Common ground and positioning in teacher-student interactions: Second language socialization in EFL classrooms

This study aims to present how intercultural and intracultural communication unfolds in EFL classrooms with NNESTs and NESTs who constantly negotiate common ground and positionings with their students. Three NEST and three NNEST teaching partners were observed and audio recorded during the first and fifth weeks of a new course they taught in turns. Data were transcribed and analyzed through conversation analysis using Kecskes and Zhang’s socio-cognitive approach to common ground (Kecskes, István & Fenghui Zhang. 2009. Activating, seeking, and creating common ground. A socio-cognitive approach. Pragmatics and Cognition 17(2). 331–355) and Davies and Harré’s positioning theory (Davies, Bronwyn and Rom Harré. 1990. Positioning: The discursive production of selves. Journal for the Theory of Social Behaviour 20(1). 43–63). The findings revealed several differences in the ways NESTs and NNESTs established common ground and positioned themselves in their social interactions. NESTs’ lack of shared background with their students positioned them as outsiders in a foreign country and enabled them to establish more core common ground (i.e., building new common knowledge between themselves and their students). NNESTs maintained the already existing core common ground with their students (i.e., activating the common knowledge they shared with their students) while positioning themselves as insiders. NESTs’ difference-driven, cultural mediator approach to common ground helped them create meaningful contexts for language socialization through which students not only learned the target language but also the culture. On the other hand, NNESTs adopted a commonality-driven, insider approach that was transmission-of-knowledge oriented, focusing on accomplishing a pedagogical goal rather than language socialization

Primary Ewing’s Sarcoma of the Nasal Cavity: A Rare Case Report

Primitive neuroectodermal tumor/Ewing’s sarcoma (EWS) is a very rare tumor in the nasal cavity. It can be easily confused with sinusitis, polyps and other diseases. The most common symptoms are nasal congestion, epistaxis, olfactory disorders and facial pain. In our case, there was a huge tumor developed in the left nasal cavity and invaded orbita detected in physical examination. The diagnosis was EWS and the patient was given chemotherapy and radiotherapy. A rare nasal cavity tumor, EWS, is presented in this paper

NÖROŞİRÜRJİ HASTALARININ AMELİYAT ÖNCESİ ANKSİYETE DÜZEYLERİ

Amaç: Bu çalışmanın amacı nöroşirürji kliniğinde yatan hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeylerini ve etkileyen faktörleri incelemektir. Yöntem: Çalışma bir üniversite hastanesinin nöroşirürji kliniğinde yatan 100 hasta ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında; demografik verileri içeren Bilgi Formu, Durumluk Anksiyete, Sürekli Anksiyete Ölçeği kullanıldı. Bilgi Formunda hastanın yaşı cinsiyeti, eğitim düzeyi, yerleşim yeri, gelir düzeyi, daha önce ameliyat olam durumları sorgulandı. Verilerin değerlendirilmesinde; yüzdelik dağılımlar, t testi, Kruskall-Wallis, Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların durumluk anksiyete puan ortalamasının 41.65±5.70(32-55), sürekli anksiyete puan ortalamasının 53.20±6.72(42-67) olduğu saptanmıştır. Durumluk-Sürekli anksiyete puan ortalamalarının erkeklerde kadınlara göre daha yüksek olduğu (54.06±6.26, 52.34±7.11) bulunmuştur. Aynı zamanda çalışmamızda Durumluk-Sürekli anksiyete puanları daha önce ameliyat olan hastalarda daha yüksek bulunmuş (41.72±5.86, 54.22±6.51) ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (t=-68,993 p=.000, t=-75817 p=.000). Sonuçlar: Hastaların Durumluk-Sürekli anksiyete puanları erkeklerde ve daha önce ameliyat olan hastalarda daha yüksek olarak saptanmış ve istatistiksel olarak da anlamlı bir fark bulunmuştur.Preoperative anxiety levels of neurosurgical patients Aim: The objective of this study was to evaluate preoperative anxiety levels of neurosurgery and related factors of patients at the clinic. Methods: The study was conducted in the university hospital neurosurgery clinic with 100 patients. Data were gathered using an Interview Form and State Trait Anxiety Inventory. All patients asked to fill structured questionnare which includes age, gender, education level, settlement place out of patients, income rate, the previos history of any operation. Evaluation of the data; frequency distribution, t-test, Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U test was used. Results: The mean score of patients' state anxiety 41.65 ± 5.70 (32-55), the average trait anxiety score 53.20 ± 6.72 (42-67) were found. State Trait Anxiety scores on average were higher in men than in women (54.06 ± 6.26, 52.34 ± 7.11) was found. At the same time our study State Trait Anxiety scores were significantly higher in patients with previous surgery (41.72 ± 5.86, 54.22 ± 6:51) and was found to be statistically significant (t = -68.993 p = .000, t = -75 817 P = .000). Conclusions: Patients State Trait Anxiety scores in men and previously it found to be higher in patients who had surgery and was found to be statistically significant differenc

