37 research outputs found

    In vitro antiviral evaluations of coldmix(R): An essential oil blend against SARS-CoV-2

    Get PDF
    Coldmix® is a commercially available Eucalyptus aetheroleum and, Abies aetheroleum blend for medicinal applications. In this present study, the in vitro antiviral potential of Coldmix®, and its major constituents 1,8-cineole and α-pinene were evaluated by using the in vitro ACE2 enzyme inhibition assay as well as the direct contact test against SARS-CoV-2. The observed ACE2 enzyme inhibitory activity of Coldmix®, 1,8-cineole, and α-pinene were 72%, 88%, and 80%, respectively; whereas in the direct contact test in the vapor phase, the destruction of the virus was 79.9% within 5 min and 93.2% in the 30th min, respectively. In a similar Coldmix® vapor phase setup using the in vitro cytotoxicity cell assay, E6 VERO healthy cells were experimentally not affected by toxicity. According to the promising initial antiviral results of Coldmix® and the individually tested constituents, detailed further in vivo evaluation using different virus classes is suggested

    Günümüzde İnsancıl Hukuk ve İnsan Haklarının Korunması Sorunu

    No full text
    Today s The Humanitarian Law And The Problem Of The ProtectionOf Human RightsGünümüzde İnsancıl Hukuk Ve İnsan Haklarının Korunması Sorun

    Multiple bowel perforations in systemic lupus erythematosus

    No full text
    Systemic lupus erythematosus (SLE) is a connective tissue disorder that has rarely been seen with acute surgical manifestations. Intestinal perforation is one of the most devastating complications of SLE which necessitates prompt surgical intervention. We report a case having multiple intestinal perforations on exploration and has undergone primary repair. SLE should be taken into account as a diagnosis of choice in patients with bowel perforation

    Denizli il merkezinde yaşayan erişkinlerin sigara içme özellikleri

    No full text
    Denizli ilinde yaşayan 40 yaş üstü erişkinlerde sigara içme prevalansının ve etki eden risk faktörlerinin araştırılması. Denizli İli merkezinde yaşayan 1203 kişi çalışmaya alınmıştır. Sigara içme prevalansını belirleyen kesitsel bir araştırmadır. Yüz-yüze uygulanan anketler ile veriler toplanmıştır. Çalışmaya katılan 574 erkek (% 47.7), 629 kadın (% 52.3) toplam 1203 kişinin yaş ortalaması 52.6±10.5 idi. Erkeklerde sigara içme prevalansını %50.3, bayanlarda %12.1, toplamda %30.3 bulduk. Eğitim düzeylerine göre sigara içme karşılaştırıldığında; eğitim düzeyi arttıkça sigara içme oranının kadınlarda arttığı (p=0.0001), erkeklerde istatistiksel bir değişiklik göstermediği görüldü. İçtikleri sigaranın paket-yıl cinsinden ifadesine göre karşılaştırıldıklarında erkeklerde ortalama 32.9±23.1 paket-yıl, kadınlarda 13.1±13.8 paket-yıl idi (p=0.0001). Gelir durumlarına göre sigara içme davranışları incelendiğinde, ekonomik düzeyi iyi olan grupta sigara içme prevalansı anlamlı olarak daha yüksek idi (p=0.026). Erkeklerde 20 yaşından önce sigara içmeye başlayanların oranı %66.7, kadınlarda %37.5 idi (p=0.0001). Erkekler en çok işyerinde, kadınlar ise evde pasif sigaraya maruz kalmaktaydı. Küçükken anne ve babası sigara içenlerde; sigara içme oranının, hem erkeklerde hem de kadınlarda anlamlı derecede daha yüksek olduğu saptandı (p=0.0001). Erkeklerde saptadığımız sigara içme yüzdesi Türkiye rakamları ile uyumlu, bayanlarda saptanan sigara içme yüzdesi ise Türkiye oranlarına göre daha düşüktür, toplam çalışma populasyonunda ise sigara içme prevelansı Türkiye verilerinin biraz altındadır. Eğitim düzeyi arttıkça kadınlarda sigara içme düzeyinin arttığı, erkeklerde pek değişmediği gözlenmiştir. Erkekler daha genç yaşta sigara içmeye başlamakta ve daha çok paket sigara tüketmektedirler. Sigara içme oranının, küçükken anne ve babası sigara içenlerde daha yüksek olduğu belirlendi

    Cam fabrikası işçilerinde solunumsal yakınmalar ve solunum fonksiyon testi sonuçları

    No full text
    Amaç: Cam fabrikası işçilerinde silika kristaline maruz kalma ile oluşan soiunumsai semptomların ve mesleki kronik bronşit gelişiminin prevalansını ve solunum fonksiyonlarında değişiklikleri incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Cam fabrikasında çalışan 37 bayan (%23.4), 121 erkek (%76.6) toplam 158 işçi (ortalama yaş SD: 27.65±8.64 yıl) çalışmaya alındı. İşçiler solunum sistemi semptomları açısından bir anket formu doldurdular. Tüm olguların solunum fonksiyon testleri (SFT) taşınabilir spirometri ileyapıidı. Soiunumsai şikayetler ve olguların solunum fonksiyon testleri benzer yaş, cins ve sigara öyküsü olan kontrol grubu ile kıyaslandı. Bulgular: İşçilerin ortalama çalışma süresi 60.32±86.64 ay idi. Fabrikada çalışan işçilerde %19 öksürük, %23 balgam, %25 hırıltı ve %16 dispne tespit ettik. Bu semptomlardan üçü kontrol grubu ile kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek idi (sırasıyla p=0.052, p=0.002, p=0.0001, p=0.013). Kontrol grubu ile kıyaslandığında fabrikada çalışan işçilerde FEVı%, FVC%, PEF% ve FEF25-75% değerleri anlamlı düzeyde düşük saptandı (sırasıyla p=0.001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.007). Fabrikanın farklı bölümlerinde çalışan işçiler arasında soiunumsai semptomların prevalansı ve SFT parametreleri anlamlı farklılık göstermedi. İşçilerde çalışma süreleri ile FEVı % değerleri arasında negatif bir korelasyon izlendi (r=-0.214, p=0.007). Sonuç: Cam fabrikasında çalışan işçiler artmış soiunumsai semptomlara ve düşük SFT değerlerine sahiptirler. Bu sektörde çalışan işçiler mesleki kronik bronşit riski altındadırlar. Bu iş kolunda işçi sağlığını korumak amacıyla gerekli önlemlerin alınması, çalışanlara mesleki hastalıklar konusunda eğitim verilmesi ve düzenli sağlık kontrollerinin yapılması uygun olur kanaatindeyiz

    Uterine Tumour Resembling Ovarian Sex Cord Tumour

    No full text
    To present a rare case which was resembling ovarian sex cord tumours. A 37 year old woman who had vaginal bleeding for three months was admitted to our clinic. An intracavitary mass was detected after the saline infusion sonography. The patient had operative hysteroscopy. A submucosal mass was resected with hysterescopic knife and resectoscope. According to pathology report, the tumour was diagnosed as uterine tumour resembling ovarian sex cord tumour (UTROSCT) infiltrating half of the myometrial wall. Then a thorough systemic evaluation was performed in order to detect any metastatic lesions. After evaluation of all systems, total abdominal hysterectomy and pelvic-paraaortic lymph node sampling was performed. All the diagnostic and therapeutic procedures were done in our clinic. There are no common consensus for approaching to these patients, these tumours are so rare and clinical features are so variable. Extensive studies must be performed about these tumours
    corecore