır. Bütün bu literatürdeki ortak sonuç ise, enerjiyi verimli kullanan ülkelerde ekonomik büyümenin olumlu etkilendiği şeklindedir. Bu çalışmada, 1970-2014 dönemi verileriyle gelişmekte olan bazı ekonomiler için, ekonomik büyüme modeli elektrik enerjisi tüketiminin yanı sıra, ihracat ve karbondioksit emisyonu değişkenlerini de kullanarak yeni nesil ekonometrik yöntemler aracılığıyla tahmin yapılmaktadır. Ampirik sonuçlar, elektrik enerjisi tüketiminin ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğini ortaya koymakta ve büyüme amacına yönelik olarak elektrik arzını arttırıcı politikaların desteklenmesi gerektiğini vurgulamaktadır
Ekonomik Kriz Dönemlerinde Aile Bireylerinde Kararların Optimizasyonu: Azerbaycan Örneği
Günümüzde ekonomi, hukuk, politika, uluslararası ilişkiler, yapay zeka, biyoloji ve bir çok farklı alanlarda kullanılan oyun teorisi yapılan bu çalışmada ekonomik kriz dönemlerinde krizi atlatmak ve ailelerde stratejik karar vermede doğru dengenin bulunması için kullanılmıştır. Çalışmada dünyada genel olarak yaşanan ekonomik krizler ve onların yaranma nedenlerine, sonuçlarına değinilmiş, 2015 yılı Azerbaycan’da yaşanan ekonomik krizin yaranma nedenleri ve kriz sonrası bu durumun aile bireyleri üzerindeki mali ve manevi etkisi, krizler zamanı bu durumun az hasar görerek atlatılması konusunda ailelerin ürettikleri optimal fikir stratejileri oyun teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Yapılan anket çalışmasıyla 250 kadın ve 250 erkek tesadüfi örnekleme yoluyla seçilerek sorulara verilen yanıtlar ilk önce SPSS 24 bilgisayar programında sayısallaştırılarak Frekans ve Tanımlayıcı İstatistik analizleri yapılmıştır. Sonraki aşamadaysa oyun kuramında denge matrisi için Bulanık Bilişsel Haritalama yöntemi ile merkeziyet değeri hesaplanarak optimal fayda ve karar bulunmuştur
Kapak/İçindekiler
İçindekile
Türkiye’de Para Talep Fonksiyonu ve Para Politikası
Bu çalışmada Türkiye’nin 2000Q4-2017Q4 yıllarına ait çeyrek dönemlik verilerinden yararlanılarak M1, M2, M3 para talebi modelleri VAR yöntemi ve modelden elde edilen etki-tepki fonksiyonları aracılığıyla analiz edilmektedir. Para talebinin belirlenmesinde enflasyon, döviz kuru, gayrisafi yurtiçi hasıla ve faiz oranı değişkenleri modele dahil edilmektedir. Elde edilen bulgulara göre enflasyonun M1 üzerindeki etkisi M2 ve M3’e göre daha yüksek boyutlarda gerçekleşirken döviz kurunun M2 para talebi üzerindeki etkisinin M1 ve M3’e göre hem daha uzun hem de daha yüksek boyutlarda gerçekleştiği sonucuna ulaşılmaktadır. Yine benzer şekilde diğer para talebi belirleyicilerinin para talep modelleri üzerinde farklı etkilerinin olduğu tespit edilmiştir
Gelişmekte Olan Ülkeler ve Cari İşlemler Dengesinin Uzun Dönem Belirleyicileri
Bu çalışmanın temel amacı, gelişmekte olan ülkelerde genelde açık verme eğiliminde olan cari işlemler dengesini ve bu dengeyi uzun dönemde etkileyen makroekonomik değişkenleri analiz etmektir. Çalışmada, cari işlem dengesini etkileyen temel faktörler Türkiye, Meksika, Kolombiya, Polonya ve Güney Afrika gelişmekte olan ülkeleri için ARDL (Autoregressive Distributed Lag Model) sınır testi (bound test) ve hata düzeltme modeli aracılığıyla analiz edilmiştir. Sonuçlar, söz konusu ülkelerde cari işlemler dengesinin en çok etkilendiği değişkenlerin reel efektif döviz kuru, dış ticaret dengesi ve para arzında meydana gelen değişimler olduğunu ortaya koymuşur. Bununla birlikte, ikiz açık hipotezinin Türkiye ve Güney Afrika’da geçerli olduğu yönünde bulgulara ulaşılırken, bütçe dengesi ve dış dünya faiz oranları cari işlemler dengesi üzerinde daha az etkili faktörler olarak ortaya çıkmaktadır
Tıbbî Atıkların Sağlık Harcamaları Üzerindeki Etkisi
Araştırmanın amacı tıbbî atıkların dünyada ve Türkiye’de sağlık harcamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Devletlerin kamu harcamalarını finanse etme konusunda giderek daha fazla zorluklarla karşılaşmaları, harcamaların etkin yapılması üzerindeki baskıları artırmaktadır. Bu açıdan sağlık hizmeti sunumunun bir neticesi olarak ortaya çıkan tıbbî atıkların bertarafının önemi artmaktadır. Çalışmada, Türkiye’de tıbbî atıklarla ilgili mevzuat, çeşitli ülkelerde üretilen tıbbî atık miktarları ve bertaraf maliyetlerinin azaltılma çalışmaları ve bunların sonuçları ve Türkiye’nin bu açıdan durumu irdelenmektedir. Türkiye’de tıbbî atıkların miktarı ve bunların bertarafı için ödenen bedellerin de artmakta olduğu görülmektedir. Söz konusu bedellerin sağlık hizmetlerinin gelişmesiyle sağlık harcamaları üzerinde önemli etkileri olabileceği tespit edilmiştir
