15 research outputs found

    A comparison of dexmedetomidine, moxonidine and alpha-methyldopa effects on acute, lethal cocaine toxicity

    Get PDF
    Background: The treatment of cocaine toxicity is an important subject for emergency physicians. We investigated the effects of dexmedetomidine, moxonidine and alpha-methyldopa on acute cocaine toxicity in mice. Objectives: The aim of this study was to evaluate the effects of dexmedetomidine, moxonidine and alpha-methyldopa in a mouse model of acute cocaine toxicity. Materials and Methods: We performed an experiment consisting of four groups (n = 25 each). The first group received normal saline solution, the second group received 40 μg/kg of dexmedetomidine, the third group received 0.1 mg/kg of moxonidine and the fourth group received 200 mg/kg of alpha-methyldopa, all of which were intraperitoneally administered 10 minutes before cocaine hydrochloride (105 mg/kg). All animals were observed for seizures (popcorn jumping, tonic-clonic activity, or a loss of the righting reflex) and lethality over the 30 minutes following cocaine treatment. Results: The ratio of animals with convulsions was lower in all treated groups when compared to the control (P 0.05). In addition, the time to lethality was also longer in the same group (P < 0.001). Conclusions: The present study provides the first experimental evidence in support of dexmedetomidine treatment for cocaine-induced seizures. Premedication with dexmedetomidine reduces seizure activity in a mouse model of acute cocaine toxicity. In addition, while dexmedetomidine may be effective, moxonidine and alpha-methyldopa did not effectively prevent cocaine-induced lethality. © 2015, Iranian Red Crescent Medical Journal

    Karın ağrılı hastalarda ortalama trombosit hacmi bir belirteç olarak kullanılabilir mi?

    Get PDF
    Amaç: Kolay elde edilebilirlik ve yaygın kullanım imkanı akut karın ağrılı hastaların erken tanısında biyokimyasal belirteçleri oldukça önemli hale getirmektedir. Bu çalışmada akut karın ağrısı ile acil servise başvurup yatışı yapılan hastalarda ortalama trombosit hacmi MPV ’nin tanısal değerinin araştırılması planlandı. Gereç ve Yöntem: Ocak 2012 -Mart 2013 tarihleri arasında acil servise başvuran 812 hasta ile 45 sağlıklı kişinin kayıtları retrospektif olarak incelendi. Kayıtlardan olguların; yaş, cinsiyet, fizik muayene bulguları, 5.gün MPV, platelet, nötrofil lenfosit oranı, lökosit, C-reaktif protein CRP ile MPV değerleri aralarındaki ilişki incelendi.Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 467’sini %57,5 erkekler, 345’ini %42,5 kadınlar oluşturmuştur. Hastaların yaş ortalamaları 53,09±0,75’dir . Hastaların kesin tanıları incelendiğinde en sık safra kesesi ve koledok patolojileri %18,7 , ikinci sırada nonspesifik karın ağrısı %17,3 , üçüncü ise ileus-volvulus %13,8 idi. Çalışmaya alınan 812 hastanın 5. gün MPV ortalama değeri 8,358±1,046 fL, platelet değerleri ortalama 246,82±91,3 u/L, nötrofil lenfosit oranı ortalama değeri 10,025±12,75 u/L olarak bulundu. Çalışmadaki akut karın ağrılı hasta grubunda giriş MPV değerleri ortalama 7,869±1,071 fL, sağlıklı kontrol grubu MPV değerleri ortalama 8,47±1,058 fL olup, hasta grubunun ortalama MPV düzeyi, sağlıklı bireylerden daha düşüktü. Sonuç: Pankreatit ve ileus-volvulus tanısı alan hastalarda MPV’nin tanıya yardımcı bir belirteç olabileceğini düşünmekteyi

