Zonguldak Bülent Ecevit University Institutional Repository
Not a member yet
8452 research outputs found
Sort by
Caput mandibulae ve precessus coronoideus'un transvers açılarının orta yüz genişliği ile olan ilişkisi
Mandibula, konuşma ve çiğneme gibi fonksiyonlarının yanı sıra üzerinde bulundurduğu anatomik yapılar sayesinde antropometrik öneme sahiptir. Aynı zamanda yüzün merkezi bileşeni olan çeneyi oluşturarak yüz estetiğinde de önemli bir rol oynamaktadır. Çalışmamızda 18-72 yaş arasında 41 kadın ve 18-72 yaş arasında 47 erkek olmak üzere toplam 88 kişiye ait bilgisayarlı tomografi görüntüleri kullanıldı. Ölçümler, bilgisayarlı tomografi görüntülerinden elde edilen üç boyutlu görüntüler üzerinde ve horizontal düzlemde yapıldı. Yüze ait olan bizygion genişliği, sağ ve sol yüz genişliği ölçüldü. Mandibula’ya ait bicondylar genişlik, sağ ve sol proc. coronoideus arası genişlik, sağ ve sol ayrı olarak horizontal düzlemde her iki caput mandibulae’yi birleştiren doğru ile caput mandibulae’nın merkezi ve proc. coronodeius’u birleştiren doğru arasındaki açı (sağ ve sol A açısı), sağ ve sol ayrı olarak caput mandibulae ile proc. coronoideus’u kesen doğru ile aynı tarafa ait corpus mandibulae’nın uzun ekseni üzerinden geçen doğru arasındaki açı (sağ ve sol B açısı), sağ caput mandibulae-spina mentalis-sol caput mandibulae arasındaki açı (C açısı) ve intercondylar açı ölçüldü. Erkeklerde kadınlara göre bizygion uzunluğu, sağ yüz genişliği, sol yüz genişliği, bicondylar genişlik ve sağ ve sol proc. coronoideus arası genişlik istatistiksel olarak anlamlı derecede uzun belirlendi (p<0.05). C açısı ise kadınlarda erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla saptandı (p<0.05). Erkeklerde sağ B açısı sol B açısına göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla belirlendi (p<0.05). Kadınlarda ise sağ yüz genişliği ve sağ B açısı sol taraftaki değerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla saptandı (p<0.05). Sonuç olarak caput mandibulae ve proc. coronoideus’un transvers açılarının ve yüz genişliği ile olan ilişkisinin belirlenmesi bu bölgede yapılacak olan cerrahi girişimler için önem taşımaktadır
Determination of parents knowledge, attitude and behavıor towards children’s vaccination
Araştırma, anne babaların çocukluk dönemi aşılarına yönelik bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma kapsamına Zonguldak ilinde yaşayan 547 anne baba alınmıştır. Araştırmada, verilerin toplanmasında anne babaların sosyo-demografik özellikleri ve çocukluk dönemi aşıları hakkında bilgi düzeyini saptamaya yönelik Tanıtıcı Bilgi Formu ile Aşı Güvenilirlik Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulguların değerlendirilmesi için SPSS 20.0 paket programı kullanılmıştır. Anne babaların %92.5’ inin çocuklarının aşılarını düzenli yaptırdığı belirlenmiştir. Anne babaların Aşı Güvenirliği Ölçeği puan ortalamalarının yarar alt boyutu için 32.35±8.02, zarar alt boyutu için 7.07±5.74, güven alt boyutu için 16.75±4.25 ve ölçekten alınan toplam puan ortalamasının 56.17±17.97 olduğu görülmüştür. Ölçek alt boyut ve toplam puan ortalamalarının anne-baba olma, çocukların aşılarını düzenli yaptırma durumlarına göre farklılaştığı görülmektedir (p0.05).This research examines determination of parents’ knowledge, attitude, practice towards children’s vaccination, descriptively. 547 parents inhabiting in Zonguldak participated in the research. Parents’ socio-demographic variables, questionnairebased on determining parents’ level of knowledge on vaccination, the Vaccination Confidence Scales are used for the data collection. SPSS Statistics 20.0 Programme is used for analysing the survey data. Of the parents, 92.5% answered yes the question of following the vaccination schedule on time. Parents’ answers are as follows: 32.35±8.02 for the benefit sub-dimension, 7.07±5.74 for the obstacle sub-dimension, 16.75±4.25 for the self-confidence sub-dimension and total point average was 56.17±17.97. Sub-dimensions and total point averages were determined to differ according to being a parent, following the vaccination schedule (p0.05)
Direkt ve indirekt görsel diş renk seçiminin karşılaştırılmasında deneyimin ve cinsiyetin etkisi.
