Eğitim ve Bilim / Education and Science (E-Journal)
Not a member yet
    1607 research outputs found

    Görsel Sanatlar Eğitiminde Kavrama Dayalı Öğrenme

    Get PDF
    The 21st century is marked by globalization, the questioning of norms, exponential information growth, and digital technology advancements. During this period, like in other domains, disciplines of visual arts have undergone significant changes in form and content. Individuals experience visual stimuli more frequently due to digital advancements. To navigate this information-rich landscape and foster critical thinking, there exists a growing need for abstract and diverse cognitive skills. In this context, conceptual learning emerges as a viable approach, offering abstract thinking and transferable knowledge to make sense of modern information. This study mainly aims to reveal how the Graphic Design Workshop V course, included in the undergraduate Art and Craft Education Program within the scope of visual arts education, can be conducted based on conceptual learning to develop conceptual thinking. The study adopted an action research methodology and was conducted within the undergraduate level Art and Craft Education Program, specifically focusing on the Graphic Design Workshop V course. Typography, a foundational aspect of graphic design, serves as a focal point for exploring concepts related to memory, culture, language, and aesthetics. The study involved eight participants enrolled in the course. Data collection methods included observations, semi-structured interviews, researcher and participant journals, personal information forms, self-assessment forms, graphic design works, design texts, and validity committee meetings. An inductive approach was utilized to analyze the collected data, which were then categorized into “Conceptual Teaching–Learning Process,” “Reflections of Conceptual Thinking,” and “Conceptual Design Practices and Reflections of the Concept on Design.” The study findings indicated that conducting the undergraduate-level graphic design course through three-dimensional, concept-based teaching is feasible. Students demonstrated the development of conceptual understanding, the ability to establish conceptual connections, synergistic thinking, knowledge transfer, and inquiry skills. Additionally, students exhibited the application and interpretation of their designs within the conceptual framework during design projects. These results were further contextualized through a comparison with existing literature, and recommendations for future practices and studies were provided.21. yüzyıl küreselleşmenin yaşandığı, kalıpların sorgulandığı, bilgi miktarının katlanarak artığı ve dijital teknolojinin geliştiği bir dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde görsel sanatlar disiplinleri de biçim ve içerik açısından kapsamlı değişimler geçirmiş ve dijital teknolojinin gelişmesiyle bireyin günlük yaşamdaki görsel deneyimleri artmıştır. Günümüz koşullarındaki bilgiyi yorumlamak ve daha bilinçli bireyler yetiştirmek için ise daha soyut ve daha farklı düşünme becerilerine gereksinim duyulmaktadır. Bu bağlamda kavrama dayalı öğrenme soyut düşünmeyi ve transfer edilebilir bilgiyi sağlaması bakımından günümüzdeki farklı çeşitteki bilgilerin anlamlandırmasında bir yöntem sunabilir. Bu araştırmanın temel amacı, görsel sanatlar eğitimi kapsamında lisans düzeyindeki Resim-İş Öğretmenliği Programı’nda yer alan Grafik Tasarım Anasanat Atölye V ders sürecinin kavrama dayalı olarak nasıl yürütüleceğini ortaya koymak ve kavramsal düşünmeyi geliştirmektir. Bu araştırma, eylem araştırması olarak desenlenmiştir. Araştırma, lisans düzeyi Resim-İş Öğretmenliği Programı Grafik Tasarım Anasanat V dersinde uygulanmıştır. Uygulamada grafik tasarımın temel konularından yazı kavramı ele alınmış ve bu kavramla bağlantılı olarak bellek, kültür, dil ve estetik kavramları incelenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını bu dersi alan sekiz öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada; gözlemler, yarı yapılandırılmış görüşmeler, araştırmacı ve katılımcı günlükleri, kişisel bilgi formu, öz değerlendirme formu, grafik tasarım çalışmaları, tasarım metni ve geçerlilik komite toplantıları aracılığıyla veriler toplanmıştır. Elde edilen veriler tümevarımsal olarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda veriler “Kavrama Dayalı Öğretme-Öğrenme Süreci”, “Kavramsal Düşünmenin Yansımaları” ve “Kavrama Dayalı Tasarım Uygulamaları ve Kavramın Tasarıma Yansımaları” başlıkları altında bulgulanmıştır. Bulgular sonucunda lisans düzeyi grafik tasarım dersinin üç boyutlu kavrama dayalı olarak yürütülebileceği görülmüştür. Bu kapsamda öğrencilerin kavramsal anlayış geliştirerek kavramsal bağlantılar kurdukları, sinerjik düşündükleri, bilgiyi transfer edebildikleri ve sorgulama yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan tasarım çalışmalarında öğrencilerin tasarımları kavram çerçevesinde uyguladıkları ve anlamlandırdıkları sonucu elde edilmiştir. Ortaya çıkan sonuçlar alanyazınla karşılaştırılarak tartışılmış ve gelecekteki uygulamalara ve araştırmalara yönelik çeşitli öneriler sunulmuştur

