Evaluation of remote working wıthin the scope of occupational health and safety

Günümüz iş dünyası, COVID-19 salgınının etkisi ve teknolojik ilerlemelerle birlikte esneklik kültürünü teşvik eden uzaktan çalışma modeline geçiş süreci yaşamaktadır. İşyerlerinin uzaktan çalışma modeline geçişinde genel varsayım, iletişim teknolojileri ve internet bağlantısı sağlandığında uzaktan çalışmanın tam işlevsel ve sorunsuz olacağıdır. Ancak uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla birlikte ev ortamında çalışanların sağlığı, güvenliği ve genel refahı gibi başka sorunların da gerçekten endişe verici olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum iş sağlığı ve güvenliği konularının yeni bir perspektifle ele alınmasını gerektirmektedir. Tezin temel amacı, uzaktan çalışma risklerinin, çalışanların sağlığı ve güvenliği üzerindeki etkilerini ortaya koymak, özellikle işverenin yükümlülükleri olmak üzere tarafların sorumluluklarını değerlendirmek ve uzaktan çalışma koşullarını optimize etmek için öneriler sunmaktır. Tez, literatür taraması yöntemi kullanılarak uzaktan çalışmanın iş sağlığı ve güvenliği açısından nasıl ele alındığını incelemektedir. Uzaktan çalışma, çalışanların iş değişkenlerini ve işyeri ortamını kontrol etmelerine olanak tanırken, aynı zamanda izolasyon, psikososyal stres ve iş-yaşam dengesi sorunları gibi yeni riskleri de beraberinde getirmiştir. Uzaktan çalışma koşullarının optimize edilmesi için, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği politikalarını gözden geçirmeleri, çalışanların eğitimine önem vererek farkındalığı artırmaları, ergonomik çalışma alanları sağlamaları, düzenli mola ve dinlenme sürelerini teşvik etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, işverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konularında işbirliği yapmaları ve iletişim kanallarını açık tutmaları önemlidir.Today's business world is experiencing a transition to a remote working model that promotes a culture of flexibility combined with the impact of the COVID-19 pandemic and technological advances. The general assumption in the transition of workplaces to a remote working model is that remote work will be fully functional and hassle-free when communication technologies and internet connection are provided. But with the spread of remote work, other issues such as the health, safety, and overall well-being of employees in the home environment have also turned out to be really concerning. This requires addressing occupational health and safety issues with a new perspective. The main objective of the thesis is to reveal the effects of remote work risks on the health and safety of employees, to assess the responsibilities of the parties, especially the obligations of the employer, and to provide recommendations for optimizing remote working conditions. The thesis examines how remote work is handled in terms of occupational health and safety using the literature review method. While remote work allows employees to control work variables and the workplace environment, it has also introduced new risks such as isolation, psychosocial stress, and work-life balance issues. In order to optimize remote working conditions, employers need to review occupational health and safety policies, raise awareness by placing emphasis on employee training, provide ergonomic work spaces, and encourage regular breaks and rest periods. It is also important for employers and employees to collaborate on occupational health and safety issues and keep communication channels open

The examination of the perception of public finance department students through metaphor analysis method

