33 research outputs found

    Comparison of bioelectrical impedance and the other methods used for diagnosis of obesity

    Get PDF
    Several methods are being used for the diagnostic evaluation of obesity. Body mass index (BMI) is the most commonly used method. Various other methods such as waist circumference, waist/hip ratio and skinfold thickness measurements are also of use. Bioelectrical impedance is an easy and non-invasive method that provides a reliable estimate of total body fat and fat free mass. The purpose of this study was to make a comparative evaluation of these various methods. 140 patients (age: 41.8±11.8 yr) admitted to the hospital for obesity were included in the study. Body mass index, waist circumference, waist/hip ratio and skinfold thickness measurements at biceps, triceps and subscapular regions were evaluated. Body fat ratio and fat mass were measured with bioelectrical impedance. Mean body mass index was 35.5±5.4 kg/m . Sum of skinfold thickness of triceps and subscapular region was found to be increased in 116 patients (82.8%) and normal in 24 patients (17.1%). While the waist/hip ratio was found to be increased in 71 patients (50.7%); in 8 patients (5.7%) were within normal range, 22 patients (15.7%) showed increased risk and 107 patients (76.4%) had high risk according to weist circumference. Body fat ratio with bioelectric impedance was evaluated as normal in 8 patients (5.7%), borderline in 9 patients (6.4%) and high in 123 patients (87.9%). Body fat ratio with bioelectric impedance correlated with body mass index, waist circumference and skinfold thickness (p0.05). We conclude that body mass index and bioelectric impedance are important methods in the diagnosis of obesity, and the use of waist circumference in addition to these methods to evaluate the abdominal obesity may also be useful.Obezitenin değerlendirilmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. En yaygın kullanılan yöntem vücut kitle indeksidir, ayrıca, bel çevresi, bel/kalça oranı ve deri kıvrımı kalınlıkları ölçümü gibi çeşitli yöntemler de kullanılmaktadır. Biyoelektrik impedans yöntemi de uygulanması kolay, invaziv olmayan bir yöntemdir ve yağ kitlesi ve yağsız kitlenin değerlendirilmesini sağlar. Bu çalışmada obezite tanısında kullanılan yöntemlerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Kilo fazlalığı nedeniyle başvuran 140 hasta (ortalama yaş: 41.8±11.8 yıl) çalışmaya alındı. Hastaların vücut kitle indeksleri (VKı) hesaplandı, biseps, triseps ve skapula altı bölgelerinde deri kıvrımı kalınlıkları, bel ve kalça çevreleri ölçüldü, bel/kalça oranları hesaplandı. Biyoelektrik impedans yöntemi ile vücudun yağ oranı ve yağ kitlesi ölçüldü. Vücut kitle indeksi ortalama 35.5±5.4 kg/m bulundu.Triseps ve skapula altı ölçümlerinin toplamı 116 hastada (%82.8) artmış, 24 hastada (%17.1) normal bulundu. Bel/kalça oranı hastaların 71'inde (%50.7) artmış bulunurken, bel çevresi 8 hastada (%5.7) normal, 22 hastada (%15.7) artmış risk düzeyinde, 107 hastada ise (%76.4) yüksek risk düzeyinde bulundu. Biyoelektrik impedans yöntemi ile elde edilen vücut yağ oranı 8 hastada (%5.7) normal, 9 hastada (%6.4) sınırda yüksek ve 123 hastada (%87.9) yüksek bulundu. Biyoelektrik impedans ile yağ oranı ölçümü sonuçlarının VKı ile, bel çevresi ile ve deri kıvrımı kalınlıkları ile korele olduğu (p<0.001), bel kalça oranı ile ise korele olmadığı (p>0.05) saptandı. Çalışmada elde edilen veriler, vücut kitle indeksi ve biyoelektrik impedans yöntemlerinin obezite tanısında değerli olduğunu, abdominal obeziteyi değerlendirmek için de bel çevresi ölçümünün bu yöntemlerle birlikte kullanılmasının yararlı olacağını düşündürmektedir

    Tekli ve ikiz gebeliklerde glukoz toleransının karşılaştırılması

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.[Abstarct Not Available

    Milk and milk products consumption patterns of elderly consumers in Burdur province