    Bilim Merkezinde Sanatsal Deneyim: Bilimsel İçeriğin Sanatsal Yorumu

    Get PDF
    The research focuses on transforming students' experiences, sensations, impressions, and perceptions in the science center into artistic expression. The research aims to examine how the scientific content of the science center exhibition is interpreted by the students of the visual art course of Science and Art Center according to the artistic context. The sample of the study carried out with the case study pattern consists of nine students aged 10-14, who are defined as gifted in the field of visual arts. For this study, an activity program called "Artistic Discovery in the Science Center" was created by the researchers. This program includes three activities named “Color and Light”, “Visual Illusions”, and “Geometry and Art”. Qualitative data sources included focus group interviews, worksheets, students' artistic works, and reflective diaries. Inductive analysis was applied by triangulating findings from multiple data sources. The learning experiences offered by the activities to the students were determined as the unit of analysis. Research findings have shown that science centers offer rich learning experiences to the students in understanding the causality of art-related subjects and exploring a different context of the information learned in the visual arts course, in a way that contributes to imaginative thinking.Bu çalışmada, öğrencilerin bilim merkezindeki deneyim, duyum, izlenim ve algılarını sanatsal anlatıma dönüştürme yolları araştırmanın odak noktası olmuştur. Araştırmada Kocaeli Bilim Merkezinde sergilenen koleksiyonun bilimsel içeriğinin, Bilim Sanat Merkezi (BİLSEM) görsel sanatlar alanındaki öğrenciler tarafından sanatsal bağlamda nasıl yorumladıkları incelenmektedir. Durum çalışması deseni ile yürütülen çalışmanın örneklemini; 10-14 yaş grubu görsel sanatlar alanında üstün yetenekli olarak tanımlanan 9 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında, araştırmacılar tarafından “Bilim Merkezinde Sanatsal Keşif” isminde bir etkinlik programı oluşturulmuştur. Bu program; “Renk ve Işık”, “Görsel Yanılsamalar”, ve “Geometri ve Sanat” isimlerinde 3 etkinlik içermektedir. Veri toplama sürecinde odak grup görüşmeleri, çalışma yaprakları, öğrencilerin sanatsal çalışmaları ve yansıtıcı günlükler kullanılmıştır. Araştırmada uygulanan etkinliklerin öğrencilere sunduğu öğrenme deneyimleri analiz birimi olarak belirlenmiş ve tümevarımsal bir analiz tercih edilmiştir. Araştırma bulguları, bilim merkezinin imgesel düşünmeye katkı sağlayacak şekilde sanatla ilişkili konuların sebep-sonuç ilişkisini (nedenselliği) anlama ve görsel sanatlar dersinde öğrendiği bilginin farklı bir bağlamını keşfetme konusunda öğrencilere zengin öğrenme yaşantıları sunduğunu göstermiştir

    Liderlik ve Öğretmen Motivasyonu: Okullarda Liderliğin Farklı Tür ve Düzeyleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme

    Get PDF
    This research aims to analyze how school principal leadership styles and teacher classroom leadership affect teachers’ professional motivation within a holistic framework by addressing leadership at both the school- and classroom-level. With this end in mind, we have employed a SEM to analyze the correlations between principals’ leadership styles, teacher classroom leadership, and teacher motivation. The study’s sample group consisted of 325 teachers employed in primary education institutions. The Leadership Style Scale, Teacher Classroom Leadership Scale, and Teacher Professional Motivation Scale were used to collect data. We found that although teachers’ classroom leadership levels were higher than principals’ leadership levels, principals’ leadership had a higher direct impact on teacher motivation than did teacher classroom leadership and that quality interaction both in school and in the classroom is the single most influential component on teacher classroom leadership and motivation. Our findings suggest that the primary determinant of teacher classroom leadership and motivation lies in the quality of interactions within both the school and classroom environments. These results underscore the significance of principals’ leadership roles in current scholarly discussions on shared leadership in educational settings and on the conceptualization of teacher leadership. Consequently, sharing leadership does not diminish its impact but rather amplifies it. Nevertheless, while promoting shared leadership and empowering teachers are indeed virtuous endeavors in and of themselves, principal leadership is one of the most influential factors affecting teacher motivation.Bu araştırma, okulda liderlik olgusunu okul ve sınıf olmak üzere iki farklı hiyerarşik düzeyde ele alarak, okul müdürünün liderlik tarzlarının ve öğretmen sınıf liderliğinin öğretmenlerin mesleki motivasyonuna etkilerini bütüncül bir modelde karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, okul müdürlerinin liderlik tarzları ve öğretmenlerin sınıf liderliği ile öğretmenlerin mesleki motivasyonu arasındaki ilişkiler yapısal eşitlik modeli ile incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullarda görev yapan 325 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada, Liderlik Tarzları Ölçeği, Öğretmen Sınıf Liderliği Ölçeği ve Öğretmen Mesleki Motivasyonu Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; okul müdürünün liderliği, öğretmenlerin motivasyonunu hem doğrudan hem de öğretmen sınıf liderliği aracılığı ile dolaylı olarak olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca okul müdürünün liderliğinin öğretmen motivasyonu üzerindeki doğrudan etkisi, öğretmen sınıf liderliğinin doğrudan etkisine göre daha yüksektir. Liderlik ve öğretmen motivasyonu değişkenleri ile ilgili bulgular alt boyutlar bağlamında değerlendirildiğinde öğretmenin sınıf liderliğini ve motivasyonunu belirleyen en önemli unsurun okul ve sınıf içindeki nitelikli etkileşim olduğu görülmektedir. Araştırma sonuçları, alanyazında okulda liderliğin paylaşılması ve öğretmen liderliği ile ilgili kuramlaşma süreci devam eden tartışmalara okul müdürünün liderlik rollerinin önemini vurgulaması bakımından önemli bir değerlendirme sunmaktadır. Buna göre liderliği paylaşmanın onun etkisini azaltmadığı aksine artırdığı söylenebilir. Ancak, okulda liderliğin paylaşılması ve öğretmenlere liderlik alanı açılması önemli olmakla birlikte okul müdürünün liderliği öğretmen motivasyonu üzerinde hala en etkili unsurlardan birisidir

    Farklı Ülkelerde Fen Eğitimi: Türkiye’de ve Farklı Bölgelerde Gözlenen Eğilimler Arasındaki Farklılıklar