Preoperative anxiety levels of neurosurgical patients

Amaç: Bu çalışmanın amacı nöroşirürji kliniğinde yatan hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeylerini ve etkileyen faktörleri incelemektir. Yöntem: Çalışma bir üniversite hastanesinin nöroşirürji kliniğinde yatan 100 hasta ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında; demografik verileri içeren Bilgi Formu, Durumluk Anksiyete, Sürekli Anksiyete Ölçeği kullanıldı. Bilgi Formunda hastanın yaşı cinsiyeti, eğitim düzeyi, yerleşim yeri, gelir düzeyi, daha önce ameliyat olam durumları sorgulandı. Verilerin değerlendirilmesinde; yüzdelik dağılımlar, t testi, Kruskall-Wallis, Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların durumluk anksiyete puan ortalamasının 41.65±5.70, sürekli anksiyete puan ortalamasının 53.20±6.72 olduğu saptanmıştır. Durumluk-Sürekli anksiyete puan ortalamalarının erkeklerde kadınlara göre daha yüksek olduğu (54.06±6.26, 52.34±7.11) bulunmuştur. Aynı zamanda çalışmamızda Durumluk-Sürekli anksiyete puanları daha önce ameliyat olan hastalarda daha yüksek bulunmuş (41.72±5.86, 54.22±6.51) ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (t=-68,993 p=.000, t=-75817 p=.000). Sonuçlar: Hastaların Durumluk-Sürekli anksiyete puanları erkeklerde ve daha önce ameliyat olan hastalarda daha yüksek olarak saptanmış ve istatistiksel olarak da anlamlı bir fark bulunmuştur.Aim: The objective of this study was to evaluate preoperative anxiety levels of neurosurgery and related factors of patients at the clinic. Methods: The study was conducted in the university hospital neurosurgery clinic with 100 patients. Data were gathered using an Interview Form and State Trait Anxiety Inventory. All patients asked to fill structured questionnare which includes age, gender, education level, settlement place out of patients, income rate, the previos history of any operation. Evaluation of the data; frequency distribution, t-test, Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U test was used. Results: The mean score of patients' state anxiety 41.65 ± 5.70 , the average trait anxiety score 53.20 ± 6.72 were found. State Trait Anxiety scores on average were higher in men than in women (54.06 ± 6.26, 52.34 ± 7.11) was found. At the same time our study State Trait Anxiety scores were significantly higher in patients with previous surgery (41.72 ± 5.86, 54.22 ± 6:51) and was found to be statistically significant (t = -68.993 p = .000, t = -75 817 P = .000). Conclusions: Patients State Trait Anxiety scores in men and previously it found to be higher in patients who had surgery and was found to be statistically significant difference

YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDEN KLİNİĞE NAKLEDİLEN HASTALARIN YOĞUN BAKIM DENEYİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Amaç: Bu çalışma, yoğun bakım (YBÜ) ünitesinden kliniklere nakledilen hastaların yoğun bakım deneyimlerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırma, bir üniversite hastanesinin YBÜ’lerinde en az 1 gün yattıktan sonra kliniğe nakledilen 113 hasta ile yürütülmüştür. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve Yoğun Bakım Deneyim Ölçeği (YBDÖ)’i kullanılarak toplanmıştır. YBDÖ’nin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Demir ve arkadaşları tarafından 2009 yılında yapılmıştır. Toplam 19 maddeden oluşan, 5’li kategorili likert tipli bir ölçektir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, yapılan değerlendirmede ölçek puanları normal dağılım göstermediği için Mann Whitney U ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 54.3±14,6 (18-88), % 54’ü erkek, %86.7’si evli olup, %54’ü genel cerrahi kliniklerine nakledilmiştir. Hastaların YBDÖ’nden aldıkları toplam puanortalaması 58.24±9.4 (31-81) olarak saptanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarından alınan puan ortalamaları;“YBÜ’de iken Çevrenin Farkında Olmaʺ alt boyutundan 18.46±3.1 (10-26); ʺYBÜ’de Yaşanan Kötümser Deneyimlerʺ alt boyutundan 14.55±3.8 (4-26); ʺYBÜ’de Yaşanan Deneyimlerin Hatırlanmasıʺ alt boyutundan 11.28±2.7 (6-20); ʺYBÜ’de Alınan Bakımdan Memnuniyetʺ alt boyutundan 13.95±4.6 (5-25) olarak belirlenmiştir. Hastaların gelir durumlarına göre YBDÖ toplam puanları, kötümser deneyimler alt boyutu puanları ve bakımdan memnuniyet alt boyutu puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç: Araştırma sonucunda, YBÜ’de yatan hastaların genel olarak farkındalık düzeyleri ve bakımla ilgili memnuniyetlerinin orta düzeyde ve YBÜ’de yaşadıkları deneyimlerin ise olumlu yönde olduğu saptanmıştır

Yoğun Bakım Ünitesinden Kliniğe Nakledilen Hastaların Yoğun Bakım Deneyimlerinin Değerlendirilmesi

Arslan Sevban, Deniz Sevgi, Taylan Seçil, Erden Sevilay, Gezer Derya (2016) Yoğun Bakım Ünitesinden Kliniğe Nakledilen Hastaların Yoğun Bakım Deneyimlerinin Değerlendirilmesi, 3. Doğu Akdeniz Hemşirelik Kongresi, Adana, TURKEY, (Sözel Bildiri