197 research outputs found

    Hemşirelerin mesleki imaj algılarının belirlenmesi: Tanımlayıcı-kesitsel bir araştırma

    Get PDF
    Objective: The nursing image is built on a tripod of the public, nursing students, and nurses. Determining how each leg of this tripod perceives the nursing is crucial to improving the professional image. This study aimed to determine the nursing image perceptions among nurses at a private hospital group in Istanbul.Material-Method: This descriptive-cross-sectional study was carried out with 428 nurses at four private hospitals affiliated with a foundation university in Istanbul. Data were collected through a random sampling method using a self-administered questionnaire, including a personal information form, and The Image Scale for Nursing Profession. Data analysis was performed using descriptive statistics, Mann-Whitney U test, and Kruskal Wallis-H variance analysis. Results: Nurses generally perceived the nursing image as positive with a median score of 169 (160-177) out of 210. Nursing image for gender and professional status subscales was perceived more negatively than others, with median scores of 23 (19-28) and 19 (17-22), respectively. Nurses who were female (p=0.007), younger than 22 years (p=0.001), unwilling to re-choose nursing as a career (p=0.001), had professional experience less than a year (p=0.002), and worked more than 55 hours a week (p=0.000) perceived nursing image more negatively.Conclusion: The results of this study showed that nurses working at a private hospital group had positive perceptions of the nursing image at a high level, except in terms of gender and professional status. Reflecting a gender equality perspective on nursing management, employing only undergraduate nurses for nursing, and planning an effective work schedule are recommended.Amaç: Hemşirelik imajı, genel olarak toplum, hemşirelik öğrencileri ve hemşireler olmak üzere üçlü bir saç ayağı üzerine kurulmuştur. Her saç ayağının hemşireliği nasıl algıladığını belirlemek, mesleki imajı geliştirmek için oldukça önemlidir. Bu araştırmada, İstanbul’da özel bir hastane grubunda çalışan hemşirelerin hemşirelik imajı algılarını belirlemek amaçlanmıştır.Materyal-Metot: Tanımlayıcı- ilişki arayıcı araştırma, İstanbul’da özel bir vakıf üniversitesine bağlı dört hastanede çalışan 428 hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Kişisel Bilgi Formu ve Hemşirelik Mesleğine Yönelik İmaj Ölçeğini içeren öz bildirime dayalı bir anket aracılığıyla rasgele örnekleme yöntemi kullanılarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, Mann-Whitney U testi ve Kruskal Wallis-H varyans analizi kullanılmıştır. Bulgular: Hemşireler, 210 puan üzerinden 169 (160-177) medyan puanı ile genel olarak hemşirelik imajını olumlu olarak algılamıştır. Cinsiyet ve mesleki statü alt boyutlarına yönelik hemşirelik imajı, sırasıyla 23 (19-28) ve 19 (17-22) medyan puanları ile diğer alt boyutlara göre daha olumsuz algılanmıştır. Kadın (p=0,007), 22 yaşından genç (p=0,001), mesleki deneyim süresi bir yılın altında olan (p=0,002), haftada 55 saatten fazla çalışan (p=0,000) ve hemşireliği kariyer olarak tekrar seçmek için isteksiz olan (p=0,001) hemşirelerin, hemşirelik imajını daha olumsuz algıladıkları belirlenmiştir. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, özel bir hastane grubunda çalışan hemşirelerin, cinsiyet ve mesleki durum dışında, hemşirelik imajına ilişkin olumlu algılarının yüksek düzeyde olduğunu göstermiştir. Hemşirelik yönetimine toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının yansıtılması, hemşirelik için sadece lisans hemşirelerin istihdam edilmesi ve etkin bir çalışma takviminin planlanması önerilmektedir

