28 research outputs found

    Çalışmaya tutkunluk ve iş yükünün işte yaşam kalitesi üzerine etkisi : 112 acil sağlık hizmetleri çalışanları örneği

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu tezin amacı, Sakarya İli acil sağlık hizmetlerinde görev yapan 112 çalışanlarının çalışmaya tutkunluk ve iş yükü düzeylerinin işte yaşam kalitesine etkisinin incelenmesidir. Çalışmada veri toplamak amacıyla Schaufeli ve arkadaşları (2002) tarafından geliştirilen Çalışmaya Tutkunluk Ölçeği (The Utrecht Work Engagament Scale), Cox tarafından 2003 yılında geliştirilmiş, yine Cox ve arkadaşları tarafından 2006 yılında geçerlilik ve güvenirliliği test edilmiş ve Saygılı (2008) tarafından Türkçe'ye uyarlanan Bireysel İşyükü Algı Ölçeği, Stamm (2005) tarafından geliştirilen, Yeşil ve arkadaşları (2010) tarafından Türkçe'ye uyarlanan Çalışanlar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği (The Utrecht Work Engagament Scale –UWES) ile katılımcıların sosyo demografik özelliklerinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Verilerin analizinde IBM SPSS 22 programından yararlanılarak tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, korelasyon analizi, Process macro regresyon analizi, Bağımsız örneklerde t testi, Tek Yönlü Varyans analizi, Kruskal Wallis H testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Veriler %95 güven aralığında (p=0,05) analiz edilmiştir. Acil sağlık hizmetleri çalışanlarının çalışmaya tutkunluk, işte yaşam kalitesi algısı ve iş yükü algısı arasında anlamlı ilişkiler vardır. Çalışmaya tutkunluk düzeylerinin işte yaşam kalitesi üzerinde yoğunlaşma alt boyutu düzeyinde, iş yükü algısı üzerinde ise dinçlik ve adanmışlık boyutu düzeyinde anlamlı etkisi vardır. Bireysel iş yükünü oluşturan boyutların hiç birinin iş yaşam kalitesi üzerinde anlamlı etkisi bulunmadığı ancak acil sağlık hizmetleri çalışanlarının çalışmaya tutkunluk düzeylerinin iş yaşam kalitesine etkisinde iş yükü algısının aracı etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Acil sağlık hizmetlerinde yüksek iş yaşam kalitesi için politika ve müdahaleler belirlenmeli ayrıca çalışanların çalışmaya tutkunluk düzeylerini yükseltmek için geliştirici eğitim programları düzenlenmelidir.The aim of this thesis is to investigate the effect of work engagement and workload levels of 112 employees working in emergency health services in Sakarya province on the quality of work life. Study in order to collect data developed by Schaufeli and his colleagues (2002) Utrecht Work Engagement Scale (UWES), developed by Cox in 2003, again the validity and reliability of scale tested by Cox and his colleagues in 2006 and adapted to Turkish by Saygılı as Individual Workload Perception Scale, developed by Stamm (2005) and adapted to Turkish by Yesil and his colleagues (2010) as Quality of Life Scale for Employees (The Utrecht Work Engagement Scale – UWES) and a questionnaire consisting of socio demographic characteristics of the participants were used. The validity and reliability analyses of the obtained data were performed. Descriptive statistical methods, correlation analysis, process macro regression analysis, independent sample t-test, one-way analysis of variance, Kruskal Wallis H test and Mann-Whitney U test were used in the analysis of data by using IBM SPSS 22 program. Data were analyzed at 95% confidence interval (p = 0.05). There is a significant relationship between work engagement, the perception of quality of work life and perception of workload on employees of emergency health services. There are differences in the sub-dimension level of concentration on quality of work life of the level of work engagement. The level of work engagement has a significant effect on the sub- dimension level of concentration on quality of work life and on the level of vigor and devotional dimension on the workload perception. It was concluded that none of the dimensions of the individual workload had a significant effect on the quality of work life, however, workload perception has a mediating effect on the quality of work life and the effect of work engagement levels of employees of emergency health services. Policies and interventions should be defined for high quality of work life in emergency health services, and developer training programs should be organized to increase the level of work engagement for employees

