Amaç: Az rastlandıklarından dolayı tıbbi literatürde
diz eklem içi ve Hoffa yastığındaki kitleler genellikle
vaka takdimi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın
amacı diz bölgesinde kitle ile kliniğimize başvurmuş
ve opere edilmesi kararlaştırılmış hastaları retrospektif olarak değerlendirerek patoloji sonuçlarını ortaya
koymak ve bu hastalara güncel bir yaklaşım algoritması oluşturmaktır.
Yöntem: Çalışmaya 2014-2019 yılları arasında kliniğimize diz eklem içi veya Hoffa yastığında kitle ile başvurmuş ve opere edilmiş, yaş ortalaması 34 olan 28
hasta dahil edilmiştir. Cerrahi tedavi uygulanmayan
hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Hastaların klinik
ve fizik muayene bulguları, radyolojik olarak X-ray ve
MR görüntülemeleri ve uygulanan cerrahi sonrası patoloji sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Buna göre kitlenin boyutu, semptomatik olması
ve MR da kontrast madde tutulum miktarı parametre
olarak kullanılarak hastalara bir yaklaşım algoritması
kurulmuştur. Bu algoritmaya göre tamamen iyi görünüşlü semptomatik kitleler intraartiküler yaklaşımla
çıkarılabilir ama habis kitlelere ekstraartiküler rezeksiyon yapılmalıdır. Radyolojik görünümü şüpheli
lezyonlara ise eklem kontaminasyonundan kaçınmak
için kapalı biopsi işlemi yapılmaz, mümkünse kitle
üzerinde bir bir miktar sinoviyal doku bırakarak intraartiküler olarak çıkartılırlar. Asemptomatik tamamen selim görünüşlü lezyonlar ise klinik ve radyolojik
olarak konservatif olarak takip edilebilirler.
Bulgular: Patoloji sonucu 28 hastadan 15’inde sinoviyal dev hücreli tümör, 5 çocuk hastada sinoviyal
hemanjiyom, yine 2 çocuk hastada kapiller hemanjiyom, 2 hastada sinoviyal kondromatozis, 1 hastada
intraartiküler osteokondrom,1 hastada intraartiküler
ganglion kisti ve dikkat çekici olarak bir tanesi başka
bir merkezden refere edilmiş olan 2 hastada sinoviyal
sarkom olarak gelmiştir. Bu 2 hastaya medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi ile yapılan konsey sonrası
ekstraartiküler rezeksiyon ve endoprotez uygulaması
yapılmıştır.
Çıkarımlar: Diz bölgesi kitlelerinde nadir de olsa
başta sinoviyal sarkom olmak üzere habis lezyonların
da ayırıcı tanıda olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu
lezyonların karakteristik radyolojik ve klinik bulgularının olmayabileceği ihtimali de göz önüne alınırsa
hastalara çok dikkatli yaklaşılması gerekir. Özellikle
habis olan intraartiküler bir kitleye preoperatif yapılacak biopsi işleminin tüm eklemi kontamine edebileceği ve tüm tedavinin kaderini değiştirebileceği gerçeği
dikkatten kaçırılmamalıdır