    Kritik bakım hastaları ve bakım verenlerinin transfer anksiyetesi

    Get PDF
    Introduction: Family physicians play an important role for their critically ill patients and their caregivers. Both admission and discharge in the critical care units can cause anxiety in the patients and their family caregivers. The aim of the study was to investigate transfer anxiety in patients and their caregivers due to being transferred from the intensive care unit (ICU). Methods: This is a descriptive study that was carried out through interviewing patients and their caregivers who were hospitalized in the ICU and then transferred out due to the improvement of their general condition. The data was collected by using a Questionnaire Form and the StateTrait Anxiety Inventory (STAI). Results: A total of 170 individuals (85 patients and 85 family caregivers) were involved in the study. The patient’s anxiety scores were higher than their caregivers and the difference was statistically significant (p<0.001). The patients and their caregivers’ mean anxiety scale scores after the transfer were higher in comparison with the mean scores before the transfer(p<0.001). Conclusions: Transfer anxiety in patients and their caregivers due to being transferred from the ICU was confirmed. Healthcare professionals are encouraged to make the necessary adjustments to prevent transfer anxiety in critical care patients. In this process, involvement of family physicians of such patients is crucial.Giriş: Aile hekimleri, kritik hastaları ve onların bakım veren yakınları için önemli bir rol oynamaktadır. Kritik bakım ünitelerine hem kabul hem de taburculuk, hastalarda ve ailede kaygıya neden olabilir. Çalışmanın amacı, yoğun bakım ünitesinden (YBÜ) transfer edilmesinden dolayı hastalar ve bakım verenlerinde transfer kaygısını araştırmaktır. Yöntem: Bu araştırma, yoğun bakım ünitesine yatırılan ve daha sonra genel durumlarının iyileşmesi nedeniyle nakledilen hastalar ve bakım verenleriyle görüşülerek yapılan tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın verileri Anket Formu ve Durumluk Sürekli Kaygı Envanteri (STAI) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya toplam 170 kişi (85 hasta ve 85 aile üyesi) dahil edildi. Hasta anksiyete ölçeği skorları bakım veren aile üyelerinkinden daha yüksekti ve fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). Hasta ve bakım veren yakınlarının anksiyete ölçeği ortalama skorları transfer öncesine göre transfer sonrası daha yüksekti ve fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). Sonuç: Hasta ve yakınlarının transfer anksiyetesi deneyimledikleri onaylanmış oldu. Sağlık uzmanları, kritik bakım hastalarında transfer kaygısını önlemek için gerekli düzenlemeleri yapmaya teşvik edilmektedir. Bu süreçte, bu tür hastaların aile hekimlerinin müdahil olması çok önemlidi

    Effect of Expression-Based Group Counseling Through Art Activities on Adolescents' Self-Efficacy

    Get PDF
    The aim of this study was to examine the effect of expression-based group counseling through art activities on adolescents' self-efficacy. A total of 16 male students aged 14-15 years, 8 in the experimental group and 8 in the control group, participated in the study. A partially mixed simultaneous equal-status design, one of the mixed design models, was used in the study. In the quantitative dimension of the study, the Self-Efficacy Scale for Children was administered to collect data. In the qualitative dimension of the study, the researcher's observations were utilized. According to the results of the study, it was concluded that there was a significant difference between the pre-test and post-test scores of the experimental group in favor of the post-test and that there was a significant difference between the experimental and control groups. Therefore, expression-based group counseling can be considered to be effective in increasing adolescents' self-efficacy

    The relationship between nursing students' individual innovative behaviors and autonomy levels

