Gaziantep University

GAUN@DSpace
Not a member yet
    41 research outputs found

    Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusunda Firari Askerlerin Eşkıyalık Olayları ve Bunlara Karşı Alınan Önlemler Maraş Örneği

    No full text
    1914’te Birinci Dünya Savaşı’na katılan ve aynı anda birçok cephede savaşan Osmanlı Devleti, seferberlik ilanı ile üç milyona yakın Müslim-Gayrimüslim askerle zor şartlarda topraklarını müdafaa etti ve İtilaf Devletleri’ne karşı önemli mukavemetler gösterdi. Ancak bu savaşta Osmanlı Ordusu’ndan dört yüz bin asker şehit olurken, altı yüz bin askerde yaralandı, üç yüz bini de İtilaf Devletleri tarafından esir edildi. Fakat Osmanlı’nın bu savaştaki en büyük sorunu ordudan çeşitli nedenlerle firar edenler veya bakaya kalanlardı. Özellikle savaş sonuna doğru Osmanlı Ordusu’ndan firar edenlerin sayısı beş yüz bini bulmuştu. Bu nedenle firari ve bakayaları engellemek için yeniden seferberlik ilan eden Osmanlı, asker alımına ilişkin bir takım yeni düzenlemeler getirdi. Ancak uzun süren savaşlar, askerler arasında psikolojik tükenmişlik ve haklı bir dava için savaşıldığına inanılmaması, itilaf Devletleri’nin propagandaları, iaşe sorunları, salgın hastalıklar ve askerlerin geride kalan ailelerini merak etmesi gibi nedenler Osmanlı Ordusu’nda firarların devam etmesine veya askere alınacakların bakaya kalmasına neden oldu. Bu nedenle devletin savaş sırasında önemli ölçüde halletmesi gereken sorunların başında firari ve bakaya askerler ve bunların neden olduğu sorunlar oldu. Bunların yanı sıra kentlerdeki siviller tarafından oluşturulan eşkıya ya da çetelerde asayiş ve düzeni bozan diğer bir önemli hadise idi. Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda Ahz-ı Asker Usulü çerçevesinde asker temin ettiği kentlerden biride Maraş’tı. Ancak şehirde sayıları 35.000 ile 46.000 civarında Müslüman ve Gayrimüslim asker ya bakaya kaldı ya da firar etti. Kentte firariler ile bakayaları yakalamak ve asayişi sağlamak için büyük çaba gösteren Osmanlı Devleti, burada hemen gerekli tedbirleri aldı. Firari askerlerin yakalanması için peşlerine Jandarma birlikleri gönderildi ve firarilerin yakalanmaları sağlandı. Bazen firarilerin yakalanmasında şehirde yaşayan halkta yardım etti. Bununla birlikte kentte firar edip, bakaya kalanlar ile eşkıyalık olaylarına karışan askerler hakkında hazırlanan cetvellerde buradaki görevli komutanlar tarafından hazırlandı. Özellikle bu cetvellerde en fazla sayıyı oluşturanlar ordudan firar eden veya bakaya kalanlardı. Hazırlanan bu cetvellere göre sadece Müslümanlar değil Gayrimüslim askerlerden de firar etmiş ya da bakaya kalmış olanlar ile bunlardan eşkıyalık olaylarına karışanlarda vardı. Bunun yanı sıra kentteki halktan eşkıyalık faaliyetinde bulunanların neden olduğu asayiş problemleri de bu dönemde çözülmesi gereken önemli bir sorundu. Merkeze sunulan bu cetvellerde hem ordudan firar edip eşkıyalık eden hem de halktan çete kurup eşkıyalık yapanlar ile hâlâ firari olan asker ve sivil eşkıyalarında ölü veya sağ olarak yakalananların sayıları da merkeze bildirilmişti. Şehirdeki bu olumsuz hadiselerden farklı olarak kent ve çevresinde yaşanan Ermeni isyanları, kıtlıklar ve ortaya çıkan salgın hastalıklar da şehre büyük zararlar verdi. Ancak bütün bu olumsuz hadiselere rağmen Maraş halkı, başta Çanakkale Cephesi olmak üzere Irak-Suriye, Kafkas, Filistin-Gazze, Hicaz-Yemen ve Galiçya Cephesi gibi birçok cephede savaşarak şehit düştü veya gazi oldu. Özellikle kentin Fransızlar tarafından işgaline karşı da büyük bir direniş sergileyen Maraşlılar, Milli Mücadele Dönemi’nde kurdukları çeteler ile Fransızlara karşı çok büyük mukavemet sergileyerek kentlerini savundular. Bunun üzerine Tü

    XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyıl Başlarında Aksaray’da Salgın Hastalıklar, Doğal Felaketler