Devletin en önemli gelir türü olan vergilerin mükellefler tarafından gönüllü uyum sağlanarak ödenmesi vergi maliyetlerini düşürerek kamu hizmetlerinde etkinlik sağlanması açısından önem taşımaktadır. Mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun sağlanmasında ekonomik ve sosyal pek çok faktör etkili olmaktadır. Ancak vergiye uyuma olan bakışın zaman içerisinde değişmesiyle, bireylerin zihinsel süreçlerini anlayarak buna yönelik politikalar uygulanması önem kazanmıştır. Bu çalışmada bireylerin kavramları nasıl algıladıklarına ilişkin fikir veren metafor analiz yöntemi ile Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde eğitim gören öğrencilere “Vergi…. gibidir. Çünkü ...” şeklinde açık uçlu bir ifade yöneltilmiş ve öğrencilerin vergiye bakış açıları incelenmiştir. Analizde MAXQDA programı kullanılmıştır. Verilen cevaplara göre 128 ifadeden 63 metafor belirlenmiş ve bu metaforlar altı kavramsal kategoriye ayrılmıştır. Metafor sayısının en fazla olduğu kategori “yaşamsal değerler bakımından vergi”; en az olduğu kategori ise “hizmet bakımından vergi” olarak gerçekleşmiştir.Since taxes are the state’s primary source of income, voluntary compliance by taxpayers is crucial for efficient public services and reduced tax collection costs. Many economic and social factors are effective in ensuring voluntary tax compliance of taxpayers. However, as the perspective on tax compliance has changed over time, it has become essential to understand individuals’ mental processes and implement policies accordingly. In this study, the metaphor analysis method, which provides insights into how individuals perceive concepts, was employed to examine the perspectives of students studying in the Department of Public Finance at Tekirdağ Namık Kemal University’s Faculty of Economics and Administrative Sciences. An open-ended statement, “Tax is like... because...,” was posed to the students, and their views on taxation were analyzed. The MAXQDA program was used for analysis. According to the responses, 63 metaphors were identified from 128 statements, and these metaphors were divided into six conceptual categories. The category with the highest number of metaphors related to taxes in terms of vital values, while the category with the fewest metaphors pertained to taxes in terms of services

Thinking neoliberalism with Freud: A study on the impact of pleasure and happiness on mechanisms of social domination

Bu çalışmanın temelini; Freud’un yaklaşık yüzyıl önce uygarlık ile insanlar arasındaki ilişkinin mahiyetini analiz ederken insanların yaşamdan beklentilerinin ne olduğuna dair sorduğu sorunun ve insanların yaşamdan beklentilerinin haz ve mutluluk olduğunu vurgulayarak verdiği cevabın güncelliğini koruduğu savı oluşturur. Çalışma, neoliberalizmin yükselişiyle birlikte insanların haz ve mutluluk arayışının ne şekilde bir tahakküm aracı olarak işlevsel kılındığına ilişkin ortaya çıkan temel araştırma sorusu etrafında şekillendirilmiştir. Çalışma, teorik temelini Freud’un psikanalitik kuramına ve bu çerçevedeki analizlerine dayandırmıştır. Böyle olmasının ilk nedeni, Freudcu psikanalizin insanın ruhsal işleyişinde haz ve mutluluğun yerine dair açıklayıcı kuramsal zenginlik barındırmasından ileri gelir. İkinci nedeni, neoliberalizmin hazza ve mutluluğa teşvik edici politikalarının ve buna yönelik bir yaşam motivasyonunun bireysel ve toplumsal yaşam için tehlikeli olacağına dair Freud’un çok önceden vurgulayarak yaptığı uyarı kapsamında değerlendirilebileceğinden kaynaklanır. Bu teorik arka plana dayanan çalışma, neoliberalizmin birey ve toplumlara pazarladığı haz ve mutluluk vaadinin bir yanılsamadan ibaret olduğu, haz ve mutluluğun sağlanması adına birey ve toplumdan taleplerinin hem birey hem de toplum ruhsallığında daha fazla tahribat, tabiiyet ve kendi kendini sömürüye yol açtığı sonucuna ulaşmıştırThis study is based on the assertion that Freud’s question about what people expect from life when analyzing the nature of the relationship between civilization and human beings nearly a century ago, and the answer he gave by emphasizing that people’s expectations from life are pleasure and happiness, are still up to date. The study is shaped around the main research question that emerged with neoliberalism’s rise about how people’s pursuit of pleasure and happiness is functionalized as a means of domination. The study’s theoretical basis is Freud’s psychoanalytic theory, and analyses are conducted within this framework. This is because, on the one hand, Freudian psychoanalysis contains an explanatory theoretical richness regarding the place of pleasure and happiness in the psychological functioning of human beings, and on the other hand, it can be evaluated within the scope of Freud’s warning that neoliberalism’s policies encouraging pleasure and happiness and a life motivation towards this would be dangerous for individual and social life. Based on this theoretical background, the study concludes that the promise of pleasure and happiness marketed by neoliberalism to individuals and societies is an illusion and that its demands on the individual and society in the name of providing them lead to further destruction, subordination, and self-exploitation in both individual and social psychology

Investigation of atmospheric concentrations and particulate-gas partitionings of polychlorinated dibenzo-p-dioxins and polychlorinated dibenzo-furans