    Get PDF
    Bu çalışma, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Zeliha Fulden Saraç'ın danışmanlığında Deniz Say Şahin tarafından hazırlanan "Burdur İlindeki 65 Yaş ve Üzeri Tüketicilerin Süt ve Süt Ürünleri Tüketim Alışkanlıkları" adlı yüksek lisans/doktora tezine dayanılarak hazırlanmıştırBu çalışma Burdur ili ve ilçelerinde ikamet eden 65 yaş ve üzerindeki tüketicilerin süt ve süt ürünleri tüketim alışkanlıklarını belirlemek amacı ile yapılmıştır. Gelir düzeyi düştükçe yaşlıların pastörize ve UHT süt tüketimleri ve süt ve süt ürünlerine yaptıkları harcamanın düştüğü ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak da anlamlı olduğu saptandı (p<0.001). Gelir gruplarına göre süt satın alınan yerlerin sıralaması yapıldığında da tercih edilen yerlerin farklılık gösterdiği ve bu farkın istatistiksel olarak da anlamlı olduğu (p<0.005) saptandı. Araştırmamıza katılan bireylerin tercihen en çok (%35.2) sütü sabah saatlerinde ve sonbahar ayında (%26.75) tükettikleri ve sütü en çok (%50.5) içme sütü olarak kullandıkları saptanmıştır. Tüketicilerin açık süt alırken en çok fiyatına (%27.02), sterilize süt alırken ise en çok son kullanma tarihine (%41.45) dikkat ettikleri görülmüştür. Tüm sonuçlar değerlendirildiğinde 65 yaş ve üzeri tüketicilerde gelir düzeyi düştükçe, fiyatı daha ucuz olan açık ürünlerin daha çok tercih edildiğini ve ürünün tadının da satın alırken fiyatı kadar etkili olduğunu saptadık. Bu yaş grubu tüketiciler için aroması ve besin içeriği daha özelleştirilmiş olan ürünlerin ve hatta 65 yaş ve üzerindeki bireylerin süt tüketimini artırmak için yapılacak özel indirimlerin tüketim alışkanlıklarını ve miktarlarını değiştirebileceği değerlendirilmiştir.The aim of this study was to determine the 65 aged and over consumers’ milk and milk products consumption who living in Burdur province and district. Pasteurized and UHT milk consumption and their spending on milk and milk products were decreased of the elderly people who have the lower income and the difference between groups were found to be statistically significant (p <0.001). The places where the milk was purchased, were different among income groups and the difference between groups were found to be statistically significant (p <0.005). The people who joined our research, they were mostly prefer using milk (35.2%) during the hours morning and fall months (26.75%) and they consume milk mostly (50.5%) drinking milk. The most consumers were found to be careful the price of fresh milk (27.02% ), while buying sterilized milk, they were pay attention the expiration date (41.45%). All results are evaluated over the 65 years and older consumers, the lower income level of people preferred cheaper and outdoor products and the taste of product as effective as the price while purchased it. According to us the production of aroma and nutrient content more customized products will increase the consuption and we believe that the consumption habits and quantity will increase when the special discount for the milk and milk products for this age grou

    Lipid Profile in the Elderly and Middle-Aged Patients with Type 2 Diabetes Mellitus in Relation with Gender

    No full text
    Objective: the aim of the present study was to determine the lipid profile in the elderly and middle-aged patients with Type 2 diabetes mellitus (DM) and its relation with gender. Material and Methods: A total of 592 patients with Type 2 DM aged ?60 years and 269 diabetic patients aged 200 mg/dL, low density lipoprotein-cholesterol (LDL-C) ?100 mg/dL, triglyceride (TG) ?150 mg/dL, and high density lipoproteincholesterol (HDL-C) 50 mg/dL (x2=6.64, p=0.01), and isolated low HDL-C (x2=2.91, p=0.05) for women were found to be different between the elderly and middle-aged patients. Conclusion: Hypertriglyceridemia with high LDL-C and isolated low HDL-C were more common in the elderly women than that in middle-aged women where isolated hypertriglyceridemia and combined high LDL-C with low HDL-C were higher in the elderly than the middle-aged for men.Amaç: Bu çalışmanın amacı, Tip 2 diabetes mellitus (DM)lu yaşlı ve orta yaşlı hastalarda lipid profilini ve cinsiyet ile ilişkisini belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Aralık 2012-Mart 2018 tarihleri arasında, iç hastalıkları polikliniğine başvuran hastalardan ilk başvurusu olan veya iki ay boyunca antihiperlipidemik tedaviye ara vermiş olan Tip 2 DM tanılı 592 yaşlı (?60 yaş) ve 269 orta yaşlı (200 mg/dL, düşük yoğunluklu lipoprotein-kolesterol [low density lipoprotein-cholesterol (LDL-C)] ?100 mg/dL, trigliserid (TG) ?150 mg/dL ve yüksek yoğunluklu lipoproteinkolesterol [high density lipoprotein-cholesterol (HDL-C) kadınlarda 50 mg/dL gibi kombine tip dislipidemi türü (x2=6,64, p=0,01) ile izole düşük HDL-C (x2=2,91, p=0,05) düzeyleri arasında anlamlı farklılık vardı. Sonuç: Yaşlı kadınlarda hipertrigliseridemi ile beraber yüksek LDL-C ve izole düşük HDL-C orta yaşlı kadınlarda daha sık görülür iken, yaşlı erkeklerde izole hipertrigliseridemi ile kombine yüksek LDL-C ve düşük HDL-C orta yaşlı erkeklerden daha sık bulundu
    corecore