    Get PDF
    This review aimed to understand how trends in science education have changed from 2000 to 2021 and how these patterns are studied in different regions. We investigated science education articles published in Web of Science (WoS) database and grouped them into five regions: North America, Europe, Australia, Asia, and South America & Africa. From 2000 to 2010, there were 2159 published articles, with North America accounting for 51% of these. From 2011 to 2021, the number of publications increased to 7186 articles, with North America accounting for 43% of the articles. From 2000 to 2010, Asia published fewer studies than Australia, but from 2011 to 2021, Asian countries published more. The top journal analysis revealed that local journals and technology related journals were instrumental in non-English speaking countries. The number of common keywords appearing in different regions increased concurrently with the number of studies. Conceptual change and scientific literacy appeared as frequently used keywords in four different regions from 2000 to 2010. On the other hand, teacher education, professional development, scientific literacy, argumentation and nature of science appeared as frequently used keywords in four different regions from 2011 to 2021. Scientific literacy was a common theme across different periods, and the emphasis on inquiry shifted to argumentation. While presenting the changing dynamics across different spans and our review also included evidence that scholars in different countries started to investigate similar ideas in different contexts from 2011 to 2021.Bu derleme çalışması, fen eğitimindeki eğilimlerin 2000'den 2021'e nasıl değiştiğini ve bu eğilimlerin farklı bölgelerde nasıl araştırıldığını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında Web of Science (WoS) veritabanında yayınlanan fen eğitimi makalelerini incelenmiştir ve yayın yapan ülkeler beş bölgeye ayrılmıştır: Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya, Asya ve Güney Amerika ve Afrika. 2000'den 2010'a kadar 2159 yayınlanmış makaleye ulaşılmıştır ve bu çalışmaların %51'i Kuzey Amerika’daki ülkelerde yayınlanmıştır. 2011'den 2021'e kadar yayın sayısı 7186 makaleye yükselmektedir ve makalelerin %43'ünü Kuzey Amerika ülkelerinin çalışmaları oluşturmaktadır. 2000'den 2010'a kadar Asya ülkelerinde, Avustralya'dan daha az çalışma yayınlandığı, ancak Asya ülkelerinin 2011-2021 yılları arasında daha fazla makale yayınladığı tespit edilmiştir. En çok yayın yapılan dergi analizi, yerel dergilerin ve teknoloji ile ilgili dergilerin ana dili İngilizce olmayan ülkelerdeki araştırmacılar tarafından sık tercih edilen dergiler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Farklı bölgelerde ortaya çıkan ortak anahtar kelimelerin sayısının, çalışma sayısıyla eş zamanlı olarak arttığı görülmektedir. 2000'den 2010'a kadar dört farklı bölgede kavramsal değişimin ve fen okur yazarlığının en sık kullanılan anahtar kelimeler olarak ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, öğretmen eğitimi, hizmet içi eğitim, fen okuryazarlığı, argümantasyon ve bilimin doğası anahtar kelimeleri, 2011'den 2021'e kadar olan zaman aralığında dört bölgede yüksek frekanslı anahtar kelimeler olarak bulunmuştur. Fen okuryazarlığı, her iki zaman aralığında da ortak bir eğilim olarak ortaya çıkarken, kavramsal değişime yapılan vurgu daha sonraki dönemde argümantasyona ve bilimin doğasına yönelmiştir. Bu derleme, iki farklı zaman aralığında değişen dinamikleri ortaya koyarken, farklı ülkelerdeki akademisyenlerin 2011'den 2021'e kadar farklı bölgelerde benzer fikirleri araştırdıklarına yönelik bulgular da sunmaktadır

    Örgün Eğitim Programında Sağlık Eğitiminin Önemi: İçerik Analizine Dayalı Bir Araştırma