Poliklorlu dibenzo-p-dioksinler (PCDD’ler) ve poliklorlu dibenzofuranlar (PCDF'ler) insan ve çevre sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturan önemli bir hava kirletici grubudur. Bu çalışmada, Bursa şehrinin üç farklı bölgesinde Haziran 2022 – Haziran 2023 tarihleri arasında PCDD/F ölçümleri yapılmıştır. Bursa şehrinde daha önce PCDD/F ölçüm çalışması yapılmamış olup bu çalışmada bildiren sonuçlar ile şehir havasındaki PCDD/F kirliliğinin ilk kez araştırılması amaçlanmıştır. Üç bölge için ölçülen ortalama toplam (gaz+partikül) konsantrasyon değerlerinin 522,47±155,61 fg/m3, 410,07±179,83 fg/m3 ve 243,67±49,72 fg/m3 olduğu belirlenmiştir. Dünyada yürütülen diğer çalışmalar ile karşılaştırıldığında, ölçülen konsantrasyon değerlerinin benzer özellikteki bölgeler için bildirilen değerlerle genellikle uyum içinde olduğu görülmüştür. Konsantrasyon değerleri hava sıcaklığına göre değişim göstermiş, soğuk aylarda sıcak aylara göre daha yüksek değerlerin ölçüldüğü gözlemlenmiştir. Kaynakların belirlenmesi için Temel Bileşen Analizi (TBA) yapılmıştır. Sonuçlar üç bölgenin de evsel ısınma, organize sanayi bölgeleri ve metal geri dönüşüm tesislerinden etkilendiğini göstermekle birlikte, araç emisyonlarının temel kirletici kaynağı olduğu belirlenmiştir. Üç farklı yaş grubu için PCDD/F’lerin oluşturduğu kanser ve kanser dışı risk değerleri hesaplanmıştır. Sonuçlar, bütün yaş grupları için ihmal edilebilir kanserojen riski işaret etmiş, Bursa şehir havasındaki PCDD/F kirliliğinin sağlık riski oluşturmayacak kadar düşük olduğu belirlenmiştir. Gaz/partikül (G/P) dağılımı, kirleticilerin akibetlerine hükmeden önemli bir faktördür. Bu çalışmada G/P dağılımının belirlenmesinde 9 farklı model kullanılmıştır. Daha önce hiçbir çalışmada PCDD/F’lerin G/P dağılımı bu kadar çok sayıda model kullanılarak incelenmemiştir. Böylelikle bu çalışma ile PCDD/F’lerin G/P dağılımının detaylıca araştırılması ve etkin mekanizmaların anlaşılması amaçlanmıştır. Yeni bir model olan Li-Ma-Yang modeli gösterdiği üstün performansla öne çıkmış, çökelme mekanizmalarının PCDD/F’lerin gaz/partikül dağılımında ihmal edilemeyecek bir öneme sahip olduğu belirlenmiştir.Polychlorinated dibenzo-p-dioxins (PCDDs) and polychlorinated dibenzofurans (PCDFs) are an important group of air pollutants that pose a serious threat to human and environmental health. In this study, PCDD/F measurements were carried out in three different regions of Bursa between June 2022 and June 2023. The average total (gas+particle) concentration values measured for the three regions were 522.47±155.61 fg/m3, 410.07±179.83 fg/m3 and 243.67±49.72 fg/m3. No PCDD/F measurement study has been conducted in Bursa before and the results reported in this study aim to investigate PCDD/F pollution in the city air for the first time. When compared with other studies carried out in the world, it was observed that the measured concentration values were generally in agreement with the values reported for regions with similar characteristics. Concentration values varied according to the air temperature and it was observed that higher values were measured in colder months compared to warmer months. Principal Component Analysis was performed to identify the sources. The results showed that all three regions were affected by domestic heating, organised industrial zones and metal recycling plants, but vehicle emissions were the main pollutant source. Cancer and non-cancer risk values of PCDD/Fs were calculated for three different age groups. The results indicated negligible carcinogenic risk for all age groups, and it was determined that PCDD/F pollution in Bursa city air was too low to pose a health risk. The gas/particle (G/P) partitioning is an important factor that governs the fate of pollutants. In this study, 9 different models were used to determine the G/P partitioning. No previous study has examined the G/P distribution of PCDD/Fs using such a large number of models. Thus, this study aimed to investigate the G/P partitioning of PCDD/Fs in detail and to understand the effective mechanisms. Li-Ma-Yang, a newly developed model, has shown outstanding performance and it has been determined that deposition mechanisms have a non-negligible importance in the gas/particulate partitioning of PCDD/Fs