    No full text

    XVIII. ve XIX. Yüzyılda Maraş’ta Gayrimüslimlerin İktisadi Durumları

    No full text
    Zimmî statüsü ile Müslüman olmayanların can ve mal güvenliğinin sağlanması karşılığında Gayrimüslimlerden vergi alınması usulü İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren tatbik edilen bir uygulama idi. Bu nedenle Osmanlı Devleti topraklarında yaşayan Gayrimüslimleri devletin vergi sistemine dâhil etti ve bunlardan yaş, fiziki ve ekonomik durumuna göre cizye vergisi aldı. Gayrimüslimlerden bu şekilde vergi alınması her Gayrimüslimin devlete farklı oranda vergi ödediğinin de önemli bir göstergesidir. Ayrıca Osmanlı’nın bu vergi tahsili hakkında hassas davranma nedeni cizyenin devlete gelir sağlayan önemli kalemler içinde yer almasıydı. Bununla birlikte yaşlı, hasta, maddi durumu yerinde olmayanlar, kısmen din görevlileri, devlete yararlılık gösterenler ve idareci olanlarda birtakım vergilerden muaf tutuldu. Osmanlı hâkimiyetin ilk dönemlerinde yapılan tahrirlere göre bazı kazalar hariç Maraş’ta Gayrimüslim yoktu. Ancak süreç içerisinde kent merkezine de Gayrimüslimler yerleşti ve Müslümanlarla aynı mahallelerde oturmaya başladı. Diğer kentlerde olduğu gibi Maraş’ta da devlete cizye vergisini ödeyen Gayrimüslimler, bu vergiyi ekonomik durumlarına göre ödedi. Buna göre XVIII. ve XIX. yüzyıllarda şehirde ikamet eden Gayrimüslimlerin genel olarak iktisadi durumları orta düzeyde idi. Ayrıca devlet bu vergi hakkında usulsüzlük yapıldığında hemen soruşturma başlatarak gerekli önlemleri aldı ve Gayrimüslimlerin bu konuda sorun yaşamalarının önüne geçti. Huzursuzluk yaratan Gayrimüslimlerinde cizye vergilerini ödemeleri karşılığında devlet tarafından affedildiği tespit edildi

    Osmanlı Kenti Bayezid'de Salgın Hastalıklar ve bazı Asayiş Problemleri (XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyıl Başları)

    No full text
    Trabzon-İran transit yolu üzerinde kurulan Bayezid ve civarında, XIX. ve XX. yüzyılda Rus işgalinin yanı sıra veba, kolera, kızamık, tifo, humma, çiçek salgını gibi salgınlar yaşandı. Bu salgınlar Bayezid merkez, Zor, Eleşkird, Karakilise ve köylerine kadar yayıldı. Bu salgınlardan sadece bölgede yaşayan insanlar değil askeri birliklerde etkilendi. Kent ve civarında ortaya çıkan kıtlıklar ise insanların göç etmesine neden oldu. Ayrıca Kürt ve Ermeni eşkıya saldırıları da bölgeyi olumsuz etkiledi. Şehirde ortaya çıkan salgın hayvan hastalıklarından da birçok hayvan telef oldu. Bu nedenle Osmanlı Devleti, şehirde yaşanan bu olumsuz hadiseler karşısında gerekli önlemleri aldı. Öncelikli olarak salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için doktorlar görevlendirildi ve bölge karantina altına alındı. Karantinanın uygulanıp uygulanmadığını teftiş için müfettişler görevlendirildi. Bölgede eşkıyalık faaliyetlerinin önlenmesi için de askeri tedbirler alan Osmanlı, şehirde ortaya çıkan hayvan hastalıklarına karşı da baytarlar görevlendirdi. Ayrıca alınan önlemlerinde İstanbul’a bildirilmesi istendi. XIX. ve XX. yüzyıl başlarında Bayezid ve civarında ortaya çıkan salgın hastalıklar, asayiş problemleri, salgın hayvan hastalıkları ve bunlara karşı alınan önlemlere dair bilgilere ulaşmak için Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde bulunan arşiv belgelerinden, bölge hakkında yayınlanan kitap, makale ve tezlerden istifade edild

