4,737 research outputs found

    Türkiye'de özelleştirmenin hukuk ve ekonomisi

    Get PDF
    TEPAV yayınları arasında çıkan “Türkiye’de Özelleştirmenin Hukuk ve Ekonomisi” isimli kitapta, Türkiye’deki özelleştirmelerde karşılaşılan sorunların büyük ölçüde yargıdan değil idareden kaynaklandığı saptaması yapıldı. Sabancı Üniversitesi’nden İzak Atiyas ve Bilgi Üniversitesi’nden Burak Oder’in TEPAV için hazırladığı raporda Türkiye’de özelleştirme politikalarının karşılaştığı hukuksal sorunlar irdelendi. Özelleştirmede iptal kararlarının kamuoyunda birbirine zıt iki farklı yoruma yol açtığı hatırlatılan çalışmada şu ifadelere yer verildi: “ Bunlardan birincisi, yasama çabalarının ve idari işlemlerin anayasa ve hukuka uygun olmadığıdır. İkinci yorum ise, yüksek yargının özelleştirme politikalarına karşı ideolojik bir direnç gösterdiği şeklindedir. Hangi yorumun gerçeğe daha yakın olduğu, iki yorum da gerçeği yansıtmıyorsa karşılaşılan sorunların hangi etkenlerden kaynaklandığını anlayabilmek için, bu konudaki temel aktörler olan yasama, idare ve yargının yaklaşımlarının ayrıntılı bir biçimde incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada bu inceleme hem yasama çabaları he de tekil özelleştirme işlemleri temelinde yapılmıştır. “ “Yargı özelleştirme karşıtı” denemez Kitapta, anayasal düzeyde özelleştirme önünde ciddi bir engel olmadığı açıklanarak, yasal zemini iyi hazırlandıktan, kamu yararı ile ilgili sorunlar konusunda yeterli önlemler alındıktan sonra kamu hizmeti olarak görülen hizmetlerin özel sektör eliyle görülmesinin de mümkün olduğu kaydedildi. Yüksek yargının genel olarak gerek yürütmeye, gerek idareye takdir yetkisi verilmesine sıcak bakmayan bir hukuk felsefesi içinde, yetkilerin yasalarda ayrıntılı bir biçimde tanımlanmış olmasını gerekli kıldığı belirtilen çalışmada, “Ancak bu tutumu ‘özelleştirme karşıtı’ şeklinde betimlemek mümkün değildir” denildi. Konuya şöyle devam edildi: “Tekil özelleştirme işlemlerinin yargısal denetimine gelince, burada da iptallerin önemli bir bölümünün yetersiz hazırlık veya usule ilişkin yanlışlıklardan veya yasayla veya yargı kararlarıyla hukuksal olarak belirlenmiş hedeflerin gereğince dikkate alınmamasından kaynaklandığı söylenebilir. Ancak özelleştirme kanununda özelleştirmenin hedeflerine ilişkin yapılmış belirlemeler uygulamada idareyi önünü ciddi biçimde kısıtlayabilecek niteliktedir. Yine uygulamada özellikle satılan varlıkların değeri, yatırım hedefleri gibi konularda iktisadi gerekçe ve ilkelerin daha ciddi ve yetkin bir biçimde kullanılması özelleştirmelerin kamu yararına uygun bir biçimde yapılmalarını kolaylaştıracak, hem de özelleştirilen şirketlere gerekli olmayan kısıtlamaların yüklenmesini engelleyecektir. “ Ciddi bir öğrenme sürecinden geçildi Özelleştirme politikasının ciddi bir “öğrenme süreci”nden geçtiği saptaması yapılan çalışmada, “Bunda hem özelleştirme politikasına muhalif olanların açtıkları davaların hem de yüksek yargının önemli katkıları olmuştur. Bir başka katkı da özellikle şebeke sanayilerinde düzenleyici çerçevelerin oluşmakta olmasından doğmaktadır” denildi. Kitapta ayrıca, bugün özelleştirmelerin kamu yararını koruyacak bir biçimde yapılma ve başarılı olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu, konuya Anayasa düzeyinde bakıldığında da, yapılan değişikliklerle özelleştirmelere yasal zemin hazırlama konusunda meclise ciddi bir esneklik tanındığı açıklandı