    Get PDF
    With effective health education, it is expected that risky behaviors will diminish and positive behaviors towards health promotion and protection will improve. Reaching a wide audience by providing education in the school environment at an early stage is of critical importance in terms of affecting the future of the individual. When the causes of death engendered by risky behavioral factors underlying are examined, it is seen that the use of tobacco products, nutritional problems, physical inactivity, alcohol consumption, infections and motor vehicle accidents take place near the top. In the compulsory basic education program in Türkiye, the aim is to develop students' health-related knowledge levels and health behaviors with different courses and special activities. In this study, it was aimed to determine the health-related outcomes in 51 courses in the formal education program (pre-school and the first 9 years), to classify the outcomes according to themes and to compare them with the framework obtained from the literature. In the study, the information about the courses and outcomes were taken from the website of the Ministry of National Education and examined by content analysis method. As a result of the study, it was determined that there were 129 different health-related outcomes in eight different courses. These outcomes were gathered under the themes of nutrition, combatting against addiction, environmental health, physical activity, knowledge of diseases, personal care, mental health, health services, basic first aid, technology, health of body organs, safety and adolescent health. It was determined that the themes and sub-themes determined in the study were mainly compatible with the health education program recommendations in the literature. The topics that are included in the program proposals and also in the literature but which are not encountered in Türkiye can be summarized as global health, sexual health, disability life and consumer health.Etkili bir sağlık eğitimiyle riskli davranışların azalması, sağlığın geliştirilmesi ve korunmasına yönelik olumlu davranışların artması beklenmektedir. Eğitimlerin okul ortamında, erken dönemde verilmesiyle geniş bir kitleye ulaşılması, bireyin geleceğini etkilemesi yönüyle kritik bir öneme sahiptir. Ölüm nedenlerinin altında yatan riskli davranışsal faktörler incelendiğinde ilk sıralarda tütün mamullerinin kullanımı, beslenme problemleri, fiziksel inaktivite, alkol tüketimi, enfeksiyonlar ve motorlu taşıt kazalarının yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de zorunlu temel eğitim programında farklı derslerde ve özel etkinliklerde öğrencilerin sağlıkla ilişkili bilgi düzeyleri ve sağlık davranışları geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada örgün eğitim programında (okul öncesi ve ilk 9 yıl) yer alan 51 derste sağlıkla ilişkili kazanımların belirlenmesi, kazanımların temalara göre gruplandırılması ve literatürden elde edilen çerçeve ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada derslere ve kazanımlara ilişkin bilgiler Milli Eğitim Bakanlığı internet adresinden alınmış, içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Çalışma sonucunda sekiz farklı derste sağlıkla ilişkili 129 farklı kazanım olduğu saptanmıştır. Bu kazanımlar, beslenme, bağımlılıkla mücadele, çevre sağlığı, fiziksel aktivite, hastalıklar bilgisi, kişisel bakım, ruh sağlığı, sağlık hizmetleri, temel ilk yardım, teknoloji, vücut organlarının sağlığı, güvenlik ve ergen sağlığı temaları altında toplanmıştır. Çalışmada belirlenen tema ve alt temaların, literatürde sağlık eğitimi program önerileriyle büyük ölçüde uyumlu olduğu belirlenmiştir. Program önerilerinde ve literatürde yer alan ancak Türkiye’de rastlanılmayan konular özet olarak; küresel sağlık, cinsel sağlık, engelli yaşamı ve tüketici sağlığıdır

    Güçlendirici Liderlik ve Öğretmen Özerkliğinin Duygusal Bağlılık Üzerindeki Etkisi: Öğretmen Öz-Yeterliğinin Aracı Rolü

    Get PDF
    Teachers' affective commitment is closely related to their performance. The present study investigated the relationship between empowering leadership, teacher autonomy, teachers’ sense of self-efficacy, and affective commitment. A questionnaire was completed by 611 teachers in Ankara. To test the proposed model, we conducted a mediation analysis of structural equation modelling. The results show that empowering leadership and autonomy predict teachers’ sense of self-efficacy. Similarly, teachers’ sense of self-efficacy is also positively and significantly correlated to affective commitment. The analysis confirms that teachers’ sense of self-efficacy is a prominent mediator in the relationship between empowering leadership, teacher autonomy, and affective commitment. This study is expected to contribute to the body of research focusing on the effects of empowering leadership, teacher autonomy and teachers’ sense of self-efficacy on teachers’ affective commitment. Implications are presented for policymakers and school leaders.Öğretmenlerin duygusal bağlılıkları onların performansları ile yakından ilişkilidir. Bu kapsamda bu çalışmada güçlendirici liderlik, öğretmen özerkliği, öğretmen öz-yeterlik inancı ve duygusal bağlılık arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma verileri, Ankara’da görev yapan 611 öğretmenden elde edilmiştir. Önerilen modeli test etmek amacıyla yapısal eşitlik modellemesi kapsamında aracılık analizinden yararlanılmıştır. Araştırma sonuçları, güçlendirici liderliğin ve öğretmen özerkliğinin, öğretmen öz-yeterlik inancını yordadığını göstermiştir. Benzer şekilde, öğretmen öz-yeterlik inancı da duygusal bağlılıkla pozitif yönlü ve anlamlı bir şekilde ilişkilidir. Analiz sonuçları, öğretmen öz-yeterlik inancının; güçlendirici liderlik ve öğretmen özerkliği ile duygusal bağlılık arasındaki ilişkide aracı bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın güçlendirici liderlik, öğretmen özerkliği ve öğretmenlerin öz-yeterlik inancının, öğretmenlerin duygusal bağlılığı üzerindeki etkilerine odaklanan araştırmalara katkıda bulunması beklenmektedir. Ayrıca, politika yapıcılara ve okul liderlerine yönelik çıkarımlar sunulmuştur

