192 research outputs found

    Urticarial Vasculitis

    Get PDF
    Urticarial vasculitis (UV) is a small vessel vasculitis and an immune-complex mediated disease like other leukocytoclastic vasculitis. UV seems similar to common urticaria clinically. Major difference between urticarial vasculitis and urticaria is the duration of lesions. Urticarial lesions regress in 24 hours, but UV lesions persist longer than 24 hours. Residual hyperpigmentation, constitutional symptoms like fever, arthralgia, and abdominal pain are other main clinical differences between these disorders. Upon confirmation of diagnosis, patients are divided into two major categories on the basis of serum complement levels: normocomplementemic UV (NUV) and hypocomplementemic UV (HUV). Consensus meeting in 1996 stated that long lasting (at least 24 hour–5 days) indurated wheals, which may be itchy, painful or tender, be associated with purpura and presence of associated extracutaneous findings, and cutaneous vasculitis confirmed by histopathological examination are defined as UV

    SU HASARI ÖNLEYİCİ KATKILARIN TEKERLEK İZİ DİRENCİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI

    Get PDF
    Su hasarı ve kalıcı deformasyon, sıcak karışım asfalt kaplamalarda başlıca hasar biçimleridir. Laboratuarda, asfalt karışımlara çeşitli çevresel hasar koşullama sistemleri uygulanabilmektedir. Bu şekilde, bir performans problemi belirli yönleri ile araştırılabilmektedir. Ancak uygulama koşullarında farklı problemlerin birlikte gelişiyor olması, sorunların değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Sıcak karışım asfaltların su hasarı duyarlılığı kaplamanın hasarında önemlidir. Su hasarından kaynaklanan deformasyonu kontrol etmek için su hasarı (soyulma) önleyici katkıların kullanımı öne çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, asfalt kaplamalarda soyulma önleyici katkı olan yağ asidi türevli amin katkısının tekerlek izi problemi üzerindeki etkisinin orta ve yüksek sıcaklıkta araştırılmasıdır. Tekerlek izi direncini belirlemek için tekrarlı yük sünme deneyi kullanılmıştır. Kontrol ve amin modifiye karışım örnekleri iki gruba ayrılarak bir gruba suya dayalı koşullama uygulanmıştır. Koşulsuz ve koşullu örnekler 20oC ve 40oC sıcaklıkta test edilmiştir. Her iki sıcaklıkta da amin katkısı karışımın tekerlek izi direncini arttırdı. Seçilen koşullama sisteminin karışımların performansı üzerinde gözlemlenebilir hasar seviyesi oluşturabildiği görülmüştür

    Wave propagation in functionally graded and layered materials

    Get PDF
    Askeri ekipmanlarda kullanılan kompozit malzemelerin darbe yükleri altındaki davranışı ve bu davranışın modellenmesi giderek önem kazanmaktadır. Kompozit plakların tasarımında iki temel yaklaşım kullanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi farklı malzeme özelliklerine sahip malzemelerden oluşan çok katmanlı plaklardır. Diğeri ise özellikleri fonksiyonel olarak derecelendirilmiş malzemelerdir(FDM). FDM’lerde malzeme özelliklerinin sürekli olmasından dolayı malzeme içerisinde gerilme yığılması meydana gelmemektedir. FDM'nin bu özelliği onu bir çok uygulama için uygun kılmaktadır. Malzemelerin darbe yükleri altındaki davranışlarının incelenmesinde özellikle malzemenin dinamik plastik davranışının modellenmesi, temas yüklerinin tespiti ve darbe yükünün etkisi ile meydana gelen şok dalgasının ilerleyişinin doğru olarak modellenmesi silah sistemlerinin tasarımında büyük öneme sahiptir. Burada kullanılan sayısal yöntemin korunum özellikleri (momentum, açısal momentum ve enerji korunumu) önem kazanmaktadır. Süreksiz Galerkin yöntemi, korunum özellikleri ve eleman sınırlarında süreksizliğe izin vermesi nedeni ile dalga yayılması problemlerinde araştırmacılar tarafından tercih edilmektedir. Bu çalışmada çok katmanlı malzemelerin ve FDM’nin ani darbe yükleri altındaki davranışları süreksiz Galerkin yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Bu kapsamda ortasından ani darbe yüküne maruz bırakılmış,4, 8 ve 16 katmandan oluşan eksenel simetrik plak probleminden elde edilen sonuçlar FDM plak probleminden elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmıştır. Yapılan çalışma sonucu katman sayısı arttıkça plağın merkezindeki etkin gerilme değerlerinin FDM plakta hesaplanan etkin gerilme değerlerine yaklaştığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan çok katmanlı plaklarda radyal yönde ilerledikçe etkin gerilme değerleri FDM plakda hesaplanan değerlerden farklılaştığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kompozit malzemeler, dalga yayılması, Süreksiz Galerkin Yöntemi.Composite materials have been used by the engineers. Thus by using proper combination of different materials one can produce a material with an improved thermal, acoustical, mechanical or electrical properties according to the needs in design. Composite materials can be classified in three groups, which are fibrous composites, laminated composites and particulate composites. Many different approaches have been used for approximating the mechanical behaviour of composite materials. The mechanical behaviour of composite materials under static loads are well documented. On the other hand less is known about mechanical behaviour of composites under dynamic loads. Behaviour of composite materials, which are used in military equipments, under impact loads and modeling of this behaviour is gaining attention. In design and modelling of composite materials two main approaches have been used. One of these is to model the composite material as layered material. In modelling the layered media most of the attention is paid to the defining the effective material properties. Many theoretical and experimental studies have been done on this topic. The use of layered media in designing composite plates has some disadvantages. Sudden change in material properties causes stress concentration in the material which may cause failure. The later is functionally graded materials (FGMs). The material properties are continuous in FGMs. Therefore no stress concentration occurs. This property of FGMs makes it advantageous for many applications. Modelling of both FGMs and layered media are challenging task. Modelling of graded material increases the computational cost whilst modelling the layered media degrades the accuracy due to the sudden change of material properties. Thus degradation of numerical accuracy affects the conservation of energy, momentum and angular momentum. Conservation properties of numerical methods are important for many structural dynamics problems. Therefore in the recent years more attention paid to the research on the conservative numerical methods for time integration and discretization in space. In the field of computational mechanics researchers are focused on the conservation properties and stability of the time integration algorithms. Newmark time integration method is one of the most widely used time integration method in structural dynamics. On behalf of this, Newmark family of algorithms are not energy and angular momentum conserving. Energy preserving algorithms are developed by the researchers. Thus energy preserving schemes are lack of high frequency dissipation, which is necessary for damping high frequency oscillations in the numerical solution. Space-time finite element method is attractive for researchers due to the stability properties. On the other hand time finite element methods are not energy conserving. One approach in discretizing the balance equations is discontinuous Galerkin method. Time Discontinuous Galerkin method (TDG) has begun to be used in elastodynamics. It has small phase error and has small dissipation error at high frequency regime which damps the high frequency oscillations in the numerical solution makes it attractive for wide range of structural problems. The DGM is widely used in the spatial discretization of rst-order partial differential equations(PDEs) in fluid mechanics, because of its local and global conservation properties. Since it allows discontinuities at the element interfaces, it is advantageous to use DGM for shock wave propagation problems. More recently DGM for the discretization of second order PDEs has been developed. Another advantage of the DGM is continuously changing material properties can be defined in an element for FGMs and sudden change of the material properties are allowed at the element interfaces for layered materials. n this study mechanical behaviour  of layered materials and FGMs is compared under impact loads. Discontinuous Galerkin method will be used for this purpose. Within these context numerical results obtained from the solution of 4, 8 and 16 layered axi-symmetric composite plate is compared with FGM plate. It is observed that as the number of layers increases the effective stress results obtained from layered plate is getting closer to the FGM plate at the centre of the plate. On the other hand it is seen that as the stress wave propagates in the radial direction effective stress values obtained from the layered plate differs from the results obtained form the FGM plate. Keywords: Composite materials, wave propagation, Discontinuous Galerkin Method