    İnşaat Sektöründe ADR Kullanımı ve Seçim Kriterlerinin Kamu ve Özel Sektör Açısından İncelenmesi

    Get PDF
    İnşaat projelerinin özellikle yapım aşamasında, taraflar arasında uyuşmazlıkların yaşanması muhtemeldir. Taraflar, uyuşmazlıkları en aza indirgemek için sürecin başında sözleşmelerle kendilerini koruma yoluna giderler. Buna karşılık inşaat projelerinde uyuşmazlıkların yaşanma riskini sıfıra indirmek neredeyse imkânsızdır. Taraflar, projenin başarılı bir şekilde tamamlanması için, uyuşmazlıkları en kısa sürede ve düşük maliyetle çözme yoluna gitmelidir. Ancak inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılan mahkeme yargılaması gibi yargısal yollar, uzun süreli ve maliyetli yöntemlerdir. Bu durum tarafları başka çözüm yollarına yöneltmiş ve inşaat sektöründe Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları (ADR) gelişmeye başlamıştır. Literatürdeki araştırmalarla desteklenmiş olan bu çalışma kapsamında, tarafların ADR’na bakış açısı incelenmiştir. Gerçekleştirilen alan araştırması sonuçlarına bağlı olarak uygulamalarda karşılaşılan uyuşmazlık nedenleri, kullanılan uyuşmazlık çözüm yolları, bunlar hakkındaki bilgi düzeyleri, seçim kriterleri belirlenmiş ve elde edilen sonuçlar kamu ve özel sektör açısından değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda Türk inşaat sektöründe ADR kullanımının gelişimi için yapılabilecek girişimler özetlenmiştir

    An analysis on the articles of the Turkish commercial code regarding the defects of decisions of joint-stock company board of directors