    Birlik ve Beraberliği Koru, Sağlıklı Ol: Sosyal İlgiyi Geliştirme Psiko-Eğitim Programının Etkisi

    Get PDF
    Adolescence is a critical developmental period where many biological, psychological, and social changes occur simultaneously. These changes can significantly influence adolescents' behavior in later developmental stages, either positively or negatively. Individual Psychology-based group programs and psycho-education practices are well-suited to youth because of their development-oriented and positive approach to human nature. This study investigates the effect of the Social Interest Development Psycho-Education Program on social interest in adolescents. The study adopts a 2x3 mixed experiment model and employs pre-test, post-test, and follow-up measurements via the Social Interest Scale for Adolescents. The researcher conducted the psycho-education program for the experimental group in ten 60-minute sessions and did not intervene in the control group. "Wilcoxon Signed Ranks Test" and "Mann-Whitney U" were used for data analysis. According to the results, a psycho-education program applied to the experimental group increased total social interest. We determined a significant difference between the experimental and the control groups regarding the whole social interest and belonging according to the post-test scores of the students. Social Interest Development Psycho-educational program resulted in improvements in belonging, sensitivity, and help thanks to program implementation. The findings indicate that the Social Interest Development Psycho-educational program is an effective program for developing the total social interest levels of adolescents. In the follow-up test, it was observed that this change continued for the belonging sub-dimension, while the change in the level of social interest was not permanent.Ergenlik, birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal değişimin aynı anda meydana geldiği kritik bir gelişim dönemidir. Bu değişimler, ergenlerin daha sonraki gelişim dönemlerini olumlu ya da olumsuz yönde önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bireysel Psikoloji temelli grup programları ve psiko-eğitim uygulamaları, gelişim odaklı olmaları ve insan doğasına olumlu yaklaşımları nedeniyle ergenler için çok uygundur. Bu çalışma, Bireysel Psikoloji Temelli Sosyal İlgi Geliştirme Psiko-Eğitim Programı'nın ergenlerde sosyal ilgi üzerindeki etkisini araştırmaktadır. Çalışma ön-test/son-test/izleme testi ölçümlü ve kontrol gruplu deneysel model olarak tasarlanmıştır. Verilerin toplanmasında Ergenler için Sosyal İlgi Ölçeği kullanılmıştır. Deney grubuna her bir oturum 60 dakikalık olmak üzere, 10 oturum Bireysel Psikoloji Temelli Sosyal İlgi Geliştirme Psiko-eğitim Programı uygulanmış, kontrol grubuna ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Verilerin analizi için "Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi" ve "Mann-Whitney U" kullanılmıştır. Sonuçlara göre, deney grubundaki katılımcıların program sonunda toplam sosyal ilgi, aidiyet, duyarlı olma ve yardım etme puanları artırmıştır. Katılımcıların son-test puanlarına göre, deney ve kontrol grupları arasında toplam sosyal ilgi ve aidiyet açısından anlamlı bir fark bulunmuştur. Bulgular, Bireysel Psikoloji Temelli Sosyal İlgi Geliştirme Psiko-eğitim Programının ergenlerin toplam sosyal ilgi ve aidiyet düzeylerini geliştirmede etkili bir program olduğunu göstermektedir. İzleme testinde aidiyet alt boyutu için bu değişimin devam ettiği, sosyal ilgi düzeyindeki değişimin ise kalıcı olmadığı görülmüştür

    Eleştirel Okuma ve Okuma Stratejileri Bilişsel Farkındalığı Arasındaki İlişki: Bir Kanonik Korelasyon Analizi