    Get PDF
    Amaç: Geleceğin hemşirelerine sürekli değişen ve gelişen dünya düzeni içinde mesleğin varlığını koruyabilecek ve sürdürebilecek nitelikleri kazandırmak son derece önemlidir. Bu fikirden yola çıkılarak gerçekleştirilen çalışmada, hemşirelik öğrencilerinin bireysel yenilikçilik davranışları ile otonomi düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı-ilişki arayıcı nitelikteki çalışma, İstanbul’da bir vakıf üniversitesinin hemşirelik bölümünde öğrenim gören 283 öğrenci ile gerçekleştirildi. Bireysel Bilgi Formu, Bireysel Yenilikçilik Ölçeği ve Sosyotropi-Otonomi ölçeğinin alt boyutu Otonomi Ölçeği’nden oluşan anket formu ile veriler toplandı. Tanımlayıcı testler, Mann Whitney- U testi, Kruskal Wallis analizi ve Spearman korelasyon analizi kullanılarak veriler değerlendirildi. Bulgular: Öğrencilerin Bireysel Yenilikçilik Ölçeği’den aldıkları puan ortalamasının 65.26±8.66 ve Otonomi Ölçeğinden aldıkları puan ortalamasının 81.23±18.18 olduğu belirlendi. Öğrencilerin %36,4’ünün kuşkucu yenilikçi davranışı kategorisinde yer aldığı saptandı. Bireysel Yenilikçilik Ölçeği ile Otonomi Ölçeği arasında pozitif yönde zayıf ilişki saptandı (r=0.26; p<0.001). Yenilikçi kategorisinde bulunan öğrencilerin Otonomi Ölçeği’den aldıkları sıra ortalaması, diğer kategorilerdeki öğrencilerden ileri düzeyde anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0.001). Sonuç: Çalışmanın sonuçları, öğrencilerin bireysel yenilikçilik davranışları ve otonomi düzeylerinin orta düzeyde yüksek olduğunu, birbirleri arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu ve yenilikçi kategorisinde bulunan öğrencilerin otonomi düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Hemşirelik eğitim programlarının, öğrencilerin bireysel yenilikçilik davranışları ve otonomi düzeylerini geliştirecek yönde zenginleştirilmesi önerilmektedir.Objective: It is extremely important to provide qualifications that can protect and sustain the existence of profession to the nurses of the future in constantly changing and developing world order. From this point of view, the study was conducted to determine the relationship between individual innovative behavior and autonomy levels. Methods: The descriptive-correlational study was carried out with 283 students studying in nursing department of a Foundation University in Istanbul. The data was collected with the questionnaire form consisted of Individual Information Form, Individual Innovative Scale and the autonomy sub dimension of Sociotropy-Autonomy Scale. The data was evaluated with using descriptive tests, Mann Whitney-U testi, Kruskal Wallis analysis and Spearman correlation analysis. Results: It was determined that the mean score of the students from Individual Innovative Scale was 65,26±8,66 and Autonomy Scale was 81,23±18,18. %36,4 were in the category of late majority innovative behavior. It was determined that there was weak and significant positive correlation between Individual Innovative Behavior and Autonomy Scale (r=0,26; p<0,001). The mean rank of the students in the innovative category was significantly higher at advanced level than the students of other categories (p<0,001). Conclusion: The results of study shows that the individual innovative behavior and autonomy levels of the students were moderately high, there was a positive relationship between the two and the autonomy levels of students in the innovative category was higher. It is suggested that nursing curriculum should be enriched in the way that students develop individual innovative behaviors and autonomy levels