    Get PDF
    Mevcut Ticaret Kanunu'nda Yönetim Kurulu kararlarının sakatlığı halinde, yönetim kurulu kararlarına karsı dava açılıp açılamayacağı, açılabilecekse hangi davaların açılabileceği konusunda açık bir hüküm yoktur. TK'da sadece YK üyelerine karsı açılacak tazminat davaları düzenlenmiştir (TK m. 336-341, 309, 346). Mevcut TK açısından, genel hükümlere göre yönetim kurulu kararlarının yokluğu ve hükümsüzlüğünün tespiti mümkün olmakla birlikte TK kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırı genel kurul kararlarının iptalini öngören TK m. 381 hükmünün benzeri bir düzenleme yönetim kurulu kararları için getirilmemiştir. Yeni Ticaret Kanunu'nun 391. maddesinde, yönetim kurulu kararlarının hangi hallerde hükümsüz olacağını ve tespit davasına konu olabileceği sınırlayıcı olmaksızın örneklerle gösterilmiş ve geçersizliğin hüküm ve sonuçlarının genel hükümlere göre saptanacağı belirtilmiştir (m. 391). Yeni Ticaret Kanununda ayrıca halka açık olmayan bir anonim şirketle ilk veya değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayeyi arttırma yetkisi, yönetim kuruluna tanındığı takdirde, yönetim kurulunun, sermaye artırım kararı vermesi, imtiyazlı veya itibari değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilmesi bu kanundaki hükümler çerçevesinde ve esas sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilirler (YTK. m. 460). Bu konularda alınan kararlar kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı ise pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Yeni Ticaret Kanunu yönetim kurulu kararlarının butlanını gayet geniş bir şekilde düzenlemiştir. Ancak butlanın istisnai hallerde kabul edilmesi hukuk güvenliği açısından büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü yönetim kurulu kararlarının butlanla sakat olduğunun tespit edilmesi, yönetim kurulu kararının alındığı tarihten itibaren geçersiz sayılması ve bu karara dayanılarak yapılan işlem ve uygulamaların da kural olarak geriye etkili olarak geçersiz olması sonucunu doğurur. Böyle bir yönetim kurulu kararı, ne ortaklığa ne pay sahiplerine ne de alacaklılara karşı hüküm ifade eder. Belli bir süreye tabi olmaksızın her zaman geçersizliği ileri sürülebilir. Kanaatimce, Yeni Ticaret Kanunu'nda yönetim kurulu kararlarının butlanını değil, belirli bazı hallerin gerçekleşmesi halinde iptalinin düzenlenmesi ve bunun da belirli bir süreyle sınırlandırılması gerekir. Mevcut Sermaye Piyasası Kanunu'na paralel bir düzenleme tüm anonim ortaklıklar için kabul edilebilir. Ayrıca, yönetim kurulunun eşit işlem ilkesine, anasözleşme hükümlerine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanımını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilmez yetki alanına giren ve bu yetkilerin devri anlamına gelebilecek kararların da iptalinin talep edilebilmesi, olması gereken hukuk açısından daha savunulabilir gözükmektedir.There are no clear statements in the Turkish Commercial Code regarding defects of decisions of joint-stock company executive board of directors; that is whether it is possible to file any cases against these decisions and if so what the character of these cases should be. In the Turkish Commercial Code, there only exist some rules about taking compensation actions against regarding executive board members. (the Turkish Commercial Code: articles 336-341, 309, 346) The Turkish Commercial Code consists some general articles that regulate the absence and/or invalidity of the jointstock company executive board of directors; however there are no rules for executive board of directors' decisions that may be parallel to Article 381 that provides an annulment for general board of directors' decisions that are not in accordance with the articles of incorporation or with general norms of good will. Article 391 of the new Turkish Commercial Code provides regulations regarding the invalidity of joint-stock company executive board of directors and consequences thereof by setting some examples. Also recently amended Article 460 of the Turkish Commercial Code provides that the joint-stock companies that are not open to public, if the executive board of directors has been given the power to raise the capital to its maximum by initial or amended articles of incorporation; the executive board of directors may decide to raise the capital, may issue shares, and may restrict the righs of aqusition of new shares for shareholders. In case of theses decisions to be not in accordance with the Code, and/or with the articles of incorporation and/or with specifically norms of honesty, shareholders or members of the executive board of directors may bring actions for annullment within one month after the due process announcement of the decision . Invalidity of the executive board of directors' decisions has been widely regulated by the new Turkish Commercial Code. However, invalidity should be a very exceptional sanction for the purposes of certainty and predictability of the law, since the consequences of such an invalidity decision happens to be considering all decisions of the executive board of directors to be void from the start and in retrospect.Thus these executive board of directors' decisions have no effect neither for shareholders nor for creditors; and may be claimed to be invalid anytime without any statue of limitations. In my opinion, by the new Turkish Commercial Code it should only be provided that the executive board of directors' decisions may be annulled in a certain time under certain limited conditions, and invalidity should not be a sanction at all. A new legislation parallel to the current Securities Exchange Act would be acceptable for all incorporated companies. And also, annullments of the decisions against the equality principle and/or the articles of incorporation, and/or not to be in accordance with the corporation's basic structure, and/ or to be disinterested with the capital conservation principle, and/or to be derogative about the shareholders' indispensible rights appears to be much more plausible and sustainable in terms of law