Görsel diş renk seçimi, diş hekimliğinde uygulanan en yaygın yöntemdir. Klinik deneyim ve cinsiyet gibi çeşitli faktörler renk seçiminin başarısını etkileyebilir. Bu çalışmanın amacı, direkt ve indirekt diş renk seçiminin karşılaştırılmasında deneyim ve cinsiyetin etkisini değerlendirmektir. Bu çalışma, farklı diş renklerine sahip 3 gönüllünün dişlerini içeriyordu. Bu üç diş rengi, klinik deneyime göre 3 gruba ayrılan 87 gözlemci (42 erkek ve 45 kadın) tarafından değerlendirildi; Diş Hekimliği Preklinik Öğrencileri (UPDS), Diş Hekimliği Klinik Öğrencileri (UCDS) ve Protez Bölümü Doktora /Uzmanlık Öğrencileri (PDS). Renk seçimi, yönteme göre iki alt gruba ayrıldı; direkt renk seçimi (DSM) ve indirekt renk seçimi (ISM). ISM için dijital kamera ile üç gönüllüden, özel ışık ve kamera ayarı şartları altında fotoğraflar çekildi. Verilerin istatistiksel analizleri Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U ve Chi-Square testleri kullanılarak yapıldı. Klinik deneyim açısından, PDS grubu ile diğer iki grup arasında istatistik olarak anlamlı fark gözlendi. Cinsiyet grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. Başarı sıklıklarına göre indirekt ve direkt yöntemler arasında anlamlı bir farklılık gözlenmedi. Ancak iki yöntem arasında Renk Seçimi Sapma Puanı (SMDS) değerlerine göre anlamlı bir farklılık bulundu. Renk seçim sürecinde klinik deneyimin etkili bir faktör olduğu, cinsiyetin ise etkili bir faktör olmadığı sonucuna varıldı. Standart aydınlatma koşulları altında çekilen dijital görüntüler, güvenilir bir alternatif renk seçim yöntemi olabilir.Visual tooth shade matching is the most common method applied in dental practice. Several factors such as the method used, clinical experience, and gender can affect the success of shade matching. The aim of this study was to evaluate the effect of experience and gender on the comparison of direct and indirect visual tooth shade matching. The present study included the teeth of 3 volunteers with different tooth colors. The colors of three teeth were evaluated by 87 examiners (42 males and 45 females) who were divided into 3 groups according to clinical experience; Undergraduate Preclinical Dental Students (UPDS), Undergraduate Clinical Dental Students (UCDS), and Postgraduate Dental Students from the Department of Prosthodontics (PDS). The shade matching observations were divided into two subgroups according to the method; direct shade matching (DSM) and indirect shade matching (ISM) groups. For ISM, photos were taken from three different volunteers by the digital camera under the special conditions of lightness and camera settings. Statistical analyzes of the data were performed by using Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U, and Chi-Square tests. A statistically significant difference was observed between the PDS group and the other two groups in terms of clinical experience. There was no significant difference between gender groups. No significant difference was observed between indirect and direct methods according to success frequencies. However, there was a significant difference according to Shade Matching Deviation Score (SMDS) values between the two methods. It is concluded that clinical experience is an effective factor while gender is not an influential factor in the shade matching process. Digital images taken under standard lighting conditions may be a reliable alternative shade matching method
Probiyotik fırın ürünleri üretim yöntemleri
Fonksiyonel ürünler dünya çapında tüketicilerin ilgisini çekmektedir. En bilinen fonksiyonel ürünlerden olan probiyotik gıdalar temelde süt bazlı ürünler olsa da süt bazlı olmayan probiyotik gıdalar da yavaş yavaş fonksiyonel ürünler pazarında değerli bir katkı olarak yer almaktadır. Probiyotik ürün üretirken en önemli konu, ürünün üretiminden tüketimine kadar geçen süre içinde canlı probiyotik sayısının üründe en az 106 kob/g veya kob/ml düzeyinde kalmasını sağlamaktır. Birçok kişi tarafından sevilerek tüketilen fırın ürünlerinin üretiminde uygulanan pişirme işlemi, probiyotik mikroorganizmaların hasar görmesine ve canlı probiyotik sayısının üründen beklenen yararlı etkileri sağlayamayacak düzeylere kadar düşmesine neden olmaktadır. Canlı probiyotik sayısını en üst seviyede tutmak için uygulandığı bilinen yöntemler probiyotiklerin mikroenkapsülasyonu, probiyotiklerin yenilebilir film ve kaplamalara ilave edilmesi ve sporlu probiyotik mikroorganizmaların kullanılmasıdır. Bu derlemede probiyotik fırın ürünü üretmek üzere uygulanan yöntemler, bilimsel literatürde konu ile ilgili yapılmış olan çalışmalarla birlikte sunulmuştur
Sünmüş ekmekten izole edilen Bacillus suşlarının peptidaz üretme potansiyellerinin belirlenmesi ve peptidaz üretimi için bazı kültür şartlarının optimizasyonu