    Investigation of Dynamic Shear Amplification of Cantilever Wall Systems

    Get PDF
    Reinforced concrete structural walls are widely used in design of the lateral load resisting systems. Reinforced concrete structural walls allowed to economic and architectural designs in accordance with directions in especially multistory reinforced concrete building systems. Design shear forces are assumed to be proportional to the design base moment in the traditional design of structural walls that are based on forced based methods. However, studies reveal that considerable wall shear forces develop during nonlinear response due to higher mode effects that are not predicted by the force based design methods. This situation can lead to significant errors in the design. In this study, in order to prevent errors, dynamic shear force amplification factor had been studied to obtain by using real seismic accelerations. In this parametric study, 4,8 and 16 story typical wall buildings were designed for covering strength reduction factors of R=2,4,6,8 and 10 using Mode Superposition Method that forcebased method. Designs were taken into consideration 1st earthquake area and Z3 local site class in Turkish Seismic Design Code (2007). Designed walls were analyzed with nonlinear time history analyses and the dynamic shear force amplification factor () were obtained from the base shear forces were proportioned the design base shear forces. As a result, relations among strength reduction factor (R), first mode period and dynamic shear amplification factor () were determined

    Perdeli Çerçeveli Yapılarda Zemin Sınıfı Ve Kat Adedi Dikkate Alınarak Gerekli Perde Oranının Tespiti

    Get PDF
    Bu çalışmada, perdeli- çerçeveli yapılar için gerekli olan perde oranı, Z1, Z2, Z3 zemin sınıfları dikkate alınarak, virtüel iş teoremi metoduna göre tespit edilmiştir. Bu amaçla 1. ve 2. Deprem bölgesinde I=1.0 olan 7 ve 9 katlı perdeli-çerçeveli yapılar tasarlanmış ve SAP2000 yapı analiz programında analiz edilmiştir. Analiz sonucu elde edilen göreli kat ötelenmeleri, DBYBHY-2007 ‘de ki sınır değerler ile karşılaştırılarak perde boylarının yeterliliği tespit edilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışma ile projeciler için ön hesaplarda bir perde oranı geliştirmek amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Perde Oranı, Zemin Sınıfı, Virtüel İş Teorem

    Babıali’ de uygulanan teşrifat (1703- 1839)

    No full text
    ÖZETOsmanlı Devleti'nde XVII. yüzyıl ortalarından itibaren devlet işleri büyük ölçüde divân-ı hümâyûndan Bâbıâlî'ye kaydı. Organize olmuş her toplulukta olduğu gibi Bâbıâlî'de de bürokratik işler belli bir hiyerarşik düzende yürüdü. Bu düzeni sağlayan teşrifat müessesesi, tespit ettiği protokol kaidelerini titizlikle uyguladı. Bâbıâlî'nin klasik dönemi boyunca merasimler saray teşrifatının bir parçası olarak icra edildi. Ramazan ve bayram kutlamaları gibi geleneksel merasimler dışında, devlet yönetiminin gerektirdiği pek çok tören yapıldı. Savaş alâmeti olarak tuğ çıkarılması, askere belli zamanlarda maaş verilmesi dolayısıyla yapılan merasimler bunların başlıcalarındandı. Merasimler arasında önemli bir yeri olan elçi kabulleri ise, devletin büyüklüğüne işaret eden bir düzen içinde icra edildi. Elçinin rütbesine ve geliş amacına göre değişen karşılama ve ikram düzeninin hassasiyetle uygulanmasına önem verildi. Teşrifat kurallarını belirleyen en önemli âmil geleneklerdi. Günün şartlarına göre merasimlerde bir değişiklik yapılması gerekirse, bu ancak padişahın emri ile olabilirdi. Devletin geleneğe olan bağlılığına rağmen zaman zaman siyasî ve ekonomik şartların tesiri ile teşrifat kurallarının uygulanmasında bazı esneklikler gösterildi. Kimi zaman devletin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar daha sade merasimler yapmayı gerektirdi. SUMMARYFrom the middle seventeenth century on the state affairs in the Ottoman Empire began to be run to a great extent by vezirhouse (Bâbıâlî), instead of divân-ı hümâyûn. As is found in all organized societies, state bureaucratic affairs in Bâbıâlî were run in a hierarchical fashion. The protocol establisment which administered this structure brought up protocol rules and applied them strictly to all state ceremonies. Ceremonies conducted in Bâbıâlî during the classical period, were regarded as part of those ceremonies performed in Topkapı Palace. These ceremonies included not only the traditional Ramadan and Eid celebrations, but also ceremonies that were a part of state administration. Ceremonies that accompanied the bringing forth of the tuğ as an indication of war and wage payments to the soldiers were among such administrative ceremonies. Ceremonies performed on the occasion of welcoming ambassadors, in particular, were conducted in such a perfect order that it showed the greatness of the Empire. It was very important that those ambassadors be welcomed and served in accordance with their rank and the purpose of their visit. Tradition remained as the most important authority in performing ceremonies. If any change was to be introduced into those ceremonies it would be done with Sultan's permission alone. However, it became necessary to make modifications in ceremonies due to changing political and economic circumstances. For instance, during financial difficulties less luxurious celebrations were preferred