    Helal Kesim

    Get PDF
    ÖzetDengeli ve sağlıklı beslenme temel insanhakkıdır. Helal beslenme ise inanç hak ve özgürlüğünün temelini oluştrmaktadır.İnsanoğlu hayatını veya yaşam şeklini kendi inanç sistemi ve dini vecibelerineuygun bir şekle getirmek ister. Helal gıdalar İslamî beslenme kurallarına göreizin verilen gıdalardır. Kur‘an ve hadisler ile belirlenen kurallara görehazırlanması gerekmekte olup hijyenik koşullarda üretilmiş olmalıdır. Et,vücudun besin ihtiyacını karşılamak üzere tüketilen gıda maddelerinden biridir.İnsanlar, et elde etmek amacıyla hayvanlardan yararlanmaktadır. Bu sebeple çokeski zamanlardan beri  evcil hayvanlarkesilerek; yabani hayvanlar ise avlanarak etinden yararlanılmaktadır.Canlıların öldürülmesini uygun görmemelerinden ötürü bazı dinler ve felsefiakımlar et yemeyi yasaklamışlardır. İslam Dininde ise, bazı sınırlamalardışında et ve diğer hayvansal gıdaların tüketilmesine izin verilmiştir.Kur’an’a göre yasaklı gıdalar yalnızca domuz eti, akmış kan, Allah’tan başkasıadına kesilen hayvanlar ve ölmüş hayvan etidir. Kesilmeden ölmüş bir hayvanınetinin yasaklanmış olmasından ötürü hayvan kesimi için gerekli kurallar, herzaman için önemli fıkhî konulardan biri olmuştur. Müslümanlar ve özellikle degayr-i Müslimlerin hâkimiyeti altında bulunan ülkelerde yaşayan Müslümanlarhelal gıda ihtiyacı içindedirler ve Amerika ile Malezya ve Endonezya‘dabaşlayan konuyla ilgili kurumlaşmalar, Avrupa‘da uyanmaya başlamış vegloballeşme sebebiyle bütün Müslüman ülkelerde de ihtiyaç haline gelmiştir.Maalesef dünyanın her yerinde Müslüman birisi gıda talebinde bulunduğu zamanacaba helal mi haram mı endişesini taşımaya başlamıştır.Helalkesim ve helal et meselesi helal gıda meselesinin temelinioluşturmaktadır.  Çünkü dünya çapındahelal et ve yan ürünleri ticaretinin değeri çok büyüktür. Bu çalışmada helalkesim ve helal et hakkında detaylı bilgi verilecektir.Anahtarkelimeler: Helal,kesim, helal et

    Determining the attitudes of nurses working in a private hospital group towards the employment of internationally educated nurses

    Get PDF
    Amaç: Bu araştırmada, özel bir hastane grubunda çalışan hemşirelerin uluslararası eğitimli hemşire istihdamına yönelik tutumlarını belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı- kesitsel nitelikteki araştırma, İstanbul’da bir vakıf üniversitesine bağlı dört özel hastanede çalışan 544 hemşirenin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Veriler, kişisel bilgi formu, uluslararası eğitimli hemşire istihdamına yönelik görüş formu ve “Yabancı Hemşire İstihdamına Yönelik Tutum Ölçeğini” içeren öz bildirime dayalı bir anket formu ile toplanmıştır. Veriler, tanımlayıcı istatistikler, Mann-Whitney U testi ve Kruskal Wallis-H varyans analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Hemşirelerin, uluslararası eğitimli hemşire istihdamına yönelik tutumları, 125 üzerinden 61,3 (46,2-73,1) medyan puanı ile düşük düzeyde bulunmuştur. Hemşirelerin, mesleğe ve topluma uyum alt boyutunda 20,4 (14,8-25,2) medyan puanı ile en olumsuz tutuma sahip oldukları görülmüştür. Mesleki deneyim süresi 10 yıl ve üzerinde olan (p=,024), yönetici olarak çalışan (p=,019) ve olumsuz görüş bildiren (p=,000) hemşirelerin, uluslararası eğitimli hemşire istihdamına yönelik tutumları anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Sonuç: Araştırmanın sonuçları; özel bir hastane grubunda çalışan hemşirelerin, uluslararası eğitimli hemşire istihdamını desteklemediklerini ve başta mesleğe ve topluma uyum olmak üzere olumsuz tutuma sahip olduklarını göstermektedir. Politika yapıcılar, yöneticiler ve eğitimciler, uluslararası eğitimli hemşirelerin mesleki ve sosyal uyumlarını kolaylaştıran ve olumlu çalışma ortamları için zorlayıcı faktörleri en aza indirgeyen stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir.Aim: This study aimed to determine nurses’ attitudes working in a private hospital group towards the employment of internationally educated nurses. Method: The descriptive, cross-sectional study was conducted with 544 nurses working in four private hospitals affiliated with a foundation university in Istanbul. A self-administered questionnaire was used to collect data, including a personal information form, an opinion form on the employment of internationally educated nurses, and the Attitude Scale towards the Employment of Internationally Educated Nurses. Data were analysed using descriptive tests, Mann-Whitney U test, and Kruskal Wallis-H variance analysis. Results: Attitudes towards the employment of internationally educated nurses were low, with a median score of 61.3 (46.2-73.1) out of 125. The attitudes of nurses in the adaptation to the profession and society sub-dimension were lower than the other subdimensions with a median score of 20.4 (14.8-25.2). The attitudes towards the employment of internationally educated nurses were significantly lower among nurses with a professional experience of 10 years or more (p=.024), working as managers (p=.019), and being non-supportive about employment (p=.000). Conclusion: The findings indicated that nurses working in a private hospital group were non-supportive of the employment of internationally educated nurses and had negative attitudes, especially in the adaptation to the profession and society. Policymakers, managers, and educators should develop strategies that maximise facilitating the professional and social adaptation of internationally educated nurses and minimise challenging factors for positive working environments