Examining the social capital and self-efficacy levels of secondary school students

Bu araştırma, ortaokul kademesinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal sermaye ile öz yeterlilik düzeylerini farklı değişkenlerle incelemeyi ve sosyal sermaye ile öz yeterlilik düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma evrenini, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Bursa ilinin çevre ilçesi olan Yenişehir’de bulunan ortaokul düzeyindeki okullar oluşturmaktadır. 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin tamamı araştırma kapsamındadır. Evrende bulunan okullardan 1’i özel okul, 11’i devlet okulu olup toplamda 12 okul bulunmaktadır. Okullardan 2’si İmam Hatip ortaokulu, diğerleri ise normal ortaokuldur. Köy ve merkezde bulunmalarına göre dağılımı ise 4 köy okulu, 8 merkez okulu şeklindedir. Ayrıca, sosyoekonomik çevre olarak düşük, orta ve yüksek gelirli bölgelerde bulunan okullar yer almaktadır. Örneklem sayısı 1063 olup, öğrencilerin 513’ü erkek, 550’si kızdır. Nicel araştırma yöntemi kullanılarak ölçekler aracılığıyla veri toplanmıştır. Kullanılan ölçekler, Ortaokul Öz Yeterlilik Ölçeği ve İlköğretim İkinci Kademe Öğrencileri Sosyal Sermaye Ölçeğidir. Uygulanan ölçek sonuçları istatistiksel olarak analiz edilerek değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin orta düzeyde sosyal sermaye algısına sahip olduğu ve yüksek düzeyde öz yeterlik algısına sahip olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin sosyal sermaye ve öz yeterlik algıları arasında orta düzeyde ve pozitif yönlü anlamlı bir ilişki (p<.05, r=0,461) bulunmuştur. Bu bulgu doğrultusunda, öğrencilerin sosyal sermaye algıları arttıkça öz yeterlik algılarının da arttığı söylenebilir.This study aims to examine the social capital and self-efficacy levels of secondary school students with different variables and to reveal the relationship between social capital and self-efficacy levels. The population of the research consists of secondary schools in Yenişehir, the peripheral district of Bursa province, in the 2023-2024 academic year. All 5th, 6th, 7th and 8th grade students were included in the study. Among the schools in the population, 1 is a private school, 11 are public schools and there are 12 schools in total. Two of the schools are Imam Hatip middle schools and the others are normal middle schools. The distribution according to their location in the village and center is 4 village schools and 8 center schools. In addition, the socioeconomic environment includes schools located in low, middle and high income regions. The sample size was 1063, of which 513 were boys and 550 were girls. Quantitative research methods were used, and data were collected through scales. The scales used are the Middle School Self-Efficacy Scale and the Social Capital Scale for Primary School Second Cycle Students. The results of the applied scales were analyzed statistically and evaluated. The research found that the students have a moderate level of social capital perception and a high level of self-efficacy perception. A moderate and positive significant relationship (p<.05, r=0.461) was found between the students' perceptions of social capital and self-efficacy. Based on this finding, it can be said that as students' perceptions of social capital increase, their perceptions of self-efficacy also increase