Bu çalışmada daha önceki bir çalışmada sünmüş ekmeklerden izole edilen 14 adet Bacillus suşunun, 30 °C, 37 °C, 50 °C ve 55 °C’de peptidaz üretme potansiyellerinin belirlenmesinin ardından, peptidaz aktivitesi en yüksek olan iki suş için en uygun enzim üretim besiyeri bileşimi ve koşullarının bir kerede bir faktör yaklaşımı ile optimizasyonu yapılmıştır. Bu amaçla en iyi aktivite değerini sağlayan karbon ve azot kaynağı ile karbon/azot oranı, çalkalama hızı ve ön kültür besiyeri seçimi maliyet unsuru da göz önünde bulundurularak tespit edilmiştir. En iyi karbon ve azot kaynağının sırasıyla glukoz ve maya ekstraktı olduğu saptanmıştır. Ayrıca karbon/azot oranının 1:5, çalkalama hızının 250 rpm olması durumunda ve ön kültür hazırlanması için enzim üretim ortamı ile aynı besiyeri kullanıldığında daha yüksek peptidaz aktivitesi değeri elde edilmiştir
The investigation of mother-baby attachment based on maternal perception and some variables
Bu araştırma, anne-bebek bağlanmasının annelik algısı ve bazı değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Aralık 2019-Haziran 2020 tarihleri arasında Zonguldak il merkezinde bulunan üniversiteye bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezinde (178) ve yine il merkezindeki kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesinde kadın doğum kliniklerinde doğum yapmış olan (190) ve araştırmaya katılmayı kabul eden 368 anne oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Anne-Bebek Tanıtıcı Bilgi Formu”, “Anne-Bebek Bağlanma Ölçeği”, “Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği” ve “Anlamsal Farklılık Ölçeği (Anne Olarak Ben ve Bebeğim)” formları kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22.0 VE AMOS 21.0 paket programları kullanılmıştır. Tüm istatistiksel analizlerde 0.05 anlamlılık düzeyi olarak esas alınmıştır. Araştırmaya katılan annelerin, anne-bebek bağlanma düzeyi ortalamasının 22.25+2.01 (17-24) arasında değiştiği belirlenmiştir. Çalışmada anne-bebek bağlanmasının anne eğitim düzeyi, sosyal güvenceye sahip olma, gelir durumu ve aile tipine göre farklılaştığı tespit edilmiştir. Çalışmada anne-bebek bağlanma düzeyinin isteğe bağlı evlilik ve gebelik, bakım eğitimi alma, doğum yöntemi, bebeğin kucaklanma, ilk emzirilme zamanı ve beslenme türüne göre farklılaştığı saptanmıştır. Çalışmada anne-bebek bağlanma düzeyinin annenin yardımcısı olma, eş desteği alma, eş ile ilişki durumu, yakın arkadaşının olması, evlilik süresi, gebelik ve canlı doğum sayısı değişkenlerine göre farklılaştığı belirlenmiştir (p<0.005). Sonuç olarak; sosyal destek, annelik algısı ve bebeğim algısı faktörlerinin anne-bebek bağlanmasına etkisi %42 olarak tespit edilmiştir.The aim of the study was to examine mother-infant attachment based on the perception of motherhood and some variables. The sample of the study included 368 mothers who gave birth in the health application and research center (178) affiliated with the university in the city center of Zonguldak, Turkey, and in the gynecology clinics of the maternity and pediatrics hospital in the same province (190) between December 2019 and June 2020 and who agreed to participate in the study. Data were collected using a “Mother-Baby Information Form”, the “Maternal Attachment Inventory”, “Multi-Dimensional Scale of Perceived Social Support” and “Semantic Differential Scale (Myself as a Mother and My Baby)”. The data were analyzed using SPSS 22.0 and AMOS 21.0 programs. The significance level was considered 0.05 in all statistical analyses. It was found that the mean mother-infant attachment level of the mothers in this study changed between 22.25+2.01 (17-24). It was found that mother-infant attachment changed based on the mother’s education level, having social insurance, income level, and family type. It was also found that mother-infant attachment level changed based on intended marriage and pregnancy, receiving care training, delivery mode, hugging the baby, time of first breastfeeding, and type of nutrition. It was determined that mother-infant attachment level changed based on the variables of the mother having a helper, getting support from the spouse, relationship status with the spouse, having a close friend, duration of the marriage, and the numbers of pregnancy and birth (p<0.005). In conclusion, the factors of social support, perception of motherhood, and the perception of my baby have a 42% influence on mother-infant attachment
Optimisation of bacillus amyloliquefaciens FE-K1 extracellular peptidase production by response surface methodology
In this study, it was aimed to optimise the extracellular peptidase production of Bacillus amyloliquefaciens FE-K1, previously isolated from ropy wholemeal bread, by using response surface methodology (RSM) based on central composite design (CCD). The temperature (20-45°C), initial pH of the enzyme production medium (pH 5-9) and inoculation level (1-5%, v/v) were used as the factors for RSM, and the fermentation time was determined for each trial separately. Results showed that the optimum peptidase production occurred at 33.4°C, pH 6.62 and 2.3% inoculation. It was determined that the fermentation time was only 7h, the crude enzyme had a peptidase activity of 49.17U/mL and a specific activity of 504.77U/mg under the optimised conditions