    Rn-18, Hiv-1 Vif-Apobec3g İnhibitörünün Karakterizasyonu Ve Dft Yöntemiyle Moleküler Modellenmesi

    Get PDF
    RN-18, HIV-1 Vif-APOBEC3G eksen inhibitör çalışmalarında yapı-aktivite ilişkisini ve optimizasyonunu tarif etmekte kullanılır. RN-18 halkasının C, B halkası, A halkasının, köprü A-B ve köprü B-C hedefli modifikasyonlarının benzeri (4g ve 4i) ve geliştirilmiş 5, 8b ve 11 ile yeni inhibitörleri oluşturan çok önemli yapısal özelliklerini belirlemek için faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. RN-18 analogları, iki etkili suda çözünür, aynı zamanda 17 ve 19’ların sonucunda ortaya çıkmıştir ve bu bileşik 19 ile farmakolojik çalışmaların sonuçlarını açıklamıştır. Bu çalışmada ise bulgular sonucunda hedef RN-18 protein ve analoglarının tanımlanması için daha etkili inhibitörler geliştirilmiştir. Sentez sırasında etkili olan yeni inhibitorleri geliştirmek için yapısal temel anlama üzerinde durulmuştur. Böylece A3G katalitik alanı yapısı önermek için RN-18 proteinden yola çıkılıp bir homoloji modelleme yaklaşımı yapılarak, HIV-1 viral enfeksiyon faktörlerine karşı küçük molekül inhibitörlerinin keşifleri geliştirilmiştir. Kuantum mekaniksel hesaplar gaz fazında yoğunluk fonksiyoneli teorisi DFT/B3LYP/631G* yöntemiyle yapılmıştır ve her molekülün optimum geometrik parametreleri termodinamik ve elektronik özellikleri hesaplanmıştır. Kemoterapilerde özellikle, HIV-1 ters transkriptaz proteaz ve HIV-1 proteini hedef inhibisyonunda, kazanılmış bağışıklık eksikliği sendromu (AIDS) hastaların hayatlarını uzatmak için yardımcı olmuştur. HIV-1 replikasyonunun yüksek oranda ortaya çıkması, Anti-HIV’in kemoterapi alanında ilaca direnç gösteren türleri ortaya çıkartmıştır. HIV-1 (MDR) ilacı HIV-1 MDR mutantlarına önemli ölçüde karşı direnç sağlamıştır. Sonuç olarak, sonuçlar VIF-APOBEC3G etkileşimi hedefleyen molekülleri optimize etmek ve yeni anti HIV ilaçların gelişiminde yol göstermek için kullanılabilir. Bu çalışma bilim açısından önemli bir yer edinecektir

    Removal of Cr, Ni and Co in the water of chromium mining areas by using Lemna gibba L. and Lemna minor L.

    Get PDF
    This study investigated the use of Lemna gibba and Lemna minor plant species to absorb Cr, Ni and Co from Alacakaya mining area water. Lemna gibba and L. minor were separately placed to feed into two reactors. Water and plant samples were collected for eight consecutive days, and the pH, electric conductivity and temperature of the water were measured. The plants were washed, dried and burned at 3008C for 24 h in a drying oven. The samples were then analysed by ICP-MS (inductively coupled plasma mass spectroscopy) for concentrations of Cr, Ni and Co, which were 1.2, 0.9 and 0.5 lg L21 respectively. On Day 8, the determined uptake of L. gibba and L. minor were: 196 and 398% for Cr; 307 and 1473% for Ni; and 166 and 223% for Co respectively. Lemna gibba and L. minor were thus effective in absorbing Cr, Ni and Co from mining water