Factors affecting demand in the used car market

Bu çalışma, Türkiye'deki ikinci el otomobil piyasasında talebi etkileyen faktörleri analiz ederek, tüketici davranışları ve piyasa dinamiklerine ilişkin iç görüler sunmayı amaçlamaktadır. Araştırmada çoklu regresyon analizi yöntemi kullanılarak, bağımsız değişkenlerin ilan süresi üzerindeki etkileri istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Anlamlılık düzeyleri dikkate alınarak sonuçlar detaylı bir şekilde yorumlanmıştır. Analiz sonuçlarına göre daha yüksek donanım paketine sahip araçların daha uzun süre ilanda kaldığı tespit edilmiştir. Değişen parça sayısının artışı, ilan süresini uzatırken, boyalı parça sayısının etkisi daha düşük düzeyde olmakla birlikte anlamlıdır. Bununla birlikte, model yılı ve kilometre değişkenlerinin etkileri istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Ayrıca, hatchback araçlar sedan kasa tipine göre daha kısa ilan sürelerine sahipken, SUV araçlar daha uzun süre ilanda kalmaktadır. Analizler neticesinde bu çalışma, Türkiye ikinci el otomobil piyasasında tüketici tercihlerini etkileyen faktörleri anlamaya yönelik literatüre önemli bir katkı sağlamaktadır. Sektördeki aktörlere yönelik şeffaflık ve güven artırıcı politikaların geliştirilmesi önerilmektedir.This study aims to analyze the factors affecting demand in the Turkish second-hand automobile market, providing insights into consumer behaviors and market dynamics. Using multiple regression analysis, the effects of independent variables on listing durations were statistically evaluated, and the results were interpreted considering their significance levels. According to the analysis results, vehicles with higher equipment packages were found to remain listed for longer durations. An increase in the number of replaced parts extends the listing duration, while the impact of painted parts, though significant, is relatively less pronounced. However, the effects of model year and mileage variables were not found to be statistically significant. Additionally, hatchback cars have shorter listing durations compared to sedans, while SUVs tend to stay listed longer. Based on the analyses, this study makes a significant contribution to the literature by advancing the understanding of factors influencing consumer preferences in Turkey's second-hand automobile market. It also recommends the development of transparency and trust-enhancing policies for market actors

Vector autoregression analysis of bitcoin and ethereum returns with blockchain exchange traded funds (ETF) selected by forbes

2008 yılında Bitcoin’in ortaya çıkmasından sonra kripto paralar kısa zamanda önemli bir varlık sınıfı haline gelmiştir. Kripto paralar; uzlaşma prensibine dayalı, birimler arası doğrudan işlem yapma imkânı sunan, işlemlere ait kayıtlara tüm birimlerin erişebildiği, merkeziyetsiz bir yapı olan blockchain teknolojisi ile işletilirler. Bu çalışmanın amacı, Forbes tarafından 2024 yılı için, blockchain endüstrisinde faaliyet gösteren firmalara ait sermaye varlıkları yatırımlarında uzmanlaşan en iyi borsa yatırım fonlarının 2021 Ekim ile 2024 Haziran dönemindeki haftalık getirileri ile aynı dönemdeki Bitcoin ve Ethereum haftalık getirilerinin zaman serileri Vektör Oto Regresyon Analizi ile incelenmesidir. Çalışmada Varyans Ayrıştırması ve Etki-Tepki Testleri yapılarak serilerin birbirlerine karşı etki düzeyleri incelenmiştir. Ayrıca seriler arasındaki nedensellik ilişkileri Granger Nedensellik Testi yöntemiyle araştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda; seçili blockchain yatırım fonlarından First Trust SkyBridge Crypto Industry and Digital Economy (CRPT) haftalık getirilerinin, Bitcoin ve Ethereum haftalık getirileri ile %5 anlamlılık seviyesinde tek yönlü, sadece Bitcoin haftalık getirileri ile %10 anlamlılık düzeyinde çift yönlü Granger Nedensellik ilişkisine sahip olduğu belirlenmiştir.After Bitcoin emerged in 2008, cryptocurrencies quickly became critical financial assets. Cryptocurrencies operate with blockchain technology, a decentralized structure based on the principle of consensus that allows direct transactions between units and all units to access the ledger. This study aims to analyze the relationships between the weekly returns of the best exchange-traded funds specializing in capital assets investments of companies operating in the blockchain industry, which Forbes selected in April 2024, and Bitcoin and Ethereum weekly returns in the period between October 2021 and June 2024, using the Vector Autoregression (VAR) method. The effect levels of the series against each other were examined by performing variance decomposition and impulseresponse tests. We also investigated the causality relationships between the series using the Granger Causality Test. As a result of the study, it has been determined that the weekly returns of the First Trust SkyBridge Crypto Industry and Digital Economy ETF (CRPT) have a one-way Granger causality relationship with the weekly returns of Bitcoin and Ethereum at a 5% significance level. In addition, CRPT has a bidirectional Granger causality relationship with only Bitcoin weekly returns at a 10% significance level