    Sui Generis Dissolution Reasons of Contract of Mandate

    Get PDF
    Vekâlet sözleşmesinin kendine özgü sona erme sebepleri, tek taraflı sona erdirme (azil ve istifa), ölüm, ehliyetin kaybedilmesi ve iflas olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 512 ve 513. maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Çalışmamızda TBK’nin söz konusu hükümleri göz önünde bulundurularak, vekâlet sözleşmesinin sona ermesi ve buna bağlı sonuçlar hakkında bilgi verilecektir.Sui generis dissolution reasons of contract of mandate which are unilateral dissolution (dismissal and resignation), death, loss of capacity and bankruptcy are regulated in articles 512 and 513 of Turkish Code of Obligations No. 6098. In this study, information will be given about dissolution of contract of mandate and results thereof in the light of aforementioned provisions of Turkish Code of Obligations No. 6098

    Ethical leadership and workplace bullying in higher education

    Get PDF
    Cataloged from PDF version of article.This study examines the relationship between ethical leadership and workplace bullying and the mediating roles of psychological safety and psychological contract fulfillment on that relationship in higher education. The sample of this study is composed of 591 faculty members along with their deans from 9 private universities chosen by random method in İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri, Konya and Gaziantep in 2011-2012 spring semester. Faculty members’ perceptions of psychological safety and psychological contract fulfillment were measured using the scale developed by Kahn (1990) and psychological contract fulfillment scale developed by Robinson and Morrison (1995). Brown, Treviño, and Harrison’s (2005) ethical leadership scale and Einarsen and Hoel’s (2001) the Negative Act Questionnaire-Revised scale were used to assess faculty member’s perception of the ethical leadership and workplace bullying respectively. The results revealed a significant negative relationship between ethical leadership and bullying and mediating roles of psychological safety and psychological contract fulfillment on that relationship. © 2014, (publisher). All rights reserved

    The Legal Characteristics of Liability Arising From the Potential Damages for Third Parties due to the Ratings of Rating Agencies

    Get PDF
    As per the importance of the operations carried out by the rating agencies, some obligations are set forth for these agencies, the breach of which causes their liability. The liability of the rating agencies has basically been regulated in the Communique on Principles Regarding Ratings and Rating Agencies by Capital Market Board. In this context, the third parties can claim their compensation on the grounds of “tortious liability.” However, as there is no legal basis for the article that regulates the liability of the rating agencies in the above mentioned communique, it will be revoked by the court if it will be a subject of a litigation. In this probability, the liability of the rating agencies against third parties will be lack of legal theory and the potential legal gap can only be filled by the judge through creating law until a new regulation will be issued. At this point the judge should rely on the theory of “liability of credibility” as such a conception does not collide with the principles of the positive law rules. This article aims to determine the legal characteristics of the liabilities of the rating agencies against third parties within the framework of the legal views related with the general liability of reporters.Rating, Credit Rating Agencies, Law of Obligations.

    The concept of human dignity and the protection of the human dignity as a basic principle of measures of precaution

    Get PDF
    Bu çalışmada, önce bir kavram olarak “insan onuru” tanımlanmaya çalışılmış ve insan haklarının kaynağı olarak “insan onurunun evrensel niteliği” üzerinde durulmuş; sonra genel olarak “koruma tedbirleri” incelenmiş ve son olarak da koruma tedbirleri bağlamında temel bir ilke olarak insan onurunun korunması üzerine bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır

