8 research outputs found

    Nötral baş pozisyonunda karotis arter palpasyonu yardımıyla internal jugular ven kanülasyonunun başarı oranı

    Get PDF
    Amaç: İnternal jugular ven İJV kanülasyonu bazı klinik durumlarda baş nötral pozisyonda tutularak yapılmalıdır. Ancak bu pozisyonda hangi anatomik işaretleme noktasının kullanılması gerektiği açık değildir. Bu çalışmanın amacı baş nötral pozisyonda iken karotis arter KA palpasyonu kullanılarak yapılan sağ İJV kanülasyonunun başarı oranlarını araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Bu prospektif randomize çalışma iki aşamada dizayn edildi. Birinci aşama: Birbirini takip eden 30 servikal bilgisayarlı tomografi görüntüsü çalışma öncesi sağ İJV ve KA arasındaki ilişkiyi belirlemek için incelendi. İkinci aşama: Sağ İJV kanülasyonu yapılması planlanan toplam 150 hasta çalışmaya alındı. Hastaların başı nötral pozisyonda tutuldu. Genel anestezi altında trendelenburg pozisyonu ve soluk sonu pozitif basınç uygulandı. Sağ İJV kanülasyonu 10 farklı klinisyen tarafından KA palpasyonu işaret noktası alınarak, iğneye medial yada laterale açı verilmeksizin uygulandı. Öncelikli hedefimiz iğne ile ilk üç girişimde sağ İJV ulaşabilme başarı oranlarının belirlenmesi idi. Bulgular: İğnenin toplam üç girişimde sağ İJV’ye ulaşma oranı %96,7 idi. Klinisyenler arasında başarı oranları açısından istatistiksel fark yoktu. Hastaların hiçbirinde KA delinmedi. Sonuç: Başın nötral pozisyonda tutulduğu hastalarda sağ İJV kanülasyonu için yüksek başarı oranlarından dolayı KA işaret noktası olarak etkili bir şekilde kullanılabili