Ekonomik Ve Politik Faktörlerin İnsani Gelişmişlik Üzerindeki Etkileri
Ülkelerin refah düzeylerinin belirlenmesinde çok farklı makroekonomik değişkenler kullanılmaktadır. Söz konusu endeksler kullanılırken ekonomik, politik ve sosyo-ekonomik faktörlerin göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır. Bu göstergeler; insani gelişmişlik endeksi, enflasyon ve işsizlik oranlarını bir arada barındıran hoşnutsuzluk endeksi, ülkelerin genel ekonomik yapılarındaki serbestliklerini gösteren ekonomik özgürlük endeksi, politikalarındaki değişmelerin etkilerini gösteren politik özgürlük endeksi olarak ifade edilebilir. Bu çalışmanın temel amacı, hoşnutsuzluk endeksi, politik istikrar, ekonomik özgürlük, küresel barış ve yaşam memnuniyetlerinin insani gelişmeyle nasıl bir ilişki içinde olduğunu ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla çalışmada öncelikle söz konusu endeksler açıklanmıştır. Çalışmanın analiz kısmında ekonomik ve politik faktörler ile insani gelişmişlik arasında nasıl bir ilişkinin olduğu ortaya konulmasına yönelik olarak Robust yöntemi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre bağımsız değişkenlerden politik istikrar ve ekonomik özgürlük endeksi iktisadi beklentilere uygun sonuç vermiştir. Analizde yer alan küresel barış ve yaşam memnuniyeti endeksleri, bağımlı değişken olan insani gelişmişlik endeksi ile negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Yine analiz sonuçlarına göre teoriyle uyumlu olarak, politik istikrar ve ekonomik özgürlük endekslerindeki olumlu gelişmelerin insani gelişmeye de olumlu katkı verdikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Emek Payının Hesaplanması:Farklı Yaklaşımlar, Farklı Paradigmalar
Bu çalışma ana akım yaklaşımlar nedeniyle mevcut durumda güncelliğini belirli ölçülerde kaybetmiş emek payına yönelik hesaplama yöntemlerini ve ardında yatan temel belirleyenleri incelemektedir. Günümüz koşullarının politik ve sosyo-iktisadi yapısına bağlı olarak emek payını etkileyen dört ayrı faktörden bahsedilebilir: (i) küreselleşme, (ii) teknolojik değişim, (iii) emek ve mal piyasalarına yönelik uygulanan politikalardaki değişim ve (iv) özelleştirme politikaları. Belirtilen faktörler temelinde emek payı altı farklı yönteme bağlı olarak hesaplanabilir. Bu hesaplama yöntemlerinde ilgili yazın ise kendi hesabına çalışanların gelir türünü içeren karma gelirlerin, işletme artığının ve işgücü istatistiklerinin değişen yapısına göre farklılaşmakta ve ayrıca zaman içerisinde ülkeler arası emek paylarının mevcut konumunu ortaya çıkarmaktadır. Her bir yöntem emek payının ne kadar farklılaşabileceğini gösterebilmesi dolayısıyla çarpıcı sonuçlar elde edilebilmesini beraberinde getirmektedir
Kapak/İçindekiler
Kapak/İçindekile
Uluslararası Sistemde Küresel Yönetişim ve G20
Bu çalışmada 1997 Asya Finans Krizi sonrası kurumsallaşan G20’nin küresel yönetişim sistemindeki gelişimi ve yeri analiz edilmektedir. Günümüzde G20’nin bürokratik bir yapıdan küresel zirveler düzenleyen bir karaktere evrilmesinin mantığı küresel yönetişim bağlamında irdelenecektir. Bu bağlamda G20’yi içeriden statükoya meydan okuyacak bir platform olarak gören önemli yükselen güçler ile gelişmiş ülkelerin tepkileri de ele alınacaktır. Yöntem olarak, uluslararası sistemde küresel yönetişim tartışmalarına dair bir teorik çerçeve ortaya konacak, bu teorik çerçeve bağlamında küresel yönetişimin yüklerini paylaşmak ve katılımcı bir platform oluşturmak amacıyla G20’nin kurumsal faaliyet alanı ve politika gündemini genişletme çabaları masaya yatırılacaktır. Ardından, finansal istikrardan farklı alanlara yayılan G20 faaliyetlerinin kalıcı bir sekreterya ve kurumsal altyapı eksikliğinde yol açtığı performans ve meşruiyet tartışmalarına dikkat çekilecektir. 2008 Küresel Ekonomik Kriz sonrasında ABD, küresel yönetişim yapısını daha kalıcı bir şekilde değiştirmek istemiştir ve bu istek G20 grubunun kurumsal bir yapı olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur tartışması bu çalışmaya temel oluşturmuştur