    Legal Status of Gestor in The Negotiorum Gestio

    Get PDF
    Borçlar hukuku özel hükümlerin önemli konularından biri olan ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 10. bölümünde 526 - 531. maddeleri arasında düzenlenen vekaletsiz iş görme, vekaleti olmayan bir kimsenin bir başkasının işini görmesi yani kısaca iş görenin iş görme yükümünün yokluğu şeklinde tanımlanabilir. Vekaletsiz iş görmede iş görenin hukuki durumu, gerçek (caiz olan) ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabii tutulan vekaletsiz iş görme türüne göre farklılık arz eder. Öyle ki, iş sahibinin menfaatine ve gerçek ya da varsayılan amacına uygun hareket etmesi gereken kimse olan gerçek vekaletsiz iş görenin hukuki durumu, Borçlar Kanunu md. 526-528 hükümleri arasında “işin görülmesi”, “sorumluluk” ve “iş görenin ehliyetsizliği” olmak üzere üç başlık halinde düzenlenmiş iken; bilerek ya da bilmeyerek, başkasının işini kendi işiymiş gibi ve kendisine menfaat sağlamak üzere görmekte olan ve işi yapmak konusunda herhangi bir yükümlülüğü olmadığı gibi, yetkisi de olmayan gerçek olmayan vekaletsiz iş görenin hukuki durumu ise TBK md. 530 hükmü uyarınca farklı esaslara bağlanmıştır.Negotiorum gestio is an important issue of Law of Obligations special provisions in which settled between the Articles 526 – 531 in the Part 10 of Turkish Code of Obligations numbered 6098, can be defined as a spontaneous agency in which the gestor, acts on behalf and for the benefit of a principal, but without his or her consent, Legal status of gestor in the negotiorum gestio differs according to negotiorum gestio which splits into two types as a virtual negotiorum gestio and a non-virtual negotiorum gestio. Virtual gestor hast to act for the benefit of a principal and suitable for the virtual or assumed purpose of him. Whilst, legal status of virtual gestor in which settled between the Articles 526-528 in Code of Obligations under the headings of “fullfilling”, “liability” and “incapacity of gestor”; legal status of non-virtual gestor is settled in the Article 530 which rules differently

    An Overview of UNIDROIT ‘s work on private law

    Get PDF
    Özel hukukun yeknesaklaştırılmasını sağlamak amacıyla, 1926 yılında UNIDROIT adı altında bir uluslararası kuruluş kurulmuştur. Kuruluş tarihinden günümüze kadar çeşitli uluslararası çalışmalar yapan bu kuruluşun çalışmaları hem teorik hem de pratik açıdan özel hukukun gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle, UNIDROIT çalışmalarında, uluslararası metinlerin hazırlık aşamasında kapsamlı ve karşılaştırmalı hukuk metotlarının kullanılıyor olması nedeniyle, bu çalışmalar özel hukuk alanında çalışan hukukçulara önemli bir rehber olmaktadır. Bu makalede, öncelikle UNIDROIT’nın yapısı açıklandıktan sonra, mevcut çalışmaları belirtilecektir. Bu bağlamda, uluslararası tahkim uygulamasında da önemli bir yeri olan 2016 Uluslararası Ticari Sözleşmelere İlişkin UNIDROIT ilkeleri kısaca değerlendirilecektir. Daha sonra ise, özel hukuk alanında çalışan hukukçulara rehber olması bağlamında hali hazırda gündemde olan çalışmalardan olan, dijital varlıkların düzenlenmesi, yabancı alacakların etkili bir yoldan tahsili, model faktoring kanunu, bankaların iflasına ilişkin düzenlemeler hakkında kısa bilgilendirme yapılacaktır.An international organization labeled the International Institute for the Unification of Private Law (UNIDROIT) was established in 1926 to ensure uniformity of private law. This organization has conducted varied international studies since its establishment, and its work has contributed significantly in both theory and practice to the development of private law. In particular, the studies conducted by UNIDROIT have come to be vital guides for jurists engaged in private law because they employ comprehensive and comparative legal methods in their preparation of international texts. This study first explains the structure of UNIDROIT before outlining its current studies. It briefly evaluates the 2016 UNIDROIT Principles of International Commercial Contracts, which are essential for international arbitration practice. Subsequently, the study attempts to guide legal scholars engaged in private law by offering an overview of the research currently on the UNIDROIT’s agenda: the regulation of digital assets, an effective way of collecting foreign receivables, the model factoring law, and the regulations on the bankruptcy of banks.WOS:00079912940000
    corecore