    Yenidoğan pnömotorakslarının değerlendirilmesi

    No full text
    Göğüs duvarının iç yüzeyini ve akciğerin dış yüzeyini saran pariyetal veya viseral plevranın bütünlüğünün bozulması sonucu, plevral alana hava girmesi ile pnömotoraks oluşur. Çocuklarda pnömotoraks gibi hava kaçağı sendromlarının en sık görüldüğü dönem yenidoğan dönemidir. Çalışmalar ilk günlerde özellikle ilk 48 saatin pnömotoraks gelişmesi açısından en tehlikeli dönem olduğunu göstermiştir. Pnömotorakslı hastaların çoğunda altta yatan bir akciğer patolojisi olduğu, incelendiğinde yüksek ventilasyon oranı ile pnömotoraks arasında yakın ilişki olduğu bilinmektedir. Erkek çocuklarda, prematür bebeklerde, AC hastalığı olan, RDS'li, mekonyum aspirasyon sendromu olan CPAP ve mekanik ventilasyon alanlarda, böbrek anomalisi olanlarda daha sıklıkla pnömotoraks görülebilir. Tek taraflı pnömotoraksın üçte ikisi sağ tarafta görülmekte ve vakalarının %15-25'i çift taraflı olarak karşımıza çıkmaktadır. Nadir karşılaşılan bu patoloji zamanında teşhis ve tedavi edilmez ise mortalite ve morbiditesi yüksektir. Pnömotoraksın kesin tanısı akciğer grafileri ile konur. Yoğun bakımda sırtüstü yatmakta olan bebekte hava, retrosternal bölgede toplanacağı için, bebeğin pozisyonunu bozmadan lateral çekilecek akciğer grafisi ile tanı konulabilir. Acil durumlarda ve radyolojik tetkikin geciktiği hallerde, kuvvetli bir fiberoptik ışık kaynağı kullanılarak transilluminasyon yapılabilir. Pnömotoraks olan tarafta aydınlanma daha fazla olurken, normal olan taraf karanlık olarak görülür. Bu yöntemle tanı konan vakalarda, radyolojik incelemeyi beklemeksizin derhal dekompresyon yapılması hayat kurtarıcıdır. Asemptomatik pnömotorakslıların tedavi edilmesine gerek yoktur. Hafif semptomları olan term bebekte ise %100 oksijen verilerek alveol dışındaki havanın 38absorbsiyonuna çalışılır (azot yıkama tekniği). Pnömotoraksın kesin tedavisi göğüs tüpü yardımı ile sualtı drenajı yapılmasıdır. Göğüs tüpü, lokal anestezi altında, ön koltukaltı çizgisinin hemen yanında altıncı interkostal aralıktan konur. Biz bu çalışmamızda Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde, Göğüs Cerrahisi ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinin, yenidoğan yoğun bakım ünitesinde ortak olarak takip edilen pnömotorakslı olguları genel olarak bir değerlendirmeye tabi tuttuk. Fakültemizde takip ve tedavi edilen yenidoğan pnömotorakslı olgularda, etiyoloji, klinik, prognoz ve tedavi olarak literatür bilgileri ile paralellik gösterdiğini tespit ettik.Pneumothorax is formed by entering air into pleural area as a result of the damage in integrity of parietal or visceral pleura which encircles the interior surface of the breast wall and the exterior surface of the lungs. The most prevalent period of air escape syndromes in children such as pneumothorax is newly-born period. Researches have shown that particularly the first 48 hours is the most dangerous period in terms of developing pneumothorax. It is known that in most patients with pneumothorax there is an underlying cause of lung pathology and, when examined, there is a close relation between high ventilation level and pneumothorax. Pneumothorax is most likely to be seen in boys, premature- babies, patients having AC disease, those who have taken CPAP and mechanic ventilation having mekonium aspiration syndrome with RDS and those having kidney anomaly. The two-third (2/3) of one-sided pneumothorax is seen on the right side and the %15-25 of cases we confront is two-sided. Unless this rarely seen pathology is diagnosed and cured on time, its mortality and morbidity will be high. The exact diagnose of pneumothorax is explained by lung graphics. As air in a baby staying up back position in intensive care unit will be gathered in retrosternal region, a diagnosis can be put by getting a lateral lung graphic without changing the baby's position. In case of emergency and the delay of radiological examination, transillumination can be performed by using a powerful fiber optic light source. In the cases to whom these method is employed, performing immediate decompression without waiting radiological examination is life saving. It is not necessary to treat patients with pneumothorax. However, in term babies having mild symptoms, the absorption of air outside the alveoli (the technique of azoth washing) is tried by giving %100 oxygen. The exact treatment of pneumothorax is to perform underwater drainage with the help of breast tube. Breast tube is placed through the sixth intercostal which is under local anesthesia, next to the front axilla line. 40In this study, we generally evaluated the commonly followed cases of pneumothorax in new- born intensive care unit in Selçuk University Meram Medicine Faculty, Breast Surgery and Child Health and Diseases Clinic. We found out that in the new-born pneumothorax followed and treated in our faculty, etiology, clinic, prognosis and literature knowledge as treatment were parallel to each other

    Hiperhidrozis tedavisi

    No full text
    Hiperhidrozis, patolojik kabul edilebilecek kadar ciddi, lokalize veya genel, aşırı terleme ile karakterize bir durumdur. Bu durum ha- yatın sosyal ve mesleki kalitesi üzerinde olumsuz etki eden önemli bir stres kaynağı olabilir. Eller, koltuk altı, ayaklar ve yüzü etkileyen primer hiperhidrozisin tedavisi hakkında tartışmalar mevcuttur. Cerrahi olmayan tedavi, topikal ilaçlar, iyontoforez ve sistemik anti- kolinerjikleri içerir. Son zamanlarda, intradermal botulinum toksini kullanımı popülarite kazanmıştır. Günümüzde, torasik sempatik cerrahi uygulaması primer hiperhidrozisli hastalar için altın standarttı