    Get PDF
    This study aims to examine the relationship between critical reading and cognitive awareness of reading strategies based on data collected from secondary school students. Correlational research model, one of the quantitative research models, was used in the study. The research was conducted with 1026 secondary school students who were determined by simple random sampling from public schools in Hatay province. The research data were collected using Critical Reading Scale, Reading Strategies Cognitive Awareness Scale and Student Information Form. These data were analyzed using descriptive statistical analysis, Pearson correlation analysis and canonical correlation analysis. As a result of the research, it was determined that the students' critical reading was at a moderate level, their cognitive awareness of reading strategies was at a high level, and there was a strong positive relationship between the levels of critical reading and cognitive awareness of reading strategies. According to the canonical correlation analysis, 62% variance was shared between critical reading and cognitive awareness of reading strategies. Additionally, a significant and positive relationship was determined between topic, text, writer and reader, which are the sub-dimensions of critical reading, and planning, editing and evaluating, which are the sub-dimensions of cognitive awareness of reading strategies.Bu araştırma ortaokul öğrencilerinden toplanan verilerden hareketle eleştirel okuma ve okuma stratejileri bilişsel farkındalığı arasındaki ilişkinin incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışmada nicel araştırma modellerinden korelasyonel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırma Hatay ilinde resmi okullarda öğrenim gören basit seçkisiz örnekleme yoluyla belirlenen 1026 ortaokul öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri Eleştirel Okuma Ölçeği, Okuma Stratejileri Bilişsel Farkındalık Ölçeği ve Öğrenci Bilgi Formu ile toplanmıştır. Elde edilen bu veriler betimsel istatistik analizi, Pearson Korelasyon analizi ve kanonik korelasyon analizi ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin eleştirel okumalarının orta, okuma stratejileri bilişsel farkındalıklarının yüksek düzeyde olduğu; eleştirel okuma ile okuma stratejileri bilişsel farkındalık düzeyi arasında pozitif yönlü güçlü bir ilişkinin bulunduğu tespit edilmiştir. Kanonik korelasyon analizine göre, eleştirel okuma ile okuma stratejileri bilişsel farkındalığı arasında %62’lik bir varyansın paylaşıldığı; bunlarla birlikte eleştirel okumanın konu, metin, yazar ve okur alt boyutları ile okuma stratejileri bilişsel farkındalığının planlama, düzenleme, değerlendirme alt boyutları arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir

    Bir Kriz Daha mı? Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Çalkantılı Süreçteki Türk Eğitim Sistemi

    Get PDF
    This study aims to explain the current and future situations of Syrian refugee children (SRC) in the Turkish education system in light of the views of teachers and administrators. The focal point in the study is to ascertain the situations that affect and are affected by the involvement of Syrian refugee students in the Turkish education system. In addition, findings are obtained by examining the views of immediate education stakeholders i.e., teachers and administrators on how the education system can be impacted by the rapid increase in the Turkish population of SRC. The data used in this article were drawn from the data collected from 16 teachers and school administrators working in the provinces where Syrian refugees live. Phenomenological design is used in the research. It appears that current Syrian refugee students are exposed to discrimination even though they are in cultural interaction with their peers. Besides, the aggressive behaviors of SRC are intense, and they have behavioral problems. Turkish teachers are found to feel inadequate in classroom management and transferring professional competence skills to their classrooms. Strategies of school administrations in dealing with problems are also ineffective. All these appear to negatively affect Syrian students' access to quality education as well as their academic success. With the increasing Syrian population in the future, it is expected that problems will arise that are pertinent to education policies, segregation in schools may increase and there will be a decrease in education expenditures per capita. It is expected that teachers will be at the forefront of shaping Syrians' future commitment to Türkiye, and it is recommended to reconsider teachers' attitudes and behaviors in this regard.Bu çalışma, Suriyeli mülteci çocukların (SRC) Türk eğitim sistemindeki mevcut ve gelecekteki durumlarını öğretmen ve yöneticilerin görüşleri ışığında açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın odak noktası, Suriyeli mülteci öğrencilerin Türk eğitim sistemine dahil olmalarını etkileyen ve bundan etkilenen durumları tespit etmektir. Ayrıca, SRC’ın Türk nüfusundaki hızlı artışından eğitim sisteminin nasıl etkilenebileceğine dair öğretmenler ve okul yöneticileri gibi eğitimin birinci dereceden paydaşlarının görüşleri ışığında bulgular elde edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın verileri, Suriyeli mültecilerin yaşadığı illerdeki okullarda görev yapan 16 öğretmen ve yöneticiden toplanmıştır. Araştırmada fenomolojik desen kullanılmıştır. Mevcut Suriyeli mülteci öğrencilerin akranlarıyla kültürel etkileşim içinde olmalarına rağmen ayrımcılığa maruz kaldıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca, SRC’ın saldırganlık düzeylerinin yüksek olduğuna ve davranış problemlerine sahip oldukları belirlenmiştir. Öte yandan, Türk öğretmenlerin sınıf yönetimi ve mesleki yeterlik becerilerini sınıflarına aktarma konusunda kendilerini yeterli hissetmedikleri ortaya çıkmıştır. Ek olarak, okul yönetimlerinin problemleri çözmede kullandıkları stratejilerin etkili olmadığı belirlenmiştir. Tüm bunların Suriyeli öğrencilerin nitelikli eğitime erişimini etkilediği ve akademik başarılarına da olumsuz yansıdığı anlaşılmaktadır. Gelecekte artış gösteren Suriyeli nüfusla birlikte, eğitim politikalarına ilişkin sorunların ortaya çıkması, okullardaki ayrışmanın artması ve kişi başına düşen eğitim harcamalarında azalma olması beklenmektedir. Bu bağlamda, öğretmenlerin, Suriyeli bireylerin gelecekte Türkiye’ye olan bağlılıklarının şekillenmesinde ön planda olması beklenmekte ve öğretmenlerin bu konudaki tutum ve davranışlarının gözden geçirilmesi gerekmektedir