    Epidemic Diseases in Antep and Surroundings in XVIII and XIX Centuries

    No full text
    Osmanlı Devleti XVIII. ve XIX. yüzyılda birçok değişim ve dönüşüm yaşadı. Bu yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin yaşamış olduğu olumsuzluklar sadece kayıp edilen savaşlar ve buna bağlı olarak artan toprak kayıpları ve göçler, içerde yaşanan isyanlar ve buhranlar, Avrupalı Devletlerin Osmanlı’daki gayrimüslimleri bahane ederek iç işlerine müdahale etmeleri değildi. Osmanlı şehirlerini ve toplumunu etkileyen diğer önemli bir hadise ise XVII. yüzyılda Avrupa’dan sonra XVIII. ve XIX. yüzyıllarda da Osmanlı’nın neredeyse bütün vilayetlerine yayılan veba, sığır vebası ve kolera gibi salgın hastalıklardı. Bu salgın hastalıklar şehirlerde insan ölümlerine neden olurken, salgın hayvan hastalıkları da birçok hayvanın telef olmasına yol açtı. Ayrıca yaşanan hayvan hastalıkları insan sağlığını belirli ölçülerde tehdit eden diğer bir durumdu. Osmanlı yaşanan bu salgın hastalıklara karşı karantina uygulaması başlattı ve çeşitli önlemler aldı. XVIII. ve XIX. yüzyılda Antep’te yaşanan kıtlık, deprem, celali isyanları şehri olumsuz etkileyen faktörlerdi. Bunların yanı sıra şehirde artan veba ve kolera salgınları şehirde birçok insanın ölmesine ve yıkımlara neden oldu. Kolera salgınından Aralık 1888-89’da Antep ve civarında 47, Ekim-Aralık 1890’da 743, Ocak, Ağustos ve Eylül 1891’de yine 259 kişi öldü. Ayrıca hayvanlardan bulaşan salgın hastalıklardan da Antep ve çevresinde birçok hayvan telef oldu. Osmanlı Devleti yaşanan bu salgın hastalıklara karşı diğer Osmanlı kentlerinde olduğu gibi Antep’te de bir takım önlemler aldı. Bu çalışmada XVIII ve XIX. yüzyıllarda Antep ve çevresinde ortaya çıkan veba, kolera vb. salgın hastalıklar ve hayvanlardan kaynaklı salgınlar incelendi. Bu salgın hastalıklardan kaynaklı insan ölümleri de gün gün sayılarıyla birlikte verildi

    Waqfs in Ayntab & Aleppo

    No full text

    2. Uluslararast Akdeniz Sempozyumu

    No full text

    Measures Were Taken Against Epidemics in Marash and Its Environment In XIX. Century and At The Beginning of XX. Century

    No full text
    Osmanlı, XIX.- XX. Yüzyıl, Maraş, Veba, Kolera, Tifo, SağlıkOsmanlı Devleti XIX. yüzyıllarda birçok değişim ve dönüşüm yaşadı. Bu yüzyıllarda Osmanlı Devletinin yaşamış olduğu olumsuzluklar sadece kayıp edilen savaşlar ve buna bağlı olarak artan toprak kayıpları ve göçler, İçerde yaşanan isyanlar ve buhranlar, Avrupalı Devletlerin Osmanlı’daki gayrimüslimleri bahane ederek iç işlerine müdahale etmeleri değildi. Osmanlı şehirlerini ve toplumunu etkileyen diğer önemli bir hadise ise XVII. yüzyılda Avrupa’dan sonra XVIII. ve XIX. yüzyıllarda da Osmanlı’nın neredeyse bütün vilayetlerine yayılan veba, sığır vebası ve kolera gibi salgın hastalıklardı. Bu salgın hastalıklar şehirlerde büyük çaplı insan ölümlerine neden olurken, salgın hayvan hastalıkları da birçok hayvanın telef olmasına yol açtı. Ayrıca yaşanan hayvan hastalıkları insan sağlığını belirli ölçülerde tehdit eden diğer bir durumdu. Osmanlı yaşanan bu salgın hastalıklara karşı karantina uygulaması başlattı. Vilayetlere doktorlar ve baytarlar görevlendi. Ayrıca bazı vergilendirmelerde getirdi. XIX. yüzyıl ve XIX. yüzyıl başlarında Maraş ve kazalarında yaşanan Aşiret saldırıları ve Ermeni isyanları şehri olumsuz etkileyen faktörlerdi. Bunların yanı sıra şehirde artan veba, kolera, tifo, tifüs, humma, çiçek hastalıkları kentte birçok insanın ölmesine ve kentte yıkımlara neden oldu. Osmanlı Devleti, Maraş ve kazalarında yaşanan bu salgın hastalıklara karşı diğer kentlerde olduğu gibi bir takım önlemler aldı. Kentte ve kazalarında karantina uygulaması başlattı. Şehir temizliğine önem verildi ve bölgeye doktorlar, eczacılar görevlendirildi. Ayrıca bu doktorlar merkezden atanan müfettişler ile denetlendi. Bununla birlikte başarı gösteren doktorlar ve memurlara da bir takım nişanlar verildi. Bu dönemde gerek şehirde gerekse kazalarında bu salgınlardan misyonerlerde istifade etmeye çalıştı. Devletin almış olduğu bu tedbirler ile insan ölümleri azaldı fakat tam bir netice alınamadı. Bu salgın hastalıklardan kaynaklı insan ölümleri gün gün rakamlarıyla merkeze bildirildi. Ayrıca hayvan salgınlarına karşıda şehir ve çevresinde önlemler alındı. Bölgeye baytarlar görevlendirildi ve bazı hayvanlardan alınan vergiler arttırıld

    XVIII. ve XIX. Yüzyılda Halep ve civarında salgın hastalıklar

    No full text

    XIX. Yüzyılda Antep Yahudileri

    No full text

    0

    full texts

    41

    metadata records
    Updated in last 30 days.
    GAUN@DSpace is based in Türkiye
    Access Repository Dashboard
    Do you manage Open Research Online? Become a CORE Member to access insider analytics, issue reports and manage access to outputs from your repository in the CORE Repository Dashboard! 👇