    Konjenital Lobar Amfizemi Taklit Eden Konjenital Segmenter Amfizem Olgusu

    No full text
    Konjenital lobar amfizem, akciğerin etkilenen lobunun aşırı distansiyonu ve hava hapsi ile karakterize, infantil respiratuar distres sendromunun nadir görülen nedenlerinden biridir. Operasyon öncesi akciğer radyografisi ve akciğer bilgisayarlı tomografisi ile kon- jenital lobar amfizem tanısı konan ancak operasyon sırasında segmenter düzeyde tutulum tespit edildiği için segmenter rezeksiyon yapılan ve başarılı sonuç alınan bir olgumuzu sunuyoru

    Pretreatment with carnosol in lung ischemia reperfusion-induced renal injury

    No full text
    Amaç: Bu deneysel çalışmada, akciğer iskemi/reperfüzyonu (İ/R) ile indüklenen böbrek hasarı üzerine karnosolun koruyucu etkisi araştırıldı.Çalışma planı: Yirmi dört Yeni Zelanda beyaz tavşanı üç gruba randomize edildi. Grup IR; akciğer İ/R grubu (60 dk. iskemi-60 dakika reperfüzyon), grup CIR; akciğer İ/R'si öncesi karnasol bolus enjeksiyonu ve grup S; plasebo grubu (pulmoner hilus klemplenmedi). Böbrek dokusu miyeloperoksidaz (MPO) ve interselüler adezyon molekülü -1 (ICAM-1) düzeyleri değerlendirildi.Bul gu lar: Böbrek dokusu MPO ve ICAM-1 düzeyleri grup IR'de, grup CIR ve grup S ile karşılaştırıldığında, anlamlı olarak daha yüksek idi (sırasıyla, p0.021 ve p0.0001). Grup CIR ve grup S arasında ise ölçülen parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi.So nuç: Çalışma sonuçlarımız akciğer İ/R'sine bağlı böbrek hasarında aktif nötrofil sekestrasyonu ile ilişkili MPO ve ICAM-1 düzeylerinin arttığını ve karnosolun bu hasarda koruyucu etkisi olabileceğini göstermektedirBackground: This experimental study aims to investigate the protective effects of carnosol on kidney injury induced by lung ischemia/reperfusion (I/R). Methods: Twenty-four New Zealand white rabbits were randomized into three groups. Group IR; lung I/R group (60 min ischemia-60 min reperfusion), group CIR; bolus injection of carnosol before lung I/R, and group S; sham group (pulmonary hilum was not clamped). Renal tissue myeloperoxidase (MPO) and intercellular adhesion molecule-1 (ICAM-1) levels were evaluated. Results: Renal tissue MPO and ICAM-1 levels were significantly higher in the group IR compared to the group CIR and group S (p0.021 and p0.0001 respectively). No statistically significant difference in the parameters evaluated was detected between the group CIR and the group S. Conclusion: Our study result suggests that lung I/R injury causes increased renal tissue MPO and ICAM-1 levels, which are related to activated neutrophil sequestration and carnosol may play a protective role against this kidney injur

    An Anterior Primary Myxoid Liposarcoma Case

    No full text
    Liposarcomas (LPS) account for approximately 15% of all sarcomas among mesenchymal neoplasms and 6% of primary mediastinal tumors. LPS, usually found in the lower extremities or retroperitoneum, have also been reported in the abdomen, vulva, and buttocks. However, primary LPS of the anterior mediastinum are extremely rare. In this paper, we present a case of a fast progressing metastatic primary myxoid liposarcoma of the anterior mediastinum