    Üniversite Öğrencilerinin Cinsel Mitler/Cinsel Saldırı Mitlerine İlişkin Tutumları ve Görüşleri

    Get PDF
    Amaç: Çalışma, bir vakıf üniversitesinde okuyan üniversite öğrencilerinin cinsel mitler/cinsel saldırı mitlerine ilişkin görüş ve tutumlarını araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Mühendislik-mimarlık fakültesi, fen-edebiyat fakültesi ve sağlık bilimleri yüksekokulu (SBYO) hemşirelik bölümünde eğitim gören 140 öğrenci örneklemi oluşturmuştur. Veri toplama araçları iki bölümden oluşmakta olup birinci bölümde sosyodemografik özellikler ve cinsellik ile ilgili sorular; ikinci bölümde araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda oluşturulan cinsel mitler ve cinsel saldırı mitleri ile ilgili 15 mit bulunmaktadır. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 21,98±1,70 olup %48,6’sı (n=68) kadın, %51,4’ü erkektir. %32,1’i (n=45) SBYO hemşirelik bölümünde, %25,7’si (n=36) mühendislik-mimarlık fakültesindeki bölümlerde, %42,1’i (n=59) fen-edebiyat fakültesindeki bölümlerde eğitim almaktadır. Öğrencilerin en fazla iletişim araçlarından (%44,2) cinsellik ile ilgili bilgileri aldıkları, %48,6’sının (n=68) evlenmeden önceki cinsel ilişki hakkındaki düşüncesinin olumsuz olduğu görüldü. Erkeklerin, hemşirelik bölümü ve mühendislik-mimarlık fakültesi öğrencilerinin ve evlenmeden önce cinsel ilişki hakkında olumsuz görüşü olanların bazı cinsel mit/cinsel saldırı mitlerine anlamlı düzeyde daha çok katıldıkları sonucuna ulaşıldı. Sonuç: Üniversite öğrencileri arasında düşük oranda da olsa söz konusu mitleri doğru kabul edenler bulunmaktadır. Bu durum, toplumsal cinsiyet rolleri, kısıtlayıcı kültürel normlar ve eğitim sisteminde cinsel saldırı ve cinsellikle ilgili eğitim ve bilgilendirmelerin yetersizliğinden kaynaklanabilir. Eğitim ve öğretim sisteminin şekillendirilmesi, üniversite öğrencilerine cinsel mitler ve cinsel saldırı mitleri ile ilgili farkındalık kazandırarak öğrencilerin doğru bilgileri edinmesine ve içselleştirmesine fayda sağlayacaktır

    Transfer anxiety in critical care patients and their caregivers

    Get PDF
    Introduction: Both admission and discharge in the critical care units can cause anxiety in the patients and their family caregivers. Coordination and integration of primary and secondary healthcare is important for those individuals. The aim of the study was to investigate the transfer anxiety in patients and their caregivers due to being transferred from the intensive care unit (ICU).Methods: This is a descriptive study that was carried out through interviewing with the patients and their caregivers who were hospitalized in the ICU and then transferred out due to the improvement of their general condition. The data of the study were carried out by using a Questionnaire Form and the State-Trait Anxiety Inventory (STAI).Results: A total of 170 individuals (85 patients and 85 family caregivers) were involved in the study. The patient’s anxiety scores were higher than their caregivers and the difference was statistically significant (p lt;0.001). The patients and their caregivers’ mean anxiety scale scores after the transfer were higher in comparison with the mean scores before the transfer and the difference was statistically significant (p lt;0.001). Conclusions: Patients and their caregivers experience transfer anxiety due to being transferred from the ICU. Therefore, healthcare professionals are encouraged to make the necessary adjustments to prevent transfer anxiety. In this process, the involvement of primary healthcare professionals, in particular family physicians and nurses, who know them closely is crucial
    corecore