Investigation of knowledge levels of teacher candidates in general education undergraduate programs regarding special education in terms of various variables

Özel gereksinimli öğrencilerin yaklaşık dörtte üçü genel eğitim sınıflarında öğrenim görmektedir. Buna karşın, genel eğitim lisans programlarında özel gereksinimli öğrencileri ve onların eğitimlerini konu edinen zorunlu bir ders yalnızca “özel eğitim ve kaynaştırma” dersiyle sınırlıdır. Bu kapsamda, bu çalışmada genel eğitim lisans programlarında öğrenim gören ve eğitim fakültelerinin tüm programlarında zorunlu lisans dersi olan “özel eğitim ve kaynaştırma” dersini başarıyla tamamlayan öğretmen adaylarının özel eğitim konularındaki yeterliliklerini belirlemek amacıyla; (a) özel eğitim ve özel gereksinimli öğrenciler, (b) özel eğitim uygulamaları ve (c) bireyselleştirilmiş eğitim programları (BEP) konularına ilişkin bilgi düzeyleri değerlendirilmiştir. Öğretmen adaylarının bilgi düzeylerinin çok boyutlu değerlendirilmesini sağlamak amacıyla Bloom taksonomisinin alt boyutlarından hatırlama, kavrama, uygulama, analiz etme ve değerlendirme boyutları dikkate alınarak a, b, c maddelerinde belirtilen üç kategori için toplam 60 adet çoktan seçmeli soru maddeleri oluşturulmuş ve bu sorular aynı üniversitede eğitim gören ve “özel eğitim ve kaynaştırma” dersini başarıyla tamamlayan öğretmen adaylarına çevrimiçi platformda iletilmiştir. Öğretmen adaylarının verdikleri yanıtlar puanlanarak çeşitli değişkenler açısından ilişki ve etki analizleri için bazı istatistiksel testler kullanılarak incelenmiştir. Elde edilen bulgular, öğretmen adaylarının özel eğitim konusunda özel eğitim ve özel gereksinimli öğrencilere ilişkin genel bilgi düzeylerinin daha ileride olduğunu, özel eğitim uygulamaları ve BEP’e ilişkin bilgi düzeylerinin ise daha zayıf kaldığını göstermiştir. Ayrıca, kadın katılımcıların her üç bilgi testine verdikleri yanıtların doğruluk oranlarının erkek katılımcılardan anlamlı derecede ilerde olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanısıra, “özel eğitim ve kaynaştırma” dersini deprem öncesinde yüz yüze alarak başarılı olan ilgili lisans programlarındaki öğretmen adaylarının her üç bilgi testinden aldıkları puanların deprem sonrasında çevrimiçi katılım göstererek “özel eğitim ve kaynaştırma” dersinde başarılı olan ilgili lisans programlarındaki katılımcılardan anlamlı düzeyde ilerde olduğu görülmüştür. Bulgular, alanyazın dikkate alınarak tartışılmış olup çalışma sonunda genel eğitim öğretmen adaylarını özel eğitim konusunda daha yeterli kılmak için lisans programlarına ilişkin gerçekleştirilebilecek çeşitli düzenlemelere değinilmiştir.About three-quarters of students with special needs attend general education classrooms. However, general education teacher preparation programs have only one compulsory course called “Special Education and Inclusion” in regard to the education of these students. In this context, this study aims to evaluate teacher candidates who are enrolled on general teacher education programs and pass the compulsory course “Special Education and Inclusion”, in terms of their knowledge levels about; (a) comprehensive special education and characteristics of students with special needs, (b) special education interventions, and (c) individualized education programs. In total, 60 multiple-choice questions for three knowledge categories were prepared in accordance with Bloom's Taxonomy under five hierarchies: remembering, understanding, applying, analyzing, and evaluating, to provide a multidimensional evaluation of knowledge levels. The prepared questions were forwarded via Google Form links to the teacher candidates who studied at the same university and passed the lesson “Special Education and Inclusion.” Teacher candidates’ responses to the questions were scored and investigated in several aspects using some statistical tests. The results showed that teacher candidates are more successful in comprehensive special education and characteristics of students with special needs than in the other two categories. In addition, the knowledge levels of female participants were statistically significantly higher in three categories than that of male participants. Moreover, teacher candidates who had taken the compulsory lesson “Special Education and Inclusion” face to face before the earthquake happened in Türkiye in 2023 were more successful in three categories of knowledge than teacher candidates who took the related course online. The findings were discussed, and suggestions about the undergraduate education programs for general education teachers were given to improve teacher candidates’ abilities in special education