    Bir Anterior Mediastinal Primer Miksoid Liposarkoma Olgusu

    No full text
    WOS:000361630600012Liposarkomalar (LPS) mezenkimal neoplazmalar arasında tüm sarkomların yaklaşık olarak %15'ini ve primer mediastinal tümörlerinde %6'sını oluşturmaktadırlar. Liposarkomalar genellikle alt extremite ve retroperitoneumda bulunurlar, ayrıca abdomen, vulva ve kalça bölgesinde de raporlanmıştır. Bununla birlikte anterior medi- astende primer liposarkom vakaları oldukça seyrek olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz buradaki mevcut makalemizde anterior mediastende yerleşmiş hızla ilerleyen ve metastazlarla seyreden primer miksoid liposarkoma olgusunu sunduk.Liposarcomas (LPS) account for approximately 15% of all sarcomas among mesenchymal neoplasms and 6% of primary mediastinal tumors. LPS, usually found in the lower extremities or retroperitoneum, have also been reported in the abdomen, vulva, and buttocks. However, primary LPS of the anterior mediastinum are extremely rare. In this paper, we present a case of a fast progressing metastatic primary myxoid liposarcoma of the anterior mediastinu

    The success rate of carotid artery palpation guided internal jugular venous cannulation in patients with a neutralhead position

    No full text
    Amaç: İnternal jugular ven (İJV) kanülasyonu bazı klinik durumlarda baş nötral pozisyonda tutularak yapılmalıdır. Ancak bu pozisyonda hangi anatomik işaretleme noktasının kullanılması gerektiği açık değildir. Bu çalışmanın amacı baş nötral pozisyonda iken karotis arter (KA) palpasyonu kullanılarak yapılan sağ İJV kanülasyonunun başarı oranlarını araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Bu prospektif randomize çalışma iki aşamada dizayn edildi. Birinci aşama: Birbirini takip eden 30 servikal bilgisayarlı tomografi görüntüsü çalışma öncesi sağ İJV ve KA arasındaki ilişkiyi belirlemek için incelendi. İkinci aşama: Sağ İJV kanülasyonu yapılması planlanan toplam 150 hasta çalışmaya alındı. Hastaların başı nötral pozisyonda tutuldu. Genel anestezi altında trendelenburg pozisyonu ve soluk sonu pozitif basınç uygulandı. Sağ İJV kanülasyonu 10 farklı klinisyen tarafından KA palpasyonu işaret noktası alınarak, iğneye medial yada laterale açı verilmeksizin uygulandı. Öncelikli hedefimiz iğne ile ilk üç girişimde sağ İJV ulaşabilme başarı oranlarının belirlenmesi idi. Bulgular: İğnenin toplam üç girişimde sağ İJV'ye ulaşma oranı %96,7 idi. Klinisyenler arasında başarı oranları açısından istatistiksel fark yoktu. Hastaların hiçbirinde KA delinmedi. Sonuç: Başın nötral pozisyonda tutulduğu hastalarda sağ İJV kanülasyonu için yüksek başarı oranlarından dolayı KA işaret noktası olarak etkili bir şekilde kullanılabilir.Objectives: Internal jugulary venous cannulation (IJV) should be performed in patients while maintaining a neutral head position for a variety of clinical conditions. However, in this position, the landmark that should be used is unclear. Our aim was to evaluate the success rate of right IJV cannulation guided by carotid artery (CA) palpation in a patient with a neutral head position. Materials and methods: The prospective randomized study was designed as two parts. Part 1: Prior to this study we conducted a priliminary evalu- ation with CT scans of 30 consecutive patients to determine the relationship with right IJV and the CA. Part 2: A total of 150 patients who planned right IJV cannulation were included in the study. Each patient's head was placed in the neutral position. Under general anesthesia, the patient was positioned in the Trendelenburg position and ventilation was provided with a positive end-expiratory pres- sure. Right IJV cannulation was performed by ten different clinicians using CA palpation to guide the needle, which was not angled eighter medially or laterally. The primary outcome variable was the cumulative success rate, which was defined as right IJV puncture achieved in the first 3 attempts using a needle. Results: The cumulative success rates on the first 3 attempts were 96.7%. No differences were observed between the clinicians. CA puncture did not occur in any patient. Conclusion: CA guided right IJV cannulation can be used effectively due to its high success rate in patients whose heads are maintained in a neutral position
    corecore