    Acil Servise Başvuran İş Kazalarının Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: İş kazaları önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Ayrıca meydana getirdiği tedavi giderleri ve iş gücü kayıpları nedeni ile ekonomik açıdan ciddi yüklere sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, hastanemize başvuran iş kazalı hastaların demografik bilgileri, yaralanmaların özellikleri, acil servis maliyetleri ve bunlar arasındaki ilişkiyi incelemektir.Gereç ve Yöntem: 01.01.2017–31.12.2017 tarihleri arasında hastanemiz acil servisine başvuran 18 yaş ve üzeri iş kazalı 323 hasta çalışma kapsamına alındı. Veriler hastane bilgi sistemi ve hasta dosyalarının geriye dönük olarak incelenmesiyle elde edildi.Bulgular: Çalışma grubunun yaş ortalaması 34,03±9,8 idi. Olguların %89,8’i erkekti. Yaralanmalar en sık 28-47 yaş grubunda %62,9 görüldü. Acil Servis başvurularında yıl içinde en çok Aralık ayında görüldü. Günlere göre dağılımda en sık Salı günü, gün içinde ise en sık 08.00-16.00 saatleri arasında artış göstermekteydi. Olguların %24,1’i inşaat alanında çalışmaktaydı. Yaralanmaların %66,6’sının işe başladıktan sonraki ilk dört saat içerisinde olduğu belirlendi. Çalışma grubunda taburculuk oranı %69 idi. En fazla konsültasyon işlemi plastik ve rekonstrüktif cerrahi ile yapıldı. Ortalama acil servis maliyeti 119,40±115,38 TL idi. Eğitim durumu azaldıkça kazanın maliyetinin anlamlı olarak arttığı saptandı. Sonuç: İş kazalarının ve kaza neticesinde oluşacak kayıpların azaltılabilmesi için koruyucu faktörlerin yanı sıra, yaralanmaya yatkınlık oluşturacak etmenlerin de sorgulanması ve kaydedilmesi gereklidi

    Penetrating trauma at forearm

    Get PDF
    Kas iskelet sistemi travmaları tek başına nadiren hayatı tehdit edici olurlar. Erken ve uygun tedavi yapıldığı takdirde ölüm ve sakat kalma riski azalır. Oniki yaşındaki erkek çocukta ilginç bir penetran travma sonrasında humerus distal 1/3 anterior yüzeyden girip proksimal radioulnar interosseoz membrandan geçerek posteriordan çıkan kapı kolunun yerinde yapılan doğru müdahale, penetran yaralanmaya sebep olan cismin oynatılmaması ve uygun transport tekniği ile oluşabilecek sekeli en aza indirmek mümkün olduğunu yazımızda anlattık.Muscle-skeleton system traumas are only, rarely, life-threatening. In the event that an early and suitable treatment is carried out, the risk of death and physical disability diminishes. In a 12 year-old boy, after a major penetrating trauma, by means of the proper treatment carried out on the spot of the unfamiliar body which penetrated in from the surface of humerus distal 1/3 anterior and left from the posterior, going past the proximal radioulnar interosseoz membrane, it has been possible not to move the body which causes penetrating injury and minimize the shape which is likely to form by proper transport type

    Penetrating trauma at forearm

    No full text
    Kas iskelet sistemi travmaları tek başına nadiren hayatı tehdit edici olurlar. Erken ve uygun tedavi yapıldığı takdirde ölüm ve sakat kalma riski azalır. Oniki yaşındaki erkek çocukta ilginç bir penetran travma sonrasında humerus distal 1/3 anterior yüzeyden girip proksimal radioulnar interosseoz membrandan geçerek posteriordan çıkan kapı kolunun yerinde yapılan doğru müdahale, penetran yaralanmaya sebep olan cismin oynatılmaması ve uygun transport tekniği ile oluşabilecek sekeli en aza indirmek mümkün olduğunu yazımızda anlattık.Muscle-skeleton system traumas are only, rarely, life-threatening. In the event that an early and suitable treatment is carried out, the risk of death and physical disability diminishes. In a 12 year-old boy, after a major penetrating trauma, by means of the proper treatment carried out on the spot of the unfamiliar body which penetrated in from the surface of humerus distal 1/3 anterior and left from the posterior, going past the proximal radioulnar interosseoz membrane, it has been possible not to move the body which causes penetrating injury and minimize the shape which is likely to form by proper transport type

    Epidemiological evaluation of children’s fractures encountered in emergency department of Suleyman Demirel University School of Medicine