    Babıali’ de uygulanan teşrifat (1703- 1839)

    No full text
    Osmanlı Devleti'nde XVII. yüzyıl ortalarından itibaren devlet işleri büyük ölçüde divân-ı hümâyûndan Bâbıâlî'ye kaydı. Organize olmuş her toplulukta olduğu gibi Bâbıâlî'de de bürokratik işler belli bir hiyerarşik düzende yürüdü. Bu düzeni sağlayan teşrifat müessesesi, tespit ettiği protokol kaidelerini titizlikle uyguladı. Bâbıâlî'nin klasik dönemi boyunca merasimler saray teşrifatının bir parçası olarak icra edildi. Ramazan ve bayram kutlamaları gibi geleneksel merasimler dışında, devlet yönetiminin gerektirdiği pek çok tören yapıldı. Savaş alâmeti olarak tuğ çıkarılması, askere belli zamanlarda maaş verilmesi dolayısıyla yapılan merasimler bunların başlıcalarındandı. Merasimler arasında önemli bir yeri olan elçi kabulleri ise, devletin büyüklüğüne işaret eden bir düzen içinde icra edildi. Elçinin rütbesine ve geliş amacına göre değişen karşılama ve ikram düzeninin hassasiyetle uygulanmasına önem verildi. Teşrifat kurallarını belirleyen en önemli âmil geleneklerdi. Günün şartlarına göre merasimlerde bir değişiklik yapılması gerekirse, bu ancak padişahın emri ile olabilirdi. Devletin geleneğe olan bağlılığına rağmen zaman zaman siyasî ve ekonomik şartların tesiri ile teşrifat kurallarının uygulanmasında bazı esneklikler gösterildi. Kimi zaman devletin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar daha sade merasimler yapmayı gerektirdi. SUMMARY From the middle seventeenth century on the state affairs in the Ottoman Empire began to be run to a great extent by vezirhouse (Bâbıâlî), instead of divân-ı hümâyûn. As is found in all organized societies, state bureaucratic affairs in Bâbıâlî were run in a hierarchical fashion. The protocol establisment which administered this structure brought up protocol rules and applied them strictly to all state ceremonies. Ceremonies conducted in Bâbıâlî during the classical period, were regarded as part of those ceremonies performed in Topkapı Palace. These ceremonies included not only the traditional Ramadan and Eid celebrations, but also ceremonies that were a part of state administration. Ceremonies that accompanied the bringing forth of the tuğ as an indication of war and wage payments to the soldiers were among such administrative ceremonies. Ceremonies performed on the occasion of welcoming ambassadors, in particular, were conducted in such a perfect order that it showed the greatness of the Empire. It was very important that those ambassadors be welcomed and served in accordance with their rank and the purpose of their visit. Tradition remained as the most important authority in performing ceremonies. If any change was to be introduced into those ceremonies it would be done with Sultan's permission alone. However, it became necessary to make modifications in ceremonies due to changing political and economic circumstances. For instance, during financial difficulties less luxurious celebrations were preferred
    corecore