    Bağdere Tufası’nın jeolojik, jeokimyasal ve jeokronolojik özellikleri (Elazığ, D Türkiye)

    Get PDF
    Çalışmaya konu olan tufa yüzleği, Türkiye’nin ikinci büyüklükteki neotektonik yapısı olan sol yanal doğrultu atımlı Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin önemli zonlarından biri olan Elazığ Fay Zonu üstünde, Elazığ şehir merkezinin yaklaşık 20 km güneybatısında bulunur. Tufaların yanal-düşey ilişkili olduğu Kuvaterner yaşlı Palu Formasyonu, karasal kökenli kırıntılı çökellerle karakterize edilir. Tufa oluşumunda kaynak kaya rolü oynayan Devoniyen-Jura yaşlı Keban Metamorfitleri’nin Elazığ çevresindeki yüzlekleri, çoğunlukla mermerlerle karakterize edilir. Keban Metamorfitleri’nin litolojisi ve sol yanal doğrultu atımlı Elazığ Fay Zonu’nun meydana getirdiği kırıklı yapı, akışkan dolaşımında ve bundan dolayı tufanın oluşmasında önemli bir görev almıştır. Tufa örneklerinde belirlenen element miktarları, Ca: 384719-390151 ppm, Mg: 3498-4764 ppm, Sr: 112-338 ppm düzeyindedir. δ13C değerleri, 0.4 ila 2.6 (‰ PDP), δ18O değerleri ise -9.9 ila -11.4 (‰PDB) arasındadır. Çalışmadan elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde, Bağdere tufasının, sığ göl ortamında oluştuğu düşünülmektedir. Örneklerden elde edilen U-Th yaş verileri, tufa çökeliminin günümüzden en azından 524,597 yıl önce başlamış olduğuna işaret etmektedir

    EVALUATION OF ASPHALT PAVEMENT PERFORMANCE FOR DIFFERENT DIATOMITE CONTENT

    Get PDF
    The majority of steel and reinforced concrete bridges are produced with asphalt pavement. The reason for this is to protect steel and concrete structures from the effects of water and degrading salt additives and to increase their durability. Asphalt bridge superstructures are mostly manufactured with four layers. These layers are the primer bonding layer, waterproofing layer, protection layer and surface asphalt wearing layers. The superstructure must protect the supporting substructure. It should protect the life of the structure and ensure the integrity of the structure against permanent deformation, aging, raveling, water damage and chemical effects. Diatomite additive is used as a performance enhancer in various aspects. It is generally preferred in the region of 5%-15% according to the bitumen mass. The granulometric size and chemical properties of the diatomite additive are other effective factors. In this study, the rutting resistance of conventional and diatomite-modified asphalt pavement for 5% and 10% ratios for selected diatomite additive gradation is investigated. The rutting resistance of the pavements is investigated by repeated creep tests for two different additive ratios on water-damaged and control mixtures. In unconditioned samples, 5% diatomite-modified mixtures; in conditioned samples, 10% diatomite-modified mixtures showed the greatest deformation resistance

    Âşık Ahmet Poyrazoğlu'nun Şiir Evreni

    No full text

    Nazmi (Nazmi Haskilit)

    No full text
    corecore