    Get PDF
    Amaç: Çalışmamızda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine başvuran çocuk kırıklarının sıklık ve dağılımı incelendi. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya acil servisimize başvuran ve kırık tanısı konulan, 0-14 yaş arası 60 hasta alındı. Çocukluk çağı kırıklarını değerlendirmek için hazırlanan formlar dolduruldu. Olguların yaşı, cinsiyeti, kırığın tarihi ve saati, oluş yeri, oluş şekli ve tipi kaydedilerek çocuk kırıklarının sıklığı ve dağılımı belirlendi. Toplanan tüm veriler SPSS paket programı ile incelendi. Bulgular: Çalışma grubunun 41’i erkek(%68,3), 19’u kız (%31,7) idi. Ortalama yaş 8.57±3.6 bulundu. Kırıkların en fazla nisan ayında (n=12, %20) ve mevsim olarak da ilkbaharda (n:21, %35) meydana geldiği görüldü. Kırıkların meydana geldiği ortam olarak, en fazla sokak ortamında geçirilen travmaların kırıklara neden olduğu (%43.2, n: 38), kırıkların oluş şekline göre, en çok düşmenin etkili olduğu belirlendi (n:36, %40.9). Kırıklara uygulanan tedaviler açısından da, 41 kırığın (%68.3) konservatif, 19 kırığın (%31.7) cerrahi yöntemlerle tedavi edildiği görüldü. Sonuç:Ailelerin eğitimi, ve birtakım basit önlemlerle çocuk kazalarının ve yaralanmalarının önlenmesinde faydalı olabilecektir.Aim: We investigated the frequency and distribution of childhood fractures seen at the emergency service of Suleyman Demirel University School of Medicine, Isparta. Patients and Methods: This study included fractures of 60 children (age range 0 to 14years) who presented to our emergency department. . Patients were administered a questionnaire to collect datas and assess childhood fractures. Data forms including information about characteristics of the patients and fractures were filled in for each case. Age and sex of the patients, date and time of fractures, site, and type were recorded. All datas were analyzed by using SPSS statistics package. Results: Of the study group, 41 patients were males (68.3%) and 19 patients were females (31.7%). Mean age was 8.57±3.6 years. The season and month of the year that the fractures mostly occurred were spring (n:21, %35) and April (n=12, %20). Fractures occurred most frequently in streets (%43.2, n: 38) and falling (n:36, %40.9) in the mechanism of fractures. Treatment included conservative methods in %68.3 (n:41) and surgical methods in %31.7 (n:19). Conclusion: Education of parents and some basic prevention will be beneficial in preventing child accidents and injuries

    Acil servisimize bir yıl süreyle başvuran travma dışı erişkin karın ağrılı hastaların incelemesi

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada acil servisimize karın ağrısı ile başvuran hastaların sıklığının, yatırılarak tedavi edilenlerin oranının, karın ağrısına neden olan hastalık dağılımının, demografik özelliklerinin, morbidite, mortalitesinin belirlenmesi ve takiplerde elde edilen sonuçların değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Çalışmamızda 12 Mart 2012 ile 11 Mart 2013 tarihleri arasında acil servise başvuran 1080 hastanın demografik özellikleri, vital bulguları, fizik muayene bulguları, ağrı özellikleri, laboratuar tetkikleri, görüntüleme tetkikleri, kesin tanıları, konsultasyonları ve hastanın akıbeti bilgileri değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaşları incelendiğinde en genç hasta 18, en yaşlı hasta ise 97 yaşında idi. AS’e başvuran hastaların ortalama yaşı 41.9 olup, yaş dağılımının homojen olduğu görüldü. Hastalar cinsiyet açısından değerlendirildiğinde %39’unu kişi: 421 erkekler, %61’ini kişi: 659 kadınlar oluşturdu. Hastaların, karın ağrısı başladıktan sonra %12.9’u ilk 6 saatte, %42.4’ü 6-12 saat arasında, %44.7’si 12 saatten sonra acil servise başvurdukları tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızla acil servise başvuran travma dışı erişkin hastalarda anamnez ve fizik muayenenin önemi tekrar ortaya kondu. Anamnez ve fizik muayeneyi takiben lüzum halinde acil hekimine yardımcı olabilecek gerekli olan laboratuvar tetkikleri, görüntüleme yöntemleri ve konsultasyonlar süratle yapılıp hastanın kesin tanısı konup gerekli işlemlerin yapılmasının önemi ortaya çıkmıştır. Ayrıca karın ağrılı hastaların acil servise karın ağrısını takiben erken dönemde başvurmadığı tespit edilmiştir, bu konuda halkımızın bilgilendirilmesi ve bu konularda eğitim verilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu alanda daha geniş çaplı araştırmalara ihtiyaç vardı
    corecore