    Eğitimde Sistem Düşüncesi: Bibliyometrik Bir Analiz

    Get PDF
    The aim of this paper is to exhibit a bibliometric analysis of systems thinking research in the field of education. A total of 1020 articles from 459 sources indexed in the Web of Science (WoS) database in the years 1984-2022 were used in the analysis. The analysis aims to provide a review of systems thinking research in education by identifying the dynamics of research by presenting a wide in-depth knowledge concerning the periodical process, current situation, and future directions. Research on systems thinking has been acknowledged to demonstrate a significant increase in recent years. Bibliometric data proves that systems thinking research concerning educational studies exhibits a parallel increase too. This is mainly due to UNESCO’s declaration of “The Education for 2030 Framework for Action” in 2015. There, systems thinking was defined as a key competency among eight competencies for education for sustainable development. The analysis suggests that systems thinking research in education is mainly directed to subjects of science education and related fields. Although the current research view does not demonstrate an extensive collaboration among researchers worldwide, researchers can be said to acknowledge each other's work sufficiently.Bu çalışmanın amacı, eğitim alanındaki sistem düşüncesi araştırmalarının bibliyometrik bir analizini sergilemektir. Analizde 1984-2022 yılları arasında Web of Science (WoS) veri tabanında taranan 459 kaynaktan toplam 1020 makale kullanılmıştır. Analiz, dönemsel süreç, mevcut durum ve gelecekteki yönelimlere ilişkin geniş ve derinlemesine bir bilgi sunarak, araştırmanın dinamiklerini belirleyerek eğitimde sistem düşüncesi araştırmalarına ilişkin bir inceleme sunmayı amaçlamaktadır. Sistem düşüncesi üzerine yapılan araştırmaların son yıllarda önemli bir artış gösterdiği kabul edilmektedir. Bibliyometrik veriler, eğitim çalışmalarıyla ilgili sistem düşüncesi araştırmalarının da paralel bir artış gösterdiğini kanıtlamaktadır. Bunun başlıca nedeni UNESCO'nun 2015 yılında "2030 için Eğitim Eylem Çerçevesi"ni ilan etmesidir. Burada sistem düşüncesi, sürdürülebilir kalkınma için eğitime yönelik sekiz yeterlilik arasında kilit bir yeterlilik olarak tanımlanmıştır. Analiz, eğitimde sistem düşüncesi araştırmalarının ağırlıklı olarak fen eğitimi ve ilgili alanlara yönelik olduğunu göstermektedir. Mevcut araştırma görüntüsü dünya çapındaki araştırmacılar arasında kapsamlı bir işbirliği olduğunu ortaya koymasa da, araştırmacıların birbirlerinin çalışmalarını yeterince göz önünde bulundurdukları söylenebilir

    1,514

    full texts

    1,607

    metadata records
    Updated in last 30 days.
    Eğitim ve Bilim / Education and Science (E-Journal) is based in Türkiye
    Access Repository Dashboard
    Do you manage Open Research Online? Become a CORE Member to access insider analytics, issue reports and manage access to outputs from your repository in the CORE Repository Dashboard! 👇