Comparison of rights and responsibilities arising from housing rental agreement in islamic law with Turkish Code of Obligations no. 6098

Barınma ihtiyacı insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Toplumlar eskiden beri bu ihtiyacını gidermek için satış sözleşmesinin yanı sıra kira sözleşmesine de başvurmuşlardır. Bu sebeple konut kira sözleşmesi, diğer hukuk sistemlerinde olduğu gibi hem İslam hukukunda hem de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda incelemeye konu olmuştur. Ancak günümüzde şehirleşmenin artması, çekirdek aile yapısının yaygınlaşması ve ekonomik sebeplerden dolayı barınma ihtiyacı ve konut sıkıntısı toplumsal bir sorun haline dönüşmüştür. Bu durum kiracı ile kiraya veren arasında birçok soruna sebep olmaktadır. Ortaya çıkan bu sorunların temelinde ise kira sözleşmesinin, tarafların hak ve sorumluluklarını net bir şekilde ortaya koyacak şekilde düzenlenmemesi yatmaktadır. Dolayısıyla araştırmamızın temel hedefi de konut kira sözleşmesinin, taraflara tanıdığı haklar ve yüklediği sorumlulukları tahlil edip İslam hukuku ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri bakımından mukayese etmektir. Bu doğrultuda çalışmamızda kira sözleşmesine dair genel bilgilere yer verilip konut kira sözleşmesi sürecinde ve sona ermesi durumunda tarafların elde ettiği haklar ve yüklendiği sorumluluklar incelenmiştir.The need for shelter is one of the most basic needs of humans. Since ancient times, societies have resorted to rental agreements as well as sales agreements to meet this need. For this reason, the housing lease agreement has been subject to examination in both Islamic Law and the Turkish Code of Obligations No. 6098, as in other legal systems. However, today, due to the increase in urbanization, the spread of the nuclear family structure and economic reasons, the need for shelter and housing shortage have become a social problem. This situation causes many problems between the lessee and the lessor. The basis of these problems is that the lease agreement is not prepared in a way that clearly sets out the rights and responsibilities of the parties. Therefore, the main goal of our research is to analyze the rights and responsibilities that the housing lease agreement grants to the parties and compare them in terms of Islamic Law and the provisions of the Turkish Code of Obligations No. 6098. In this regard, in our study, general information about the lease agreement is included and the rights acquired and responsibilities assumed by the parties during the housing lease agreement process and in case of termination are examined

Applications of electrolyzed water in the food industry: A comprehensive review of its effects on food texture

This comprehensive work explores the multifaceted field of electrolyzed water (EW) and its crucial role in altering the textural characteristics of various food categories. The analysis begins by providing a clear explanation of EW and its different types, including slightly acidic (AC) EW, plasma-activated EW, neutralized EW, alkaline EW, and weakly ACEW. The review highlights the novelty of EW in preserving food quality, making it a significant alternative to various cleaning and disinfecting methods. The focus then shifts to the applications of EW, examining the impact of different EW types on the textural compositions of various food categories. The examination of the textural profile of foods, which is a crucial determinant of consumer preference, is comprehensively conducted across various categories, encompassing baked goods, meat and poultry, marine foods, fruits and vegetables, as well as ready-to-cook items like noodles. Furthermore, the review investigates the combined effects of EW, when utilized in conjunction with other technologies. The integration of EW with ultrasound, high-pressure processing, plasma activation, slurry ice, and other technologies, assessing their collective impact on textural attributes, was explored. As a consequence, this paper examines the present uses and impacts of electrolyzed water on the texture of food and also investigates its potential synergies with other technologies. The thorough analysis presented here establishes a basis for future research directions in this rapidly developing area, facilitating the exploration of inventive methods for food processing and preservation